23 Aralık 2008 Salı

kategori ç

ÇABUK YANMA
Categories: Ç
0 Comments
ÇABUK YANMA (^^Ateş meydana getiren hızlı yanma olaylarına çabuk yanma denir. Yanma olayında ısı ve ışık enerjisi görülür.Odun, kömür, yakıtların, kağıdın, Mg, S, P un yanması çabuk yanmadır. Yan­ma olayının oluşması için1-Yakıcı madde: (havadaki oksijen yakıcı bir gaz olduğu için hemen bü­tün yanmalar hava içinde olur) Oksi­jen içindeki yanma havadakine oranla çok hızlı ve şiddetlidir. Saf oksijen ha­vadaki oksijenden beş kat daha deri­şiktir. Sıvı havaya batırılmış pamuk çok büyük bir şiddetle yanar.2-Yanıcı Madde3-Yanıcı maddenin tutuşma (yan­ma) sıcaklığına kadar ısıtılması gerek­lidir. Bir maddeyi tutuşturan en düşük sıcaklık derecesine tutuşma sıcaklığı; denir. Maddelerin yanma yatkınlığına göre tutuşma sıcaklığı değişir
window.google_render_ad();
window.google_render_ad();

-->
Nis28
ÇAKAL
Categories: Ç
0 Comments
window.google_render_ad();
ÇAKAL(Biy)Çakallar omurgalıların et oburlar ta-kımındandır. Renkleri, kurtlara benze­mesine rağmen, boyları, yüz şekilleri, çok kıllı kuyrukları ile tilkileri andırır­lar. Genellikle geceleri, ölü hayvanla­rın artıkları ile beslenmek için ortaya çıkarlar. Bağırışları çocuk ağlaması gi­bidir. Adi çakal denilen türü, Avrupa, Güney Asya ve Kuzey Afrika’da yay­gındır. Yurdumuzda da görülür. Afrika çakalı denilen diğer bir türü ise, Afrika kıtasında yaşar.

-->
Nis28
ÇAM AĞACI
Categories: Ç
0 Comments
ÇAM AĞACI (Biy)Yaprakları iğne şeklinde, daimi yeşil, reçineli, orman ağaçlarıdır. Kışın yapraklarını dökmez. Kuzey yarı kürede yaygın olarak bulunan boyları 30-40 metreye varan çam ağaçları uzun ve kısa sürgünler verir. Uzun sür­günler yaşlı olanlarda yapraksız, gençlerde yapraklıdır. Kısa sürgünler 2, yaprak taşır yapraklar dip kısımla­rında zarımsı kın ile sarılıdır. Çamlar­da erkek ve dişi çiçekler aynı ağaç üzerinde bulunur. Erkek çiçekler, sür­günlerin dip kısımlarında üst üste di-ne denen özel bir salgı maddesi taşır. Reçineyi alabilmek için ağaç gövde­sine birbirine paralel V harfi şeklinde yarıklar açılır. Dışarı akıtılan reçineden damıtma yolu ile terementi ve karasakız çıkarılır. Terementi, işlemi vernik muşamba ve parke cilası elde edilir. Çamın yakılarak elde ediier isinden de matbaa mürekkebi yapı­mında faydalanılır.

-->
Nis28
ÇAMAŞIR SODASI
Categories: Ç
0 Comments
ÇAMAŞIR SODASI: (Na20O3 IOH2O)Yapısında kristal suyu bulunan sod­yum karbonatın halk dilindeki ismidir. Sodyum karbonat (Na2CO3) eriyiği 32°C nin altında kristalleştirilirse say­dam Na2CO3.1ÛH2O kristalleri (ça­maşır sodası) meydana gelir. Ça­maşır sodası havada kendiliğinden su kaybederek çiçeklenir.Na2CO3.10H2O—» Na2Bu nedenle soda çuvalları nemli olur. Çamaşır sodası ısıtılırsa, suyu tamamen uçar ve Na2CO3′e dönüşür.Soda suda kolaylıkla erir. Çözelti kuv­vetli bazik reaksiyon gösterir. İyi bir temizleyicidir. En fazla harcandığı yer cam endüstrisinde kullanılır, Na tuz­larının eldesinde suyun sertliğinin gi­derilmesinde, kağıt, tekstil boya en­düstrisinde bol miktarda kullanılır.Temizleme tozlarına karıştırılır sabun yapılır.

-->
Nis28
ÇAMGİLLER
Categories: Ç
0 Comments
ÇAMGİLLER (Biy)Özellikle Kuzey Yarı Kürede yayılmış genellikle yapraklarını dök­meyen, reçine taşıyan (erkek ve dişi çiçekleri aynı bitkide olan) kozalaklı ağaçlardır. Yaklaşık 10 cins ve 210 türü vardır. Çamgillerin kozalakları ço­ğunlukla iridir. Yaprakları pek azı hariç iğnemsidir. Büyük orman alanları meydana getirirler. Sanayide reçinele­rinden , odunlarından faydalanılır.Çamgillerin en tipik örneği çamdır. Onun dışında Ladin, Köknar, Sedir, Selvi, Porsuk, Ardıç ve Mazi gibi ağaç ve ağaççıklardır.

-->
Nis28
ÇANAK YAPRAKLARI
Categories: Ç
0 Comments
ÇANAK YAPRAKLARI: Kapalı tohumlu bitkilerin üreme or­ganı olan çiçeklerin en dış kısmını ör­ten yaprak halkasıdır. Çanak yaprak­ları ekseri yeşil renkte olup klorofil taşır. Bu nedenle gerçek yaprak gibi karbon özümlemesi (diğer bir değişle fotosentez) yaparlar. Çanak-yaprakları bazı hallerde farklı renkler­de de olabilir.Çanak yaprakları dibe kadar ayrı ya da herhangi bir yerlerinden bitişik ola­bilir. Ayrı ise AYRI ÇANAK YAPRAKLI (Gül’de olduğu gibi), eğer çanak yap­rakları bitişik ise BİTİŞİK ÇANAK YAPRAKLI (Karanfil’de olduğu gibi) denir.Bazı çiçeklerde çanak yapraklar, taç yapraklardan önce dökülür. Böyle ça­nak yapraklara dayanıksız denir. (Ge­lincik de olduğu gibi) Bazılarında ise tam tersi olur taç yapraklar düşse de, çanak yapraklar olduğu gibi kalır. Bunlara da dayanıklı denir. (Güllerde olduğu gibi)Tomurcuk halindeyken, çiçeğin iç organlarını koruyan çanak yapraklan ortam şartlarının etkisi ile değişik şe­killer alabilir.

-->
Nis28
ÇAVDAR
Categories: Ç
0 Comments
ÇAVDAR: Buğdaygillerden, tek yıllık bir tarım bitkisidir. Çok nemli olmayan toprak­larda yetiştirilir. Çavdar, tane ya da sapları için ekilir. Bazı yerlerde hayvan yemi olarak kullanılır. Buğday gibi eki­lir ve hasadıda aynı şekilde yapılır. Çavdar unu, buğday ununa nazaran daha da esmer olup, nişastası ona göre azdır. Bu nedenle şeker hastala­rına ve rejim yapanlara, çavdar unun­dan yapılmış ekmek verilir. Çavdar ta­nelerinden unun dışında bira imalin­de, alkol eldesinde faydalanılır. Sap­ları ise hayvan yemi olarak, sepet, ha­sır şapka, çanta yapımında kullanılır.Çavdar başakları buğday başakla­rından daha ince uzundur ve onun gibi kılçıkları vardır. Tohumları uzuncadır. Buğday yetiştirmeye elverişsiz alanlarda ekilir. Yurdumuzda Orta Anadolu, Trakya, Batı Anadolu’da gerek unu, gerekse hayvan yemi olarak kullanılmak için yetiştirilir.

-->
Nis28
ÇAVDAR MAHMUZU
Categories: Ç
0 Comments
ÇAVDAR MAHMUZU (Biy)Çavdar üzerinde parazit olarak ya­şayan ve kendisi ile aynı adı taşıyan mantarın yaptığı hastalıktır. Çavdar mahmuzu mantarının kışa dayanabil­mek için meydana getirdiği 1-4 cm uzunluğunda iki uçtan incelmiş, siyah renkli kitlelerdir. Çavdar başakları üze­rinde yerleşen bu kitleler, “çavdar mahmuzu” adını alır. Önemli tarımsal bir hastalıktır. Tıpta çavdar üzerinde (başaklarında) gelişen siyah kitle kan dindirici, damar daraltıcı olarak kulla­nılır. Eğer çavdar mahmuzu katışmış unundan yapılan besin maddesi yene­cek olursa ani zehirlenmelere

-->
Nis28
ÇAY
Categories: Ç
0 Comments
Asıl vatanı, Çin ve Japonya olmakla beraber, birçok tropial ve subtropikal bölgelerde yetiştirilen yapraklarını dökmeyen küçük ağaçlardır. Çay bitki­sinin yapraklan daimi yeşil renkli, de-rimsi, kenarları tırtıklı uçları sivridir. Yapısında kafein, teobromin, teofillin ve tanen denilen maddeler bulunur. Çay bitkisinin kullandığımız kısmı genç yapraklarıdır.Çay ağacının çiçekleri beyaz veya

-->
Nis28
ÇEKİÇ KEMİĞİ
Categories: Ç
0 Comments
ÇEKİÇ KEMİĞİ(B,V)Orta kulakta bulunan üç kemikten biridir. Şekli çekice benzediği için bu adı almıştır. Sap kısmı ile kulak zarına bağlı olan çekiç kemiğinin diğer ucu örs kemiğinin çukuruna girer. Orta ku­lak kaslarından bir tanesi ile çekiç ke­miği kulak zarına bağlıdır.

-->
Nis28
ÇEÇE SİNEĞİ
Categories: Ç
0 Comments
ÇEÇE SİNEĞİ: Afrika’da insanları sokarak, uyku hastalığını bulaştıran siyah ev sine­ğinden biraz daha irice bir sinektir.Çeçe sineklen boyları 6 vyea 13 mm. olabilen sarı açık ya da koyu kah­verengi dar vücutlu hayvanlardır. » Nemli ve sıcak bölgelerde özellikle ır­mak, nehir, göl kenarlarında yaşarlar. Bazı türleri ise çalılık, ağaçlık bölgele­ri severler. Afrika’da 20 kadar çeçe si­neği türü vardır. Bu sineklerin dişi ve erkekleri gündüzleri insanları sokar kanını emerler. Beslenmeleri için yal­nız insan kanından değil, bunun ya­nında diğer omurgalı hayvanların ka­nından da faydalanırlar. Çeçe sinekle­ri avlarını kokularından bulurlar. Çok fazla kan emebilen çeçe sineklerinin beslendikten sonra karınları çok şi-şer. (O kadar şişer ki, uçamazlar yere düşerler)Çeçe sinekleri insanlara “uyku has­talığı” etmeni olan Try panosoma gambiense’yi bulaştırırlar. Çeçe si­neklerini yoketmek için yaşadıkları ortamlar ilaçlanır. En etkili ilâcı DDT-dir.

-->
Nis28
ÇEKİNİK KARAKTER (Resesif)
Categories: Ç
0 Comments
ÇEKİNİK KARAKTER (Biy) ResesifAnne ve babadan birisinin sahip ol­duğu ve yavruda etkisi gizli kalan ka­rakterlerdir. Örneğin insanlarda mavi göz rengi, san saç rengi gibi özellik­ler, koyu renklere göre çekinik karaketrlerdir. Miyopluk, aptallık, sağırlık, ince dudak, kırmızı saç, düz burun.

-->
Nis28
ÇEKİRDEK
Categories: Ç
0 Comments
ÇEKİRDEK(B\y)Çekirdek kelimesinin fen bilimle­rinde çeşitli tipte anlamları vardır. Bit­kiler âleminde, çekirdek kelimesi meyvaların içindeki tohum olarak ta­nımlanır. Biyolojide, canlıların yapı taşları olan hücrelerin metabolizma­sında, bölünmesinde ve byümesinde önemli rol oynayan bir organel anla­mında kullanır. Kimyada ise atomların ortasındaki parça için kullanılır. Biyo­lojideki anlamına göre çekirdek (Nuk-leus) hücrenin içinde bulunan genel­likle yuvarlak şekilli yapıdır. Çekirdek zarı ile kendisini çeviren sitoplazma-dan ayrılmıştır. İçinde çekirdek özsu­yu, çekirdekçik (anne ve babadan ço­cuklara geçecek karakterleri üzerinde taşıyan) kromozomlar, bulunur.Kimyasal yapısında çekirdek pro­teinleri (Nukleoproteinler) enzimler, yağlar, potasyum, kalsiyum, magni-zyum, sodyum, fosfor gibi mineraller vardır. Nukleoproteinler, DNA(Dezok-siribonukleikasit) ve RNA (Ribonuk-leik asit) denilen iki önemli madde ilegörüldü. Bu delikler sayesinde çekir­dek sitoplazma ile irtibat kurar.

-->
Nis28
ÇEKİRDEKÇİK
Categories: Ç
0 Comments
ÇEKİRDEKÇİK (Biy)Hücrede bulunan çekirdeğin için­deki tane veya taneciklerdir. Çekir­dekçikler (Nukleolus) çekirdek içinde herhangi bir yerde bulunur, yeri sabit değildir. Genellikle yuvarlak şekilde olup, çekirdek özsuyundan kendisini bir zar ayırır. Bu zar iki tabakalı, homo­jen yapıdadır. İçinde RNA (Ribonuk-leik asit), yuvarlak tanecikler ile bol miktarda proteinler bulunur. Çekir­dekçiğin protein ve RNA sentezinde rol oynadığı düşünülmektedir.

-->
Nis28
ÇEKİRGE
Categories: Ç
0 Comments
ÇEKİRGE (Biy)Sıçrayıcı böceklerdir. Başları ol­dukça büyük ve vücuda diktir. Çekir­gelerin cinsine göre uzunluğu değişe­bilen bir çift anteni taşır. Ayrıca bü­yük petek gözleri ile 2-3 tane de nokta göz de başta bulunur. Ağız organları çiğneyici tiptedir.Gövdenin ilk halkası diğerlerinden biraz daha büyük olup hareketlidir. Kanatlar ön ve arka olarak iki tiptedir. On kanatlar küçük, sert olup arka ka­natlar üzerinde örtü gibi kapanır. Arka kanatlar ise daha büyük, ince yapılı­dır. Kapalı olduğu zaman ön kanatla­rın altında yeralır. Çekirgelerin çift ba­cağı vardır. Son bacak çifti değişmiş sıçrama bacağı şeklini almıştır. Sıçra­ma bacaklarının üst kısımları oldukça gelişmiştir.Çekirgelerin çoğunda ses ve işitme organları bulunur. Kısa antenli çekir­gelerde erkekler arka bacaklarının üst kısmındaki dişleri ön kanatları üzerin­deki kabartılara sürterek ses çıkartır­lar. Uzun antenli çekirgelerin erkekle­rinin ön kanatlarının son kısmında özel ses organları vardır. Ayrıca bu grubun hayvanlarında ön bacaklarda işitme organları da bulunur.Çekirgelerde üreme döllenme ile olur. Ayrı eşeyli hayvanlar oldukların­dan dişi ve erkekleri vardır. Üreme za­manı gelince erkek çekirgeler, dişile­rinin ilgisini çekebilmek için, ses çı­kartırlar. Dişilerde, karın kısmında yu­murtlama kını bulunur. (Türe göre de­ğişik şekillerde olabilen bir borucuk-tur. Bazılarında kısa bazılarında uzun ve kıvrık, bazılarında da düz olabilir). Erkek tarafından spermler bura-ya bırakılır. Döllenmiş yumurtalar dişi tarafından ya toprağa veya bitkiler üzerine konur. Yumurtaların olgunlaş­ması birkaç ay sürer.Çekirgelerin bir kısmı bitkilerle, bir kısmı da sinek ye tırtıl gibi ufak hay­vanlar ile beslenir. Genellikle çayırlar­da, ormanlarda bir kısmı da toprak al­tında yaşarlar. Bazı çekirgeler sürüler halinde göç edebilirler. Özellikle Afri­ka, Güney Amerika ve Yakındoğu’da yaygın olan bu göçler, büyük zararlara sebep olurlar. Yurdumuzda da Güney Anadolu ve Trakya’da tahıllara önemli ölçüde zarar verirler. Çekirge sürüsü­nün indiği tarlalardaki mahsûl birkaç saat içinde bir anda yok olur.Çekirgelerin renkleri yaşadıkları or­tama göre, yeşil, kahverengi veya kül rengi olabilir. Boyları 3-4 veya 6-7 cm arası değişir.

-->
Nis28
ÇEKİRGEGİLLER
Categories: Ç
0 Comments
ÇEKİRGEGİLLER:Çekirgelere benzeyen ve ona yakın türlerin bulunduğu familyadır. Vücut­ları yanlamasına yassılaşmıştır. Baş büyük olup, iri gözler ve kısa sayılabi­lecek antenleri taşır, ön kanatlar dar ve arka kanatlara göre uzuncadır. Ses çıkartma organları vardır. Tarlalar, çayırlarda yaşarlar, yeşil bitkiler ile beslenirler. Avrupa göçücü çekirgesi, Fas göçücü çekirgesi, Afrika göçücü çekirgesi gibi göçmen çekirgeler bu familyada bulunur. Tahıllara büyük öl­çüde zarar verirler.

-->
Nis28
ÇEKMEN
Categories: Ç
0 Comments
ÇEKMEN (Biy):Bazı parazit canlıların (sülükler, so­lucanlar, tenyalar) ahtapot gibi kafa­dan bacaklıların katı cisimlere tutun­maları için kullandıkları bir organdır. Çekmenler ortası çukur şeklinde olan halkavi yapılardır. Herhangi bir yere yapışmak, tutunmak isteniyorsa, çek­menin ortasında bulunan çukurdaki hava boşluğu tutunmayı sağlar.

-->
Nis28
ÇEKME SAĞLAMLIĞI
Categories: Ç
0 Comments
ÇEKME SAĞLAMLIĞI:Bir ipi fazla çekersek, bir teli fazla gerersek kopar. Buradaki “fazla” keli­mesinin, esneklik sınırının aşılması anlamında kullanıldığını bilmelisiniz. Esneklik sınırı içinde kalınırsa kopma olmaz.Kalınlığı fazla olan teller, büyük kuvvetlere daha çok dayanırlar (daha zor koparlar.)ÖRNEK: 3 mm2 kesitindeki bir de­mir tel, 1 mm2 kesitindeki demir telin dayandığı kuvvetin üç katına dayana­bilir. Bazı cisimlerin çekme sağlamlı­ğa1 mm2 kesitindeki çelik teli koparan kuvvet 60 kg.1 mm2 kesitindeki demir teli kopa­ran kuvvet 38 kg.1 mm2 kesitindeki kurşun teli kopa­ran kuvvet 2 kg.Not:Cisimlerin sağlamlıkları molekülle­rinin arasındaki çekim kuvvetlerine bağlıdır. Aynı cinsten olan molekülle­rin birbirlerine karşı olan çekim kuv­vetlerine KOHEZİYON kuvveti denir. Başka cinsten moleküllerin arasında­ki çekim kuvvetine ise ADEZİYON kuvveti denir. Suyun cisimleri ıslat­ması, tutkalın tahtaya yapışması ade-ziyon kuvvetinin varlığını gösterir. Ci­vanın bulunduğu kabı ıslatmaması ko-heziyon kuvvetinin yarlığını gösterir.

-->
Nis28
ÇELİK
Categories: Ç
0 Comments
ÇELİK(Kim):içindeki karbon oranı % 1,7 ve % 0,25 arasında olan demir alaşımıdır. Günlük yaşantımızda sık karşılaştığı­mız paslanmaz çelik, içinde % 0,5-1,5 arasında karbon yanında % 12 civa­rında krom ile az miktarda nikel bulu­nan bir demir alaşımıdır. Paslanmaz çelik, asitlerden etkilenmez, havada paslanmaz, iyi cins çatal, kaşık ve bı­çaklar yapılır. Adi çelik ise, sadece % 0,5-1,7 arasında karbon bulunan de­mirdir. Adi çelik havada paslanır. İçin­de % 0,25′den daha fazla karbon bulu­nan çelik, esnek ve dayanıklıdır. Su verilince sertleşir. Çeliklerin özellikle­ri içindeki karbon ve başka elementle­rin oranına ve uygulanan ısıtma ve so­ğutma işlemlerine bağlıdır.Isıtma ve soğutma işlemleri, çeli­ğin özelliklerine etki eder. 800°C’e ka­dar ısıtılan çelik yumuşar. Dövülerek şekli verilebilir. Kızgın çelik, su veya yağa daldırılırsa, birdenbire soğur, sertleşir. Bu işleme ÇELİĞE SU VER­ME denir. Su verilmiş çelik esnektir. Fakat kolay kırılır.

-->
Nis28
ÇELİK NASIL ELDE EDİLİR?
Categories: Ç
0 Comments
ÇELİK NASIL ELDE EDİLİR?Demir içerisinde bulunan karbon yüzdesine göre çok çeşitli özellikler gösterir ve HAM DEMİR (pik demir), ÇELİK, YUMUŞAK DEMİR vb. türleri­ne ayrılır. Ham demir, yüksek fırında elde edilir. İçinde % 5 oranına kadar karbon bulunur. Yumuşak demirde karbon, % 0,5 oranından azdır. Çelik ise içerisinde % 0,25-1,7 oranında karbon bulunan demirdir. Buna göreürettiği çelik miktarı ile orantılıdır. Çelikten, dikiş iğnesinden tank ve sa­vaş gemisine kadar çeşitli âlet ve ma­kineler yapılabilir.Adi çeliğe, istenen özellikleri ka­zandırmak amacıyla, çeşitli metal ve ametaller karıştırılarak ÖZEL ÇELİK­LER elde edilir.MANGAN ÇELİĞİ: Bileşiminde % 7-20 manganez vardır. Serttir. Kolay aşınmaz. Kolaylıkla kesilemez ve mat­kapla işlenemez. Sağlam kasalar, taş kıran, yol yapan makineler ve her türlü yay, burgu bu çelikten yapılır.KROM ÇELİĞİ: Bileşiminde % 1-20 krom bulunur. Sert, sağlam, güç pas­lanan çeliktir. Zırh, dingil, eğe, yaylar yapılır. Eğer krom çeliğinde % 6 veya daha fazla oranda nikel de bulunursa, ortamın etkilerine dayanıklılıktan baş­ka, sertlik ve darbelere karşı da büyük bir dayanıklılık kazanır. Tank, harp ge­milerinin zırhı nikel-krom çeliğinden yapılır.TUNGSTEN ÇELİĞİ: Çeliğe % 0,1-2,5 oranında tungsten katılmasıyla oluşur. Çok yüksek sıcaklıkta bile sertlik ve dayanıklığını korur. Makine parçaları ve metalleri kolaylıkla kese-bilen avadanlık yapılır. Tungsten çeli­ğinden yapılmış avadanlık, sıcak ve soğukta bile daima ağız keskinliğini kaybetmez.VANADYUM ÇELİĞİ: Bu çelikte % 1-2,5 oranında vanadyum vardır. Vana­dyum metallerin en sertidir. Çeliğe, sertlik, dayanıklılık ve esneklik verir. Lokomotif piston kolları, otomobil dingili, krank, şaft ve akislerin yapıl­masında kullanılır.MOLİBDEN ÇELİĞİ: Bileşiminde % 0,25-2 molibden bulunur. Çok daya­nıklıdır. Hızlı dönen makine parçaları, dingiller, kesici, delici âletler yapılır.İNVAR ÇELİĞİ: Bileşiminde % 36 nikel, % 5 manganez vardır. Genleş­me katsayısı küçüktür. Sarkaç, mete­oroloji âletleri yapılır.KOBALT ÇELİĞİ: Bileşiminde % 2,5-15 kobalt vardır. Yüksek sıcaklığa dayanır. Burgu, testere yapılır.SİLİSYUM ÇELİĞİ: Bileşiminde % 2,5-20 silisyum bulunur. Esnek, man­yetik geçirgenliği çok, asitlere daya­nıklı çeliktir. Yay, transformatör, dina­mo ve asit tankları yapılır.TÜRKİYE’DE DEMİR VE ÇELİK ENDÜSTRİSİ:Milletlerin endüstrisinde bel kemi­ği olan siyasal,ekonomik hayatı üze rinde birinci derecede önemi bulunançelik elde etmek için ya ham demirin karbon yüzdesini azaltmak veya yu­muşak demirin karbon oranını, çelik sınırına kadar artırmak gerekir. Ayrıca ham demir, (pik)den çelik elde eder­ken, silisyum, mangan oranlarını dü­şürmek, varsa kükürt ve fosforu da gi­dermek gerekir. Bu hususta uygulan­makta olan çeşitli yöntemler vardır. Bunlar: 1. Bessemer, 2. Thomas, 3. Siemens-Martin, 4. Elektrik fırınları yöntemleridir. Hangi yöntemin uygu­lanacağı ham demirin cinsine ve elde edilmek istenen çelik türüne bağlıdır.ÇELİĞİN ÖNEMİ, KULLANILDIĞI YERLER:Çelik, modem endüstrisinin bel ke­miğidir. Bir ulusun ekonomik gücüdemir ve çelik endüstrisine Cumhu­riyet devrinde gereken önem verilerek bu endüstri kolunun gelişmesine çalı­şılmış ve çalışılmaktadır.1939 yılında işletmeye açılan Kara­bük Demir ve Çelik Fabrikasına 1952′-de ikinci, 1962′de üçüncü yüksek fınn eklenmiştir. Karabük fabrikaları boru, çubuk, ray, az oranda lama ve saç gibi yassı çelikler üretir. 1964 yılında açı­lan Ereğli Demir ve Çelik Fabrikaları lama, levha, saç ve teneke üretir. İlk yüksek fırını 1974′de, ikincisi 1975′de ateşlenen ve tam kapasite çalışmaya 9000 işçiyle 1975′de başlayan İsken­derun Demir ve Çelik Fabrikaları Tür­kiye’nin 3′ncü büyük demir ve çelik fabrikasıdır.Üç büyük demir-çelik fabrikamız­dan başka hurda demirleri değerlendi­rerek, bunlardan çelik yapan biri Kırık­kale, diğerleri de İzmir ve İstanbul’da olmak üzere küçük çapta 3 çelik fabri­kası daha vardır.

-->
Nis28
ÇENE
Categories: Ç
0 Comments
ÇENE(Biy):Omurgalıların ağzında bulunan çiğ­neme ödevi gören üzerinde genellikle dişlerin taşındığı kemik yapılardır. Çe­neler omurgalılarda alt ve üst çene diye iki parçadan meydana gelir. Bö­ceklerde ise ağız parçalarını taşıyan kısımdır.İnsanda alt çene tek kemikten yapılı olup hareketlidir. Kafa kemikleri ile eklemlenir.Üst çene kemikleri, yüzün orta kıs­mında bulunan hareketsiz kemikler-dir. Ağız, burun boşluğu, göz çukur­larını ve elmacık boşluklarım meyda­na getirirler. Yetişkin bir insanda alt ve üst çenelerde toplam 32 tane diş bulunur

-->
Nis28
ÇENEK
Categories: Ç
0 Comments
ÇENEK (= KO7İLEDON} (Biy)Tohumun en önemli bölümüdür. Yeni bitkinin küçük bir modeli olan bitki taslağındaki yaprak taslakların­dan her birine ÇENEK denir. Çenekler bitkinin türüne göre ya yedek besini içinde toplar. (Fasuiye, bakla gibi bit­kilerde böyledir). Ya da besin yönün­den fakirdir. (Buğdaygillerde çenekle­rin besleyici yönü yoktur). Bazı bitkiler­de ise çenekler çimlenmeden sonra doğrudan yaprak gibi görev yaparlar. (Kene otunda olduğu gibi.) Çeneklerin tek veya çift sayıda olmasına göre, bit­kiler sınıflandırılır. Eğer bir tane çene­ği varsa Tek çenekü (Monokotiledon) iki çeneği varsa iki çenekü (Dtkotile-don) bitkiler denilir.

-->
Nis28
ÇIBAN
Categories: Ç
0 Comments
ÇIBAN (=Ahse) (Biy)Salgın hastalıklar sırasında ya da diğer başka sebeplerle deride meyda­na gelen iltihaplı kabartılardır. Çıban­lar meydana geliş şekillerine göre çe­şitli adlar alırlar. (Ergenlik çağındaki sivilceler, soğuk algınlıkları, salgsn hastalıklar sebebi ile ağız ve civarında çıkan uçuklar). Bunun yanında Şark çıbanı, Çoban çıbanı, (Şarbon) gibi salgın hastalıklar sonucu meydana gelen çıbanlar vardır

-->
Nis28
ÇIKRIK
Categories: Ç
0 Comments
ÇIKRIK (Fiz)Günlük hayatımızda kuyulardan su çekmek (bir yükün yükseğe kaldı­rılması) ve buna benzer pekçok olay­ları daha kolay ve zahmetsiz yapabil­mek için basit makinaiardan çıknk kullanırız. Bir çıkrıkta yükün (kaldı­rılacak cismin) bağlandığı ip, ağaçtan bir si lindi r etrafına sarılır. Bu silindi­rin ekseni, uzunca bir ko! yardımıyla döndürülür. Çıkrıklarda, döndürme kolu bir tam dönme sonunda kol uzunluğunu yarıçap kabul eden birFxAO = PxrBu formülden; kuvvet, büyük silindi­rin yarıçapı, yük küçük silindirin ya­rıçapı olmak üzere 4 bilinmeyenden herhangi biri istenebilir. Tabii ki di­ğer üç tanesi verilmek koşuluyla is­tenen değeri bulabiliriz.Çıkrığı kullandığımız zaman bize yarar sağlamalı. Aksi takdirde çıkrı­ğın kullanılması yersiz ve gereksiz olur. Çıkrığın faydalı olması için ağır cisimleri daha az (küçük) kuvvetler harcayarak kaldırabilmeliyiz. Bunun için de, döndürme kolunun (büyük yarıçap = AO)büyük, ipin sarıldığı si­lindirin yarıçapı (küçük yarıçap = r) küçük olmalıdır.Büyük silindirin yarıçapı, küçük silindirin yarıçapının üç katı ise, bü­yük silindirin çevresinin küçük silin­dirin çevresinin üç katı olur. Bu du­rumda kuvvetin aldığı yol, yükün al­dığı yolun üç katı olacağından, kuv­vette yükün üçte birine eşit olur.‘yükxyük\ /yükx küçük „ t , kolu\ yarıçap
Kuvvet=v kuvvet kolu büyük yarıçap^ÖRNEK PROBLEMLER1. Yarıçapı 6 cm olan bir tahta silindi­rin ortasından demir çubuk geçiri­lerek 30 cm uzunluğunda bir döndür­me kolu takılarak çıkrık yapılıyor. Bu çıkrıkla 15 kg. ağırlığındaki bir kovayı kaldırmak için ne kadar kuvvet lazım­dır?ÇÖZÜM;İpin sarıldığj silindirin yarıçapı =Küçük yarı.çap = 6 cm.Büyük yarıçap =Döndürme kolununuzunluğu =30 cm.yük = 15kg.Kuvvet = ?Bu problemde kuvvet istenen de­ğerdir. Diğer üç tanesi de verildiğine göre;Kuvvetx büyük yarıçap =yük xküçük yarıçap formülünden kuvveti buluruz Kuvvetx30 = 15×6 = 90Kuvvet ==£ = 3 kgBurada dikkat edilirse, yük 15 kg kuvvet ise 3 kg. Yani kuvvet yükün 1/5′ü. O halde bu kaldıraç bize fayda sağlamıştır. Yararlı bir alettir. Yararlı oluşu da, döndürme kolunun, silindi­rin yarıçapından büyük olmasından gelir. Zira, döndürme kolu 30 cm, si­lindirin yarıçapı (küçük yarıçap) 6 cm dir. Aralarında 30/6 = 5 oranı vardır.Yani, kuvvetin uygulandığı kol uzun­luğu silindirin yarıçapın 5 katıdır. Buna göre de kuvvet yükün beşte biri (1 /5) olacaktır. Ve daha kısa yoldan,-ğ- = 3 kg bulunmuş olur.Eğer; küçük yarıçap,büyükyarıçaptan (döndürme kolu) daha büyük yapılmış bir çıkrık alsaydık bu çıkrığın faydası olmaz, aksine zararı olurdu. Böyle bir çıkrığı kullanmadan yükü daha rahat çekebiliriz.2. Döndürme kolunun uzunluğu 6 cm olan bir çıkrığın ipin sarıldığı silindi­rin yarıçapı 30 cm olursa 15 kg lık yük ne kadar bir kuvvetle kaldırılır?ÇÖZÜM:Böyle bir soru çözülmeden önce büyük yarıçap ile küçük yarıçaplar kontrol edilmelidir. Çıkrığın kullanı­labilir olabilmesi, büyük yarıçap> küçük yarıçap şartına bağlıdır. Bu problemde 6>15 oluyor ki, bu da geçersizdir. Böyle bir (Altı büyüktür 15′den) şey olamayacağından çıkrığımız bu işte kullanılamaz. Kullanılırsa faydası ye­rine zararı dokunur. Yani kuvveti, yükten küçükbulacağımıza büyük bu­luruz. İşlemi yapalım; Kuvvetx büyük yarıçap =yükxküçük yarıçap Kuvvetx6 = 15×30Kuvvet = =15×5 = 75 kg.çıkar ki, 15 kg.lık yükü kaldırmak için 75 kg.lık kuvvet harcamamız gereki­yor ki bu da istenmeyen bir olaydır.Dikkat:Büyük yarıçap, döndürme kolu­nun uzunluğudur. Döndürme kolu ne verilmişse onu almalıyız, Yoksa, 30 cm, 6 cm’den büyük diye büyük ya­rıçapının yerine 30 cm’yi yazamayız. 30 cm ipin sarıldığı silindirin yarıçapı, olduğundan küçük yarıçap yerine ya­zılmalıdır.Çıkrık özelliğinden faydalanarak bir kapıyı anahtar vasıtası ile açariz, bir vidayı tornavida ile döndürürüz, burgu makinasını kullanırız. Bunlar ve bunlara benzer olayları gerçekleş­tirirken çıkrik prensibini kullandığı­mızı hiç düşünmemişizdir. işte fizik, günlük hayatımızda çok kullandığımız fakat neden, nasıl niçin’lerini ya dü­şünmediğimiz ya da düşündüğümüz halde cevap bulamadığımız birçok olayları tekrar gözümüzün önüne ge­tirir ve sebepleriyle inceleyerek daha bilinçli kullanılma alanları yaratır.

-->
Nis28
ÇINAR
Categories: Ç
0 Comments
ÇINAR(Biy)Kuzey yarıkürenin ıhman bölgele­rinde yetişen iri gövdeli yüksekliği 30 metreyi bulan yaprak döken ağaçlar­dır. Yapraklar elsidir. Çiçekleri tek ev-cikli olup tırtılsı görünüşte başaklar meydana getirir. Meyvalan taban kısımları uzun tüylerle çevrili kapçık tipindedir. Çınarların bir cinsi,altı türü ve yurdumuzda tek bir türü vardır.Akdenizin doğu bölgesinde ve yurdumuzun batı ve güneyinde sulak yerlerde kendiliğinden yetişebilen DOĞU ÇINARI bahçe ve parklarımızı süsleyen ağaçlardır. Yaprakları 5-7 parçalı, düzgün olmayan dişli kenarlı­dır. Gövdeleri çok geniş olabilir. Mem­leketimizde asırlık birçok çınar vardır; bunlar arasında en ünlüleri Sultanah­met meydanında bulunan VAKVAK, çınarı Bebek’teki BEBEK çınarı, Emirgan’daki EMİRGAN çınarını saya­biliriz.Doğu çınarından başka, vatanı Kuzey Amerika olan BATI ÇINARI var­dır. Yapraklan 3-5 parçalıdır.

-->
Nis28
ÇINGIRAKLI YILAN
Categories: Ç
0 Comments
ÇINGIRAKLI YILAN(Biy)(Bk.Yılanlar)ÇIYAN(Biy):Çok bacaklılardan, uzun ve yassı vücutlu hayvanlardır. Boylan 10-12 cm kadar olabilir. Baş bölgesi gövdeden farklıdır. Küçük parçalardan meydana gelen uzunca antenleri vardır. Ağızda yakalama organları ve çeneler bulu­nur. 1-4 tane gözü vardır. Bazılarında da hiç bulunmaz.Çıyanların gövdesi sayıları 25-27 olabilen halkalardan yapılıdır. Yüzeyi düz sert kitin tabakalıdır. Bu tabaka hem sırtta hem de karında plakalar meydana getirir. Gövdeden 21 veya 23 çift bacak çıkar. Bacaklar uzunca ol­duğundan oldukça hızlı hareket edici kabiliyettedirler.Solunum organları boru trakeleridir. Erkek ve dişileri vardır. Yavrular yu­murtadan çıkarlar.Çıyanlar etçil hayvanlardır. Avlarını canlı olarak zehir bezlerinin yardımı ile yakalarlar. Işıl^tanürkerler, gündüz-leri bu sebeple ortada dolaşmazlar. Ağaç kabukları, yaprak altları, taş alt» larına saklanırlar. Geceleri ortaya çı­kıp böcekler, örümcekler, salyangoz ve kurtlar ile beslenirler. Çıyanlar Ak­deniz ülkelerinde, tropikal ülkelerde, Güney Amerika’da yaşarlar. Yurdu­muzda da birkaç çıyan türü yaşar. Bunlar fazla zehirli değildir. (Ev çiyanı taş çiyanı gibi.)Tropikal ülkelerde yaşayan dev çiyanın boyu 30 cm’e yakın olup Güney Amerika’da yaşar. Zehirli çiyan ise 12 cm. boyunda olup kuvvetli ze-hiri vardır. Kuzey Afrika’da yaşar.

-->
Nis28
ÇİÇEK
Categories: Ç
0 Comments
ÇİÇEK(Biy):Yüksek bitkilerde üreme organlarını taşıyan yapılardır. Bir çiçekte dıştan içe doğru çanak, taç, erkek organlar, dişi organlar bulunur. Erkek ve dişi or­ganlar ise çiçeğin üreme organlarıdır. Çiçekler kısa veya uzun olsun daima bir ÇİÇEK SAPI’nın ucunda bulunur­lar.Çiçeğin çanak kısmı çanak yaprak­ları denilen genellikle yeşil renkli par­çalardan meydana gelir. Çiçek tomur­cuk halde iken, üreme organlarını koruyacak şekilde kapalıdır. Çanak yapraklarının iç kısmında kalan ikinci örtü TAÇ kısmıdır. Taç yapraklarından meydana gelen renkli çiçek örtüşü­dür.Erkek organlar, çiçek örtüsünün iç kısmında bir veya iki daire üzerinde sı­ralanmışlardır. Erkek organlar (Stamen) bir iplikçik(Filament) ile şiş­kin torba şeklinde Başçık (Anter) den meydana gelirler. Başçıklar Teka deni­len iki çiçek tozu kesesinden yapıl­mıştır. Her tekada ikişer tane kesecik vardır. Bu keseciklerde çiçek tozları (Polenler) bulunur. ,Dişi organ çiçeğin en iç kısmında bulunur. Genel olarak dişi organlar 3 kısımdan meydana gelirler. Çiçek toz­larının üzerine yapıştığı Tepecik (Stigma) boyuncuk (Stilus) ve Yumur­talık (Ovaryum)tır. Yumurtalıkta ileride tohum haline geçecek “tohum taslak­ları” bulunur. Bütün bunlara ilaveten çiçekte bal özü salgı bezleri de yeralır.Çiçek durumu: Bazı çiçekli bitkiler­de, çiçekler gövdenin üzerinde tek tek bulunurlar. Bazılarında da birden fazla çiçek bir tek çiçek sapı üzerinde kü­meler meydana getirecek şekilde top­lanmıştır. Böyle çiçek gruplarına Çİ­ÇEK DURUMU denir.Çiçek tozu (Polen): Erkek organının başçığında bulunan çiçek tozu kese­lerinde meydana gelen ve iki çekir­deği olan hücrelerdir. Sarı veya sarım­sı renkli olan çiçek tozları yuvarlak, yumurtamsı, üçgen gibi çeşitli şekil­lerdedir. Mikroskopta incelenen polen (çiçek tozu) taneciklerinin üzerlerinde çıkıntılar, delikler ve dikensi yapılar görülebilir. Her çiçek türü için çiçek tozları karakteristiktir. Bazı çiçek toz­larının hava keseleri de vardır. (Çam­larda olduğu gibi).

-->
Nis28
ÇİÇEKLİ BİTKİLER
Categories: Ç
0 Comments
ÇİÇEKLİ BİTKİLER (Biy) (Bk. Tohumlu bitkiler) ÇİÇEKSİZ BİTKİLER (Biy) (Bk. Sporlu bitkiler)ÇİÇEK HASTALIĞI (Biy)Ağır geçen ekseri öldürücü bir sal­gın hastaönemli kayıplar meydana getirmiştir. Çiçek virüsü denilen bir mikrop ile hastalık^yapar. Bu virüs organizmaya üst solunum yollarından girer ve lenf dokusunda ürer. Kan yolu ile vücuda yayılır ve deride kırmızı bulaşıcı kabar­tılar meydana gelir. Hastada titreme, kusma, baş- sırt ağrıları ile başlar.Ateş oldukça yükselir. Hastalığın iler­leyen günlerinde kabarcıkların içinde­ki sıvı iltihaplanır, bu devrede bazen ölüm olur. Daha sonra kabartılar kabuk bağlar, • Bunlar dökülür ve pembemsi izleri kalır. Bunlara çiçek bozuğu denir. Özel bir tedavisi yoktur.Hastalıktan korunmak için aşı yaptın–Jır.lıktır. Orta çağda, Avrupa’da

-->
Nis28
ÇİFT TARTI
Categories: Ç
0 Comments
ÇİFT TARTI (fiz)Bir cismin veya maddenin ağırlık veya kütlesini bulmak için tartı yapı­lır. Kütleyi ölçmekte kullanılan teraziler genellikleeşit kollu olurlar ve bu terazilerde basit tartma metodu ile bir cismin veya maddenin kütlesi bu­lunur. Bunun için tartılacak cisim bir kefeye gramlar ise öteki kefeye konu­larak terazi dengeye getirilir. Bilinen gramların toplam kütlesi, tartılan cis­min kütlesini verir.Eğer terazi doğru değilse (te­razinin kolunun iki yarısı birbiri ne ta­mı tamına eşit değilse veya terazinin bıçağı diğer adı ile göstergesi tam or­tada değilse) basit tartma metodu ile yapılan tartı doğru olmaz. Doğru ol­mayan bir terazi ile cisimleri doğru tartmak için çift tartı yapılır.Çift tartı metodunda, bir kefeye cisim ve öteki kefeye, cismi dengele­yene kadar dara (kum, talaş, tozu, de­mir tozu., gibi küçük tanecikler) ko­nur. Bundan sonra cisim kaldırılır ve yerine aynı darayı dengeleyene kadarmadde taşır. Hekimlikte soğanı çiçek­leri ve tohumları kullanılır. İdrar söktü-rücü ve bağırsak çalıştırıcıdır. Alınan doza dikkat edilmelidir. Fazlası öldü­rücü olabilir. Romatizma ve Gud has­talığı tedavisinde kullanılır

-->
Nis29
ÇİLEK
Categories: Ç
0 Comments
ÇİLEK (Biy)Gülgiller familyasından sürünücü gövdeli çok senelik otsu bir bitkidir. Genellikle orman altları, gölgeli yerler­de kendiliğinden yetişirler. Yurdumuz­da da yetişir. Çiçekleri gül çiçekleri gibi 5 çanak 5 taç yapraklıdır. Çiçek­lerde 5 çanak yapraklı bir de dış çanak vardır. Taç yaprakları beyaz renklidir. Dişi organlar, çiçek tablası üzerinde dizilidir. Olgunlaştığı zaman çiçek tablası etlenir ve meyva olarak yediği­miz kısmı meydana getirir (Yalancı meyva)v Çileklerin kendilerine ait ko­kuları vardır. Vücudu kuvvetlendirici, bağırsak kurtlarını dökücü, ateş düşü­rücü özelliği vardır. Romatizma Gud için faydalıdır. Bağırsak tembelliğini giderir.

-->
Nis29
ÇİMENTO
Categories: Ç
0 Comments
ÇİMENTO(Kim):Havada olduğu kadar su altında da sertleşme özelliği gösteren bir yapı gerecidir. Çimento, kireç taşı ile kilin suda karıştırılmasıyla meydana gelen çamurun (çimento çamuru), yüksek sı­caklıkta özel çimento fırınlarında pişi-rilmesiyle elde edilen gri bir tozdur. İlk defa 1824 yılında İngiliz kimyacısı Aspdin tarafından elde edilmiştir. ÇİMENTO NASIL YAPILIR?İyice toz haline getirilen 3 kısım ki­reç taşı ile 1 kısım kil iyice karıştırılır. Bu karışım, çoğu zaman su ile çamur haline getirilir. Çamur, bir süre dinlen­dirildikten sonra iyice kızdırılır. Kızdır­ma işi yatay eksen etrafında dönen, % 5 meyilli 2-3 metre çapında, 100-150 metre uzunluğunda, içi ateşe daya­nıklı tuğla ile kaplanmış, çimento fırınlarında yapılır.Fırının alt ucundan gönderilen ba­sınçlı hava ile yakıt yakılır. Bu suretle fırın içinde 1400-1600°C lik bir sıcak­lık sağlanır. Bu sıcaklıkta karışım ergir ve küçük parçalar halinde birbirine ya­pışır. Bu parçalara KLİNKER denir.Bu fclinker içerisine % 2-3 oranında alçı kakılarak öğütülür. Toz haline getirilir.50 kg.lık torbalara doldurulur. Alçı taşı çimentonun sertleşme hızını ayarlar. Por+’,c^d çimentosu, demir-portland çimentosu, yüksek fırın çimentosu, cüruî vdışık) çimentosu önemli çimen­to türleridir.Çimento, su alarak sertleşir. İyi cins çimentonun sertleşmesi su ile karıştı­rıldıktan sonra en çok 1 saat içinde başlanmalıdır. Sertleşme 3-12 saat arasında değişir. MEMLEKETİMİZDE ÇİMENTO ENDÜSTRİSİ:Bir memleketin imarının değişmez maddelerinden biri çimentodur. Kalkı­nan bir ülkenin en çok tükettiği mad­de, çimento ve demirdir. Liman, yol, baraj, köprü, fabrika, konut vK inşaat­ta daima çimento kullanılır. Yurdu­muzda ilk çimento fabrikası 1911 yılın­da Danca’da kuruldu. Aynı yıl Eskişe­hir’de ikinci fabrika açılmıştır. Bunları Kartal, Zeytinburnu, Ankara, Sivas çi­mento fabrikaları izlemiştir. 1953 yılında Türkiye Çimento Sanayii Ano­nim Ortaklığı kurulmuş, Adana, Af­yon, Çorum, Balıkesir, Pınarhisar, Ela­zığ, Gaziantep, Söke, Bartın, Niğde, fabrikaları yapılmıştır.Özel sektör tarafından yaptırılan çi­mento fabrikalarıyla 1970 yılına kadar dışardan çimento satın alan ülkemiz 1973 yılında dış ülkelere 2 milyon ton civarında çimento ihraç etmiştir.

-->
Nis29
ÇİĞDEM
Categories: Ç
0 Comments
ÇİĞDEM(Biy):Zambakgiller familyasından pem­bemsi morumsu renkleri çiçekleri olan zehirli kır bitkileridir. Orta ve Güney Avrupa’da yetişir. Yurdumuzda Edirne-Edremit bölgesinde yetişir. Soğanlı, çok yıllık otsu bir bitkidir. Sonbaharda Ağustos-Eylüi aylarında yaprakları meydana gelmeden çiçek açar. Çiçek uzun saplı huni şeklinde­dir. Yapraklar şeritsidir. Toprak üzerin­de çok tohumlu meyva verir. Bütün bitkide KOLŞİSİN adlı zehirli bir

-->
Nis29
ÇİMLENME
Categories: Ç
0 Comments
ÇİMLENME (Biy)Uygun şartlar altında uyku halinin sona ermesiyle embriyonun gelişerek ana bitkiye benzer bitkiler vermek üzere tohumdan çıkıp serbest hale geçmesidir. Çimlenme sırasında tohumlarda bir şişme olur, embriyo, hücrelerinin bölünüp büyümesi ile etrafında bulunan tohum zarını (TESTA) çatlatır. Önce kökçük, sonra da embriyonun diğer kısımları dışarı çıkar. Tohumun içinde bulunan besin maddeleriyle beslenen embriyo toprak üzerine çıkınca, çenek yaprak­ları yardımı ile kendi besinini kendisi yapmaya başlar. Bunlar bitkinin ilk yapraklarıdır. Toprak üstü çimlenmesi dediğimiz bu tip çimlenmede çenekler toprak seviyesinin üstüne yükselir.Toprak altı çimlenmede (Bezelye gibi bitkilerde) besleyici yönde zengin olan çenekler, toprak altında tohum zarı içinde kalır. Toprak üzerine çıkan sap, büyüme tomurcuğunu taşır. Yapraklar biçimlerini değiştirmezler. Fasulyenin durumu ikisi ortasıdır. Çe­nekleri toprağın yüzüne çıkar ama bit­kiye ancak yedek besin sağlar.

-->
Nis29
ÇİNKO
Categories: Ç
0 Comments
ÇİNKO(Kim):Semboli Zn, atom ağırlığı 65,37 atom, numarası 30, değerliği +2 yoğunluğu 7,14 gr/cm3, ergime nok­tası en 419,5°C,kaynama noktası k.n. 906°C’dir.Periyodik sistemin 4.periyof II B grubunda bulunur. Aktif olduğu için serbest çinko metali yoktur. Çin- -konun en önemli filizleri zinkat deni-^ len çinko oksit (ZnO) çinko blend denilen çinko sülfür (ZnS) ile simitso-nit denilen çinko karbonat İİZnCOa)’-’ dır. Çinko filizlerinin kavurma ile oksit haline getirildikten sonra, kok? kömürü veya karbonmonoksit ile ini, dirgenmesi sonucunda elde edilir.Çinko mavimsi gri parıltılı beyaz bir metaldir. Havada koruyucu bazik çinko karbonat [zn(OH)2.ZnCO3 ]katmanıyla örtüldüğü için donuk gö­rülür. Adi sıcaklıkta kırılgandır. 120-150°C arasında esneklik kazana­rak işlenebilir hal alır. İşlenmiş çin -ko soğuduktan sonra eski kırılgan ha­line dönmez. Bu, çinko için çok iyi bir özelliktir. Metallar içerisinde sıcak­lıkla en çok genleşen çinkodur. Bu ne­denle çinko levhalar damlara örtülür­ken genleşmesini gözönünde tutmalı­dır.Çi nko havada mavi alevle yana­rak oksijenle birleşir ve çinko oksit yapar.Zn + l/2 O2 —■> ZnOçinko oksijen çinkooksitNormal sıcaklıkta kuru hava çin­ko üzerine etki edemez. Fakat nemli havadan etkilenerek çinkonun üzeri bazik çinko karbonat katmanıyla ör­tülür. Meydana gelen bu madde çinko üzerine sıkı sıkıya yapışmış olup, çin­konun alt katmanlarını havanın et­kisinden (paslanmaktan) korur. Bu nedenle demirde olduğu gibi ayrıca koruyucu tedbir almaya gerek yok­tur.Çinko amfoter özellik gösterir. Yani hem asitlerle, hem de bazlarla birleşir. Çinko demir levha, tel ve demir Çivileri vb. paslanmaktan korumak için kullanılır. Metalleri çinkoyla kap­lamaya GALVANİZLEME denir. Gal-vanizlemenin esası metalin (bilhassa demir) üzerini çinko ile kaplayarak paslanmasına engel olmaktır. Galva-nizlenecek metal önce asit banyosuna batırılarak oksit katmanı giderilir, sonra-1)Ergimişçinko içi ne daldırma2) Kızgın metal üzerine çinko tozu püskürtme.3) Elektroliz yollarından birisiyle kap­lama yapılır.Bunun dışında, çinko büyük ölçü­de pil yapımında negatip kutup olarak oluk yapılmasında, dam ve çatıların örtülmesinde kullanılır.Çinko bileşiklerinin de önemli uygulama alanları vardır. Örneğin, beyaz bir tozdan ibaret olan çinko ok­sit astar boya olarak, otomobil lastik­lerinin yapılmasında dolgu maddesi olarak ve yaralar için merhem yap­makta kullanılır. Çinko sülfat (ZnSCV 7H2O) beyaz kristal bir madde olup baryum sülfür (BaS) ile karıştırılarak LİTOPON adı altında beyaz boya ola­rak kullanılır.Bezir yağı veya terebentin yağı ile karıştırılarak beyaz yağlı boya ya­pılır. Çinko klorür (ZnCI2 • 3H2O)a çok nem çekici beyaz bir tozdur. Le­him suyu olarak kullanılır. Odundan yapılmış malzemeler (demiryolu tra­versleri gibi) çinko klorür eriyiği ile muamele edilerek çürümesinin önüne geçilir. Kuvvetli dezenfektandir. SUDA ERİYEN BÜTÜN ÇİNKO BİLEŞİKLERİ ZEHİRLİDİR: Bu se­bepten galvanize demir kaplarda, asitli yiyecekler uzun süre bekle­tilmemelidir.Çinkonun teknikte çok kullanılan önemli alaşımları vardır. En önemli alaşımları PİRİNÇ BEYAZ METAL ve ALMAN GÜMÜŞÜ’dür. Pirinç çin­ko ve bakır alaşımıdır. Beyaz metal çinko, bakır, alüminyum, magnez­yum metalleri karışımından ibaret bir alaşımdır.Son zamanlarda otomobil en­düstrisinde karbüratör, yakıt pompası radyatör, kapı kolları v.b. gibi parça­ları yapmakta kullanılmaktadır. Al­man gümüşü (yeni gümüş) bakır, ni­kel ve çinko metallerinden ibarettir.

-->
Nis29
ÇİVİT BOYASI
Categories: Ç
0 Comments
ÇİVİT BOYASI ~( = /ND/GO; (Kim)Alman kimyacılarından Bayer ta­rafından sentetik olarak yapılmış olan çivit eskiden çivit otu dediğimiz bit­kiden elde edilirdi. Yapısı 5,5′di sülfo-nik asit disodyum tuzudur. Mavi renk­tedir.Suda asitli ve bazlı sularda erimez. Yalnız bazı kimyasal maddelerde erir ve rengi kaybolur. Havada tekrar eski rengini alır. Bundan faydalanarak, çi-vitle pamuk ve yün boyanır.

-->
Nis29
ÇÖKELTİ
Categories: Ç
0 Comments
ÇÖKELTİ(Kim):Çökelti, kimyasal bir reaksiyon sonucunda bir çözelti içinde çözün-meyip kalan kısımdır.ÖRNEK:Sodyum klorür (NaCI)vegümüş nitrat (AgNO3), çözeltilerinin her ikisi de renksiz ve berraktır. Sodyum klorür çözeltisine bir miktar gümüş nitrat çözeltisi ilave edildiğinde beyaz, katı bir çökelti meydana gelir. Çünkü sod­yum klorür ile gümüş nitratın birleş­mesinden meydana gelen gümüş klo­rür (AgCI) hemen hemen suda hiç çö­zünmeyen bir maddedir.NaCI + AgNO3—* AgCI ^ + NaNO3sodyum gümüş klorür nitrat gümüş klorür sodyum nitrat Bu reaksiyonda meydana gelen sodyum nitrat suda gayet kolay çözü­nür ve çökelti meydana gelmez. Bu iki madde süzme yoluyla birbirinden kolayca ayrılabilir.

-->
Nis29
ÇÖZELTİLER
Categories: Ç
0 Comments
ÇÖZELTİLER(ERİYİKLER)(Kim):İki veya daha fazla maddenin çok küçük parçacıklar halinde dağılarak karışmasından oluşan, homojen say­dam ye renkli de olabilen sistemlere çözelti veya eriyik denir. Çok küçük parçacıklar halinde dağılan tanecikle­rin boyutu 10′8 cm’den küçük olmalı­dır. 10~8 cm den daha büyük olur­sa, karışım heterojen görünümünde­dir. Bu karışımlareriyikdeğildir.Bir katının bir sıvı içerisinde eri­meden gözle görülebilecek derecede dağılması (asılı tanecikler halinde kalması) olayına SÜSPANSİYON de­nir. Süspansiyonlar mutlaka çalkala­narak kullanılırlar, üzerlerinde çalka­layınız etiketi vardır. Birbiri içersinde erimeyen iki sıvının oluşturduğu karı­şıma EMÜLSİYON denir.Emülsiyonlar 3 çeşittir, yağ/su; Y/S, su/yağ; S/Y; yağ/yağ; Y/Y şeklindedirler. Dağılan taneciklernin büyüklüğü 105—10-e cm arasında ise bu karışıma KOLLOİDAL ÇÖZELTİ denir. Bu da hakiki değildir.

-->
Nis29
ÇÖZÜNEN (ERİYEN) ÇÖZÜCÜ (ERİTKEN)
Categories: Ç
0 Comments
ÇÖZÜNEN (ERİYEN) ÇÖZÜCÜ (ERİTKEN):Suda veya başka bir ortamda da­ğılarak eriyik meydana getiren mad­delere ÇÖZÜNEN denir. Tuz, şeker, alkol çözünen maddelerdir. Bunları eriten sıvıya ÇÖZÜCÜ (eritken) de­nir. Yağ eterde erir. Yağ çözünen, eter çözücüdür.Şeker suda çözünür. Şeker çözünen, su çözücüdür. Çözü­cüsü su olan çözeltiye sulu çözelti, çö­zücüsü alkol olan çözeltiye alkollü çö­zelti denir. Çözücüsü çok olan çözelti­ye SEYRELTİK çözüneni çok olana daDERİŞİK çözelti denir. DOYMUŞ ÇÖZELTİ: Belirli miktar­dan fazla katı çözemeyip dibinde katı maddekalan çözeltiye doymuş çö­zelti denir. Doymuş çözeltilerde çözünmehızı ile kristallenme hızı bir­birine eşittir.DOYMAMIŞ ÇÖZELJhEğer çözünen madde miktarı çözücüyü doyurma-mışsa daha fazlası çözünebilir. Böyte çözeltiye doymamış çözelti denir. ÇÖZELTİ ÇEŞİTLERİ Çözeltiler (eri­yikler) gaz, sıvı ve katı halinde olabi­lirler. Örneğin;1)Katı-katı çözeltiler (Alaşımlar, çelik içinde az miktarda karbon çözünmüş demirdir.)2) Katı-sıvı çözeltileri (Şeker-su)3) Katı-gazçözeltileri(Platin-hidrojen).4) Sıvı- sıvı çözeltileri (Alkol, su)5) Sıvı- gaz çözeltileri (Su, karbondi­oksit)6) Gaz-gazçözeltileri (hava)

-->
Nis29
ÇÖZÜNÜRLÜK
Categories: Ç
0 Comments
ÇÖZÜNÜRLÜK (Kim)Doymuş bir çözeltide belirli bir çözelti veya çözücü miktarına düşen çözünmüş madde miktarına çözünür­lük denir. Başka bir ifade ile 100 gr çözücüyü belirli sıcaklık ve basınçta doymuş hale getiren maddenin gram cinsinden miktarına o maddenin çö­zünürlüğü adı verilir. Katı ve sıvıların çözünürlüğü genellikle sıcaklıkla ar­tar. Gazların çözünürlüğü ise sıcaklık­la ters, basınçla doğru orantılı olarak değişir Katı (örneğin potasyum nitrat) ve gaz (örneğin karbondioksit) maddelerin sudaki çözünürlüklerinin sıcaklıkla değişi mini aşağıdaki grafik­le gösterebiliriz.ÖRNEK SORU:Yukarıda, bir X katı maddesinin su­daki çözünürlük- sıcaklık grafiği ve­rilmiştir. 20°Cde 200 mi suda 5 gram X maddesi çözülerek hazırlanmış bu çözeltiyi bu sıcaklıkta doymuş halena açıklığı asal eksen, tepe noktası, odak noktası, yarıçap ve odak uzak­lığıdır. Ayna Merkezi:Çukur aynayı meydana getiren küre parçasının tam bir küreye ta­mamlanması ile ortaya ^kanküren i nf veya kürenin en büyük dairesinin-merkezi çukur aynanın merkezidir. M harfi ile gösterilir. Asal Eksen:Küre merkezinden geçip ayna açıklığını iki eşit parçaya bölen (ayna açıklığının açı ortayı) çapa asal eksen denir. Zira, kürenin merkezinden ge­çen en büyük çap yarıçaptır, diye de tarif edilebilir ama unutmamalı ki merkezden bir tane çap geçmez. Çok sayıda geçen bu çaplardan bir tanesi asal eksendir. O da ayna açıklığının açı ortayıdır. Diğerleri yardımcı ek­sen (tali eksen) veya yalnızca eksen olarak adlandırılır. Aynanın Açıklığı:Aynanın merkezi ile bitim nokta­ları (uç noktaları) hi deştiril irse mey­dana gelen açı aynanın açıklığıdır.BM ATepe Noktası:Asal eksenin aynayı kestiği nok­taya tepe noktası denir. T harfi ile-gösterilir. Aynanın Yarıçapı*•Aynanın merkezi (M) ile tepe noktası (T) arasındaki uzaklık yarıçap­tır. MT=rOdak Noktası:gönderilen (uzaklar­dan gelen) ışık ışınları birbirlerine paraleldirler.bu ışınlar çukur aynaya çarpıp geri dönünce (yani yansıdıktan sonra) hepsi bir noktada kesişirler ve gene yollarına devam edip giderler. İşte, böyle ışınların (sonsuzdan gelen) kesim noktalarına odak noktası denir. F ile gösterilir. Yarıçapın yarısı odak noktası olarak alınır.Odak Uzaklığı:Odak noktasının (F) tepe noktası­na olan uzaklığa (aradaki uzunluğa-TF-) odak uzaklığı denir. TF olarak gösterilir.Not: Burada, aynanın elemanlarını belirlemek için kullanılan sembol harfler/hiç değişmez harfler anlaşıl­mamalı. Çeşitli şekillerde ve kitaplar­da başka başka harflerle de belirle­nebilir, fakat özellikleri ve işlevleri değişmez örneğin, Aynan in tepe nok­tasını (T) sembolüyle gösterdik. Bir başka çizi m veya yayın da bu nokta(O)olarak gösterilebilir. Bir başka kitap veya yayında da bizim (M) olarak gös­terdiğimiz aynanın merkezi (O) olarak gösterilmiş olabilir. Not: Bu elemanlar konveks (tümsek) aynanın da elemanlarıdır.Onun için şaşırmamalısınız. Te­pe noktası (O) da olsa (T) de olsa önemli değildir. Önemli olan asal ek­senin aynayı kestiği noktanın tepe noktası olarak bilinmesi ve bu nokta­ya hangi harf verilirse tepe, noktası olarak görülebilmesidir. Tabii diğer nokta ve uzunluklar içinde aynı şey geçerlidir. ,Biz çizim ve belirlemelerimizde en çok ve sık kullanılan sembolleri kullanacağız.Çukur aynalarda, bir cismin gö­rüntüsünü çizimle bulmak için-, he-saplada bulunabilir.-Cisimden çıkıp çukur aynada yansıyan ışınların ke­sim noktaları ışınların geldiği nokta­nın (veya bölgenin) görüntüsü olarak bulunur. Bir ışık noktasından sonsuz sayıda ışık ışını çıkacağından bu ışın­ların hepsini kullanıp görüntü nokta­sını bulmak şekli karıştırabileceğinden, iki ışın olarak bunların kesim noktalarını bulmak görüntünün yeri için yeterli olacaktır (iki doğrunun ke­sim noktası.). Üç, dört., ve daha çok ışın alıp çukur aynada yansıttıktan sonra kesim noktalarının yeri gene aynıdır. Yani, iki ışının kesim noktası ile sonsuz ışının kesim noktaları ay­nıdır. Çok sayıda ışık ışını alıp şekil çizmeye kalkışmak, şeklin karışma­sından başka bir işe yaramaz. Bunun için, cismin görüntüsünü çizmek için özel ışınlar dediğimiz aynaya gelişi belli ve aynadan yansıdıktan sonra gi­diş doğrultuları belli ışınlar kullanı­rız. Özel ışınlar kullanarak yapacağı­mız cisimler hem kolay çizilir hem de yanlış ve hata az olacaktır (olur) .özel Işınlar:Çizim kolaylığı sağlayan geliş ve gidiş doğrultuları her zaman aynı olan bu ışınları üçe ayıracağız ve bir de yardımcı ışın alarak dört başlık al­tında belirleyeceğiz.1- Asal eksene paralel gelen ışık ışını çukur aynada yansıdıktan sonra odak noktasından geçer.2-Odak noktasından geçip, çukur ay­naya vurup yansıyan ışık ışını asal ek­sene paralel olarak gider. (1. madde-nin-1. özel ışının-tersi ışınların geliş doğrultusundan geri döndükleri- ışık geldiği yoldan geri döner- hatırlan­malı)3- Merkezden geçip, çukur aynadan yansıdıktan sonra tekrar geri dönen ışık (yansıma) merkezden geçer. Kanunu hatırlayınız.4-Yardımcı ışınCisimden çıkıp tepe noktasına gelen bir ışık ışını, yansıdıktan sonra gelen ışının asal eksenle yaptığı açıya eşit bir açı yaparak gider (yansıma kanunu , hatırlayınız^Bu üç özel ve bir de yardımcı ışın olan dört ışından en az iki tanesini kullanarak bunların kesim noktaların­dan görüntü noktası bulunur. Çizim­lerde cismin asal eksene dik ve ayna­ya paralel koyulması gerekir. Böylece •düzgün bir görüntü elde edebiliriz. Cisimlerin görüntülerini çizimle bul­mak için cismin baş (uç) noktasından en az iki ışın çıkarılır, (özel ışın olması tercih edilir) ve bunların yansıdıktan sonraki kesim noktası görüntü noktası olarak bulunur. Daha sonra bu nokta­dan asal eksene dik indirilerek asal ekseni kestiği noktada bulunur ve cis­min görüntüsü çıkmış olur. Çizeceği­miz görüntü veya cisimler yarım ola­rak gösterilecektir. Aynısının altında da olduğunu bilmelisiniz (simetriği)Bu altı çizim sağlama çizimidir. Bu durumlardan herhangi birine uyan problemin sonucu (çizim veya hesap ile) doğrudur. Aksi halde yanlışlığına karar verilir.Görüntünün zahiri veya görünen olması demek, görüntünün bir ekran (duvar veya perde) üzerine alınama­ması (düşürülememesi) elle tutula­maması ve göründüğü yerde bulana­maması gibi özellikleri göstermesi­dir. Ayrıca görünen (zahiri) ifadesin-den anlaşılan;bakılan cismin görün­tüsünün doğrudan (hiçbir yardımcı alete ihtiyaç olmadan- perde duvar gibi-) gözle görülebilmesidir. Halbuki hakiki görüntüler, bir ekran üzerine alındıktan sonra görülebilirler, elle dokunulabilirler.ÖnemliZahiri görüntü yansıyan ışınların uzantılarının (nokta nokta ile gösteri­len) kesim noktasındadır. Hakiki gö­rüntü ise yansıyan ışınların uzantıları­nın değil kendilerinin kesim nokta­larında meydana gelir.Bu çizimleri cismi esas (çıkış noktası) olarak alıp görüntüleri bul­mak için yaptık. Olayları tersinden de alabiliriz. Yani görüntülerin bulun­duğu yerden hareket edip cisimleri de bulabiliriz. Olayı (çizimi) tersin­den yaparsak başlangıç noktasına va­rırız (ışık geldiği yoldan geri döner kuralı) ÖRNEK PROBLEMOdak uzaklığı 2 cm olan bir çukur aynanın 3 cm önüne 1 cm boyunda bir AB cismi konuluyor. Görüntünün özelliklerini çizimle belirtiniz. ÇÖZÜM:Cismin aynanın önüne konulu­yor denilmesi, aynanın tepe nokta­sıyla olan uzaklığının belirtilmesi an­lamını verir.* Problemin sonucunda görüntü­nün özelliklerini belirtiniz deniliyor. Yani görüntünün özellikleri isteniyor. Bundan da görüntünün boyu, yeri za­hiri veya hakiki olduğu ile düz veya ters olup olmadığının belirlenmesi is­teniyor anlamı çıkarılmalıdır.Problemi önce hatalı olarak çöze–lim ve sonucun yanlış olduğunu sağ­lama seki İleriyle belirleyelimOdak uzaklığı küçük harf (f) ile gösterilir. f = 2 cm. cismin tepe nok­tasına (aynaya) olan uzaklığı da 3 cm olduğuna göre cisim odak ile merkez arasındadır. Bu durum ise 4. sekile uymaktadır. O halde görüntünün merkezin dışında olması gerekir. Böylece sonucu başlangıçta Bu çizimde yansıyan ışınlar ke­sişmemiş ve görüntü de elde edile­memiştir. Çizim hatalıdır hatta yan­lıştır. Zira cisim odak ile merkez ara­sına değil odak noktasına konulmuş­tur.Bir başka hatalı çizimi göstere­rek daha sonra da doğru çizimi Bu çizimde yansıyan ışınlar ke­sişmemiş ve görüntü de elde edile­memiştir. Çizim hatalıdır hatta yan­lıştır. Zira cisim odak ile merkez ara­sına değil odak noktasına konulmuş­tur.Bir başka hatalı çizimi göstere­rek daha sonra da doğru çizimi Görüntünün özellikleri’.Cisimden (AB) büyük ters ve haki ki di r.Görüntülerin çiziminde iki tane ışık ışını aldık ve çizimleri bunlarla yaptık. Cismin A uç noktasından iki ışın çıkmaz, çok sayıda ışık ışını çıkar. Bahsedildiği gibi bu çok sayıda ışık ışınlarından iki tanesini alıp aynadayansıtıyor ve kesim noktalarından gö­rüntü noktasını bulmuş oluyoruz. Çok sayıda ışık ışını alsaydık görüntü­nün yeri değişmezdi. Not:Çukur aynalar, küre yüzeyi ola­rakgösteri lebi İdi kleri gibi ışınların-asal eksene çok yakın geldikleri için (görüntünün düzgün, renk ve ışın sa­pınçlarının az olması için) düz olarak da alabiliriz. Aslında bu durumda da­hi yansıtıcı yüzey gene eğridir ama düzleme çok yakın olduğundan düz olarak kabul edilebilir. Çukur ayna­nın yansıma yapıldığı genişliğinin (açıklığının) düz alınması durumunda uçlardan birer kısa çizgiler (tır­nak) çizerek eğrilik verilmesi unu-tulmamahdır.Dış taraf taranırsa (sır­lanma) iç yüz yansıtıcı anlamındadır.

Hiç yorum yok: