HACİM
Categories: H
0 Comments
HACİM(Kim)cismin işgal ettiği üç boyutlu uzayın ölçüsüdür. Her cismin bir hacmi vardır. Hacim bütün maddelerin ortak temel özellikleridir. Hacim birimi C.G.S birim sisteminde cm3, M.K.S birim sisteminde m3 tür. Her iki birimin de alt ve üst katları biner biner büyür ve küçülür. Ayrıca hacim ölçüsü olarak litre de çok kullanılır: 1 litre = 1dm3 = 1000 cm3 = 1000 mililitredir. Bir cismin hacmiyle, ağırlığı ve özgül ağırlığı arasında değişmez bir bağıntı vardır.Hacim ile maddeleri ayırt edemeyiz. Aynı hacimde iki maddeye her zaman aynı maddedir diyemiye-ceğimiz açıktır. Geometrik bakımdan düzgün olan şekillerin hacmi, bazı formüllerle kolayca hesaplanabilir.Örneğin, dikdörtgenler prizmalı şeklinde oian sınıfınızın hacmini eni, boyu ve yüksekliğini çarparak bulabilirsiniz. Vküp = a3dür. Vsilindir=Trr2h Vkure=-TTr3dürDüzgün olmayan cisimlerin hacimlerinin ölçülmesi dereceli silindirlerle bulunabilir.Bir dereceli silindire yarısına kadar su koyarak hacmini okuruz. Sonra dereceli silindiri hafifçe yana eğerek kaba girebilecek büyüklükte olan katı cismi kenardan kaydırarak suyu bırakıp, sıvı ve katı cismi toplam hacmini okuruz. Bu toplam hacimden, suyun hacmini çıkarırsak cismin hacmi bulunur.
window.google_render_ad();
window.google_render_ad();
-->
May1
HACİM BİRİMLERİ
Categories: H
0 Comments
window.google_render_ad();
HACİMBİRİMLERİ(Flz)Metre sisteminde uzunluk birimi metre (m), yüzey birimi metrekare (m2), hacim birimi de metreküp (m3) dür. Dikkat edilecek olursa metre, bir boyutlu cisimleri (metrenin derecesinin bir olmasından dolayı -m1-) metrekare, iki boyutlu -yüzey teşkil eden-Gisimleri (metrenin derecesinin iki olmasından dolayı -m?-), metreküp üçboyutlu -hacim teşkil eden- cisimleri (metrenin derecesinin üç olmasından dolayı-m3-) ölçmekte kullanılır.Eğer hacim bulmuşsak kullandığımız birime göre (cm, dm, m, hm,..-v.b.) değeri yazar derecesine -üzerine- üç yazarak birimi tamamlamış oluruz.Hacim birimi m3>dür. Bunun alt” ve üst katları ise şöyledir.Üst katlar: km3, hm3, damAlt katlar: dm3 , cm3 mm3Bunları bir tablo halinde gösterelim.. 3, 3 . 3km hm dam m dm cm mmÜst katlar Alt katlarÜst katlardan alt katlara doğru; gidilirken sağa doğru, alt katlardan üst katlara gidilirken ise sola doğru işlem yapılır.Hacim birimleri biner biner büyür ve küçülürler.1 m3 =1000 dm idam =1000 m 3 1 hm =1000 dam 1 km =1000 hm1 dm =1000 cm3 1 cm3 =1000 mmHACİMBİRİMLERİ(Flz) Not: m3, dm3 , cm3, mm3 dam3, hm3 km3 olarak yazılan birimlerin dereceleri-üzerlerindeki sayılar- üç sıfırlı sayılarla (biner biner) büyüyüp, küçüleceklerini belirtir.ÖRNEK İŞLEMLER:1-) 10 m3 = kaç dm3 eder?10 m3 = 10000 dm*eder. (m3 den dm3le geçiş istendiğinden üst kattan ait kata geçme işlemini gerektirir. Bu ise sağa doğru işlemle olur
-->
May1
HALKA DİZİLİŞlT YAPRAK
Categories: H
0 Comments
HALKA DİZİLİŞlT YAPRAK (Biy)Yaprakların dal üzerindeki diziliş biçimlerinden biridir. Bu durumda dal üzerinde bulunan düğümlerden (boğumlardan) ikiden fazla yaprak çıkar. Zakkum bitkisinde üç yaprak, yapışkan otunda daha fazla yaprak bir boğumdan çıkar. Bütün yapraklarının gövdede düzenli sıralanışı gibi bu durumda da birbirini takip eden yapraklar arasında açılar, daima sabittir ve üst halkanın yaprakları, alttakilerin aralarına rastlarlar.
-->
May1
HALKALI SOLUCANLAR
Categories: H
0 Comments
HALKALISOLUCANLAR (Biy)________Çok hücreli hayvanların solucanlar şubesinin bir sınıfıdır. Bu sınıfta toprak solucanı, deniz solucanı, sülük gibi hayvanlar vardır.TOPRAK (YER) SOLUCANI:Toprağa karışmış organik maddeleri toprakla beraber yiyerek besle-nir, fakat, toprak sindirilmediğinden tekrar ufalanmış halde anüsten atılır. Solucanlar bu suretle toprağın havalanmasına ve ufalanmasına neden ol-duklarmdan tarım bakımından çok faydalı hayvanlardır. Bununla beraber pek fazla çoğalacak olurlarsa tahıl ve sebze bahçeleri ne zarar veri rler. SÜLÜK: Tatlı sularda yaşar. Deri solunumu yapar. Türkrüklerinde kanın pıhtılaşmasına engel olan hirudin denilen bir madde bulunur. Bu sayede sülük kan emer. Sülük başlarından kan pıhtılaşmasını geciktiren veya önleyen ilaç yapılır.Periyodik sistemin VIIA grubunda bulunan fluor (F2), klor (Cl2 ), brom (Br2), İyot (I2)elementlerimetallerle doğrudan doğruya birleşerek tuz meydana getirirler. Bu kimyasal özelliklerinden dolayı bu dört elemente tuz yapan anlamına gelenHALOJEN adı verilir. Halojenlerin bazı özellikleri cetvelde gösterilmiştir.Halojenlerin diğer özelliklerini şöyle sıralayabiliriz.1-Çok aktif elementlerdir. Bu nedenle serbest halojen yoktur. Yerkabuğunun %0,2 si klor, %0,1′i fluor, %0,001′i brom, %0,Q01′i iyottur.Denizlerde büyük miktarda klor, brom, iyot bileşikleri vardır. Deniz suyunda CL: Br:l oranı 1200:12:1 dir.2-Elementel halde bulunan halojenler kararlı ve iki atomlu moleküller halindedir.HALOJEN ASİTLERİ (Kim)Halojenlerin hidrojen ile olan bi-eşikleri renksiz, keskin kokulu ve avada sis yapan gazlar olup sudaki özelti leri asit özelliği gösterir. HF hidrofluorfk asit), HCI (hidroklorik asitJHBr (hidrobromik asit), Hl (hid-roiyodik asit) halojen asitleridir. Halojen asitleri içinde en zayıf olanı HF, en kuvvetlisi ise Hl dır. Hidro-fluorik asit cama etkidiği için cam kaplara konmaz, kurşun veya plastik (bakalit, politen) kaplarda saklanır. HF, kum (Sı’O2) ve bileşiminde SiO2 bulunan cama etkir, uçucu silisyum tetrafluorur yapar.4 HF + SİO3-> 2 H2O + Si F4f (Gaz;silisyum tetraflorür Saf klorlu hidrojenin damıtık suda eritilmesinden meydana gelen HCI (hidroklorik asit) renksizdir. Fakat ticarette tuz ruhu adı ile satılan hidroklorik asidin rengi, içinde demir bileşikleri ve yabancı maddeler bulunması yüzünden sarıdır. Derişik hidroklorik asidin öz ağırlığı 1,”l9gr/cm3dir.Derişik hidroklorik asit şişesinin kapağı açıldığı zaman, keskin kokulu klorlu hidrojen gazı çıkar ve bu gaz havada sis yapar. Hidroklorik asit aktiftik sırasında hidrojenden evvel gelen metallere etki eder. Klorürtuzlarını yapar. Hidrojen çıkar.Hidroklorik asit birçok metal oksitleri ve metal hidroksitleri üzerine etki yaparak metal klorürleriyle, suyu meydana getirir.ZnO + 2HCI———>ZnCI2 + H2O(Çinko (Hidroklorik (Çinko (su) oksit) asit) klorür)Zn (0H)2 + 2HCI——*Zn Cl 1 (su)(çinko (hidroklorik (çinko
hidroksit) , asit) klorür)3 hacim HCI ile 1 hacim HNO3 karışımı kralsuyu (altın suyu) adını alır, altın ve platine etki eder.Hidroklorik asit metallerin pasını, taşların kirini temizlemekte, kazan taşlarını yok etmekte, lehimcilite, glikoz,tutkal, jelatin, boya maddeleri ve başka birçok bileşiklerin elde edilmesinde kullanılır. Hidroklorik’ asit midesuyundada bulunur.Halojen asitleri, asitlerin bilinen bütün özelliklerini gösterir. (Bk. asitler.)
-->
May1
HAMAMBÖCEĞİ
Categories: H
0 Comments
HAMAMBÖCEĞİ (Biy)Böcekler sınıfının düz kanatlılar takımından, ev, fabrika, lokanta, fırın gibi yerlerde yaşayan yassı vücutlu bir böcektir. Gündüz gizlenirler, geceleri dolaşırlar. Uzun antenleri vardır. Bitkisel ve hayvansal besin yerler, insanların besin maddelerini kirleterek, bazı hastalıkları bulaştırırlar. Yurdumuzda iki türüne rastlanmaktadır. Doğu hamamböceği, esmer renklidir, dişilerinizi kanadı yoktur, vücutları 2 cm kadardır. Bir diğer cinsi olan Germen hamamböceği, esmer sarı renklidir, dişi ve erkekleri kanatlıdır, boyları 1 cm kadardır.Hamamböcekleri ile savaşırken kimyasal ilaçların yanısıra tozşeker ile Borax yuğrulur ve gezindikleri yerlere bırakılırsa iyi sonuç alınır.
-->
May1
HAMSİ
Categories: H
0 Comments
HAMSİ (Biy)Sırtı esmer, karnı gümüş gibi parlak olan küçük, kemikli bir balıktır. Tipik Karadeniz balığıdır. İki çeşidi vardır. Birinci çeşidi yumurtlamak için Karadeniz’den Marmara ve Çanakkale’ye gelir, izmit Körfezi ve Mudanya bölgelerinde yumurtlar ve tekrar Karadeniz’e döner. İkinci çeşidi ise Azak denizinde yumurtlarlar, yavruları orada büyür, kış yaklaşırken, Kafkas kıyılarından Trabzon, Samsun ve Sinop sahillerine yayılırlar. İlkbaharda tekrar Azak Denizi sahillerine dönerler.Yurdumuzda kışın avlanmaya başlanır. Büyük bir kısmını köpek balıkları yer. Çok avlandığı zaman yenilmeyen hamsiler gübreolarak kullanılır.
-->
May1
HAPLOİD
Categories: H
0 Comments
HAPLOİD (Biy)Eşey hücreleri olan sperma ve yumurta hücresi (oosfer), diğer hücrelerdeki kromozom sayısının yarısı kadar kromozom taşırlar. Buna haplo-id kromozom sayısı denir ve (n) ile gösterilir.
-->
May1
HARÇ
Categories: H
0 Comments
HARÇ (Kim)Yapılarda tuğla ve taşları pekiştirmek, ya da duvarları sıvamak için kullanılan kireç, kum, çimento gibi malzemeyi su ile karıştırarak yapılan çamurdur. Adi harç bir ölçü sönmüş kireç, dört ölçü kum, yeteri kadar su ile karıştırılarak elde edilir. Koyu bu-iamaca adi harç veya hava harcı denir. Harcın içindeki kireç havadan karbondioksit alarak kireçtaşını meydana getirir ve sertleşir. Kum karışımı gözenekli yapar ve havanın içeri girmesini sağlayarak sertleşmeyi hızlandırır ve her tarafta olmasını sağlar. Harç sertleşirken suyunu kaybederek kurur. Sertleşme dışarıdan içeriye doğru olur. Harç sertleşirken yapısında meydana gelen kimyasal değişme şöyledir.Kireç + Karbon — harcı dioksit ■ Kireç taşı + Su Oluşan bu sudan dolayı yeni yapılan evler nemli olur. Su kireci ile yapılan harca su HARCI denir. Su kireci, belli oranda kil ile kireçtaşının beraber ■yakılmasıyla elde edilir. Su harcı bazen yağlı kireç, ince kil ve kum ile de yapılır. Bu harç su altında sertleşir.
-->
May1
HAREKET
Categories: H
0 Comments
HAREKET(Fiz)Yer değiştiren bir noktaya, hareket ediyor elenir. Bir noktanın hareketli olup olmadığını anlamak için, sabit bir yere göre yer değiştirip değiştirmediğine bakmak lazımdır. Zi-ra, yan yana duran iki trenden birisinin hareket etmesi halinde biz içinde bulunduğumuz trenin mi yoksa yanımızdaki trenin mi harekete geçtiğini anlayamayız. Bunu tam tesbit etmek için sabit bir yer (bir ağaç, bir direk, v.b.) seçeriz. Bu yere göre biz yer de-ğiştiriyorsak bizim bulunduğumuz tren yer değiştiriyordur. Eğer biz yer değiştirmiyorsak (sabit yere göre) yanımızdaki tren hareket ediyordur.Yer değiştiren -hareketli- nokta belirli zamanlarda belirli noktalarda bulunur. Bu noktaların geometrik yeri (noktaların birleştirilmesi) hareketlinin yörüngesini meydana getirir.Hareket eden cisim doğru üzerinde hareket ediyorsa yörüngesi doğrusaldır, harekette doğrusal harekettir. Eğer, cisim sabit hızla (eşit zaman aralıklarında eşit yo’Jar alarak) hareket ediyorsa, harekete düzgün doğrusal hareket denir. Şayet cisim değişen bir hızla hareket ediyorsa (eşit zaman aralıklarında eşit hızlar alarak), böyle bir harekete de düzgün değişen doğrusal hareket denir. Değişen hareketi, a) Düzgün hızlanan doğrusal, b) Düzgün yavaşlayan doğrusal olmak üzere ikiye ayırabiliriz.Not: Hareketlinin yörüngesine göre, harekete isim verilir (hareket adlandırılır). Hareketlinin yörüngesi doğru ise doğrusal, eğri ise eğri sel, daire ise dairesel. ..v.b hareket denir.Bir zaman birimi (1 dakika, 1 saniye, 1 saat, ..v.b) içinde alınan yola hız denir.Hız= Yol I _ sZaman t tHız yol ve zaman birimlerine bağlı olarak değer alır. Yol metre (m) olarak, zaman da saniye~(sn) olarak alınırsa hız birimi (metre/saniye (m/sn) olarak bulunur. (M.K.S. ve M.Kf.S birim sistemleri Bk . birim sistemleri.) Yol, cm, olarak zaman da saniye olarak alınırsahız birimi cm/sn olarak bulunur. (C.G.S. birim sistemi)Birim sistemlerinin dışında (haricinde) en çok kullanılan hız birimi kilometre/saat (km/h) dir. Bu birim vasıtaların hızlarının belirlenmesinde kullanılır.
-->
May1
HAREKETLİ MAKARA
Categories: H
0 Comments
HAREKET ENERJİSİ(Bk. Enerji) HAREKETLİ MAKARA(Flz)Sağlamca bir ipin bir ucunu yüksek bir yere sabitleyelim (bağlayalım) inuüctride ve sanayide hareketli makara kullanırken genellikle ip yerine zincir ve telden faydalanılır.Bu ipi makaranın etrafındaki (çevresindeki oluktan (yuvadan) geçirelim- Diğer ucundan tutarak, makaranın aşağıya ve yukarıya yuvarlanmasını sağlayalım (Elimizdeki ucu yukarıya kaldırırsak makara da yukarıya doğru hareket eder. Elimizdeki ipin ucunu aşağıya indirirsek makara da aşağıya doğru yuvarlanarak ha-reket eder). Bu özellikten yararlanarak makaranın eksenine asılan bir yükün makara ile birlikte hareketi sağlanarak yükün yukarıya çıkarılması veya aşağıya indirilmesi gerçekleştirilir. Hareketli makaraya kaldırılacak yükün yarısı kadar bir kuvvet uygularsak yükü dengede tutabiliriz. Halbuki sabit (basit) makarada yüke eşit bir kuvvet uygulamamız gerekiyordu (Bk . basit makara). Bundan dolayı hareketli makara basit (sabit) makaraya göre daha faydalı (avantajlı) olurHareketli makaradakuvvet-yük/2 formülü kullanılarakuygulanacak kuvvet hesap edilebilirNot: Bu düzende makaranın ağırlığı da yüke ilave edilir, örnek: Makaranın ağırlığı 40 gr ise, kaldırılacak yükte 500 gr. ise, ipin ucuna 270 gr.lık kuvvet uygulanması gerekir.
-->
May1
HAŞHAŞ
Categories: H
0 Comments
HAŞHAŞ (Biy)Çift çenekti bitkilerin gelincik-giİler fa.nilyasmdan bir yıllık bir bitkidir. Bitki beyaz bir süt taşır. Mey-vası kapsül tiptedir. Yetiştiricilerin kelle adını verdikleri kapsüllerin çi-zilmesiyle akan bu sütlü sıvı kısa birsüre sonra kurur ve sertleşir. Bu kı-sımlarkazılır, ıslatılır ve yoğrulur. Afyon elde edilir. Afyon’dan tıpta kullanılan morfin adında uyuşturucu bir madde elde edilir. (Zehirli bitki = tıbbi bitki). Haşhaşın ayrıca tohumlarından yağ çıkarılır, bu yağdan yemeklik olarak faydalanıldığı gibi sabun da yapılır.
-->
May1
HAVA
Categories: H
0 Comments
Hava, yeryüzünün etrafını saran, içinde canlıların yaşayabileceği bir gaz karışımıdır. Yeryüzünü saran hava, kalınlığı 80 km’yi bulan atmosferi yapar. Atmosfer yüksekliği, deniz seviyesinden itibaren ölçülür. Havanın yoğunluğu, sıcaklığı ve basıncı yükseklere çıkıldıkça azalır. Bu durum, atmosfer olaylarının meydana geldiği 80 km. boyunca devam eder. 80 km’lik yüksekliğe kadar hava oldukça seyrekleşir ve yoğunluğu da büyük ölçüde düşer (Bk. Barometre). Eğer, havanın yoğunluğ uyükseklikle azalmamış olsa idi, atmosfer yüksekliği 8 km. kadar olacaktı. 80 km’den sonra hava oldukça çok seyrekleşerek devam eder. Havanın yüksekliğinin ölçülmesi doğrudan mümkün olmamakla birlikte, birtakım olayların gözlenmesi ve incelenmesi ile bu yüksekliğin 600-1000 km. civarında olduğu tahmin edilmektedir.
Dünyamızı saran havanın (Atmosferin), Troposfer tabakası yerden 11 km. yüksekliğe kadar sürer, ilk 4-5 km’lik kısmında basınç değişiklikleri nedeniyle önemli hava akımları oluşur. Su buharı, organik ye inorganik tozlar bu tabakada bulunur. 5-11 km. arasında önemli hava akımları yoktur.
Strosfer tabakası, yerden 11-80 km. yüksekte bulunan bir hava tabakasf-dır. Hava devamlı durgundur. Su buharı ve buna bağlı olarak bulutlar bulunmaz. Bu tabakada sıcaklık çok düşük olup -50° C ile -90° C arasında değişir. Bu tabakanın üstünde ise sıcaklık daha azdır ve tam bir karanlıktır. Yerden uzaklaştıkça hava seyrekleşir, basınç düşer, nem azalır. 7000 metre yüksekte solunum yapamayız. 36000 metrede basınç sıfıra yaklaşır. 8000 metrede nem deniz seviyesindeki nemin 1/13′ü kadardır. Atmosferden başka hidrosferde erimiş olarak, litosferin yüzeyinde toprakla karışmış olarak önemli miktarda hava bulunur. Hava çeşitli gazların karışmasıyla oluşmuştur. Bu gazlar ve hacimsel oranları şöyledir. % 78 azot, % 21 oksijen, % 0.03 karbondioksit, % 94 soygazlar, su buharı, H2S, SO2, H2, ve tozlar. Geri kalan miktar ise nadir gazlardır
-->
May1
HAVA TAHMİNİ
Categories: H
0 Comments
Bir yerin çevresindeki hava basıncının bilinmesi, o yerdeki havanın nasıl olacağını önceden tahmin için gereklidir.
Meteoroloji istasyonlarında her gün, belli saatlerde, hava basıncı ölçülür. Belli bir merkezde aynı saatlerde basınçları aynı olan yerler, harita üzerinde birleştirilerek izobar haritaları çizilir.
Rüzgarların hızları, izobar çizgilerinin aralıklarından belli olur. (Rüzgarlar, basıncın yüksek olduğu taraftan, basıncın alçak olduğu tarafa eserler). İzobarların sık oldukları yerlerde rüzgarların hızları fazladır. Havanın açık veya kapalı sıcak veya serin olması rüzgarların esiş yönlerine bağlıdır.
İzobarlar, kapalı eğriler meydana getirirler. Bu eğrilerin içifte doğru gidildikçe basınç yüksekliyorsa bu eğrilerin çevreledikleri merkeze, yüksek basınç merkezi aksi takdirde eğrilerin ortasına doğru gidildikçe basınç düşüyorsa bu eğrilerin çevreledikleri merkeze alçak basınç merkezi denir.
Yüksek basınç merkezlerinde hava sisli veya açık, alçak basınç merkezlerinde de hava kapalı veya yağışlı olur.
Açık hava basıncını ölçmeye yarayan’barometre yüksekliğindeki değişikliklerden havanın nasıl olacağı tahmin edilebilir.
-->
May1
HA VERS KANALLARI
Categories: H
0 Comments
Uzun kemiklerin gövde kısmında, sert kemik dokuda kemiğe paralel olarak uzanan kanallardır. Çapları 30-40 mikron kadardır. Kemik hücrele-. rini besleyen kandamarları ile sinirlerin geçtiği yerdir
-->
May1
HAVUÇ
Categories: H
0 Comments
Maydanozgiller familyasından, kökünden faydalandığımız bir bitkidir. Kazık kökü besin depo eder. Karbonhidratın yanı sıra içinde kırmızı-sarı renkli karoten = provitamin A bulunur. Vücuda provitamin A şeklinde giren karoten karaciğerde A vitamini halini alır. Sağlıklı büyümede, özellikle gece görmezlik durumlarında faydalıdır.______
-->
May1
HAYVANSAL ISI
Categories: H
0 Comments
Hayvanlarda, besinlerin oksijenle yanması sonucu meydana gelen ısı enerjisine HAYVANSAL ISI denir. Bu ısı kaslarda ve karaciğerde oluşur. Buharlaşma, ışıma ve iletim yoluyla kaybolmaktadır.Vücut ısısı sabit olan hayvanlar (sıcakkanlılar) yanında, hayatsal faaliyetlere göre değişen (soğukkanlı) hayvanlar da vardır. İnsanda normal ısı (36-37°C), kirpilirde35°C, kuşlarda41-42°C’dir
-->
May1
HAVANIN NEMİ
Categories: H
0 Comments
Sert kayalar, hava ve atmosfer etkisiyle bozulur ve parçalanırlar. Havanın bu yıpratıcı etkisi mekanik ve kimyasal olmak üzere iki çeşittir. Çöllerdeki kayaların, gündüzün kavurucu sıcağında genleşip, gecenin sert soğuğunda büzülerek, sonunda çatlayıp ufalanmasrhavanın mekanik yıpratıcı bir etkisidir. Kimyasal etki, havada bulunan çeşitli gazların bazı kayalarda bulunan minareleri değişikliğe uğratmaşıdır. Yağmur suyundasüre sonra kurur ve sertleşir. Bu kı-sımlarkazılır, ıslatılır ve yoğrulur. Afyon elde edilir. Afyon’dan tıpta kullanılan morfin adında uyuşturucu bir madde elde edilir. (Zehirli bitki = tıbbi bitki). Haşhaşın ayrıca tohumlarından yağ çıkarılır, bu yağdan yemeklik olarak faydalanıldığı gibi sabun da yapılır
-->
May1
HAVA
Categories: H
0 Comments
Hava, yeryüzünün etrafını saran, içinde canlıların yaşayabileceği bir gaz karışımıdır. Yeryüzünü saran hava, kalınlığı 80 km’yi bulan atmosferi yapar. Atmosfer yüksekliği, deniz seviyesinden itibaren ölçülür. Havanın yoğunluğu, sıcaklığı ve basıncı yükseklere çıkıldıkça azalır. Bu durum, atmosfer olaylarının meydana geldiği 80 km. boyunca devam eder. 80 km’lik yüksekliğe kadar hava oldukça seyrekleşir ve yoğunluğu da büyük ölçüde düşer (Bk. Barometre). Eğer, havanın yoğunluğ uyükseklikle azalmamış olsa idi, atmosfer yüksekliği 8 km. kadar olacaktı. 80 km’den sonra hava oldukça çok seyrekleşerek devam eder. Havanın yüksekliğinin ölçülmesi doğrudan mümkün olmamakla birlikte, birtakım olayların gözlenmesi ve incelenmesi ile bu yüksekliğin 600-1000 km. civarında olduğu tahmin edilmektedir.
Dünyamızı saran havanın (Atmosferin), Troposfer tabakası yerden 11 k’fn. yüksekliğe kadar sürer. İlk 4-5 km’lik kısmında basınç değişiklikleri nedeniyle önemli hava akımları oluşur. Su buharı, organik ve inorganik tozlar bu tabakada bulunur. 5-11 km. arasında önemli hava akımları yoktur.
Strosfer tabakası, yerden 11-80 km. yüksekte bulunan bir hava tabakasf-dır. Hava devamlı durgundur. Su buharı ve buna bağlı olarak bulutlar bulunmaz. Bu tabakada sıcaklık çok düşük olup -50° C ile -90° C arasında değişir. Bu tabakanın üstünde ise sıcaklık daha azdır ve tam bir karanlıktır. Yerden uzaklaştıkça hava seyrekleşir, basınç düşer, nem azalır. 7000 metre yüksekte solunum yapamayız. 36000 metrede basınç sıfıra yaklaşır. 8000 metrede nem deniz seviyesindeki nemin 1/13′ü kadardır. Atmosferden başka hidrosferde erimiş olarak, litosferin yüzeyinde toprakla karışmış olarak önemli miktarda hava bulunur. Hava çeşitli gazların karışmasıyla oluşmuştur. Bu gazlar ve hacimsel oranla-n şöyledir. % 78 azot, % 21 oksijen, % 0.03 karbondioksit, % 94 lar, su buharı, H2S, SO2, H2, ve tozlar. Geri kalan miktar ise nadir gazlardır
-->
May1
HAVA TAHMİNİ
Categories: H
0 Comments
Bir yerin çevresindeki hava basıncının bilinmesi, o yerdeki havanın nasıl olacağını önceden tahmin için gereklidir.Meteoroloji istasyonlarında her gün, belli saatlerde, hava basıncı ölçülür. Belli bir merkezde aynı saatlerde basınçları aynı olan yerler, harita üzerinde birleştirilerek izobar haritaları çizilir.Rüzgarların hızları, izobar çizgilerinin aralıklarından belli olur. (Rüzgarlar, basıncın yüksek olduğu taraftan, basıncın alçak olduğu tarafa eserler). İzobarların sık oldukları yerlerde rüzgarların hızları fazladır. Havanın açık veya kapalı sıcak veya serin olması rüzgarların esiş yönlerine bağlıdır.İzobarlar, kapalı eğriler meydana getirirler. Bu eğrilerin içifte doğru gidildikçe basınç yüksekliyorsa bu eğrilerin çevreledikleri merkeze, yüksek basınç merkezi aksi takdirde eğrilerin ortasına doğru gidildikçe basınç düşüyorsa bu eğrilerin çevreledikleri merkeze alçak basınç merkezi denir.Yüksek basınç merkezlerinde hava sisli veya açık, alçak basınç merkezlerinde de hava kapalı veya yağışlı olur.Açık hava basıncını ölçmeye yarayan’barometre yüksekliğindeki değişikliklerden havanın nasıl olacağı tahmin edilebilir.
-->
May1
HAVAGAZI
Categories: H
0 Comments
Yakılınca ısı ve ışık veren bir gaz karışımıdır. Taş kömürünün kuru kuruya damıtılmasıyla elde edilen koklaşma gazının temizlenmesiyle elde edilen -koklaşma gazının temizlenmesiyle elde edilir. Koklaşma gazı başlıca metan, hidrojen ve karbon monoksit karışımıdır. İçinde az miktarda kükürtlü, azotlu bileşikler de vardır. Kötü kokan ve zehirli olan bu maddeler giderildikten sonra koklaşma gazı havagazı adını alır. Havagazı içinde yaklaşık olarak %50-hidrojen %35 metan, %10 karbon monoksit, %5 hidrokarbon (etilen, asetilen) vardır. Havagazı fabrikalarında elde edilir
-->
May1
HEMOFİLİ
Categories: H
0 Comments
: Kalıtsal olarak soylara geçen kanın pıhtılaşmaması veya çok yavaş olarak pıhtılaşması kusurudur. Erkeklerde görülür, kadınlar iletici durumdadır. İleri derecede hemofiliden insanlar küçük bir yara yüzünden meydana gelen kanamadan ölebilirler.Kendi aralarında evlenmelerden ötürü ençok kral ailelerinde görülür. (XIX. yüzyılda ve XX. yüzyılın başında.)
-->
May1
HEMOGLOBİN
Categories: H
0 Comments
HEMOGLOBİN (Biy)Omurgalı hayvanların alyuvarlarında ve ba;ı omurgasız hayvanların plâzmalarında bulunan, protein gurubuna bağlı demirli bir bileşiktir( pigment). Kana kırmızı rengi veren maddedir. 100 gr kanda 13-14 gram kadar hemoglobin bulunur. Hemog-lobin.akciğerlerden oksijeni dokulara taşır. Moıumsu renktedir. Oksijen ile bağlanınca, parlak kırmızı renkli ok-sihemog/obine dönüşür. Kan oksijeninin ortalama %98′i hemoglobinle, %2’si plâzmayla taşınır. Karbondioksitin ise % 5′i plazmada çözünmüş olarak taşınır. Geri kalan % 85′i bikarbonat iyonu halinde yine plazmayla % 10′u da hemoglobine bağlanmış o/arak taşınır.
-->
May1
HENRY KANUNU
Categories: H
0 Comments
HENRYKANUNU(Kim)Bir gazın bir sıvı içerisindeki çözünürlüğü, sıvı ile temasta bulunan gazın kısmi basıncı ile doğru, sıcaklık ile ters orantılıdır. Yâni, gazın sıvı içindeki çözünürlüğünü artırmak için basıncı artırıp, sıcaklığı düşürmek gerekir. Gazoz yapılırken suya basınçla karbondioksit gönderilir. Şişenin kapağı açıldığı zaman basınç düşer, çözünürlüğü azalan karbondioksidin fazlası dışarı çıkar, gazoz köpürür.
-->
May1
HAVA TAHMİNİ
Categories: H
0 Comments
HAVA TAHMİNİ(Flz)Bir yerin çevresindeki hava basıncının bilinmesi, o yerdeki havanın nasıl olacağını önceden tahmin için gereklidir.Meteoroloji istasyonlarında her gün, belli saatlerde, hava basıncı ölçülür. Belli bir merkezde aynı saatlerde basınçları aynı olan yerler, harita üzerinde birleştirilerek izobar haritaları çizilir.Rüzgarların hızları, izobar çizgilerinin aralıklarından belli olur. (Rüzgarlar, basıncın yüksek olduğu taraftan, basıncın alçak olduğu tarafa eserler). İzobarların sık oldukları yerlerde rüzgarların hızları fazladır. Havanın açık veya kapalı sıcak veya serin olması rüzgarların esiş yönlerine bağlıdır.İzobarlar, kapalı eğriler meydana getirirler. Bu eğrilerin içifte doğru gidildikçe basınç yüksekliyorsa bu eğrilerin çevreledikleri merkeze, yüksek basınç merkezi aksi takdirde eğrilerin ortasına doğru gidildikçe basınç düşüyorsa bu eğrilerin çevreledikleri merkeze alçak basınç merkezi denir.Yüksek basınç merkezlerinde hava sisli veya açık, alçak basınç merkezlerinde de hava kapalı veya yağışlı olur.Açık hava basıncını ölçmeye yarayan’barometre yüksekliğindeki değişikliklerden havanın nasıl olacağı tahmin edilebilir.
-->
May1
HAVA GAZI
Categories: H
0 Comments
HAVAGAZI (Kim)Yakılınca ısı ve ışık veren bir gaz karışımıdır. Taş kömürünün kuru kuruya damıtılmasıyla elde edilen koklaşma gazının temizlenmesiyle elde edilen -koklaşma gazının temizlenmesiyle elde edilir. Koklaşma gazı başlıca metan, hidrojen ve karbon monoksit karışımıdır. İçinde az miktarda kükürtlü, azotlu bileşikler de vardır. Kötü kokan ve zehirli olan bu maddeler giderildikten sonra koklaşma gazı havagazı adını alır. Havagazı içinde yaklaşık olarak %50-hidrojen %35 metan, %10 karbon monoksit, %5 hidrokarbon (etilen, asetilen) vardır. Havagazı fabrikalarında elde edilir.
-->
May1
HEMOFİLİ
Categories: H
0 Comments
HEMOFİLİ(Biy)Kalıtsal olarak soylara geçen kanın pıhtılaşmaması veya çok yavaş olarak pıhtılaşması kusurudur. Erkeklerde görülür, kadınlar iletici durumdadır. İleri derecede hemofiliden insanlar küçük bir yara yüzünden meydana gelen kanamadan ölebilirler.Kendi aralarında evlenmelerden ötürü ençok kral ailelerinde görülür. (XIX. yüzyılda ve XX. yüzyılın başında.)
-->
May1
HEMOGLO
Categories: H
0 Comments
HEMOGLOBİN (Biy)Omurgalı hayvanların alyuvarlarında ve ba;ı omurgasız hayvanların plâzmalarında bulunan, protein gurubuna bağlı demirli bir bileşiktir( pigment). Kana kırmızı rengi veren maddedir. 100 gr kanda 13-14 gram kadar hemoglobin bulunur. Hemog-lobin.akciğerlerden oksijeni dokulara taşır. Moıumsu renktedir. Oksijen ile bağlanınca, parlak kırmızı renkli ok-sihemog/obine dönüşür. Kan oksijeninin ortalama %98′i hemoglobinle, %2’si plâzmayla taşınır. Karbondioksitin ise % 5′i plazmada çözünmüş olarak taşınır. Geri kalan % 85′i bikarbonat iyonu halinde yine plazmayla % 10′u da hemoglobine bağlanmış o/arak taşınır.
-->
May1
HİDROJENİN ELDE EDİLMESİ
Categories: H
0 Comments
HİDROJENİN ELDE EDİLMESİ:Hidrojen, laboratuvarlarda ve teknikte çeşitli yollardan elde edilir.1. SUYUN ELEKTROLİZİNDEN:Su sülfürik asit veya baryum hidroksit ile iletken duruma getirilerek genellikle HOFFMAN aygıtında elek-trolizle (elektrik enerjisi harcanarak) ayrıştırılır. Elektroliz devamınca, katottan hidrojen çıkar. Katot musluğu açılarak istenildiği zaman alınır.2. BAZI METALLERİN SUYA ETKİSİNDEN:Sodyum, potasyum, kalsiyum gibi aktif metallere adi sıcakta su etki eder, hidrojen çıkar.2Na + 2H 20—–» 2NaOH + H2(Sodyum) (su) (sodyum (Hidro-hidroksit) jen)Demir, çinko, magnezyum alüminyum gibi metaller kızgın su buharıyla hidrojen verirler.Zn + H2O -(çinko (su (kızgın) buharı) ZnO + H23. KIZGIN KOK KÖMÜRÜ ÜZERİNDEN SU BUHARI GEÇİRMEKLE: 1000-1400° C ye kadar ısıtılmış kok kömürü üzerinden su buharı geçirilince hidrojen ve karbon mo-noksit karışımı olan su gazı (CO + H2) meydana gelir.C + H,O-~Su gazından H2 yi ayırmak için bu gaz karışımı soğutularak üzerine basınç yapılır. Karbon monoksit sıvt-laşır, hidrojen gaz halinde kalır .Ya da su gazı üzerine katalizör etkisiyle su buharı gönderilir. Su gazindaki karbon monoksit•500 P-H2+CO + H2O —^ 2H, + CO2 F2O3denklemine göre hidrojen ve karbon dioksite çevrilir. Çıkan gaz basınç altında suya gönderilir. Karbon diok-sit suda erir. H2 geriye kalır.4. HİDROKARBONLARDAN:Hidrokarbonlar, hidrojenle karbonun bileşikleri olup genellikle petrolün ve doğal gazın bileşiminde bulunurlar. Petrolün damıtılması sonucunda büyük miktarda oluşan metan (CH4) su buharı ile karıştırılırak kızgın borular içinden geçirilirse hidrojen ve karbon monoksit elde edilir.CH4 + H2O——>CO + 3H2(metan)karbonmonoksit,karbon diokside çevrilerek basınç altında suda eritilir. Hidrojen elde edilir. 5. ÇOK SOY OLMAYAN METALLER ÜZERİNE ASİT ETKİSİ İLE:Çinko, magnezyum, alüminyum, demir gibi metallere seyreltik sülfürik asit yadahidroklorikasit etki ettirildiği zaman hidrojen gazı elde edilir.Zn + 2HCI-* ZnCI2+ H2 ÇinkoHidroklorikÇinko Hidrojen . asit, klorürLaboratuvarlarda hidrojen eldeetmek için en uygun metot budur.İstenildiği anda ye sürekli hidrojen sağlamak için KİPP AYGITI kullanılır. Kipp aygıtı üç balondan yapılmıştır. Seyreltik asit, üst balonun ağzından konur. Ortadaki balona lastik tıpa vasıtasıyla musluklu bir cam boru takılır. Üst balonun borusu alttaki balonun dibine kadar uzanır. Ortadaki balona çinko parçaları konur. Seyreltik asit alttaki balonu doldurduktan sonra, ortadaki balonda bulunan çinko parçalarıyla temasa gelir. Bu esnada asidin çinkoya etkisinden meydana gelen hidrojen orta balonda toplanmaya başlar. Bir süre sonra orta balonda biriken gazın basıncı artar, asidin çinko ile teması kesilir ve hidrojen çıkması durur. Musluktan hidrojen alınırsa, gazın basıncı düşer, asit tekrar çinko parçalarıyla temasa gelir ve hidrojenaygıtından istendiği zaman hidrojen alınabilir.FİZİKSEL ÖZELLİKLERİ:Hidrojen renksiz, kokusuz, t sız,hav adam 4,5 defa hafif bir gazd.r. Adi sıcaklıkta 100 hacim suda 2 hacim erir. Yoğunluğu 0,09 gr/litredir. Kaynama noktası -252,7DC, ergime noktası -259,1 °Cdir. Bilinen en hafif elementtir. Gözenekli çeperlerden kolaylıkla geçer. Difüzyon (yayılma) hızı çok büyüktür.KİMYASAL ÖZELLİKLER!Hidrojen adı sıcaklıkta aktif bir element değlidir. Hidrojen-oksijen karışımı 800°C’de ya da elektrik kıvılcımı ile tutuşturulmak suretiyle birleştirilir. Birleşme patlama ile olur İki hacim hidrojen ve bir hacim oksijen karışımına KNAL GAZ (PATLAYİCİ GAZ) denir.2H2+ O2-» 2H2O DH= -68,34 kkal/mol.Denklemde görüldüğü gibi, sıvı halde su meydana geldikten sonra dışarı, mol başına 68,34 kilokalorilik ısı verilir. Bu ısıya suyun teşekkül ısısı denir.Hidrojenin hava ile olan %3-74 oranlarındaki karışımları da tehlikelidir. Bilhassa iki hacim hidrojen ve beş hacim hava karışımı alev temasında çok şiddetli bir patlama yapar. ,Hidrojen klor içinde yakılabilir. Klorla karışımı güneş ışığında şiddetle patlar. Flourladaşiddetle birleşir.H, + CI2-»2HCI H2+ F2 —»2HF‘Hidrojen 500-600°C de 200 atmosfer basınçta, demir katalizörlüğünde azotla amonyağı meydana getirir.N2+ 3H2-»2NH3AmonyakHidrojen sodyum, potasyum, kalsiyum gibi aktif metallerle hidrür-lerini yapar. Bu bileşiklerde hidrojen -1 değerliklidir.H2+ 2Na->-2NaHsodyum hidrûrHidrojen çok kuvvetli indirgen maddedir. CuO, PbO, Fe,O3, Cr203 gibi metal oksitleri indirgeyerek metalleri açığa çıkarır.
üuO + H 2 Cu + KULLANILDIĞI YERLERBitkisel ve hayvansal sıvı yağlar h i drojenlendi ri lerek sertleşti ri li r, çeşitli margarinler elde edilir. Gazyağı, mazot, hatta maden kömürü tozları hidrojenlendirilerek benzin elde edilir. Amonyak eldesinde hidrojen ilkel maddedir. Hidrojen izotopları olan döteryum ve trityum hidrojen bombası imalinde kullanılırlar. Hidrojen eskiden balon ve hava gemilerini doldurmakta kullanılırdı. Çok çabuk tutuştuğu için yerine soygaz helyum kullanılmaktadır. Sıvı hidrojen füze yakıtıdır. Bugün metal kesmede ve metal kaynakçılığında ATOMİK HİDROJEN UFLECİ kullanılmaktadır.Amerikan fencilerinden Dr. Ir-ving Langmuir (1881-1957) Volfram (W) elektrotlar arasındaki elektrik yayından hidrojen gazı geçirmek suretiyle, hidrojen moleküllerini, hidrojen atomlarına parçalamayı bulmuştur.H2 +102000 kal——»2Hmeydana gelen hidrojen atomları, tekrar molekül meydana getirmek üzere birleştirildiği takdirde, parçalanması için verilen enerjiyi, tekrar ‘ dışarı salar. Böylece 4000°C lik bir sı-caklıktemin edilir. Bu üfleçle yapılan kaynaklarda, kaynak yeri oksitlenmez.
(çinko (hidrojen) oksit)
-->
May1
HİDROJEN PEROKSİT
Categories: H
0 Comments
HİDROJEN PEROKSİT(Kim)KULLANILDIĞI YERLERBitkisel ve hayvansal sıvı yağlar h i drojenlendi ri lerek sertleşti ri li r, çeşitli margarinler elde edilir. Gazyağı, mazot, hatta maden kömürü tozları hidrojenlendirilerek benzin elde edilir. Amonyak eldesinde hidrojen ilkel maddedir. Hidrojen izotopları olan döteryum ve trityum hidrojen bombası imalinde kullanılırlar. Hidrojen eskiden balon ve hava gemilerini doldurmakta kullanılırdı. Çok çabuk tutuştuğu için yerine soygaz helyum kullanılmaktadır. Sıvı hidrojen füze yakıtıdır. Bugün metal kesmede ve metal kaynakçılığında ATOMİK HİDROJEN UFLECİ kullanılmaktadır.Amerikan fencilerinden Dr. Ir-ving Langmuir (1881-1957) Volfram (W) elektrotlar arasındaki elektrik yayından hidrojen gazı geçirmek suretiyle, hidrojen moleküllerini, hidrojen atomlarına parçalamayı bulmuştur.H2 +102000 kal——»2Hmeydana gelen hidrojen atomları, tekrar molekül meydana getirmek üzere birleştirildiği takdirde, parçalanması için verilen enerjiyi, tekrar ‘ dışarı salar. Böylece 4000°C lik bir sı-caklıktemin edilir. Bu üfleçle yapılan kaynaklarda, kaynak yeri oksitlenmez.Formülü H2O2 dir. Bileşiminde -2 değerli peroksit (02)”2 grubu vardır. Genel olarak seyreltik asitlerin peroksitler (baryum peroksit, sodyum peroksit gibi) üzerine etkisinden elde edilir. H2SO4 Baryum Süifrük peroksit asit (Baryum (Hidrojen sülfat) peroksit)Saftıidrojen peroksit, yoğunluğu 1,5 gr/cm3 olan, oldukça kıvamlı bir sıvıdır. Dengesiz bir yapıya sahiptir. Işık karşısında patlama şeklinde bozunur. %30′luk çözeltisine ticarette PERHİDROL denir. Birçok amaçlar için eczanelerde oksijenli su adıyla satılan %3′lük çözelti kullanılır. Bu, yanlış verilmiş bir isimdir. Çünkü hidrojen peroksidin ne su ile ve ne de oksijenle hiç bir ilgisi yoktur. Oksijenli su denildiğ zaman, sadece içerisinde fazla miktarda oksijen bulunan su anlaşılır.Hidrojen peroksit hem yükselten, hem de indirgen özellik gösterir. Yükseltgen olduğu için mikropları öldürme özelliğine sahiptir. Bundan dolayı dezenfektan olarak, bifhassa tıpta yaraların temizlenmesiyle ve seyreltik halde gargara yapımakta kullanılır. Hidrojen peroksitsanayinin en önemli ağartıcı vasıtasıdır. Renk açmakta, kürk, gün fildişi, ipekve telekgibi maddeleri ağırtmakta, saçları sarartmakta kullanılır, %3′lük çözeltisi dezenfekte etmekte ve %85 lik çözeltisi ise roketlerde yakacağı yakmakta kullanılır.
-->
May1
HİDROKARBON
Categories: H
0 Comments
HİDROKARBON (Kim)Yapılarında yalnız karbon ve hidrojen bulunan bileşiklerin genel adıdır. Doğal olarak bazı bitkilerde, petrolde, yergazlarında ve kömürde bulunurlar. Kimyasal formülleri bakımından açık zincirli olanlara alifatik hidrokarbonlar, kapalı zincirli olanlara aromatik hidrokarbonlar adı verilir.
-->
May1
HİDROLİZ
Categories: H
0 Comments
HİDROLİZ (Kim)Bir kimyasal bileşimin su tarafından parçalanması demektir. Oluşum sırasında su da parçalanır. Hidroliz terimi yunanca “SUYUN AYRILMASI” anlamına gelir. Bir asit ile baz tuz ve su oluşturur. Bu olaya nö-türleşmedenir. Bunun tam tersi, yani bir tuzun suyun etkisiyle kendisini meydana getiren asit ve baza ayrılması olayı hidrolizdir. Ancakher tuz hidroliz olmaz. Tuzu teşkil eden köklerden birisinin zayıf asit veya zayıf baza ait olması şarttır. Asidi zayıf bazı kuvvetli veya asidi kuvvetli bazı zayıf olan tuzlar hidrolize uğrarlar. Örneğin, alüminyum klorür su ile hidrolize uğrar ve çözeltisi asitik reaksiyon gösterir. Çünkü.AICİJ+3HOH—i> AI(OH), + 3 (Alüminyum (su) Alüminyum kuvvetli klorür) hidroksit asitZayıf baz)denklemine göre AI(0H)3 zayıf baz olup karışımdan çökelek halinde ayrılır.Çözelti sadece kuvvetli bir asit olan HCI nin iyonlarını bulunduracağından asitik bir özellik gösterir. Reaksiyon ortamını turnusol kağıdı ile kontrol edebiliriz. Mavi tur-nusol asitik ortamda kırmızıya döner Evlerimizde kullandığımız sodaNa2CO3) (sodyumkarbonat) çözeltisi aşağıdaki denklemde gösterildiği şekilde hidrolize uğrar.2Na + COs + 2H + 20H -—>2Na + 20(7H2COŞ Zayıf Bazp kuvvetli bazik reaksiyon gösterir. Bildiğimiz yemek tuzu olan sodyum klorür (NaCI) nötr bir reaksiyon gösterir. NaCI deki asit ve baz kökleri, her ikisi de kuvvetli asit ve baza ait olduğundan yemek tuzu hidrolize uğramaz. Bir esterin su ile asit ve alkol oluşturması da hidrolizdir. Bu sabun yapımının temelidir. Besin maddelerinin sindirimi de hidrolizin olduğu başka bir oluşumdur.
-->
May1
HİDROMETRE
Categories: H
0 Comments
HİDROMETRE(Fiz)Sıvıların yoğunluklarını ölçmeye yarayan aletlere hidrometre -veya areometre-denir. Bu aletler archime-des prensibinin uygulama alanlarına girerler. Bu aletler dibi safralanmış ve yukarısında bölümlenrniş bir sapı bulunan tüp şeklindedir. Bunların ağırlıkları sabittir. Bir sıvı içerisine batırıldıkları zaman yerlerini değiştirdikleri sıvının ağırlığı kendi ağırlıklarına eşit oluncaya kadar batarlar. (Archimedes prensibi), sıvı ne kadar haf ifse batma o derece çok olur. (Bk . Archimedes kanun- prensibi)Yoğunlukları ölçmemekle birlikte, asit eriyikleri ve kimya endüstrisinde kullanılan birtakım eriyikler için kullanılan hidrometreler, Baume (Bome) tarafından yapılmış bir me-todla derecelendirilir. Baume 1718-1804 yılları arasında yaşamış Fransız kimyacısıdır. Bir hidrometreye Baume dereceleri yapmak için alet önce suya sonra(%15, +%85 su) oranında tuzlu suya batırılır ve battığı hizalara-’ 0,-ve 15 bölümleri yazılır. İki ara 15 eşit parçaya bölünür ve her bölüme 1 Baume derecesi denir ve bölmeler aşağıya doğru yürütülür.ispirtolu içkiler ve kolonyalar içerisindeki alkol miktarını ölçmek için kullanılacak hidrometreler (areometreler), Gay-Lussak tarafından düşünülmüş ve derecelenmiştir. Bu suretle derecelenmiş aletlere alkoo-metre adı verilir (Bk. Areometre)
-->
May1
HİPOFİZ
Categories: H
0 Comments
HİPOFİZ(Biy)Beynin altında, temel kemiğinin Türk eğeri denilen çukurluğuna yerleşmiş findik büyüklüğünde bir iç salgı bezidir. Bütün iç salgı bezlerinde olduğu gibi hormonlarını doğrudan doğruya kan dolaşımı içine vererekvücudun her yanına gönderir. Hipofiz diğer iç salgı bezlerinin etkinliğini de düzenlediğinden iç salgı bezlerinin başı sayılır. Ön, orta ve arka Lob olmak üzere üç kısımdır. Ön ve orta lob-lar epitel dokudan, arka lop sinir dokudan yapılmıştır. Hipofiz bezinin salgıladığı hormonlar, büyüme, gelişme de, kan şekerini ayarlamada, döl yatağı kaslarının çalışmasında etkilidir.
-->
May1
HİPOTEZ
Categories: H
0 Comments
HİPOTEZ (Kim)Bilimsel bir problemi açıklamak için başlangıçta ileri sürülen fikirlerdir. Önkestirmeye (tahmin) dayanan bu fikirler doğru da, yanlış da olabilir. Önkestirme deyince, aklımıza gelişigüzel bir yargı gelmemelidir. Bilimde önkestirme, bir çalışma, bir emek ürünüdür. Bilim adamı, problemi ortaya koyduktan sonra, onu çözmede yararlanacağı bilgileri toplar, kitaplar karıştırır, diğer bilim adamları ile konuşur, tartışır, bütün bunlardan sonra, problemin cevabının ne olacağı hakkında bir hipotez (varsayım) ileri sürer. Hipotezin doğru olup olmadığının gerçeklenmesi, denen-mesiyleolur.
-->
May1
HOMOJEN KARIŞIM
Categories: H
0 Comments
HOMOJEN KARIŞIM (Kim)Şekerli ve tuzlu su, hava, alaşımlar gibi özelliği her tarafında aynı olan karışımlara homojen karışım denir. Homojen aynı cins ve yapı anlamına gelir. Homojen karışımda karışımı meydana getiren saf maddeleri ayrı ayrı mekanik yollarla birbirinden ayırmak mümkün değildir. Ancak bir hal değişmesi, yani, birinin donması, ya da buharlaşmasıyla bir ayırma mümkün olmaktadır. Örneğin, tuzlu su havada buharlaşmayla bırakılırsa, su buharlaştığında geride tuz kalır. Böylece tuz ile su birbirinden ayrılır.
-->
May1
HOMOLOG ORGANLAR
Categories: H
0 Comments
HOMOLOG ORGANLAR(Biy)Meydana geldikleri orijin bakımından aynı olup şekil ve ödevleri başka olan organlara denir. Meselâ memelilerin ön üyeleri ile, kuşların kanatları aynı yerden meydana geldikleri halde ödevleri değişiktir.
-->
May1
HOMOZİGOT
Categories: H
0 Comments
HOMOZİGOT(Bk. Arı döl)Genel olarak bir hücrede zar, si-toplazma ve çekirdek olmak üzere üç kısım vardır. (Bk.Zar, sitoplazma ve çekirdek)XVII. yüzyılda yaşamış olan İngiliz bilim adamı Robert Hooke çok mercekli mikroskobu ile şişe mantarından ince bir kesit alarak incelemiş ve gördüğü delikleri anlatmak için HÜCRE kelimesini kullanmıştır.Bundan sonra birçok bitki ve hayvanlar üzerinde yapılan mikroskopik ça-lışmalarıdan alınan sonuçların değerlendirilmesi ve hücrelerin canlıfarın ortak temel birimleri olduğu sonucunun çıkarılabilmesi XIX. yüzyıla ras-lar. XIX. yüzyılın en önemli teorilerinden biri olan Hücre Teorisinin yerleşmesinde ve hücre hakkındaki bilgilerimizin genişletilmesinde, elektron ve faz-kontrast mikroskobu gibi yeni araçların ve boyama tekniğinin önemli rolü olmuştur. Yeni araçlar icat edildikçe, hücre hakkındaki bilgimiz daha da artacaktır.
-->
May1
HORMON
Categories: H
0 Comments
HORMON(Biy)Çok hücreli canlılarda iç salgı bezlerinin salgıladıkları ve hayvanlarda sinir sistemi ile birlikte düzen-leştirici olarak görev yapan organik maddelerdir.İç salgı bezlerinden doğrudan doğruya kana salgılanır ve salgılandıkları yerden uzak olan vücut kısımlarında, özel olaylara etki ederler. İnsan ve diğer omurgalı hayvanlarda bulunan hormonların, böceklerde ve diğer birçok omurgasız hayvanlarda da bulunduğu son araştırmalarla ortaya konmuştur. Dolaşım sistemi bulunan canlılarda genel olarak kan ile dağıtılan hormonlar, diğer hayvanlarda hücreden hücreye geçerek yayılırlar.Bitkilerde de hormon bulunur; bitkilerin büyümesini ve diğer hayat-sal olaylarını düzenler. Bitki hormonları çok az miktarlarda oluşurlar ve oluştukları kısmın dışında görev alırlar.
-->
May1
HÜCRE
Categories: H
0 Comments
HÜCRE(Biy)Canlıların temel yapı birimidir Mikronla ölçülecek kadarküçük olmakla beraber, çok karışık yapıdadır. Hücreler bağımsız oldukları halde çok hücrelilerde birlikte iş görürler. Bütün canlılar hücrelerden ve hücrelerin meydana getirdiği maddelerden yapılmıştır. Bir hücre ya tek başına bir canlıdır, ya da çok hücreli bir canlıyı meydana getiren milyonlarca hücreden bir tanesidir. Virüsler ise, canlı olmalarına rağmen hücre yapısında değildirler. Yapıları çekir-dekmaddesiyle (DNA veya RNA) bir çeşit kılıftan ibarettir.Genel olarak bir hücrede zar, si-toplazma ve çekirdek olmak üzere üç kısım vardır. (Bk.Zar, sitoplazma ve çekirdek)XVII. yüzyılda yaşamış olan İngiliz bilim adamı Robert Hooke çok mercekli mikroskobu ile şişe mantarından ince bir kesit alarak incelemiş ve gördüğü delikleri anlatmak için HÜCRE kelimesini kullanmıştır.Bundan sonra birçok bitki ve hayvanlar üzerinde yapılan mikroskopik ça-lışmalarıdan alınan sonuçların değerlendirilmesi ve hücrelerin canlıfarın ortak temel birimleri olduğu sonucunun çıkarılabilmesi XIX. yüzyıla ras-lar. XIX. yüzyılın en önemli teorilerinden biri olan Hücre Teorisinin yerleşmesinde ve hücre hakkındaki bilgilerimizin genişletilmesinde, elektron ve faz-kontrast mikroskobu gibi yeni araçların ve boyama tekniğinin önemli rolü olmuştur. Yeni araçlar icat edildikçe, hücre hakkındaki bilgimiz daha da artacaktır.
-->
May1
HÜCRE BÖLÜNMESİ
Categories: H
0 Comments
HÜCRE BÖLÜNMESİ (Biy)Bir hücrenin iki hücre meydana getirmesi olayıdır. Meydana gelen her hücre, belirli büyüklüğe kadar büyür ve tekrar bölünür. Hücreler bölünerek yeni hücreleri meydana ge-tirirken iki dönem geçirirler. Birincisi, çekirdeğin kendi eşini yapması, ikincisi sitoplazmanın bölünmesidir. Canlı bir hücreli veya çok hücreli olsun bir hücrede bölünme olayı temel olarak aynıdır. Fakat hayvan ve bitki hücrelerinde bazı değişiklikler gösterir. Bakterilerin belirli bir çekirdeği olmadığı için önce kromozomu sonra hücresi ortadan bölünür. Terliksi hayvanda bölünme sırasında, büyük çekirdek ortasından boğumlanarak ikiye ayrılır. Küçük çekirdek mitozla bölünür fakat bu bölünme sırasında çekirdek zarı parçalanmadan kalır (gizli mitoz) Çok hücreli canlıların vücut hücrelerinde görülen Mitoz bölünme sonucunda, bir ana hücreden meydana gelen iki oğul hücrede aynı sayıda kromozom bulunur. Eşeyli olarak çoğalan canlılarda görülen mayoz bölünme ise üreme organlarında sperma ve yumurta hücresi olgunlaşırken görülür, burbölünme sonucu oluşan eşey hücrelerinde kromozom sayısı yarıya iner, böylece dölden, döle kromozom sayısı değişmez. Mitoz ve Mayoz hücre bölünmeleri için ay-N rint il ı bilgi (Bk. Mayoz ve Mitoz)
-->
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder