24 Aralık 2008 Çarşamba

kategori h

HACİM
Categories: H
0 Comments
HACİM(Kim)cismin işgal ettiği üç boyutlu uzayın ölçüsüdür. Her cismin bir hac­mi vardır. Hacim bütün maddelerin ortak temel özellikleridir. Hacim biri­mi C.G.S birim sisteminde cm3, M.K.S birim sisteminde m3 tür. Her iki birimin de alt ve üst katları biner biner büyür ve küçülür. Ayrıca hacim ölçüsü olarak litre de çok kullanılır: 1 litre = 1dm3 = 1000 cm3 = 1000 mili­litredir. Bir cismin hacmiyle, ağırlığı ve özgül ağırlığı arasında değişmez bir bağıntı vardır.Hacim ile maddeleri ayırt ede­meyiz. Aynı hacimde iki maddeye her zaman aynı maddedir diyemiye-ceğimiz açıktır. Geometrik bakımdan düzgün olan şekillerin hacmi, bazı formüllerle kolayca hesaplanabilir.Örneğin, dikdörtgenler prizmalı şeklinde oian sınıfınızın hacmini eni, boyu ve yüksekliğini çarparak bulabi­lirsiniz. Vküp = a3dür. Vsilindir=Trr2h Vkure=-TTr3dürDüzgün olmayan cisimlerin hacimle­rinin ölçülmesi dereceli silindirlerle bulunabilir.Bir dereceli silindire yarısına kadar su koyarak hacmini okuruz. Sonra dereceli silindiri hafifçe yana eğerek kaba girebilecek büyüklükte olan katı cismi kenardan kaydırarak suyu bıra­kıp, sıvı ve katı cismi toplam hacmini okuruz. Bu toplam hacimden, suyun hacmini çıkarırsak cismin hacmi bu­lunur.
window.google_render_ad();
window.google_render_ad();

-->
May1
HACİM BİRİMLERİ
Categories: H
0 Comments
window.google_render_ad();
HACİMBİRİMLERİ(Flz)Metre sisteminde uzunluk birimi metre (m), yüzey birimi metrekare (m2), hacim birimi de metreküp (m3) dür. Dikkat edilecek olursa metre, bir boyutlu cisimleri (metrenin derecesi­nin bir olmasından dolayı -m1-) met­rekare, iki boyutlu -yüzey teşkil eden-Gisimleri (metrenin derecesinin iki olmasından dolayı -m?-), metreküp üçboyutlu -hacim teşkil eden- cisimleri (metrenin derecesinin üç olmasından dolayı-m3-) ölçmekte kullanılır.Eğer hacim bulmuşsak kullandı­ğımız birime göre (cm, dm, m, hm,..-v.b.) değeri yazar derecesine -üzeri­ne- üç yazarak birimi tamamlamış oluruz.Hacim birimi m3>dür. Bunun alt” ve üst katları ise şöyledir.Üst katlar: km3, hm3, damAlt katlar: dm3 , cm3 mm3Bunları bir tablo halinde gösterelim.. 3, 3 . 3km hm dam m dm cm mmÜst katlar Alt katlarÜst katlardan alt katlara doğru; gidilirken sağa doğru, alt katlardan üst katlara gidilirken ise sola doğru işlem yapılır.Hacim birimleri biner biner bü­yür ve küçülürler.1 m3 =1000 dm idam =1000 m 3 1 hm =1000 dam 1 km =1000 hm1 dm =1000 cm3 1 cm3 =1000 mmHACİMBİRİMLERİ(Flz) Not: m3, dm3 , cm3, mm3 dam3, hm3 km3 olarak yazılan birimlerin derece­leri-üzerlerindeki sayılar- üç sıfırlı sayılarla (biner biner) büyüyüp, küçü­leceklerini belirtir.ÖRNEK İŞLEMLER:1-) 10 m3 = kaç dm3 eder?10 m3 = 10000 dm*eder. (m3 den dm3le geçiş istendiğinden üst kattan ait kata geçme işlemini gerektirir. Bu ise sağa doğru işlemle olur

-->
May1
HALKA DİZİLİŞlT YAPRAK
Categories: H
0 Comments
HALKA DİZİLİŞlT YAPRAK (Biy)Yaprakların dal üzerindeki dizi­liş biçimlerinden biridir. Bu durum­da dal üzerinde bulunan düğümler­den (boğumlardan) ikiden fazla yap­rak çıkar. Zakkum bitkisinde üç yap­rak, yapışkan otunda daha fazla yap­rak bir boğumdan çıkar. Bütün yap­raklarının gövdede düzenli sıralanışı gibi bu durumda da birbirini takip eden yapraklar arasında açılar, daima sabittir ve üst halkanın yaprakları, alttakilerin aralarına rastlarlar.

-->
May1
HALKALI SOLUCANLAR
Categories: H
0 Comments
HALKALISOLUCANLAR (Biy)________Çok hücreli hayvanların solucan­lar şubesinin bir sınıfıdır. Bu sınıfta toprak solucanı, deniz solucanı, sülük gibi hayvanlar vardır.TOPRAK (YER) SOLUCANI:Toprağa karışmış organik mad­deleri toprakla beraber yiyerek besle-nir, fakat, toprak sindirilmediğinden tekrar ufalanmış halde anüsten atılır. Solucanlar bu suretle toprağın hava­lanmasına ve ufalanmasına neden ol-duklarmdan tarım bakımından çok faydalı hayvanlardır. Bununla bera­ber pek fazla çoğalacak olurlarsa tahıl ve sebze bahçeleri ne zarar veri rler. SÜLÜK: Tatlı sularda yaşar. Deri solu­numu yapar. Türkrüklerinde kanın pıhtılaşmasına engel olan hirudin de­nilen bir madde bulunur. Bu sayede sülük kan emer. Sülük başlarından kan pıhtılaşmasını geciktiren veya ön­leyen ilaç yapılır.Periyodik sistemin VIIA gru­bunda bulunan fluor (F2), klor (Cl2 ), brom (Br2), İyot (I2)elementlerimetal­lerle doğrudan doğruya birleşerek tuz meydana getirirler. Bu kimyasal özel­liklerinden dolayı bu dört elemente tuz yapan anlamına gelenHALOJEN adı verilir. Halojenlerin bazı özellik­leri cetvelde gösterilmiştir.Halojenlerin diğer özelliklerini şöyle sıralayabiliriz.1-Çok aktif elementlerdir. Bu nedenle serbest halojen yoktur. Yer­kabuğunun %0,2 si klor, %0,1′i flu­or, %0,001′i brom, %0,Q01′i iyottur.Denizlerde büyük miktarda klor, brom, iyot bileşikleri vardır. Deniz suyunda CL: Br:l oranı 1200:12:1 dir.2-Elementel halde bulunan halo­jenler kararlı ve iki atomlu moleküller halindedir.HALOJEN ASİTLERİ (Kim)Halojenlerin hidrojen ile olan bi-eşikleri renksiz, keskin kokulu ve avada sis yapan gazlar olup sudaki özelti leri asit özelliği gösterir. HF hidrofluorfk asit), HCI (hidroklorik asitJHBr (hidrobromik asit), Hl (hid-roiyodik asit) halojen asitleridir. Halojen asitleri içinde en zayıf olanı HF, en kuvvetlisi ise Hl dır. Hidro-fluorik asit cama etkidiği için cam kaplara konmaz, kurşun veya plastik (bakalit, politen) kaplarda saklanır. HF, kum (Sı’O2) ve bileşiminde SiO2 bulunan cama etkir, uçucu silisyum tetrafluorur yapar.4 HF + SİO3-> 2 H2O + Si F4f (Gaz;silisyum tetraflorür Saf klorlu hidrojenin damıtık suda eritilmesinden meydana gelen HCI (hidroklorik asit) renksizdir. Fakat ti­carette tuz ruhu adı ile satılan hidrok­lorik asidin rengi, içinde demir bile­şikleri ve yabancı maddeler bulunma­sı yüzünden sarıdır. Derişik hidroklo­rik asidin öz ağırlığı 1,”l9gr/cm3dir.De­rişik hidroklorik asit şişesinin kapağı açıldığı zaman, keskin kokulu klorlu hidrojen gazı çıkar ve bu gaz havada sis yapar. Hidroklorik asit aktiftik sırasında hidrojenden evvel gelen me­tallere etki eder. Klorürtuzlarını ya­par. Hidrojen çıkar.Hidroklorik asit birçok metal ok­sitleri ve metal hidroksitleri üzerine etki yaparak metal klorürleriyle, suyu meydana getirir.ZnO + 2HCI———>ZnCI2 + H2O(Çinko (Hidroklorik (Çinko (su) oksit) asit) klorür)Zn (0H)2 + 2HCI——*Zn Cl 1 (su)(çinko (hidroklorik (çinko
hidroksit) , asit) klorür)3 hacim HCI ile 1 hacim HNO3 karışımı kralsuyu (altın suyu) adını alır, altın ve platine etki eder.Hidroklorik asit metallerin pası­nı, taşların kirini temizlemekte, ka­zan taşlarını yok etmekte, lehimcilite, glikoz,tutkal, jelatin, boya madde­leri ve başka birçok bileşiklerin elde edilmesinde kullanılır. Hidroklorik’ asit midesuyundada bulunur.Halojen asitleri, asitlerin bilinen bütün özelliklerini gösterir. (Bk. asitler.)

-->
May1
HAMAMBÖCEĞİ
Categories: H
0 Comments
HAMAMBÖCEĞİ (Biy)Böcekler sınıfının düz kanatlılar takımından, ev, fabrika, lokanta, fırın gibi yerlerde yaşayan yassı vücutlu bir böcektir. Gündüz gizlenirler, ge­celeri dolaşırlar. Uzun antenleri var­dır. Bitkisel ve hayvansal besin yer­ler, insanların besin maddelerini kir­leterek, bazı hastalıkları bulaştırırlar. Yurdumuzda iki türüne rastlanmakta­dır. Doğu hamamböceği, esmer renk­lidir, dişilerinizi kanadı yoktur, vü­cutları 2 cm kadardır. Bir diğer cinsi olan Germen hamamböceği, esmer sarı renklidir, dişi ve erkekleri kanat­lıdır, boyları 1 cm kadardır.Hamamböcekleri ile savaşırken kimyasal ilaçların yanısıra tozşeker ile Borax yuğrulur ve gezindikleri yerlere bırakılırsa iyi sonuç alınır.

-->
May1
HAMSİ
Categories: H
0 Comments
HAMSİ (Biy)Sırtı esmer, karnı gümüş gibi parlak olan küçük, kemikli bir balık­tır. Tipik Karadeniz balığıdır. İki çe­şidi vardır. Birinci çeşidi yumurtlamak için Karadeniz’den Marmara ve Çanakkale’ye gelir, izmit Körfezi ve Mudanya bölgelerinde yumurtlar ve tekrar Karadeniz’e döner. İkinci çeşidi ise Azak denizinde yumurtlarlar, yav­ruları orada büyür, kış yaklaşırken, Kafkas kıyılarından Trabzon, Samsun ve Sinop sahillerine yayılırlar. İlkba­harda tekrar Azak Denizi sahillerine dönerler.Yurdumuzda kışın avlanmaya başla­nır. Büyük bir kısmını köpek balıkları yer. Çok avlandığı zaman yenilmeyen hamsiler gübreolarak kullanılır.

-->
May1
HAPLOİD
Categories: H
0 Comments
HAPLOİD (Biy)Eşey hücreleri olan sperma ve yumurta hücresi (oosfer), diğer hüc­relerdeki kromozom sayısının yarısı kadar kromozom taşırlar. Buna haplo-id kromozom sayısı denir ve (n) ile gösterilir.

-->
May1
HARÇ
Categories: H
0 Comments
HARÇ (Kim)Yapılarda tuğla ve taşları pekiş­tirmek, ya da duvarları sıvamak için kullanılan kireç, kum, çimento gibi malzemeyi su ile karıştırarak yapılan çamurdur. Adi harç bir ölçü sönmüş kireç, dört ölçü kum, yeteri kadar su ile karıştırılarak elde edilir. Koyu bu-iamaca adi harç veya hava harcı de­nir. Harcın içindeki kireç havadan karbondioksit alarak kireçtaşını mey­dana getirir ve sertleşir. Kum karışı­mı gözenekli yapar ve havanın içeri girmesini sağlayarak sertleşmeyi hızlandırır ve her tarafta olmasını sağlar. Harç sertleşirken suyunu kay­bederek kurur. Sertleşme dışarıdan içeriye doğru olur. Harç sertleşirken yapısında meydana gelen kimyasal değişme şöyledir.Kireç + Karbon — harcı dioksit ■ Kireç taşı + Su Oluşan bu sudan dolayı yeni yapılan evler nemli olur. Su kireci ile yapılan harca su HARCI denir. Su kireci, bel­li oranda kil ile kireçtaşının beraber ■yakılmasıyla elde edilir. Su harcı ba­zen yağlı kireç, ince kil ve kum ile de yapılır. Bu harç su altında sertleşir.

-->
May1
HAREKET
Categories: H
0 Comments
HAREKET(Fiz)Yer değiştiren bir noktaya, hare­ket ediyor elenir. Bir noktanın hare­ketli olup olmadığını anlamak için, sabit bir yere göre yer değiştirip de­ğiştirmediğine bakmak lazımdır. Zi-ra, yan yana duran iki trenden birisi­nin hareket etmesi halinde biz içinde bulunduğumuz trenin mi yoksa yanı­mızdaki trenin mi harekete geçtiğini anlayamayız. Bunu tam tesbit etmek için sabit bir yer (bir ağaç, bir direk, v.b.) seçeriz. Bu yere göre biz yer de-ğiştiriyorsak bizim bulunduğumuz tren yer değiştiriyordur. Eğer biz yer değiştirmiyorsak (sabit yere göre) ya­nımızdaki tren hareket ediyordur.Yer değiştiren -hareketli- nokta belirli zamanlarda belirli noktalarda bulunur. Bu noktaların geometrik ye­ri (noktaların birleştirilmesi) hareket­linin yörüngesini meydana getirir.Hareket eden cisim doğru üze­rinde hareket ediyorsa yörüngesi doğrusaldır, harekette doğrusal hare­kettir. Eğer, cisim sabit hızla (eşit za­man aralıklarında eşit yo’Jar alarak) hareket ediyorsa, harekete düzgün doğrusal hareket denir. Şayet cisim değişen bir hızla hareket ediyorsa (eşit zaman aralıklarında eşit hızlar alarak), böyle bir harekete de düzgün değişen doğrusal hareket denir. De­ğişen hareketi, a) Düzgün hızlanan doğrusal, b) Düzgün yavaşlayan doğ­rusal olmak üzere ikiye ayırabiliriz.Not: Hareketlinin yörüngesine göre, harekete isim verilir (hareket adlan­dırılır). Hareketlinin yörüngesi doğru ise doğrusal, eğri ise eğri sel, daire ise dairesel. ..v.b hareket denir.Bir zaman birimi (1 dakika, 1 sa­niye, 1 saat, ..v.b) içinde alınan yola hız denir.Hız= Yol I _ sZaman t tHız yol ve zaman birimlerine bağlı olarak değer alır. Yol metre (m) ola­rak, zaman da saniye~(sn) olarak alı­nırsa hız birimi (metre/saniye (m/sn) olarak bulunur. (M.K.S. ve M.Kf.S birim sistemleri Bk . birim sistemle­ri.) Yol, cm, olarak zaman da saniye olarak alınırsahız birimi cm/sn olarak bulunur. (C.G.S. birim sistemi)Birim sistemlerinin dışında (ha­ricinde) en çok kullanılan hız birimi kilometre/saat (km/h) dir. Bu birim vasıtaların hızlarının belirlenmesinde kullanılır.

-->
May1
HAREKETLİ MAKARA
Categories: H
0 Comments
HAREKET ENERJİSİ(Bk. Enerji) HAREKETLİ MAKARA(Flz)Sağlamca bir ipin bir ucunu yük­sek bir yere sabitleyelim (bağlayalım) inuüctride ve sanayide hareketli ma­kara kullanırken genellikle ip yerine zincir ve telden faydalanılır.Bu ipi makaranın etrafındaki (çevresindeki oluktan (yuvadan) geçi­relim- Diğer ucundan tutarak, maka­ranın aşağıya ve yukarıya yuvarlan­masını sağlayalım (Elimizdeki ucu yukarıya kaldırırsak makara da yuka­rıya doğru hareket eder. Elimizdeki ipin ucunu aşağıya indirirsek maka­ra da aşağıya doğru yuvarlanarak ha-reket eder). Bu özellikten yararlana­rak makaranın eksenine asılan bir yü­kün makara ile birlikte hareketi sağ­lanarak yükün yukarıya çıkarılması veya aşağıya indirilmesi gerçekleşti­rilir. Hareketli makaraya kaldırılacak yükün yarısı kadar bir kuvvet uygu­larsak yükü dengede tutabiliriz. Hal­buki sabit (basit) makarada yüke eşit bir kuvvet uygulamamız gerekiyordu (Bk . basit makara). Bundan dolayı hareketli makara basit (sabit) maka­raya göre daha faydalı (avantajlı) olurHareketli makaradakuvvet-yük/2 formülü kullanılarakuygulanacak kuvvet hesap edilebilirNot: Bu düzende makaranın ağırlığı da yüke ilave edilir, örnek: Makara­nın ağırlığı 40 gr ise, kaldırılacak yük­te 500 gr. ise, ipin ucuna 270 gr.lık kuvvet uygulanması gerekir.

-->
May1
HAŞHAŞ
Categories: H
0 Comments
HAŞHAŞ (Biy)Çift çenekti bitkilerin gelincik-giİler fa.nilyasmdan bir yıllık bir bit­kidir. Bitki beyaz bir süt taşır. Mey-vası kapsül tiptedir. Yetiştiricilerin kelle adını verdikleri kapsüllerin çi-zilmesiyle akan bu sütlü sıvı kısa birsüre sonra kurur ve sertleşir. Bu kı-sımlarkazılır, ıslatılır ve yoğrulur. Af­yon elde edilir. Afyon’dan tıpta kul­lanılan morfin adında uyuşturucu bir madde elde edilir. (Zehirli bitki = tıb­bi bitki). Haşhaşın ayrıca tohumla­rından yağ çıkarılır, bu yağdan ye­meklik olarak faydalanıldığı gibi sa­bun da yapılır.

-->
May1
HAVA
Categories: H
0 Comments
Hava, yeryüzünün etrafını saran, içinde canlıların yaşayabileceği bir gaz karışımıdır. Yeryüzünü saran ha­va, kalınlığı 80 km’yi bulan atmosferi yapar. Atmosfer yüksekliği, deniz se­viyesinden itibaren ölçülür. Havanın yoğunluğu, sıcaklığı ve basıncı yük­seklere çıkıldıkça azalır. Bu durum, atmosfer olaylarının meydana geldiği 80 km. boyunca devam eder. 80 km’lik yüksekliğe kadar hava oldukça sey­rekleşir ve yoğunluğu da büyük ölçü­de düşer (Bk. Barometre). Eğer, hava­nın yoğunluğ uyükseklikle azalmamış olsa idi, atmosfer yüksekliği 8 km. ka­dar olacaktı. 80 km’den sonra hava ol­dukça çok seyrekleşerek devam eder. Havanın yüksekliğinin ölçülmesi doğ­rudan mümkün olmamakla birlikte, birtakım olayların gözlenmesi ve ince­lenmesi ile bu yüksekliğin 600-1000 km. civarında olduğu tahmin edilmek­tedir.
Dünyamızı saran havanın (Atmosfe­rin), Troposfer tabakası yerden 11 km. yüksekliğe kadar sürer, ilk 4-5 km’lik kısmında basınç değişiklikleri nede­niyle önemli hava akımları oluşur. Su buharı, organik ye inorganik tozlar bu tabakada bulunur. 5-11 km. arasında önemli hava akımları yoktur.
Strosfer tabakası, yerden 11-80 km. yüksekte bulunan bir hava tabakasf-dır. Hava devamlı durgundur. Su bu­harı ve buna bağlı olarak bulutlar bu­lunmaz. Bu tabakada sıcaklık çok dü­şük olup -50° C ile -90° C arasında de­ğişir. Bu tabakanın üstünde ise sıcak­lık daha azdır ve tam bir karanlıktır. Yerden uzaklaştıkça hava seyrekleşir, basınç düşer, nem azalır. 7000 metre yüksekte solunum yapamayız. 36000 metrede basınç sıfıra yaklaşır. 8000 metrede nem deniz seviyesindeki ne­min 1/13′ü kadardır. Atmosferden başka hidrosferde erimiş olarak, litos­ferin yüzeyinde toprakla karışmış ola­rak önemli miktarda hava bulunur. Ha­va çeşitli gazların karışmasıyla oluş­muştur. Bu gazlar ve hacimsel oranla­rı şöyledir. % 78 azot, % 21 oksijen, % 0.03 karbondioksit, % 94 soygazlar, su buharı, H2S, SO2, H2, ve tozlar. Geri kalan miktar ise nadir gazlardır

-->
May1
HAVA TAHMİNİ
Categories: H
0 Comments
Bir yerin çevresindeki hava ba­sıncının bilinmesi, o yerdeki havanın nasıl olacağını önceden tahmin için gereklidir.
Meteoroloji istasyonlarında her gün, belli saatlerde, hava basıncı öl­çülür. Belli bir merkezde aynı saatler­de basınçları aynı olan yerler, harita üzerinde birleştirilerek izobar harita­ları çizilir.
Rüzgarların hızları, izobar çizgi­lerinin aralıklarından belli olur. (Rüz­garlar, basıncın yüksek olduğu taraf­tan, basıncın alçak olduğu tarafa eser­ler). İzobarların sık oldukları yerlerde rüzgarların hızları fazladır. Havanın açık veya kapalı sıcak veya serin ol­ması rüzgarların esiş yönlerine bağlı­dır.
İzobarlar, kapalı eğriler meyda­na getirirler. Bu eğrilerin içifte doğru gidildikçe basınç yüksekliyorsa bu eğrilerin çevreledikleri merkeze, yük­sek basınç merkezi aksi takdirde eğ­rilerin ortasına doğru gidildikçe ba­sınç düşüyorsa bu eğrilerin çevre­ledikleri merkeze alçak basınç merke­zi denir.
Yüksek basınç merkezlerinde ha­va sisli veya açık, alçak basınç mer­kezlerinde de hava kapalı veya yağışlı olur.
Açık hava basıncını ölçmeye ya­rayan’barometre yüksekliğindeki de­ğişikliklerden havanın nasıl olacağı tahmin edilebilir.

-->
May1
HA VERS KANALLARI
Categories: H
0 Comments
Uzun kemiklerin gövde kısmın­da, sert kemik dokuda kemiğe paralel olarak uzanan kanallardır. Çapları 30-40 mikron kadardır. Kemik hücrele-. rini besleyen kandamarları ile sinir­lerin geçtiği yerdir

-->
May1
HAVUÇ
Categories: H
0 Comments
Maydanozgiller familyasından, kökünden faydalandığımız bir bitki­dir. Kazık kökü besin depo eder. Kar­bonhidratın yanı sıra içinde kırmızı-sarı renkli karoten = provitamin A bu­lunur. Vücuda provitamin A şeklinde giren karoten karaciğerde A vitamini halini alır. Sağlıklı büyümede, özel­likle gece görmezlik durumlarında faydalıdır.______

-->
May1
HAYVANSAL ISI
Categories: H
0 Comments
Hayvanlarda, besinlerin oksijenle yanması sonucu meydana gelen ısı enerjisine HAYVANSAL ISI denir. Bu ısı kaslarda ve karaciğerde oluşur. Bu­harlaşma, ışıma ve iletim yoluyla kay­bolmaktadır.Vücut ısısı sabit olan hayvanlar (sı­cakkanlılar) yanında, hayatsal faali­yetlere göre değişen (soğukkanlı) hay­vanlar da vardır. İnsanda normal ısı (36-37°C), kirpilirde35°C, kuşlarda41-42°C’dir

-->
May1
HAVANIN NEMİ
Categories: H
0 Comments
Sert kayalar, hava ve atmosfer etkisiyle bozulur ve parçalanırlar. Havanın bu yıpratıcı etkisi mekanik ve kimyasal olmak üzere iki çeşittir. Çöllerdeki kayaların, gündüzün kavu­rucu sıcağında genleşip, gecenin sert soğuğunda büzülerek, sonunda çatla­yıp ufalanmasrhavanın mekanik yıp­ratıcı bir etkisidir. Kimyasal etki, ha­vada bulunan çeşitli gazların bazı ka­yalarda bulunan minareleri değişik­liğe uğratmaşıdır. Yağmur suyundasüre sonra kurur ve sertleşir. Bu kı-sımlarkazılır, ıslatılır ve yoğrulur. Af­yon elde edilir. Afyon’dan tıpta kul­lanılan morfin adında uyuşturucu bir madde elde edilir. (Zehirli bitki = tıb­bi bitki). Haşhaşın ayrıca tohumla­rından yağ çıkarılır, bu yağdan ye­meklik olarak faydalanıldığı gibi sa­bun da yapılır

-->
May1
HAVA
Categories: H
0 Comments
Hava, yeryüzünün etrafını saran, içinde canlıların yaşayabileceği bir gaz karışımıdır. Yeryüzünü saran ha­va, kalınlığı 80 km’yi bulan atmosferi yapar. Atmosfer yüksekliği, deniz se­viyesinden itibaren ölçülür. Havanın yoğunluğu, sıcaklığı ve basıncı yük­seklere çıkıldıkça azalır. Bu durum, atmosfer olaylarının meydana geldiği 80 km. boyunca devam eder. 80 km’lik yüksekliğe kadar hava oldukça sey­rekleşir ve yoğunluğu da büyük ölçü­de düşer (Bk. Barometre). Eğer, hava­nın yoğunluğ uyükseklikle azalmamış olsa idi, atmosfer yüksekliği 8 km. ka­dar olacaktı. 80 km’den sonra hava ol­dukça çok seyrekleşerek devam eder. Havanın yüksekliğinin ölçülmesi doğ­rudan mümkün olmamakla birlikte, birtakım olayların gözlenmesi ve ince­lenmesi ile bu yüksekliğin 600-1000 km. civarında olduğu tahmin edilmek­tedir.
Dünyamızı saran havanın (Atmosfe­rin), Troposfer tabakası yerden 11 k’fn. yüksekliğe kadar sürer. İlk 4-5 km’lik kısmında basınç değişiklikleri nede­niyle önemli hava akımları oluşur. Su buharı, organik ve inorganik tozlar bu tabakada bulunur. 5-11 km. arasında önemli hava akımları yoktur.
Strosfer tabakası, yerden 11-80 km. yüksekte bulunan bir hava tabakasf-dır. Hava devamlı durgundur. Su bu­harı ve buna bağlı olarak bulutlar bu­lunmaz. Bu tabakada sıcaklık çok dü­şük olup -50° C ile -90° C arasında de­ğişir. Bu tabakanın üstünde ise sıcak­lık daha azdır ve tam bir karanlıktır. Yerden uzaklaştıkça hava seyrekleşir, basınç düşer, nem azalır. 7000 metre yüksekte solunum yapamayız. 36000 metrede basınç sıfıra yaklaşır. 8000 metrede nem deniz seviyesindeki ne­min 1/13′ü kadardır. Atmosferden başka hidrosferde erimiş olarak, litos­ferin yüzeyinde toprakla karışmış ola­rak önemli miktarda hava bulunur. Ha­va çeşitli gazların karışmasıyla oluş­muştur. Bu gazlar ve hacimsel oranla-n şöyledir. % 78 azot, % 21 oksijen, % 0.03 karbondioksit, % 94 lar, su buharı, H2S, SO2, H2, ve tozlar. Geri kalan miktar ise nadir gazlardır

-->
May1
HAVA TAHMİNİ
Categories: H
0 Comments
Bir yerin çevresindeki hava ba­sıncının bilinmesi, o yerdeki havanın nasıl olacağını önceden tahmin için gereklidir.Meteoroloji istasyonlarında her gün, belli saatlerde, hava basıncı öl­çülür. Belli bir merkezde aynı saatler­de basınçları aynı olan yerler, harita üzerinde birleştirilerek izobar harita­ları çizilir.Rüzgarların hızları, izobar çizgi­lerinin aralıklarından belli olur. (Rüz­garlar, basıncın yüksek olduğu taraf­tan, basıncın alçak olduğu tarafa eser­ler). İzobarların sık oldukları yerlerde rüzgarların hızları fazladır. Havanın açık veya kapalı sıcak veya serin ol­ması rüzgarların esiş yönlerine bağlı­dır.İzobarlar, kapalı eğriler meyda­na getirirler. Bu eğrilerin içifte doğru gidildikçe basınç yüksekliyorsa bu eğrilerin çevreledikleri merkeze, yük­sek basınç merkezi aksi takdirde eğ­rilerin ortasına doğru gidildikçe ba­sınç düşüyorsa bu eğrilerin çevre­ledikleri merkeze alçak basınç merke­zi denir.Yüksek basınç merkezlerinde ha­va sisli veya açık, alçak basınç mer­kezlerinde de hava kapalı veya yağışlı olur.Açık hava basıncını ölçmeye ya­rayan’barometre yüksekliğindeki de­ğişikliklerden havanın nasıl olacağı tahmin edilebilir.

-->
May1
HAVAGAZI
Categories: H
0 Comments
Yakılınca ısı ve ışık veren bir gaz karışımıdır. Taş kömürünün kuru ku­ruya damıtılmasıyla elde edilen kok­laşma gazının temizlenmesiyle elde edilen -koklaşma gazının temizlen­mesiyle elde edilir. Koklaşma gazı başlıca metan, hidrojen ve karbon monoksit karışımıdır. İçinde az mik­tarda kükürtlü, azotlu bileşikler de vardır. Kötü kokan ve zehirli olan bu maddeler giderildikten sonra koklaş­ma gazı havagazı adını alır. Havagazı içinde yaklaşık olarak %50-hidrojen %35 metan, %10 karbon monoksit, %5 hidrokarbon (etilen, asetilen) vardır. Havagazı fabrikalarında elde edilir

-->
May1
HEMOFİLİ
Categories: H
0 Comments
: Kalıtsal olarak soylara geçen ka­nın pıhtılaşmaması veya çok yavaş olarak pıhtılaşması kusurudur. Erkek­lerde görülür, kadınlar iletici durum­dadır. İleri derecede hemofiliden in­sanlar küçük bir yara yüzünden mey­dana gelen kanamadan ölebilirler.Kendi aralarında evlenmelerden ötü­rü ençok kral ailelerinde görülür. (XIX. yüzyılda ve XX. yüzyılın başın­da.)

-->
May1
HEMOGLOBİN
Categories: H
0 Comments
HEMOGLOBİN (Biy)Omurgalı hayvanların alyuvarla­rında ve ba;ı omurgasız hayvanların plâzmalarında bulunan, protein gu­rubuna bağlı demirli bir bileşiktir( pigment). Kana kırmızı rengi veren maddedir. 100 gr kanda 13-14 gram kadar hemoglobin bulunur. Hemog-lobin.akciğerlerden oksijeni dokulara taşır. Moıumsu renktedir. Oksijen ile bağlanınca, parlak kırmızı renkli ok-sihemog/obine dönüşür. Kan oksije­ninin ortalama %98′i hemoglobinle, %2’si plâzmayla taşınır. Karbondi­oksitin ise % 5′i plazmada çözünmüş olarak taşınır. Geri kalan % 85′i bikar­bonat iyonu halinde yine plazmayla % 10′u da hemoglobine bağlanmış o/arak taşınır.

-->
May1
HENRY KANUNU
Categories: H
0 Comments
HENRYKANUNU(Kim)Bir gazın bir sıvı içerisindeki çö­zünürlüğü, sıvı ile temasta bulunan gazın kısmi basıncı ile doğru, sıcaklık ile ters orantılıdır. Yâni, gazın sıvı içindeki çözünürlüğünü artırmak için basıncı artırıp, sıcaklığı düşürmek ge­rekir. Gazoz yapılırken suya basınçla karbondioksit gönderilir. Şişenin ka­pağı açıldığı zaman basınç düşer, çözünürlüğü azalan karbondioksidin fazlası dışarı çıkar, gazoz köpürür.

-->
May1
HAVA TAHMİNİ
Categories: H
0 Comments
HAVA TAHMİNİ(Flz)Bir yerin çevresindeki hava ba­sıncının bilinmesi, o yerdeki havanın nasıl olacağını önceden tahmin için gereklidir.Meteoroloji istasyonlarında her gün, belli saatlerde, hava basıncı öl­çülür. Belli bir merkezde aynı saatler­de basınçları aynı olan yerler, harita üzerinde birleştirilerek izobar harita­ları çizilir.Rüzgarların hızları, izobar çizgi­lerinin aralıklarından belli olur. (Rüz­garlar, basıncın yüksek olduğu taraf­tan, basıncın alçak olduğu tarafa eser­ler). İzobarların sık oldukları yerlerde rüzgarların hızları fazladır. Havanın açık veya kapalı sıcak veya serin ol­ması rüzgarların esiş yönlerine bağlı­dır.İzobarlar, kapalı eğriler meyda­na getirirler. Bu eğrilerin içifte doğru gidildikçe basınç yüksekliyorsa bu eğrilerin çevreledikleri merkeze, yük­sek basınç merkezi aksi takdirde eğ­rilerin ortasına doğru gidildikçe ba­sınç düşüyorsa bu eğrilerin çevre­ledikleri merkeze alçak basınç merke­zi denir.Yüksek basınç merkezlerinde ha­va sisli veya açık, alçak basınç mer­kezlerinde de hava kapalı veya yağışlı olur.Açık hava basıncını ölçmeye ya­rayan’barometre yüksekliğindeki de­ğişikliklerden havanın nasıl olacağı tahmin edilebilir.

-->
May1
HAVA GAZI
Categories: H
0 Comments
HAVAGAZI (Kim)Yakılınca ısı ve ışık veren bir gaz karışımıdır. Taş kömürünün kuru ku­ruya damıtılmasıyla elde edilen kok­laşma gazının temizlenmesiyle elde edilen -koklaşma gazının temizlen­mesiyle elde edilir. Koklaşma gazı başlıca metan, hidrojen ve karbon monoksit karışımıdır. İçinde az mik­tarda kükürtlü, azotlu bileşikler de vardır. Kötü kokan ve zehirli olan bu maddeler giderildikten sonra koklaş­ma gazı havagazı adını alır. Havagazı içinde yaklaşık olarak %50-hidrojen %35 metan, %10 karbon monoksit, %5 hidrokarbon (etilen, asetilen) vardır. Havagazı fabrikalarında elde edilir.

-->
May1
HEMOFİLİ
Categories: H
0 Comments
HEMOFİLİ(Biy)Kalıtsal olarak soylara geçen ka­nın pıhtılaşmaması veya çok yavaş olarak pıhtılaşması kusurudur. Erkek­lerde görülür, kadınlar iletici durum­dadır. İleri derecede hemofiliden in­sanlar küçük bir yara yüzünden mey­dana gelen kanamadan ölebilirler.Kendi aralarında evlenmelerden ötü­rü ençok kral ailelerinde görülür. (XIX. yüzyılda ve XX. yüzyılın başın­da.)

-->
May1
HEMOGLO
Categories: H
0 Comments
HEMOGLOBİN (Biy)Omurgalı hayvanların alyuvarla­rında ve ba;ı omurgasız hayvanların plâzmalarında bulunan, protein gu­rubuna bağlı demirli bir bileşiktir( pigment). Kana kırmızı rengi veren maddedir. 100 gr kanda 13-14 gram kadar hemoglobin bulunur. Hemog-lobin.akciğerlerden oksijeni dokulara taşır. Moıumsu renktedir. Oksijen ile bağlanınca, parlak kırmızı renkli ok-sihemog/obine dönüşür. Kan oksije­ninin ortalama %98′i hemoglobinle, %2’si plâzmayla taşınır. Karbondi­oksitin ise % 5′i plazmada çözünmüş olarak taşınır. Geri kalan % 85′i bikar­bonat iyonu halinde yine plazmayla % 10′u da hemoglobine bağlanmış o/arak taşınır.

-->
May1
HİDROJENİN ELDE EDİLMESİ
Categories: H
0 Comments
HİDROJENİN ELDE EDİLMESİ:Hidrojen, laboratuvarlarda ve teknikte çeşitli yollardan elde edilir.1. SUYUN ELEKTROLİZİNDEN:Su sülfürik asit veya baryum hidrok­sit ile iletken duruma getirilerek ge­nellikle HOFFMAN aygıtında elek-trolizle (elektrik enerjisi harcanarak) ayrıştırılır. Elektroliz devamınca, katottan hidrojen çıkar. Katot muslu­ğu açılarak istenildiği zaman alınır.2. BAZI METALLERİN SUYA ETKİSİNDEN:Sodyum, potasyum, kalsiyum gibi aktif metallere adi sıcakta su etki eder, hidrojen çıkar.2Na + 2H 20—–» 2NaOH + H2(Sodyum) (su) (sodyum (Hidro-hidroksit) jen)Demir, çinko, magnezyum alü­minyum gibi metaller kızgın su buha­rıyla hidrojen verirler.Zn + H2O -(çinko (su (kızgın) buharı) ZnO + H23. KIZGIN KOK KÖMÜRÜ ÜZERİNDEN SU BUHARI GEÇİR­MEKLE: 1000-1400° C ye kadar ısıtıl­mış kok kömürü üzerinden su buharı geçirilince hidrojen ve karbon mo-noksit karışımı olan su gazı (CO + H2) meydana gelir.C + H,O-~Su gazından H2 yi ayırmak için bu gaz karışımı soğutularak üzerine basınç yapılır. Karbon monoksit sıvt-laşır, hidrojen gaz halinde kalır .Ya da su gazı üzerine katalizör etkisiyle su buharı gönderilir. Su gazindaki karbon monoksit•500 P-H2+CO + H2O —^ 2H, + CO2 F2O3denklemine göre hidrojen ve karbon dioksite çevrilir. Çıkan gaz basınç altında suya gönderilir. Karbon diok-sit suda erir. H2 geriye kalır.4. HİDROKARBONLARDAN:Hidrokarbonlar, hidrojenle karbonun bileşikleri olup genellikle petrolün ve doğal gazın bileşiminde bulunurlar. Petrolün damıtılması sonucunda bü­yük miktarda oluşan metan (CH4) su buharı ile karıştırılırak kızgın bo­rular içinden geçirilirse hidrojen ve karbon monoksit elde edilir.CH4 + H2O——>CO + 3H2(metan)karbonmonoksit,karbon diokside çev­rilerek basınç altında suda eritilir. Hidrojen elde edilir. 5. ÇOK SOY OLMAYAN METALLER ÜZERİNE ASİT ETKİSİ İLE:Çinko, magnezyum, alüminyum, demir gibi metallere seyreltik sülfü­rik asit yadahidroklorikasit etki etti­rildiği zaman hidrojen gazı elde edi­lir.Zn + 2HCI-* ZnCI2+ H2 ÇinkoHidroklorikÇinko Hidrojen . asit, klorürLaboratuvarlarda hidrojen eldeetmek için en uygun metot budur.İstenildiği anda ye sürekli hidrojen sağlamak için KİPP AYGITI kullanılır. Kipp ay­gıtı üç balondan yapılmıştır. Seyreltik asit, üst balonun ağzından konur. Or­tadaki balona lastik tıpa vasıtasıyla musluklu bir cam boru takılır. Üst ba­lonun borusu alttaki balonun dibine kadar uzanır. Ortadaki balona çinko parçaları konur. Seyreltik asit alttaki balonu doldurduktan sonra, ortadaki balonda bulunan çinko parçalarıyla temasa gelir. Bu esnada asidin çinko­ya etkisinden meydana gelen hidro­jen orta balonda toplanmaya başlar. Bir süre sonra orta balonda biriken gazın basıncı artar, asidin çinko ile teması kesilir ve hidrojen çıkması du­rur. Musluktan hidrojen alınırsa, ga­zın basıncı düşer, asit tekrar çinko parçalarıyla temasa gelir ve hidrojenaygı­tından istendiği zaman hidrojen alı­nabilir.FİZİKSEL ÖZELLİKLERİ:Hidrojen renksiz, kokusuz, t sız,hav adam 4,5 defa hafif bir gazd.r. Adi sıcaklıkta 100 hacim suda 2 ha­cim erir. Yoğunluğu 0,09 gr/litredir. Kaynama noktası -252,7DC, ergime noktası -259,1 °Cdir. Bilinen en hafif elementtir. Gözenekli çeperlerden ko­laylıkla geçer. Difüzyon (yayılma) hızı çok büyüktür.KİMYASAL ÖZELLİKLER!Hidrojen adı sıcaklıkta aktif bir element değlidir. Hidrojen-oksijen karışımı 800°C’de ya da elektrik kı­vılcımı ile tutuşturulmak suretiyle birleştirilir. Birleşme patlama ile olur İki hacim hidrojen ve bir hacim oksi­jen karışımına KNAL GAZ (PATLA­YİCİ GAZ) denir.2H2+ O2-» 2H2O DH= -68,34 kkal/mol.Denklemde görüldüğü gibi, sıvı halde su meydana geldikten sonra dışarı, mol başına 68,34 kilokalorilik ısı ve­rilir. Bu ısıya suyun teşekkül ısısı de­nir.Hidrojenin hava ile olan %3-74 oranlarındaki karışımları da tehlikeli­dir. Bilhassa iki hacim hidrojen ve beş hacim hava karışımı alev tema­sında çok şiddetli bir patlama yapar. ,Hidrojen klor içinde yakılabilir. Klorla karışımı güneş ışığında şiddet­le patlar. Flourladaşiddetle birleşir.H, + CI2-»2HCI H2+ F2 —»2HF‘Hidrojen 500-600°C de 200 at­mosfer basınçta, demir katalizörlü­ğünde azotla amonyağı meydana ge­tirir.N2+ 3H2-»2NH3AmonyakHidrojen sodyum, potasyum, kalsiyum gibi aktif metallerle hidrür-lerini yapar. Bu bileşiklerde hidrojen -1 değerliklidir.H2+ 2Na->-2NaHsodyum hidrûrHidrojen çok kuvvetli indirgen mad­dedir. CuO, PbO, Fe,O3, Cr203 gibi metal oksitleri indirgeyerek metalleri açığa çıkarır.
üuO + H 2 Cu + KULLANILDIĞI YERLERBitkisel ve hayvansal sıvı yağlar h i drojenlendi ri lerek sertleşti ri li r, çeşitli margarinler elde edilir. Gaz­yağı, mazot, hatta maden kömürü toz­ları hidrojenlendirilerek benzin elde edilir. Amonyak eldesinde hidrojen ilkel maddedir. Hidrojen izotopları olan döteryum ve trityum hidrojen bombası imalinde kullanılırlar. Hid­rojen eskiden balon ve hava gemileri­ni doldurmakta kullanılırdı. Çok ça­buk tutuştuğu için yerine soygaz hel­yum kullanılmaktadır. Sıvı hidrojen füze yakıtıdır. Bugün metal kesmede ve metal kaynakçılığında ATOMİK HİDROJEN UFLECİ kullanılmakta­dır.Amerikan fencilerinden Dr. Ir-ving Langmuir (1881-1957) Volfram (W) elektrotlar arasındaki elektrik yayından hidrojen gazı geçirmek su­retiyle, hidrojen moleküllerini, hid­rojen atomlarına parçalamayı bulmuş­tur.H2 +102000 kal——»2Hmeydana gelen hidrojen atomları, tekrar molekül meydana getirmek üzere birleştirildiği takdirde, parça­lanması için verilen enerjiyi, tekrar ‘ dışarı salar. Böylece 4000°C lik bir sı-caklıktemin edilir. Bu üfleçle yapılan kaynaklarda, kaynak yeri oksitlen­mez.
(çinko (hidrojen) oksit)

-->
May1
HİDROJEN PEROKSİT
Categories: H
0 Comments
HİDROJEN PEROKSİT(Kim)KULLANILDIĞI YERLERBitkisel ve hayvansal sıvı yağlar h i drojenlendi ri lerek sertleşti ri li r, çeşitli margarinler elde edilir. Gaz­yağı, mazot, hatta maden kömürü toz­ları hidrojenlendirilerek benzin elde edilir. Amonyak eldesinde hidrojen ilkel maddedir. Hidrojen izotopları olan döteryum ve trityum hidrojen bombası imalinde kullanılırlar. Hid­rojen eskiden balon ve hava gemileri­ni doldurmakta kullanılırdı. Çok ça­buk tutuştuğu için yerine soygaz hel­yum kullanılmaktadır. Sıvı hidrojen füze yakıtıdır. Bugün metal kesmede ve metal kaynakçılığında ATOMİK HİDROJEN UFLECİ kullanılmakta­dır.Amerikan fencilerinden Dr. Ir-ving Langmuir (1881-1957) Volfram (W) elektrotlar arasındaki elektrik yayından hidrojen gazı geçirmek su­retiyle, hidrojen moleküllerini, hid­rojen atomlarına parçalamayı bulmuş­tur.H2 +102000 kal——»2Hmeydana gelen hidrojen atomları, tekrar molekül meydana getirmek üzere birleştirildiği takdirde, parça­lanması için verilen enerjiyi, tekrar ‘ dışarı salar. Böylece 4000°C lik bir sı-caklıktemin edilir. Bu üfleçle yapılan kaynaklarda, kaynak yeri oksitlen­mez.Formülü H2O2 dir. Bileşiminde -2 değerli peroksit (02)”2 grubu var­dır. Genel olarak seyreltik asitlerin peroksitler (baryum peroksit, sodyum peroksit gibi) üzerine etkisinden elde edilir. H2SO4 Baryum Süifrük peroksit asit (Baryum (Hidrojen sülfat) peroksit)Saftıidrojen peroksit, yoğunluğu 1,5 gr/cm3 olan, oldukça kıvamlı bir sıvıdır. Dengesiz bir yapıya sahip­tir. Işık karşısında patlama şeklinde bozunur. %30′luk çözeltisine tica­rette PERHİDROL denir. Birçok amaçlar için eczanelerde oksijenli su adıyla satılan %3′lük çözelti kullanı­lır. Bu, yanlış verilmiş bir isimdir. Çünkü hidrojen peroksidin ne su ile ve ne de oksijenle hiç bir ilgisi yok­tur. Oksijenli su denildiğ zaman, sadece içerisinde fazla miktarda oksi­jen bulunan su anlaşılır.Hidrojen peroksit hem yüksel­ten, hem de indirgen özellik gösterir. Yükseltgen olduğu için mikropları öldürme özelliğine sahiptir. Bundan dolayı dezenfektan olarak, bifhassa tıpta yaraların temizlenmesiyle ve seyreltik halde gargara yapımakta kullanılır. Hidrojen peroksitsanayinin en önemli ağartıcı vasıtasıdır. Renk açmakta, kürk, gün fildişi, ipekve telekgibi maddeleri ağırtmakta, saç­ları sarartmakta kullanılır, %3′lük çözeltisi dezenfekte etmekte ve %85 lik çözeltisi ise roketlerde yakacağı yakmakta kullanılır.

-->
May1
HİDROKARBON
Categories: H
0 Comments
HİDROKARBON (Kim)Yapılarında yalnız karbon ve hid­rojen bulunan bileşiklerin genel adı­dır. Doğal olarak bazı bitkilerde, pet­rolde, yergazlarında ve kömürde bu­lunurlar. Kimyasal formülleri bakı­mından açık zincirli olanlara alifatik hidrokarbonlar, kapalı zincirli olan­lara aromatik hidrokarbonlar adı veri­lir.

-->
May1
HİDROLİZ
Categories: H
0 Comments
HİDROLİZ (Kim)Bir kimyasal bileşimin su tara­fından parçalanması demektir. Olu­şum sırasında su da parçalanır. Hid­roliz terimi yunanca “SUYUN AY­RILMASI” anlamına gelir. Bir asit ile baz tuz ve su oluşturur. Bu olaya nö-türleşmedenir. Bunun tam tersi, yani bir tuzun suyun etkisiyle kendisini meydana getiren asit ve baza ayrıl­ması olayı hidrolizdir. Ancakher tuz hidroliz olmaz. Tuzu teşkil eden kök­lerden birisinin zayıf asit veya zayıf baza ait olması şarttır. Asidi zayıf ba­zı kuvvetli veya asidi kuvvetli bazı zayıf olan tuzlar hidrolize uğrarlar. Örneğin, alüminyum klorür su ile hidrolize uğrar ve çözeltisi asitik re­aksiyon gösterir. Çünkü.AICİJ+3HOH—i> AI(OH), + 3 (Alüminyum (su) Alüminyum kuvvetli klorür) hidroksit asitZayıf baz)denklemine göre AI(0H)3 zayıf baz olup karışımdan çökelek halinde ay­rılır.Çözelti sadece kuvvetli bir asit olan HCI nin iyonlarını bulunduraca­ğından asitik bir özellik gösterir. Re­aksiyon ortamını turnusol kağıdı ile kontrol edebiliriz. Mavi tur-nusol asitik ortamda kırmızıya döner Evlerimizde kullandığımız sodaNa2CO3) (sodyumkarbonat) çözeltisi aşağıdaki denklemde gösterildiği şe­kilde hidrolize uğrar.2Na + COs + 2H + 20H -—>2Na + 20(7H2COŞ Zayıf Bazp kuvvetli bazik reaksi­yon gösterir. Bildiğimiz yemek tuzu olan sodyum klorür (NaCI) nötr bir reaksiyon gösterir. NaCI deki asit ve baz kökleri, her ikisi de kuvvetli asit ve baza ait olduğundan yemek tuzu hidrolize uğramaz. Bir esterin su ile asit ve alkol oluşturması da hidroliz­dir. Bu sabun yapımının temelidir. Besin maddelerinin sindirimi de hid­rolizin olduğu başka bir oluşumdur.

-->
May1
HİDROMETRE
Categories: H
0 Comments
HİDROMETRE(Fiz)Sıvıların yoğunluklarını ölçmeye yarayan aletlere hidrometre -veya areometre-denir. Bu aletler archime-des prensibinin uygulama alanlarına girerler. Bu aletler dibi safralanmış ve yukarısında bölümlenrniş bir sapı bulunan tüp şeklindedir. Bunların ağırlıkları sabittir. Bir sıvı içerisine batırıldıkları zaman yerlerini değiş­tirdikleri sıvının ağırlığı kendi ağırlık­larına eşit oluncaya kadar batarlar. (Archimedes prensibi), sıvı ne kadar haf ifse batma o derece çok olur. (Bk . Archimedes kanun- prensibi)Yoğunlukları ölçmemekle birlik­te, asit eriyikleri ve kimya endüstri­sinde kullanılan birtakım eriyikler için kullanılan hidrometreler, Baume (Bome) tarafından yapılmış bir me-todla derecelendirilir. Baume 1718-1804 yılları arasında yaşamış Fransız kimyacısıdır. Bir hidrometreye Bau­me dereceleri yapmak için alet önce suya sonra(%15, +%85 su) oranında tuzlu suya batırılır ve battığı hizalara-’ 0,-ve 15 bölümleri yazılır. İki ara 15 eşit parçaya bölünür ve her bölüme 1 Baume derecesi denir ve bölmeler aşağıya doğru yürütülür.ispirtolu içkiler ve kolonyalar içerisindeki alkol miktarını ölçmek için kullanılacak hidrometreler (are­ometreler), Gay-Lussak tarafından düşünülmüş ve derecelenmiştir. Bu suretle derecelenmiş aletlere alkoo-metre adı verilir (Bk. Areometre)

-->
May1
HİPOFİZ
Categories: H
0 Comments
HİPOFİZ(Biy)Beynin altında, temel kemiğinin Türk eğeri denilen çukurluğuna yer­leşmiş findik büyüklüğünde bir iç sal­gı bezidir. Bütün iç salgı bezlerinde olduğu gibi hormonlarını doğrudan doğruya kan dolaşımı içine vererekvücudun her yanına gönderir. Hipofiz diğer iç salgı bezlerinin etkinliğini de düzenlediğinden iç salgı bezlerinin başı sayılır. Ön, orta ve arka Lob ol­mak üzere üç kısımdır. Ön ve orta lob-lar epitel dokudan, arka lop sinir do­kudan yapılmıştır. Hipofiz bezinin salgıladığı hormonlar, büyüme, geliş­me de, kan şekerini ayarlamada, döl yatağı kaslarının çalışmasında etkili­dir.

-->
May1
HİPOTEZ
Categories: H
0 Comments
HİPOTEZ (Kim)Bilimsel bir problemi açıklamak için başlangıçta ileri sürülen fikirler­dir. Önkestirmeye (tahmin) dayanan bu fikirler doğru da, yanlış da olabi­lir. Önkestirme deyince, aklımıza ge­lişigüzel bir yargı gelmemelidir. Bi­limde önkestirme, bir çalışma, bir emek ürünüdür. Bilim adamı, prob­lemi ortaya koyduktan sonra, onu çöz­mede yararlanacağı bilgileri toplar, kitaplar karıştırır, diğer bilim adam­ları ile konuşur, tartışır, bütün bun­lardan sonra, problemin cevabının ne olacağı hakkında bir hipotez (varsa­yım) ileri sürer. Hipotezin doğru olup olmadığının gerçeklenmesi, denen-mesiyleolur.

-->
May1
HOMOJEN KARIŞIM
Categories: H
0 Comments
HOMOJEN KARIŞIM (Kim)Şekerli ve tuzlu su, hava, alaşım­lar gibi özelliği her tarafında aynı olan karışımlara homojen karışım de­nir. Homojen aynı cins ve yapı anla­mına gelir. Homojen karışımda karışı­mı meydana getiren saf maddeleri ayrı ayrı mekanik yollarla birbirinden ayırmak mümkün değildir. Ancak bir hal değişmesi, yani, birinin donması, ya da buharlaşmasıyla bir ayırma mümkün olmaktadır. Örneğin, tuzlu su havada buharlaşmayla bırakılırsa, su buharlaştığında geride tuz kalır. Böylece tuz ile su birbirinden ayrılır.

-->
May1
HOMOLOG ORGANLAR
Categories: H
0 Comments
HOMOLOG ORGANLAR(Biy)Meydana geldikleri orijin bakımın­dan aynı olup şekil ve ödevleri başka olan organlara denir. Meselâ memeli­lerin ön üyeleri ile, kuşların kanatları aynı yerden meydana geldikleri halde ödevleri değişiktir.

-->
May1
HOMOZİGOT
Categories: H
0 Comments
HOMOZİGOT(Bk. Arı döl)Genel olarak bir hücrede zar, si-toplazma ve çekirdek olmak üzere üç kısım vardır. (Bk.Zar, sitoplazma ve çekirdek)XVII. yüzyılda yaşamış olan İngi­liz bilim adamı Robert Hooke çok mercekli mikroskobu ile şişe manta­rından ince bir kesit alarak incelemiş ve gördüğü delikleri anlatmak için HÜCRE kelimesini kullanmıştır.Bundan sonra birçok bitki ve hayvan­lar üzerinde yapılan mikroskopik ça-lışmalarıdan alınan sonuçların değer­lendirilmesi ve hücrelerin canlıfarın ortak temel birimleri olduğu sonucu­nun çıkarılabilmesi XIX. yüzyıla ras-lar. XIX. yüzyılın en önemli teorile­rinden biri olan Hücre Teorisinin yer­leşmesinde ve hücre hakkındaki bil­gilerimizin genişletilmesinde, elek­tron ve faz-kontrast mikroskobu gibi yeni araçların ve boyama tekniğinin önemli rolü olmuştur. Yeni araçlar icat edildikçe, hücre hakkındaki bil­gimiz daha da artacaktır.

-->
May1
HORMON
Categories: H
0 Comments
HORMON(Biy)Çok hücreli canlılarda iç salgı bezlerinin salgıladıkları ve hayvan­larda sinir sistemi ile birlikte düzen-leştirici olarak görev yapan organik maddelerdir.İç salgı bezlerinden doğrudan doğruya kana salgılanır ve salgılan­dıkları yerden uzak olan vücut kısımla­rında, özel olaylara etki ederler. İnsan ve diğer omurgalı hayvanlarda bulu­nan hormonların, böceklerde ve diğer birçok omurgasız hayvanlarda da bu­lunduğu son araştırmalarla ortaya konmuştur. Dolaşım sistemi bulunan canlılarda genel olarak kan ile dağıtı­lan hormonlar, diğer hayvanlarda hüc­reden hücreye geçerek yayılırlar.Bitkilerde de hormon bulunur; bitkilerin büyümesini ve diğer hayat-sal olaylarını düzenler. Bitki hormon­ları çok az miktarlarda oluşurlar ve oluştukları kısmın dışında görev alır­lar.

-->
May1
HÜCRE
Categories: H
0 Comments
HÜCRE(Biy)Canlıların temel yapı birimidir Mikronla ölçülecek kadarküçük olmak­la beraber, çok karışık yapıdadır. Hücreler bağımsız oldukları halde çok hücrelilerde birlikte iş görürler. Bü­tün canlılar hücrelerden ve hücrelerin meydana getirdiği maddelerden yapılmıştır. Bir hücre ya tek başına bir canlıdır, ya da çok hücreli bir can­lıyı meydana getiren milyonlarca hüc­reden bir tanesidir. Virüs­ler ise, canlı olmalarına rağmen hücre yapısında değildirler. Yapıları çekir-dekmaddesiyle (DNA veya RNA) bir çeşit kılıftan ibarettir.Genel olarak bir hücrede zar, si-toplazma ve çekirdek olmak üzere üç kısım vardır. (Bk.Zar, sitoplazma ve çekirdek)XVII. yüzyılda yaşamış olan İngi­liz bilim adamı Robert Hooke çok mercekli mikroskobu ile şişe manta­rından ince bir kesit alarak incelemiş ve gördüğü delikleri anlatmak için HÜCRE kelimesini kullanmıştır.Bundan sonra birçok bitki ve hayvan­lar üzerinde yapılan mikroskopik ça-lışmalarıdan alınan sonuçların değer­lendirilmesi ve hücrelerin canlıfarın ortak temel birimleri olduğu sonucu­nun çıkarılabilmesi XIX. yüzyıla ras-lar. XIX. yüzyılın en önemli teorile­rinden biri olan Hücre Teorisinin yer­leşmesinde ve hücre hakkındaki bil­gilerimizin genişletilmesinde, elek­tron ve faz-kontrast mikroskobu gibi yeni araçların ve boyama tekniğinin önemli rolü olmuştur. Yeni araçlar icat edildikçe, hücre hakkındaki bil­gimiz daha da artacaktır.

-->
May1
HÜCRE BÖLÜNMESİ
Categories: H
0 Comments
HÜCRE BÖLÜNMESİ (Biy)Bir hücrenin iki hücre meydana getirmesi olayıdır. Meydana gelen her hücre, belirli büyüklüğe kadar büyür ve tekrar bölünür. Hücreler bölünerek yeni hücreleri meydana ge-tirirken iki dönem geçirirler. Birinci­si, çekirdeğin kendi eşini yapması, ikincisi sitoplazmanın bölünmesidir. Canlı bir hücreli veya çok hücreli ol­sun bir hücrede bölünme olayı temel olarak aynıdır. Fakat hayvan ve bitki hücrelerinde bazı değişiklikler göste­rir. Bakterilerin belirli bir çekirdeği olmadığı için önce kromozomu sonra hücresi ortadan bölünür. Terliksi hayvanda bölünme sırasında, büyük çekirdek ortasından boğumlanarak ikiye ayrılır. Küçük çekirdek mitozla bölünür fakat bu bölünme sırasında çekirdek zarı parçalanmadan kalır (gizli mitoz) Çok hücreli canlıların vücut hücrelerinde görülen Mitoz bö­lünme sonucunda, bir ana hücreden meydana gelen iki oğul hücrede aynı sayıda kromozom bulunur. Eşeyli ola­rak çoğalan canlılarda görülen mayoz bölünme ise üreme organlarında sperma ve yumurta hücresi olgunla­şırken görülür, burbölünme sonucu oluşan eşey hücrelerinde kromozom sayısı yarıya iner, böylece dölden, dö­le kromozom sayısı değişmez. Mitoz ve Mayoz hücre bölünmeleri için ay-N rint il ı bilgi (Bk. Mayoz ve Mitoz)

-->

Hiç yorum yok: