ÇABUK YANMA
Categories: Ç
0 Comments
ÇABUK YANMA (^^Ateş meydana getiren hızlı yanma olaylarına çabuk yanma denir. Yanma olayında ısı ve ışık enerjisi görülür.Odun, kömür, yakıtların, kağıdın, Mg, S, P un yanması çabuk yanmadır. Yanma olayının oluşması için1-Yakıcı madde: (havadaki oksijen yakıcı bir gaz olduğu için hemen bütün yanmalar hava içinde olur) Oksijen içindeki yanma havadakine oranla çok hızlı ve şiddetlidir. Saf oksijen havadaki oksijenden beş kat daha derişiktir. Sıvı havaya batırılmış pamuk çok büyük bir şiddetle yanar.2-Yanıcı Madde3-Yanıcı maddenin tutuşma (yanma) sıcaklığına kadar ısıtılması gereklidir. Bir maddeyi tutuşturan en düşük sıcaklık derecesine tutuşma sıcaklığı; denir. Maddelerin yanma yatkınlığına göre tutuşma sıcaklığı değişir
window.google_render_ad();
window.google_render_ad();
-->
Nis28
ÇAKAL
Categories: Ç
0 Comments
window.google_render_ad();
ÇAKAL(Biy)Çakallar omurgalıların et oburlar ta-kımındandır. Renkleri, kurtlara benzemesine rağmen, boyları, yüz şekilleri, çok kıllı kuyrukları ile tilkileri andırırlar. Genellikle geceleri, ölü hayvanların artıkları ile beslenmek için ortaya çıkarlar. Bağırışları çocuk ağlaması gibidir. Adi çakal denilen türü, Avrupa, Güney Asya ve Kuzey Afrika’da yaygındır. Yurdumuzda da görülür. Afrika çakalı denilen diğer bir türü ise, Afrika kıtasında yaşar.
-->
Nis28
ÇAM AĞACI
Categories: Ç
0 Comments
ÇAM AĞACI (Biy)Yaprakları iğne şeklinde, daimi yeşil, reçineli, orman ağaçlarıdır. Kışın yapraklarını dökmez. Kuzey yarı kürede yaygın olarak bulunan boyları 30-40 metreye varan çam ağaçları uzun ve kısa sürgünler verir. Uzun sürgünler yaşlı olanlarda yapraksız, gençlerde yapraklıdır. Kısa sürgünler 2, yaprak taşır yapraklar dip kısımlarında zarımsı kın ile sarılıdır. Çamlarda erkek ve dişi çiçekler aynı ağaç üzerinde bulunur. Erkek çiçekler, sürgünlerin dip kısımlarında üst üste di-ne denen özel bir salgı maddesi taşır. Reçineyi alabilmek için ağaç gövdesine birbirine paralel V harfi şeklinde yarıklar açılır. Dışarı akıtılan reçineden damıtma yolu ile terementi ve karasakız çıkarılır. Terementi, işlemi vernik muşamba ve parke cilası elde edilir. Çamın yakılarak elde ediier isinden de matbaa mürekkebi yapımında faydalanılır.
-->
Nis28
ÇAMAŞIR SODASI
Categories: Ç
0 Comments
ÇAMAŞIR SODASI: (Na20O3 IOH2O)Yapısında kristal suyu bulunan sodyum karbonatın halk dilindeki ismidir. Sodyum karbonat (Na2CO3) eriyiği 32°C nin altında kristalleştirilirse saydam Na2CO3.1ÛH2O kristalleri (çamaşır sodası) meydana gelir. Çamaşır sodası havada kendiliğinden su kaybederek çiçeklenir.Na2CO3.10H2O—» Na2Bu nedenle soda çuvalları nemli olur. Çamaşır sodası ısıtılırsa, suyu tamamen uçar ve Na2CO3′e dönüşür.Soda suda kolaylıkla erir. Çözelti kuvvetli bazik reaksiyon gösterir. İyi bir temizleyicidir. En fazla harcandığı yer cam endüstrisinde kullanılır, Na tuzlarının eldesinde suyun sertliğinin giderilmesinde, kağıt, tekstil boya endüstrisinde bol miktarda kullanılır.Temizleme tozlarına karıştırılır sabun yapılır.
-->
Nis28
ÇAMGİLLER
Categories: Ç
0 Comments
ÇAMGİLLER (Biy)Özellikle Kuzey Yarı Kürede yayılmış genellikle yapraklarını dökmeyen, reçine taşıyan (erkek ve dişi çiçekleri aynı bitkide olan) kozalaklı ağaçlardır. Yaklaşık 10 cins ve 210 türü vardır. Çamgillerin kozalakları çoğunlukla iridir. Yaprakları pek azı hariç iğnemsidir. Büyük orman alanları meydana getirirler. Sanayide reçinelerinden , odunlarından faydalanılır.Çamgillerin en tipik örneği çamdır. Onun dışında Ladin, Köknar, Sedir, Selvi, Porsuk, Ardıç ve Mazi gibi ağaç ve ağaççıklardır.
-->
Nis28
ÇANAK YAPRAKLARI
Categories: Ç
0 Comments
ÇANAK YAPRAKLARI: Kapalı tohumlu bitkilerin üreme organı olan çiçeklerin en dış kısmını örten yaprak halkasıdır. Çanak yaprakları ekseri yeşil renkte olup klorofil taşır. Bu nedenle gerçek yaprak gibi karbon özümlemesi (diğer bir değişle fotosentez) yaparlar. Çanak-yaprakları bazı hallerde farklı renklerde de olabilir.Çanak yaprakları dibe kadar ayrı ya da herhangi bir yerlerinden bitişik olabilir. Ayrı ise AYRI ÇANAK YAPRAKLI (Gül’de olduğu gibi), eğer çanak yaprakları bitişik ise BİTİŞİK ÇANAK YAPRAKLI (Karanfil’de olduğu gibi) denir.Bazı çiçeklerde çanak yapraklar, taç yapraklardan önce dökülür. Böyle çanak yapraklara dayanıksız denir. (Gelincik de olduğu gibi) Bazılarında ise tam tersi olur taç yapraklar düşse de, çanak yapraklar olduğu gibi kalır. Bunlara da dayanıklı denir. (Güllerde olduğu gibi)Tomurcuk halindeyken, çiçeğin iç organlarını koruyan çanak yapraklan ortam şartlarının etkisi ile değişik şekiller alabilir.
-->
Nis28
ÇAVDAR
Categories: Ç
0 Comments
ÇAVDAR: Buğdaygillerden, tek yıllık bir tarım bitkisidir. Çok nemli olmayan topraklarda yetiştirilir. Çavdar, tane ya da sapları için ekilir. Bazı yerlerde hayvan yemi olarak kullanılır. Buğday gibi ekilir ve hasadıda aynı şekilde yapılır. Çavdar unu, buğday ununa nazaran daha da esmer olup, nişastası ona göre azdır. Bu nedenle şeker hastalarına ve rejim yapanlara, çavdar unundan yapılmış ekmek verilir. Çavdar tanelerinden unun dışında bira imalinde, alkol eldesinde faydalanılır. Sapları ise hayvan yemi olarak, sepet, hasır şapka, çanta yapımında kullanılır.Çavdar başakları buğday başaklarından daha ince uzundur ve onun gibi kılçıkları vardır. Tohumları uzuncadır. Buğday yetiştirmeye elverişsiz alanlarda ekilir. Yurdumuzda Orta Anadolu, Trakya, Batı Anadolu’da gerek unu, gerekse hayvan yemi olarak kullanılmak için yetiştirilir.
-->
Nis28
ÇAVDAR MAHMUZU
Categories: Ç
0 Comments
ÇAVDAR MAHMUZU (Biy)Çavdar üzerinde parazit olarak yaşayan ve kendisi ile aynı adı taşıyan mantarın yaptığı hastalıktır. Çavdar mahmuzu mantarının kışa dayanabilmek için meydana getirdiği 1-4 cm uzunluğunda iki uçtan incelmiş, siyah renkli kitlelerdir. Çavdar başakları üzerinde yerleşen bu kitleler, “çavdar mahmuzu” adını alır. Önemli tarımsal bir hastalıktır. Tıpta çavdar üzerinde (başaklarında) gelişen siyah kitle kan dindirici, damar daraltıcı olarak kullanılır. Eğer çavdar mahmuzu katışmış unundan yapılan besin maddesi yenecek olursa ani zehirlenmelere
-->
Nis28
ÇAY
Categories: Ç
0 Comments
Asıl vatanı, Çin ve Japonya olmakla beraber, birçok tropial ve subtropikal bölgelerde yetiştirilen yapraklarını dökmeyen küçük ağaçlardır. Çay bitkisinin yapraklan daimi yeşil renkli, de-rimsi, kenarları tırtıklı uçları sivridir. Yapısında kafein, teobromin, teofillin ve tanen denilen maddeler bulunur. Çay bitkisinin kullandığımız kısmı genç yapraklarıdır.Çay ağacının çiçekleri beyaz veya
-->
Nis28
ÇEKİÇ KEMİĞİ
Categories: Ç
0 Comments
ÇEKİÇ KEMİĞİ(B,V)Orta kulakta bulunan üç kemikten biridir. Şekli çekice benzediği için bu adı almıştır. Sap kısmı ile kulak zarına bağlı olan çekiç kemiğinin diğer ucu örs kemiğinin çukuruna girer. Orta kulak kaslarından bir tanesi ile çekiç kemiği kulak zarına bağlıdır.
-->
Nis28
ÇEÇE SİNEĞİ
Categories: Ç
0 Comments
ÇEÇE SİNEĞİ: Afrika’da insanları sokarak, uyku hastalığını bulaştıran siyah ev sineğinden biraz daha irice bir sinektir.Çeçe sineklen boyları 6 vyea 13 mm. olabilen sarı açık ya da koyu kahverengi dar vücutlu hayvanlardır. » Nemli ve sıcak bölgelerde özellikle ırmak, nehir, göl kenarlarında yaşarlar. Bazı türleri ise çalılık, ağaçlık bölgeleri severler. Afrika’da 20 kadar çeçe sineği türü vardır. Bu sineklerin dişi ve erkekleri gündüzleri insanları sokar kanını emerler. Beslenmeleri için yalnız insan kanından değil, bunun yanında diğer omurgalı hayvanların kanından da faydalanırlar. Çeçe sinekleri avlarını kokularından bulurlar. Çok fazla kan emebilen çeçe sineklerinin beslendikten sonra karınları çok şi-şer. (O kadar şişer ki, uçamazlar yere düşerler)Çeçe sinekleri insanlara “uyku hastalığı” etmeni olan Try panosoma gambiense’yi bulaştırırlar. Çeçe sineklerini yoketmek için yaşadıkları ortamlar ilaçlanır. En etkili ilâcı DDT-dir.
-->
Nis28
ÇEKİNİK KARAKTER (Resesif)
Categories: Ç
0 Comments
ÇEKİNİK KARAKTER (Biy) ResesifAnne ve babadan birisinin sahip olduğu ve yavruda etkisi gizli kalan karakterlerdir. Örneğin insanlarda mavi göz rengi, san saç rengi gibi özellikler, koyu renklere göre çekinik karaketrlerdir. Miyopluk, aptallık, sağırlık, ince dudak, kırmızı saç, düz burun.
-->
Nis28
ÇEKİRDEK
Categories: Ç
0 Comments
ÇEKİRDEK(B\y)Çekirdek kelimesinin fen bilimlerinde çeşitli tipte anlamları vardır. Bitkiler âleminde, çekirdek kelimesi meyvaların içindeki tohum olarak tanımlanır. Biyolojide, canlıların yapı taşları olan hücrelerin metabolizmasında, bölünmesinde ve byümesinde önemli rol oynayan bir organel anlamında kullanır. Kimyada ise atomların ortasındaki parça için kullanılır. Biyolojideki anlamına göre çekirdek (Nuk-leus) hücrenin içinde bulunan genellikle yuvarlak şekilli yapıdır. Çekirdek zarı ile kendisini çeviren sitoplazma-dan ayrılmıştır. İçinde çekirdek özsuyu, çekirdekçik (anne ve babadan çocuklara geçecek karakterleri üzerinde taşıyan) kromozomlar, bulunur.Kimyasal yapısında çekirdek proteinleri (Nukleoproteinler) enzimler, yağlar, potasyum, kalsiyum, magni-zyum, sodyum, fosfor gibi mineraller vardır. Nukleoproteinler, DNA(Dezok-siribonukleikasit) ve RNA (Ribonuk-leik asit) denilen iki önemli madde ilegörüldü. Bu delikler sayesinde çekirdek sitoplazma ile irtibat kurar.
-->
Nis28
ÇEKİRDEKÇİK
Categories: Ç
0 Comments
ÇEKİRDEKÇİK (Biy)Hücrede bulunan çekirdeğin içindeki tane veya taneciklerdir. Çekirdekçikler (Nukleolus) çekirdek içinde herhangi bir yerde bulunur, yeri sabit değildir. Genellikle yuvarlak şekilde olup, çekirdek özsuyundan kendisini bir zar ayırır. Bu zar iki tabakalı, homojen yapıdadır. İçinde RNA (Ribonuk-leik asit), yuvarlak tanecikler ile bol miktarda proteinler bulunur. Çekirdekçiğin protein ve RNA sentezinde rol oynadığı düşünülmektedir.
-->
Nis28
ÇEKİRGE
Categories: Ç
0 Comments
ÇEKİRGE (Biy)Sıçrayıcı böceklerdir. Başları oldukça büyük ve vücuda diktir. Çekirgelerin cinsine göre uzunluğu değişebilen bir çift anteni taşır. Ayrıca büyük petek gözleri ile 2-3 tane de nokta göz de başta bulunur. Ağız organları çiğneyici tiptedir.Gövdenin ilk halkası diğerlerinden biraz daha büyük olup hareketlidir. Kanatlar ön ve arka olarak iki tiptedir. On kanatlar küçük, sert olup arka kanatlar üzerinde örtü gibi kapanır. Arka kanatlar ise daha büyük, ince yapılıdır. Kapalı olduğu zaman ön kanatların altında yeralır. Çekirgelerin çift bacağı vardır. Son bacak çifti değişmiş sıçrama bacağı şeklini almıştır. Sıçrama bacaklarının üst kısımları oldukça gelişmiştir.Çekirgelerin çoğunda ses ve işitme organları bulunur. Kısa antenli çekirgelerde erkekler arka bacaklarının üst kısmındaki dişleri ön kanatları üzerindeki kabartılara sürterek ses çıkartırlar. Uzun antenli çekirgelerin erkeklerinin ön kanatlarının son kısmında özel ses organları vardır. Ayrıca bu grubun hayvanlarında ön bacaklarda işitme organları da bulunur.Çekirgelerde üreme döllenme ile olur. Ayrı eşeyli hayvanlar olduklarından dişi ve erkekleri vardır. Üreme zamanı gelince erkek çekirgeler, dişilerinin ilgisini çekebilmek için, ses çıkartırlar. Dişilerde, karın kısmında yumurtlama kını bulunur. (Türe göre değişik şekillerde olabilen bir borucuk-tur. Bazılarında kısa bazılarında uzun ve kıvrık, bazılarında da düz olabilir). Erkek tarafından spermler bura-ya bırakılır. Döllenmiş yumurtalar dişi tarafından ya toprağa veya bitkiler üzerine konur. Yumurtaların olgunlaşması birkaç ay sürer.Çekirgelerin bir kısmı bitkilerle, bir kısmı da sinek ye tırtıl gibi ufak hayvanlar ile beslenir. Genellikle çayırlarda, ormanlarda bir kısmı da toprak altında yaşarlar. Bazı çekirgeler sürüler halinde göç edebilirler. Özellikle Afrika, Güney Amerika ve Yakındoğu’da yaygın olan bu göçler, büyük zararlara sebep olurlar. Yurdumuzda da Güney Anadolu ve Trakya’da tahıllara önemli ölçüde zarar verirler. Çekirge sürüsünün indiği tarlalardaki mahsûl birkaç saat içinde bir anda yok olur.Çekirgelerin renkleri yaşadıkları ortama göre, yeşil, kahverengi veya kül rengi olabilir. Boyları 3-4 veya 6-7 cm arası değişir.
-->
Nis28
ÇEKİRGEGİLLER
Categories: Ç
0 Comments
ÇEKİRGEGİLLER:Çekirgelere benzeyen ve ona yakın türlerin bulunduğu familyadır. Vücutları yanlamasına yassılaşmıştır. Baş büyük olup, iri gözler ve kısa sayılabilecek antenleri taşır, ön kanatlar dar ve arka kanatlara göre uzuncadır. Ses çıkartma organları vardır. Tarlalar, çayırlarda yaşarlar, yeşil bitkiler ile beslenirler. Avrupa göçücü çekirgesi, Fas göçücü çekirgesi, Afrika göçücü çekirgesi gibi göçmen çekirgeler bu familyada bulunur. Tahıllara büyük ölçüde zarar verirler.
-->
Nis28
ÇEKMEN
Categories: Ç
0 Comments
ÇEKMEN (Biy):Bazı parazit canlıların (sülükler, solucanlar, tenyalar) ahtapot gibi kafadan bacaklıların katı cisimlere tutunmaları için kullandıkları bir organdır. Çekmenler ortası çukur şeklinde olan halkavi yapılardır. Herhangi bir yere yapışmak, tutunmak isteniyorsa, çekmenin ortasında bulunan çukurdaki hava boşluğu tutunmayı sağlar.
-->
Nis28
ÇEKME SAĞLAMLIĞI
Categories: Ç
0 Comments
ÇEKME SAĞLAMLIĞI:Bir ipi fazla çekersek, bir teli fazla gerersek kopar. Buradaki “fazla” kelimesinin, esneklik sınırının aşılması anlamında kullanıldığını bilmelisiniz. Esneklik sınırı içinde kalınırsa kopma olmaz.Kalınlığı fazla olan teller, büyük kuvvetlere daha çok dayanırlar (daha zor koparlar.)ÖRNEK: 3 mm2 kesitindeki bir demir tel, 1 mm2 kesitindeki demir telin dayandığı kuvvetin üç katına dayanabilir. Bazı cisimlerin çekme sağlamlığa1 mm2 kesitindeki çelik teli koparan kuvvet 60 kg.1 mm2 kesitindeki demir teli koparan kuvvet 38 kg.1 mm2 kesitindeki kurşun teli koparan kuvvet 2 kg.Not:Cisimlerin sağlamlıkları moleküllerinin arasındaki çekim kuvvetlerine bağlıdır. Aynı cinsten olan moleküllerin birbirlerine karşı olan çekim kuvvetlerine KOHEZİYON kuvveti denir. Başka cinsten moleküllerin arasındaki çekim kuvvetine ise ADEZİYON kuvveti denir. Suyun cisimleri ıslatması, tutkalın tahtaya yapışması ade-ziyon kuvvetinin varlığını gösterir. Civanın bulunduğu kabı ıslatmaması ko-heziyon kuvvetinin yarlığını gösterir.
-->
Nis28
ÇELİK
Categories: Ç
0 Comments
ÇELİK(Kim):içindeki karbon oranı % 1,7 ve % 0,25 arasında olan demir alaşımıdır. Günlük yaşantımızda sık karşılaştığımız paslanmaz çelik, içinde % 0,5-1,5 arasında karbon yanında % 12 civarında krom ile az miktarda nikel bulunan bir demir alaşımıdır. Paslanmaz çelik, asitlerden etkilenmez, havada paslanmaz, iyi cins çatal, kaşık ve bıçaklar yapılır. Adi çelik ise, sadece % 0,5-1,7 arasında karbon bulunan demirdir. Adi çelik havada paslanır. İçinde % 0,25′den daha fazla karbon bulunan çelik, esnek ve dayanıklıdır. Su verilince sertleşir. Çeliklerin özellikleri içindeki karbon ve başka elementlerin oranına ve uygulanan ısıtma ve soğutma işlemlerine bağlıdır.Isıtma ve soğutma işlemleri, çeliğin özelliklerine etki eder. 800°C’e kadar ısıtılan çelik yumuşar. Dövülerek şekli verilebilir. Kızgın çelik, su veya yağa daldırılırsa, birdenbire soğur, sertleşir. Bu işleme ÇELİĞE SU VERME denir. Su verilmiş çelik esnektir. Fakat kolay kırılır.
-->
Nis28
ÇELİK NASIL ELDE EDİLİR?
Categories: Ç
0 Comments
ÇELİK NASIL ELDE EDİLİR?Demir içerisinde bulunan karbon yüzdesine göre çok çeşitli özellikler gösterir ve HAM DEMİR (pik demir), ÇELİK, YUMUŞAK DEMİR vb. türlerine ayrılır. Ham demir, yüksek fırında elde edilir. İçinde % 5 oranına kadar karbon bulunur. Yumuşak demirde karbon, % 0,5 oranından azdır. Çelik ise içerisinde % 0,25-1,7 oranında karbon bulunan demirdir. Buna göreürettiği çelik miktarı ile orantılıdır. Çelikten, dikiş iğnesinden tank ve savaş gemisine kadar çeşitli âlet ve makineler yapılabilir.Adi çeliğe, istenen özellikleri kazandırmak amacıyla, çeşitli metal ve ametaller karıştırılarak ÖZEL ÇELİKLER elde edilir.MANGAN ÇELİĞİ: Bileşiminde % 7-20 manganez vardır. Serttir. Kolay aşınmaz. Kolaylıkla kesilemez ve matkapla işlenemez. Sağlam kasalar, taş kıran, yol yapan makineler ve her türlü yay, burgu bu çelikten yapılır.KROM ÇELİĞİ: Bileşiminde % 1-20 krom bulunur. Sert, sağlam, güç paslanan çeliktir. Zırh, dingil, eğe, yaylar yapılır. Eğer krom çeliğinde % 6 veya daha fazla oranda nikel de bulunursa, ortamın etkilerine dayanıklılıktan başka, sertlik ve darbelere karşı da büyük bir dayanıklılık kazanır. Tank, harp gemilerinin zırhı nikel-krom çeliğinden yapılır.TUNGSTEN ÇELİĞİ: Çeliğe % 0,1-2,5 oranında tungsten katılmasıyla oluşur. Çok yüksek sıcaklıkta bile sertlik ve dayanıklığını korur. Makine parçaları ve metalleri kolaylıkla kese-bilen avadanlık yapılır. Tungsten çeliğinden yapılmış avadanlık, sıcak ve soğukta bile daima ağız keskinliğini kaybetmez.VANADYUM ÇELİĞİ: Bu çelikte % 1-2,5 oranında vanadyum vardır. Vanadyum metallerin en sertidir. Çeliğe, sertlik, dayanıklılık ve esneklik verir. Lokomotif piston kolları, otomobil dingili, krank, şaft ve akislerin yapılmasında kullanılır.MOLİBDEN ÇELİĞİ: Bileşiminde % 0,25-2 molibden bulunur. Çok dayanıklıdır. Hızlı dönen makine parçaları, dingiller, kesici, delici âletler yapılır.İNVAR ÇELİĞİ: Bileşiminde % 36 nikel, % 5 manganez vardır. Genleşme katsayısı küçüktür. Sarkaç, meteoroloji âletleri yapılır.KOBALT ÇELİĞİ: Bileşiminde % 2,5-15 kobalt vardır. Yüksek sıcaklığa dayanır. Burgu, testere yapılır.SİLİSYUM ÇELİĞİ: Bileşiminde % 2,5-20 silisyum bulunur. Esnek, manyetik geçirgenliği çok, asitlere dayanıklı çeliktir. Yay, transformatör, dinamo ve asit tankları yapılır.TÜRKİYE’DE DEMİR VE ÇELİK ENDÜSTRİSİ:Milletlerin endüstrisinde bel kemiği olan siyasal,ekonomik hayatı üze rinde birinci derecede önemi bulunançelik elde etmek için ya ham demirin karbon yüzdesini azaltmak veya yumuşak demirin karbon oranını, çelik sınırına kadar artırmak gerekir. Ayrıca ham demir, (pik)den çelik elde ederken, silisyum, mangan oranlarını düşürmek, varsa kükürt ve fosforu da gidermek gerekir. Bu hususta uygulanmakta olan çeşitli yöntemler vardır. Bunlar: 1. Bessemer, 2. Thomas, 3. Siemens-Martin, 4. Elektrik fırınları yöntemleridir. Hangi yöntemin uygulanacağı ham demirin cinsine ve elde edilmek istenen çelik türüne bağlıdır.ÇELİĞİN ÖNEMİ, KULLANILDIĞI YERLER:Çelik, modem endüstrisinin bel kemiğidir. Bir ulusun ekonomik gücüdemir ve çelik endüstrisine Cumhuriyet devrinde gereken önem verilerek bu endüstri kolunun gelişmesine çalışılmış ve çalışılmaktadır.1939 yılında işletmeye açılan Karabük Demir ve Çelik Fabrikasına 1952′-de ikinci, 1962′de üçüncü yüksek fınn eklenmiştir. Karabük fabrikaları boru, çubuk, ray, az oranda lama ve saç gibi yassı çelikler üretir. 1964 yılında açılan Ereğli Demir ve Çelik Fabrikaları lama, levha, saç ve teneke üretir. İlk yüksek fırını 1974′de, ikincisi 1975′de ateşlenen ve tam kapasite çalışmaya 9000 işçiyle 1975′de başlayan İskenderun Demir ve Çelik Fabrikaları Türkiye’nin 3′ncü büyük demir ve çelik fabrikasıdır.Üç büyük demir-çelik fabrikamızdan başka hurda demirleri değerlendirerek, bunlardan çelik yapan biri Kırıkkale, diğerleri de İzmir ve İstanbul’da olmak üzere küçük çapta 3 çelik fabrikası daha vardır.
-->
Nis28
ÇENE
Categories: Ç
0 Comments
ÇENE(Biy):Omurgalıların ağzında bulunan çiğneme ödevi gören üzerinde genellikle dişlerin taşındığı kemik yapılardır. Çeneler omurgalılarda alt ve üst çene diye iki parçadan meydana gelir. Böceklerde ise ağız parçalarını taşıyan kısımdır.İnsanda alt çene tek kemikten yapılı olup hareketlidir. Kafa kemikleri ile eklemlenir.Üst çene kemikleri, yüzün orta kısmında bulunan hareketsiz kemikler-dir. Ağız, burun boşluğu, göz çukurlarını ve elmacık boşluklarım meydana getirirler. Yetişkin bir insanda alt ve üst çenelerde toplam 32 tane diş bulunur
-->
Nis28
ÇENEK
Categories: Ç
0 Comments
ÇENEK (= KO7İLEDON} (Biy)Tohumun en önemli bölümüdür. Yeni bitkinin küçük bir modeli olan bitki taslağındaki yaprak taslaklarından her birine ÇENEK denir. Çenekler bitkinin türüne göre ya yedek besini içinde toplar. (Fasuiye, bakla gibi bitkilerde böyledir). Ya da besin yönünden fakirdir. (Buğdaygillerde çeneklerin besleyici yönü yoktur). Bazı bitkilerde ise çenekler çimlenmeden sonra doğrudan yaprak gibi görev yaparlar. (Kene otunda olduğu gibi.) Çeneklerin tek veya çift sayıda olmasına göre, bitkiler sınıflandırılır. Eğer bir tane çeneği varsa Tek çenekü (Monokotiledon) iki çeneği varsa iki çenekü (Dtkotile-don) bitkiler denilir.
-->
Nis28
ÇIBAN
Categories: Ç
0 Comments
ÇIBAN (=Ahse) (Biy)Salgın hastalıklar sırasında ya da diğer başka sebeplerle deride meydana gelen iltihaplı kabartılardır. Çıbanlar meydana geliş şekillerine göre çeşitli adlar alırlar. (Ergenlik çağındaki sivilceler, soğuk algınlıkları, salgsn hastalıklar sebebi ile ağız ve civarında çıkan uçuklar). Bunun yanında Şark çıbanı, Çoban çıbanı, (Şarbon) gibi salgın hastalıklar sonucu meydana gelen çıbanlar vardır
-->
Nis28
ÇIKRIK
Categories: Ç
0 Comments
ÇIKRIK (Fiz)Günlük hayatımızda kuyulardan su çekmek (bir yükün yükseğe kaldırılması) ve buna benzer pekçok olayları daha kolay ve zahmetsiz yapabilmek için basit makinaiardan çıknk kullanırız. Bir çıkrıkta yükün (kaldırılacak cismin) bağlandığı ip, ağaçtan bir si lindi r etrafına sarılır. Bu silindirin ekseni, uzunca bir ko! yardımıyla döndürülür. Çıkrıklarda, döndürme kolu bir tam dönme sonunda kol uzunluğunu yarıçap kabul eden birFxAO = PxrBu formülden; kuvvet, büyük silindirin yarıçapı, yük küçük silindirin yarıçapı olmak üzere 4 bilinmeyenden herhangi biri istenebilir. Tabii ki diğer üç tanesi verilmek koşuluyla istenen değeri bulabiliriz.Çıkrığı kullandığımız zaman bize yarar sağlamalı. Aksi takdirde çıkrığın kullanılması yersiz ve gereksiz olur. Çıkrığın faydalı olması için ağır cisimleri daha az (küçük) kuvvetler harcayarak kaldırabilmeliyiz. Bunun için de, döndürme kolunun (büyük yarıçap = AO)büyük, ipin sarıldığı silindirin yarıçapı (küçük yarıçap = r) küçük olmalıdır.Büyük silindirin yarıçapı, küçük silindirin yarıçapının üç katı ise, büyük silindirin çevresinin küçük silindirin çevresinin üç katı olur. Bu durumda kuvvetin aldığı yol, yükün aldığı yolun üç katı olacağından, kuvvette yükün üçte birine eşit olur.‘yükxyük\ /yükx küçük „ t , kolu\ yarıçap
Kuvvet=v kuvvet kolu büyük yarıçap^ÖRNEK PROBLEMLER1. Yarıçapı 6 cm olan bir tahta silindirin ortasından demir çubuk geçirilerek 30 cm uzunluğunda bir döndürme kolu takılarak çıkrık yapılıyor. Bu çıkrıkla 15 kg. ağırlığındaki bir kovayı kaldırmak için ne kadar kuvvet lazımdır?ÇÖZÜM;İpin sarıldığj silindirin yarıçapı =Küçük yarı.çap = 6 cm.Büyük yarıçap =Döndürme kolununuzunluğu =30 cm.yük = 15kg.Kuvvet = ?Bu problemde kuvvet istenen değerdir. Diğer üç tanesi de verildiğine göre;Kuvvetx büyük yarıçap =yük xküçük yarıçap formülünden kuvveti buluruz Kuvvetx30 = 15×6 = 90Kuvvet ==£ = 3 kgBurada dikkat edilirse, yük 15 kg kuvvet ise 3 kg. Yani kuvvet yükün 1/5′ü. O halde bu kaldıraç bize fayda sağlamıştır. Yararlı bir alettir. Yararlı oluşu da, döndürme kolunun, silindirin yarıçapından büyük olmasından gelir. Zira, döndürme kolu 30 cm, silindirin yarıçapı (küçük yarıçap) 6 cm dir. Aralarında 30/6 = 5 oranı vardır.Yani, kuvvetin uygulandığı kol uzunluğu silindirin yarıçapın 5 katıdır. Buna göre de kuvvet yükün beşte biri (1 /5) olacaktır. Ve daha kısa yoldan,-ğ- = 3 kg bulunmuş olur.Eğer; küçük yarıçap,büyükyarıçaptan (döndürme kolu) daha büyük yapılmış bir çıkrık alsaydık bu çıkrığın faydası olmaz, aksine zararı olurdu. Böyle bir çıkrığı kullanmadan yükü daha rahat çekebiliriz.2. Döndürme kolunun uzunluğu 6 cm olan bir çıkrığın ipin sarıldığı silindirin yarıçapı 30 cm olursa 15 kg lık yük ne kadar bir kuvvetle kaldırılır?ÇÖZÜM:Böyle bir soru çözülmeden önce büyük yarıçap ile küçük yarıçaplar kontrol edilmelidir. Çıkrığın kullanılabilir olabilmesi, büyük yarıçap> küçük yarıçap şartına bağlıdır. Bu problemde 6>15 oluyor ki, bu da geçersizdir. Böyle bir (Altı büyüktür 15′den) şey olamayacağından çıkrığımız bu işte kullanılamaz. Kullanılırsa faydası yerine zararı dokunur. Yani kuvveti, yükten küçükbulacağımıza büyük buluruz. İşlemi yapalım; Kuvvetx büyük yarıçap =yükxküçük yarıçap Kuvvetx6 = 15×30Kuvvet = =15×5 = 75 kg.çıkar ki, 15 kg.lık yükü kaldırmak için 75 kg.lık kuvvet harcamamız gerekiyor ki bu da istenmeyen bir olaydır.Dikkat:Büyük yarıçap, döndürme kolunun uzunluğudur. Döndürme kolu ne verilmişse onu almalıyız, Yoksa, 30 cm, 6 cm’den büyük diye büyük yarıçapının yerine 30 cm’yi yazamayız. 30 cm ipin sarıldığı silindirin yarıçapı, olduğundan küçük yarıçap yerine yazılmalıdır.Çıkrık özelliğinden faydalanarak bir kapıyı anahtar vasıtası ile açariz, bir vidayı tornavida ile döndürürüz, burgu makinasını kullanırız. Bunlar ve bunlara benzer olayları gerçekleştirirken çıkrik prensibini kullandığımızı hiç düşünmemişizdir. işte fizik, günlük hayatımızda çok kullandığımız fakat neden, nasıl niçin’lerini ya düşünmediğimiz ya da düşündüğümüz halde cevap bulamadığımız birçok olayları tekrar gözümüzün önüne getirir ve sebepleriyle inceleyerek daha bilinçli kullanılma alanları yaratır.
-->
Nis28
ÇINAR
Categories: Ç
0 Comments
ÇINAR(Biy)Kuzey yarıkürenin ıhman bölgelerinde yetişen iri gövdeli yüksekliği 30 metreyi bulan yaprak döken ağaçlardır. Yapraklar elsidir. Çiçekleri tek ev-cikli olup tırtılsı görünüşte başaklar meydana getirir. Meyvalan taban kısımları uzun tüylerle çevrili kapçık tipindedir. Çınarların bir cinsi,altı türü ve yurdumuzda tek bir türü vardır.Akdenizin doğu bölgesinde ve yurdumuzun batı ve güneyinde sulak yerlerde kendiliğinden yetişebilen DOĞU ÇINARI bahçe ve parklarımızı süsleyen ağaçlardır. Yaprakları 5-7 parçalı, düzgün olmayan dişli kenarlıdır. Gövdeleri çok geniş olabilir. Memleketimizde asırlık birçok çınar vardır; bunlar arasında en ünlüleri Sultanahmet meydanında bulunan VAKVAK, çınarı Bebek’teki BEBEK çınarı, Emirgan’daki EMİRGAN çınarını sayabiliriz.Doğu çınarından başka, vatanı Kuzey Amerika olan BATI ÇINARI vardır. Yapraklan 3-5 parçalıdır.
-->
Nis28
ÇINGIRAKLI YILAN
Categories: Ç
0 Comments
ÇINGIRAKLI YILAN(Biy)(Bk.Yılanlar)ÇIYAN(Biy):Çok bacaklılardan, uzun ve yassı vücutlu hayvanlardır. Boylan 10-12 cm kadar olabilir. Baş bölgesi gövdeden farklıdır. Küçük parçalardan meydana gelen uzunca antenleri vardır. Ağızda yakalama organları ve çeneler bulunur. 1-4 tane gözü vardır. Bazılarında da hiç bulunmaz.Çıyanların gövdesi sayıları 25-27 olabilen halkalardan yapılıdır. Yüzeyi düz sert kitin tabakalıdır. Bu tabaka hem sırtta hem de karında plakalar meydana getirir. Gövdeden 21 veya 23 çift bacak çıkar. Bacaklar uzunca olduğundan oldukça hızlı hareket edici kabiliyettedirler.Solunum organları boru trakeleridir. Erkek ve dişileri vardır. Yavrular yumurtadan çıkarlar.Çıyanlar etçil hayvanlardır. Avlarını canlı olarak zehir bezlerinin yardımı ile yakalarlar. Işıl^tanürkerler, gündüz-leri bu sebeple ortada dolaşmazlar. Ağaç kabukları, yaprak altları, taş alt» larına saklanırlar. Geceleri ortaya çıkıp böcekler, örümcekler, salyangoz ve kurtlar ile beslenirler. Çıyanlar Akdeniz ülkelerinde, tropikal ülkelerde, Güney Amerika’da yaşarlar. Yurdumuzda da birkaç çıyan türü yaşar. Bunlar fazla zehirli değildir. (Ev çiyanı taş çiyanı gibi.)Tropikal ülkelerde yaşayan dev çiyanın boyu 30 cm’e yakın olup Güney Amerika’da yaşar. Zehirli çiyan ise 12 cm. boyunda olup kuvvetli ze-hiri vardır. Kuzey Afrika’da yaşar.
-->
Nis28
ÇİÇEK
Categories: Ç
0 Comments
ÇİÇEK(Biy):Yüksek bitkilerde üreme organlarını taşıyan yapılardır. Bir çiçekte dıştan içe doğru çanak, taç, erkek organlar, dişi organlar bulunur. Erkek ve dişi organlar ise çiçeğin üreme organlarıdır. Çiçekler kısa veya uzun olsun daima bir ÇİÇEK SAPI’nın ucunda bulunurlar.Çiçeğin çanak kısmı çanak yaprakları denilen genellikle yeşil renkli parçalardan meydana gelir. Çiçek tomurcuk halde iken, üreme organlarını koruyacak şekilde kapalıdır. Çanak yapraklarının iç kısmında kalan ikinci örtü TAÇ kısmıdır. Taç yapraklarından meydana gelen renkli çiçek örtüşüdür.Erkek organlar, çiçek örtüsünün iç kısmında bir veya iki daire üzerinde sıralanmışlardır. Erkek organlar (Stamen) bir iplikçik(Filament) ile şişkin torba şeklinde Başçık (Anter) den meydana gelirler. Başçıklar Teka denilen iki çiçek tozu kesesinden yapılmıştır. Her tekada ikişer tane kesecik vardır. Bu keseciklerde çiçek tozları (Polenler) bulunur. ,Dişi organ çiçeğin en iç kısmında bulunur. Genel olarak dişi organlar 3 kısımdan meydana gelirler. Çiçek tozlarının üzerine yapıştığı Tepecik (Stigma) boyuncuk (Stilus) ve Yumurtalık (Ovaryum)tır. Yumurtalıkta ileride tohum haline geçecek “tohum taslakları” bulunur. Bütün bunlara ilaveten çiçekte bal özü salgı bezleri de yeralır.Çiçek durumu: Bazı çiçekli bitkilerde, çiçekler gövdenin üzerinde tek tek bulunurlar. Bazılarında da birden fazla çiçek bir tek çiçek sapı üzerinde kümeler meydana getirecek şekilde toplanmıştır. Böyle çiçek gruplarına ÇİÇEK DURUMU denir.Çiçek tozu (Polen): Erkek organının başçığında bulunan çiçek tozu keselerinde meydana gelen ve iki çekirdeği olan hücrelerdir. Sarı veya sarımsı renkli olan çiçek tozları yuvarlak, yumurtamsı, üçgen gibi çeşitli şekillerdedir. Mikroskopta incelenen polen (çiçek tozu) taneciklerinin üzerlerinde çıkıntılar, delikler ve dikensi yapılar görülebilir. Her çiçek türü için çiçek tozları karakteristiktir. Bazı çiçek tozlarının hava keseleri de vardır. (Çamlarda olduğu gibi).
-->
Nis28
ÇİÇEKLİ BİTKİLER
Categories: Ç
0 Comments
ÇİÇEKLİ BİTKİLER (Biy) (Bk. Tohumlu bitkiler) ÇİÇEKSİZ BİTKİLER (Biy) (Bk. Sporlu bitkiler)ÇİÇEK HASTALIĞI (Biy)Ağır geçen ekseri öldürücü bir salgın hastaönemli kayıplar meydana getirmiştir. Çiçek virüsü denilen bir mikrop ile hastalık^yapar. Bu virüs organizmaya üst solunum yollarından girer ve lenf dokusunda ürer. Kan yolu ile vücuda yayılır ve deride kırmızı bulaşıcı kabartılar meydana gelir. Hastada titreme, kusma, baş- sırt ağrıları ile başlar.Ateş oldukça yükselir. Hastalığın ilerleyen günlerinde kabarcıkların içindeki sıvı iltihaplanır, bu devrede bazen ölüm olur. Daha sonra kabartılar kabuk bağlar, • Bunlar dökülür ve pembemsi izleri kalır. Bunlara çiçek bozuğu denir. Özel bir tedavisi yoktur.Hastalıktan korunmak için aşı yaptın–Jır.lıktır. Orta çağda, Avrupa’da
-->
Nis28
ÇİFT TARTI
Categories: Ç
0 Comments
ÇİFT TARTI (fiz)Bir cismin veya maddenin ağırlık veya kütlesini bulmak için tartı yapılır. Kütleyi ölçmekte kullanılan teraziler genellikleeşit kollu olurlar ve bu terazilerde basit tartma metodu ile bir cismin veya maddenin kütlesi bulunur. Bunun için tartılacak cisim bir kefeye gramlar ise öteki kefeye konularak terazi dengeye getirilir. Bilinen gramların toplam kütlesi, tartılan cismin kütlesini verir.Eğer terazi doğru değilse (terazinin kolunun iki yarısı birbiri ne tamı tamına eşit değilse veya terazinin bıçağı diğer adı ile göstergesi tam ortada değilse) basit tartma metodu ile yapılan tartı doğru olmaz. Doğru olmayan bir terazi ile cisimleri doğru tartmak için çift tartı yapılır.Çift tartı metodunda, bir kefeye cisim ve öteki kefeye, cismi dengeleyene kadar dara (kum, talaş, tozu, demir tozu., gibi küçük tanecikler) konur. Bundan sonra cisim kaldırılır ve yerine aynı darayı dengeleyene kadarmadde taşır. Hekimlikte soğanı çiçekleri ve tohumları kullanılır. İdrar söktü-rücü ve bağırsak çalıştırıcıdır. Alınan doza dikkat edilmelidir. Fazlası öldürücü olabilir. Romatizma ve Gud hastalığı tedavisinde kullanılır
-->
Nis29
ÇİLEK
Categories: Ç
0 Comments
ÇİLEK (Biy)Gülgiller familyasından sürünücü gövdeli çok senelik otsu bir bitkidir. Genellikle orman altları, gölgeli yerlerde kendiliğinden yetişirler. Yurdumuzda da yetişir. Çiçekleri gül çiçekleri gibi 5 çanak 5 taç yapraklıdır. Çiçeklerde 5 çanak yapraklı bir de dış çanak vardır. Taç yaprakları beyaz renklidir. Dişi organlar, çiçek tablası üzerinde dizilidir. Olgunlaştığı zaman çiçek tablası etlenir ve meyva olarak yediğimiz kısmı meydana getirir (Yalancı meyva)v Çileklerin kendilerine ait kokuları vardır. Vücudu kuvvetlendirici, bağırsak kurtlarını dökücü, ateş düşürücü özelliği vardır. Romatizma Gud için faydalıdır. Bağırsak tembelliğini giderir.
-->
Nis29
ÇİMENTO
Categories: Ç
0 Comments
ÇİMENTO(Kim):Havada olduğu kadar su altında da sertleşme özelliği gösteren bir yapı gerecidir. Çimento, kireç taşı ile kilin suda karıştırılmasıyla meydana gelen çamurun (çimento çamuru), yüksek sıcaklıkta özel çimento fırınlarında pişi-rilmesiyle elde edilen gri bir tozdur. İlk defa 1824 yılında İngiliz kimyacısı Aspdin tarafından elde edilmiştir. ÇİMENTO NASIL YAPILIR?İyice toz haline getirilen 3 kısım kireç taşı ile 1 kısım kil iyice karıştırılır. Bu karışım, çoğu zaman su ile çamur haline getirilir. Çamur, bir süre dinlendirildikten sonra iyice kızdırılır. Kızdırma işi yatay eksen etrafında dönen, % 5 meyilli 2-3 metre çapında, 100-150 metre uzunluğunda, içi ateşe dayanıklı tuğla ile kaplanmış, çimento fırınlarında yapılır.Fırının alt ucundan gönderilen basınçlı hava ile yakıt yakılır. Bu suretle fırın içinde 1400-1600°C lik bir sıcaklık sağlanır. Bu sıcaklıkta karışım ergir ve küçük parçalar halinde birbirine yapışır. Bu parçalara KLİNKER denir.Bu fclinker içerisine % 2-3 oranında alçı kakılarak öğütülür. Toz haline getirilir.50 kg.lık torbalara doldurulur. Alçı taşı çimentonun sertleşme hızını ayarlar. Por+’,c^d çimentosu, demir-portland çimentosu, yüksek fırın çimentosu, cüruî vdışık) çimentosu önemli çimento türleridir.Çimento, su alarak sertleşir. İyi cins çimentonun sertleşmesi su ile karıştırıldıktan sonra en çok 1 saat içinde başlanmalıdır. Sertleşme 3-12 saat arasında değişir. MEMLEKETİMİZDE ÇİMENTO ENDÜSTRİSİ:Bir memleketin imarının değişmez maddelerinden biri çimentodur. Kalkınan bir ülkenin en çok tükettiği madde, çimento ve demirdir. Liman, yol, baraj, köprü, fabrika, konut vK inşaatta daima çimento kullanılır. Yurdumuzda ilk çimento fabrikası 1911 yılında Danca’da kuruldu. Aynı yıl Eskişehir’de ikinci fabrika açılmıştır. Bunları Kartal, Zeytinburnu, Ankara, Sivas çimento fabrikaları izlemiştir. 1953 yılında Türkiye Çimento Sanayii Anonim Ortaklığı kurulmuş, Adana, Afyon, Çorum, Balıkesir, Pınarhisar, Elazığ, Gaziantep, Söke, Bartın, Niğde, fabrikaları yapılmıştır.Özel sektör tarafından yaptırılan çimento fabrikalarıyla 1970 yılına kadar dışardan çimento satın alan ülkemiz 1973 yılında dış ülkelere 2 milyon ton civarında çimento ihraç etmiştir.
-->
Nis29
ÇİĞDEM
Categories: Ç
0 Comments
ÇİĞDEM(Biy):Zambakgiller familyasından pembemsi morumsu renkleri çiçekleri olan zehirli kır bitkileridir. Orta ve Güney Avrupa’da yetişir. Yurdumuzda Edirne-Edremit bölgesinde yetişir. Soğanlı, çok yıllık otsu bir bitkidir. Sonbaharda Ağustos-Eylüi aylarında yaprakları meydana gelmeden çiçek açar. Çiçek uzun saplı huni şeklindedir. Yapraklar şeritsidir. Toprak üzerinde çok tohumlu meyva verir. Bütün bitkide KOLŞİSİN adlı zehirli bir
-->
Nis29
ÇİMLENME
Categories: Ç
0 Comments
ÇİMLENME (Biy)Uygun şartlar altında uyku halinin sona ermesiyle embriyonun gelişerek ana bitkiye benzer bitkiler vermek üzere tohumdan çıkıp serbest hale geçmesidir. Çimlenme sırasında tohumlarda bir şişme olur, embriyo, hücrelerinin bölünüp büyümesi ile etrafında bulunan tohum zarını (TESTA) çatlatır. Önce kökçük, sonra da embriyonun diğer kısımları dışarı çıkar. Tohumun içinde bulunan besin maddeleriyle beslenen embriyo toprak üzerine çıkınca, çenek yaprakları yardımı ile kendi besinini kendisi yapmaya başlar. Bunlar bitkinin ilk yapraklarıdır. Toprak üstü çimlenmesi dediğimiz bu tip çimlenmede çenekler toprak seviyesinin üstüne yükselir.Toprak altı çimlenmede (Bezelye gibi bitkilerde) besleyici yönde zengin olan çenekler, toprak altında tohum zarı içinde kalır. Toprak üzerine çıkan sap, büyüme tomurcuğunu taşır. Yapraklar biçimlerini değiştirmezler. Fasulyenin durumu ikisi ortasıdır. Çenekleri toprağın yüzüne çıkar ama bitkiye ancak yedek besin sağlar.
-->
Nis29
ÇİNKO
Categories: Ç
0 Comments
ÇİNKO(Kim):Semboli Zn, atom ağırlığı 65,37 atom, numarası 30, değerliği +2 yoğunluğu 7,14 gr/cm3, ergime noktası en 419,5°C,kaynama noktası k.n. 906°C’dir.Periyodik sistemin 4.periyof II B grubunda bulunur. Aktif olduğu için serbest çinko metali yoktur. Çin- -konun en önemli filizleri zinkat deni-^ len çinko oksit (ZnO) çinko blend denilen çinko sülfür (ZnS) ile simitso-nit denilen çinko karbonat İİZnCOa)’-’ dır. Çinko filizlerinin kavurma ile oksit haline getirildikten sonra, kok? kömürü veya karbonmonoksit ile ini, dirgenmesi sonucunda elde edilir.Çinko mavimsi gri parıltılı beyaz bir metaldir. Havada koruyucu bazik çinko karbonat [zn(OH)2.ZnCO3 ]katmanıyla örtüldüğü için donuk görülür. Adi sıcaklıkta kırılgandır. 120-150°C arasında esneklik kazanarak işlenebilir hal alır. İşlenmiş çin -ko soğuduktan sonra eski kırılgan haline dönmez. Bu, çinko için çok iyi bir özelliktir. Metallar içerisinde sıcaklıkla en çok genleşen çinkodur. Bu nedenle çinko levhalar damlara örtülürken genleşmesini gözönünde tutmalıdır.Çi nko havada mavi alevle yanarak oksijenle birleşir ve çinko oksit yapar.Zn + l/2 O2 —■> ZnOçinko oksijen çinkooksitNormal sıcaklıkta kuru hava çinko üzerine etki edemez. Fakat nemli havadan etkilenerek çinkonun üzeri bazik çinko karbonat katmanıyla örtülür. Meydana gelen bu madde çinko üzerine sıkı sıkıya yapışmış olup, çinkonun alt katmanlarını havanın etkisinden (paslanmaktan) korur. Bu nedenle demirde olduğu gibi ayrıca koruyucu tedbir almaya gerek yoktur.Çinko amfoter özellik gösterir. Yani hem asitlerle, hem de bazlarla birleşir. Çinko demir levha, tel ve demir Çivileri vb. paslanmaktan korumak için kullanılır. Metalleri çinkoyla kaplamaya GALVANİZLEME denir. Gal-vanizlemenin esası metalin (bilhassa demir) üzerini çinko ile kaplayarak paslanmasına engel olmaktır. Galva-nizlenecek metal önce asit banyosuna batırılarak oksit katmanı giderilir, sonra-1)Ergimişçinko içi ne daldırma2) Kızgın metal üzerine çinko tozu püskürtme.3) Elektroliz yollarından birisiyle kaplama yapılır.Bunun dışında, çinko büyük ölçüde pil yapımında negatip kutup olarak oluk yapılmasında, dam ve çatıların örtülmesinde kullanılır.Çinko bileşiklerinin de önemli uygulama alanları vardır. Örneğin, beyaz bir tozdan ibaret olan çinko oksit astar boya olarak, otomobil lastiklerinin yapılmasında dolgu maddesi olarak ve yaralar için merhem yapmakta kullanılır. Çinko sülfat (ZnSCV 7H2O) beyaz kristal bir madde olup baryum sülfür (BaS) ile karıştırılarak LİTOPON adı altında beyaz boya olarak kullanılır.Bezir yağı veya terebentin yağı ile karıştırılarak beyaz yağlı boya yapılır. Çinko klorür (ZnCI2 • 3H2O)a çok nem çekici beyaz bir tozdur. Lehim suyu olarak kullanılır. Odundan yapılmış malzemeler (demiryolu traversleri gibi) çinko klorür eriyiği ile muamele edilerek çürümesinin önüne geçilir. Kuvvetli dezenfektandir. SUDA ERİYEN BÜTÜN ÇİNKO BİLEŞİKLERİ ZEHİRLİDİR: Bu sebepten galvanize demir kaplarda, asitli yiyecekler uzun süre bekletilmemelidir.Çinkonun teknikte çok kullanılan önemli alaşımları vardır. En önemli alaşımları PİRİNÇ BEYAZ METAL ve ALMAN GÜMÜŞÜ’dür. Pirinç çinko ve bakır alaşımıdır. Beyaz metal çinko, bakır, alüminyum, magnezyum metalleri karışımından ibaret bir alaşımdır.Son zamanlarda otomobil endüstrisinde karbüratör, yakıt pompası radyatör, kapı kolları v.b. gibi parçaları yapmakta kullanılmaktadır. Alman gümüşü (yeni gümüş) bakır, nikel ve çinko metallerinden ibarettir.
-->
Nis29
ÇİVİT BOYASI
Categories: Ç
0 Comments
ÇİVİT BOYASI ~( = /ND/GO; (Kim)Alman kimyacılarından Bayer tarafından sentetik olarak yapılmış olan çivit eskiden çivit otu dediğimiz bitkiden elde edilirdi. Yapısı 5,5′di sülfo-nik asit disodyum tuzudur. Mavi renktedir.Suda asitli ve bazlı sularda erimez. Yalnız bazı kimyasal maddelerde erir ve rengi kaybolur. Havada tekrar eski rengini alır. Bundan faydalanarak, çi-vitle pamuk ve yün boyanır.
-->
Nis29
ÇÖKELTİ
Categories: Ç
0 Comments
ÇÖKELTİ(Kim):Çökelti, kimyasal bir reaksiyon sonucunda bir çözelti içinde çözün-meyip kalan kısımdır.ÖRNEK:Sodyum klorür (NaCI)vegümüş nitrat (AgNO3), çözeltilerinin her ikisi de renksiz ve berraktır. Sodyum klorür çözeltisine bir miktar gümüş nitrat çözeltisi ilave edildiğinde beyaz, katı bir çökelti meydana gelir. Çünkü sodyum klorür ile gümüş nitratın birleşmesinden meydana gelen gümüş klorür (AgCI) hemen hemen suda hiç çözünmeyen bir maddedir.NaCI + AgNO3—* AgCI ^ + NaNO3sodyum gümüş klorür nitrat gümüş klorür sodyum nitrat Bu reaksiyonda meydana gelen sodyum nitrat suda gayet kolay çözünür ve çökelti meydana gelmez. Bu iki madde süzme yoluyla birbirinden kolayca ayrılabilir.
-->
Nis29
ÇÖZELTİLER
Categories: Ç
0 Comments
ÇÖZELTİLER(ERİYİKLER)(Kim):İki veya daha fazla maddenin çok küçük parçacıklar halinde dağılarak karışmasından oluşan, homojen saydam ye renkli de olabilen sistemlere çözelti veya eriyik denir. Çok küçük parçacıklar halinde dağılan taneciklerin boyutu 10′8 cm’den küçük olmalıdır. 10~8 cm den daha büyük olursa, karışım heterojen görünümündedir. Bu karışımlareriyikdeğildir.Bir katının bir sıvı içerisinde erimeden gözle görülebilecek derecede dağılması (asılı tanecikler halinde kalması) olayına SÜSPANSİYON denir. Süspansiyonlar mutlaka çalkalanarak kullanılırlar, üzerlerinde çalkalayınız etiketi vardır. Birbiri içersinde erimeyen iki sıvının oluşturduğu karışıma EMÜLSİYON denir.Emülsiyonlar 3 çeşittir, yağ/su; Y/S, su/yağ; S/Y; yağ/yağ; Y/Y şeklindedirler. Dağılan taneciklernin büyüklüğü 105—10-e cm arasında ise bu karışıma KOLLOİDAL ÇÖZELTİ denir. Bu da hakiki değildir.
-->
Nis29
ÇÖZÜNEN (ERİYEN) ÇÖZÜCÜ (ERİTKEN)
Categories: Ç
0 Comments
ÇÖZÜNEN (ERİYEN) ÇÖZÜCÜ (ERİTKEN):Suda veya başka bir ortamda dağılarak eriyik meydana getiren maddelere ÇÖZÜNEN denir. Tuz, şeker, alkol çözünen maddelerdir. Bunları eriten sıvıya ÇÖZÜCÜ (eritken) denir. Yağ eterde erir. Yağ çözünen, eter çözücüdür.Şeker suda çözünür. Şeker çözünen, su çözücüdür. Çözücüsü su olan çözeltiye sulu çözelti, çözücüsü alkol olan çözeltiye alkollü çözelti denir. Çözücüsü çok olan çözeltiye SEYRELTİK çözüneni çok olana daDERİŞİK çözelti denir. DOYMUŞ ÇÖZELTİ: Belirli miktardan fazla katı çözemeyip dibinde katı maddekalan çözeltiye doymuş çözelti denir. Doymuş çözeltilerde çözünmehızı ile kristallenme hızı birbirine eşittir.DOYMAMIŞ ÇÖZELJhEğer çözünen madde miktarı çözücüyü doyurma-mışsa daha fazlası çözünebilir. Böyte çözeltiye doymamış çözelti denir. ÇÖZELTİ ÇEŞİTLERİ Çözeltiler (eriyikler) gaz, sıvı ve katı halinde olabilirler. Örneğin;1)Katı-katı çözeltiler (Alaşımlar, çelik içinde az miktarda karbon çözünmüş demirdir.)2) Katı-sıvı çözeltileri (Şeker-su)3) Katı-gazçözeltileri(Platin-hidrojen).4) Sıvı- sıvı çözeltileri (Alkol, su)5) Sıvı- gaz çözeltileri (Su, karbondioksit)6) Gaz-gazçözeltileri (hava)
-->
Nis29
ÇÖZÜNÜRLÜK
Categories: Ç
0 Comments
ÇÖZÜNÜRLÜK (Kim)Doymuş bir çözeltide belirli bir çözelti veya çözücü miktarına düşen çözünmüş madde miktarına çözünürlük denir. Başka bir ifade ile 100 gr çözücüyü belirli sıcaklık ve basınçta doymuş hale getiren maddenin gram cinsinden miktarına o maddenin çözünürlüğü adı verilir. Katı ve sıvıların çözünürlüğü genellikle sıcaklıkla artar. Gazların çözünürlüğü ise sıcaklıkla ters, basınçla doğru orantılı olarak değişir Katı (örneğin potasyum nitrat) ve gaz (örneğin karbondioksit) maddelerin sudaki çözünürlüklerinin sıcaklıkla değişi mini aşağıdaki grafikle gösterebiliriz.ÖRNEK SORU:Yukarıda, bir X katı maddesinin sudaki çözünürlük- sıcaklık grafiği verilmiştir. 20°Cde 200 mi suda 5 gram X maddesi çözülerek hazırlanmış bu çözeltiyi bu sıcaklıkta doymuş halena açıklığı asal eksen, tepe noktası, odak noktası, yarıçap ve odak uzaklığıdır. Ayna Merkezi:Çukur aynayı meydana getiren küre parçasının tam bir küreye tamamlanması ile ortaya ^kanküren i nf veya kürenin en büyük dairesinin-merkezi çukur aynanın merkezidir. M harfi ile gösterilir. Asal Eksen:Küre merkezinden geçip ayna açıklığını iki eşit parçaya bölen (ayna açıklığının açı ortayı) çapa asal eksen denir. Zira, kürenin merkezinden geçen en büyük çap yarıçaptır, diye de tarif edilebilir ama unutmamalı ki merkezden bir tane çap geçmez. Çok sayıda geçen bu çaplardan bir tanesi asal eksendir. O da ayna açıklığının açı ortayıdır. Diğerleri yardımcı eksen (tali eksen) veya yalnızca eksen olarak adlandırılır. Aynanın Açıklığı:Aynanın merkezi ile bitim noktaları (uç noktaları) hi deştiril irse meydana gelen açı aynanın açıklığıdır.BM ATepe Noktası:Asal eksenin aynayı kestiği noktaya tepe noktası denir. T harfi ile-gösterilir. Aynanın Yarıçapı*•Aynanın merkezi (M) ile tepe noktası (T) arasındaki uzaklık yarıçaptır. MT=rOdak Noktası:gönderilen (uzaklardan gelen) ışık ışınları birbirlerine paraleldirler.bu ışınlar çukur aynaya çarpıp geri dönünce (yani yansıdıktan sonra) hepsi bir noktada kesişirler ve gene yollarına devam edip giderler. İşte, böyle ışınların (sonsuzdan gelen) kesim noktalarına odak noktası denir. F ile gösterilir. Yarıçapın yarısı odak noktası olarak alınır.Odak Uzaklığı:Odak noktasının (F) tepe noktasına olan uzaklığa (aradaki uzunluğa-TF-) odak uzaklığı denir. TF olarak gösterilir.Not: Burada, aynanın elemanlarını belirlemek için kullanılan sembol harfler/hiç değişmez harfler anlaşılmamalı. Çeşitli şekillerde ve kitaplarda başka başka harflerle de belirlenebilir, fakat özellikleri ve işlevleri değişmez örneğin, Aynan in tepe noktasını (T) sembolüyle gösterdik. Bir başka çizi m veya yayın da bu nokta(O)olarak gösterilebilir. Bir başka kitap veya yayında da bizim (M) olarak gösterdiğimiz aynanın merkezi (O) olarak gösterilmiş olabilir. Not: Bu elemanlar konveks (tümsek) aynanın da elemanlarıdır.Onun için şaşırmamalısınız. Tepe noktası (O) da olsa (T) de olsa önemli değildir. Önemli olan asal eksenin aynayı kestiği noktanın tepe noktası olarak bilinmesi ve bu noktaya hangi harf verilirse tepe, noktası olarak görülebilmesidir. Tabii diğer nokta ve uzunluklar içinde aynı şey geçerlidir. ,Biz çizim ve belirlemelerimizde en çok ve sık kullanılan sembolleri kullanacağız.Çukur aynalarda, bir cismin görüntüsünü çizimle bulmak için-, he-saplada bulunabilir.-Cisimden çıkıp çukur aynada yansıyan ışınların kesim noktaları ışınların geldiği noktanın (veya bölgenin) görüntüsü olarak bulunur. Bir ışık noktasından sonsuz sayıda ışık ışını çıkacağından bu ışınların hepsini kullanıp görüntü noktasını bulmak şekli karıştırabileceğinden, iki ışın olarak bunların kesim noktalarını bulmak görüntünün yeri için yeterli olacaktır (iki doğrunun kesim noktası.). Üç, dört., ve daha çok ışın alıp çukur aynada yansıttıktan sonra kesim noktalarının yeri gene aynıdır. Yani, iki ışının kesim noktası ile sonsuz ışının kesim noktaları aynıdır. Çok sayıda ışık ışını alıp şekil çizmeye kalkışmak, şeklin karışmasından başka bir işe yaramaz. Bunun için, cismin görüntüsünü çizmek için özel ışınlar dediğimiz aynaya gelişi belli ve aynadan yansıdıktan sonra gidiş doğrultuları belli ışınlar kullanırız. Özel ışınlar kullanarak yapacağımız cisimler hem kolay çizilir hem de yanlış ve hata az olacaktır (olur) .özel Işınlar:Çizim kolaylığı sağlayan geliş ve gidiş doğrultuları her zaman aynı olan bu ışınları üçe ayıracağız ve bir de yardımcı ışın alarak dört başlık altında belirleyeceğiz.1- Asal eksene paralel gelen ışık ışını çukur aynada yansıdıktan sonra odak noktasından geçer.2-Odak noktasından geçip, çukur aynaya vurup yansıyan ışık ışını asal eksene paralel olarak gider. (1. madde-nin-1. özel ışının-tersi ışınların geliş doğrultusundan geri döndükleri- ışık geldiği yoldan geri döner- hatırlanmalı)3- Merkezden geçip, çukur aynadan yansıdıktan sonra tekrar geri dönen ışık (yansıma) merkezden geçer. Kanunu hatırlayınız.4-Yardımcı ışınCisimden çıkıp tepe noktasına gelen bir ışık ışını, yansıdıktan sonra gelen ışının asal eksenle yaptığı açıya eşit bir açı yaparak gider (yansıma kanunu , hatırlayınız^Bu üç özel ve bir de yardımcı ışın olan dört ışından en az iki tanesini kullanarak bunların kesim noktalarından görüntü noktası bulunur. Çizimlerde cismin asal eksene dik ve aynaya paralel koyulması gerekir. Böylece •düzgün bir görüntü elde edebiliriz. Cisimlerin görüntülerini çizimle bulmak için cismin baş (uç) noktasından en az iki ışın çıkarılır, (özel ışın olması tercih edilir) ve bunların yansıdıktan sonraki kesim noktası görüntü noktası olarak bulunur. Daha sonra bu noktadan asal eksene dik indirilerek asal ekseni kestiği noktada bulunur ve cismin görüntüsü çıkmış olur. Çizeceğimiz görüntü veya cisimler yarım olarak gösterilecektir. Aynısının altında da olduğunu bilmelisiniz (simetriği)Bu altı çizim sağlama çizimidir. Bu durumlardan herhangi birine uyan problemin sonucu (çizim veya hesap ile) doğrudur. Aksi halde yanlışlığına karar verilir.Görüntünün zahiri veya görünen olması demek, görüntünün bir ekran (duvar veya perde) üzerine alınamaması (düşürülememesi) elle tutulamaması ve göründüğü yerde bulanamaması gibi özellikleri göstermesidir. Ayrıca görünen (zahiri) ifadesin-den anlaşılan;bakılan cismin görüntüsünün doğrudan (hiçbir yardımcı alete ihtiyaç olmadan- perde duvar gibi-) gözle görülebilmesidir. Halbuki hakiki görüntüler, bir ekran üzerine alındıktan sonra görülebilirler, elle dokunulabilirler.ÖnemliZahiri görüntü yansıyan ışınların uzantılarının (nokta nokta ile gösterilen) kesim noktasındadır. Hakiki görüntü ise yansıyan ışınların uzantılarının değil kendilerinin kesim noktalarında meydana gelir.Bu çizimleri cismi esas (çıkış noktası) olarak alıp görüntüleri bulmak için yaptık. Olayları tersinden de alabiliriz. Yani görüntülerin bulunduğu yerden hareket edip cisimleri de bulabiliriz. Olayı (çizimi) tersinden yaparsak başlangıç noktasına varırız (ışık geldiği yoldan geri döner kuralı) ÖRNEK PROBLEMOdak uzaklığı 2 cm olan bir çukur aynanın 3 cm önüne 1 cm boyunda bir AB cismi konuluyor. Görüntünün özelliklerini çizimle belirtiniz. ÇÖZÜM:Cismin aynanın önüne konuluyor denilmesi, aynanın tepe noktasıyla olan uzaklığının belirtilmesi anlamını verir.* Problemin sonucunda görüntünün özelliklerini belirtiniz deniliyor. Yani görüntünün özellikleri isteniyor. Bundan da görüntünün boyu, yeri zahiri veya hakiki olduğu ile düz veya ters olup olmadığının belirlenmesi isteniyor anlamı çıkarılmalıdır.Problemi önce hatalı olarak çöze–lim ve sonucun yanlış olduğunu sağlama seki İleriyle belirleyelimOdak uzaklığı küçük harf (f) ile gösterilir. f = 2 cm. cismin tepe noktasına (aynaya) olan uzaklığı da 3 cm olduğuna göre cisim odak ile merkez arasındadır. Bu durum ise 4. sekile uymaktadır. O halde görüntünün merkezin dışında olması gerekir. Böylece sonucu başlangıçta Bu çizimde yansıyan ışınlar kesişmemiş ve görüntü de elde edilememiştir. Çizim hatalıdır hatta yanlıştır. Zira cisim odak ile merkez arasına değil odak noktasına konulmuştur.Bir başka hatalı çizimi göstererek daha sonra da doğru çizimi Bu çizimde yansıyan ışınlar kesişmemiş ve görüntü de elde edilememiştir. Çizim hatalıdır hatta yanlıştır. Zira cisim odak ile merkez arasına değil odak noktasına konulmuştur.Bir başka hatalı çizimi göstererek daha sonra da doğru çizimi Görüntünün özellikleri’.Cisimden (AB) büyük ters ve haki ki di r.Görüntülerin çiziminde iki tane ışık ışını aldık ve çizimleri bunlarla yaptık. Cismin A uç noktasından iki ışın çıkmaz, çok sayıda ışık ışını çıkar. Bahsedildiği gibi bu çok sayıda ışık ışınlarından iki tanesini alıp aynadayansıtıyor ve kesim noktalarından görüntü noktasını bulmuş oluyoruz. Çok sayıda ışık ışını alsaydık görüntünün yeri değişmezdi. Not:Çukur aynalar, küre yüzeyi olarakgösteri lebi İdi kleri gibi ışınların-asal eksene çok yakın geldikleri için (görüntünün düzgün, renk ve ışın sapınçlarının az olması için) düz olarak da alabiliriz. Aslında bu durumda dahi yansıtıcı yüzey gene eğridir ama düzleme çok yakın olduğundan düz olarak kabul edilebilir. Çukur aynanın yansıma yapıldığı genişliğinin (açıklığının) düz alınması durumunda uçlardan birer kısa çizgiler (tırnak) çizerek eğrilik verilmesi unu-tulmamahdır.Dış taraf taranırsa (sırlanma) iç yüz yansıtıcı anlamındadır.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder