ELEKTRONLARIN DAĞILIMI
Categories: E
0 Comments
ELEKTRONLARIN DAĞILIMI
Elektronlar çekirdek etrafında belli elektron kabukları üzerinde bulunurlar.Belli enerji bölgelerinde belli sayıda elektron bulunur. Çekirdekten başlayarak bu enerji bölgeleri 1,2,3,4 sayılan, ya da K,L,M,N,0 harfleriyle gösterilir. Her elektron kabuğu üzerinde en fazla kaç tane elektron bulunduğu 2ri2 formülü ile belirlenir. Bütün elementler serbest halde iken yüksüzdür. Sıfır değerliklidir. En dış enerji kabuğunda bulunan elektronlara değerlik elektronları denir. Kimyasal reaksiyonlar elementlerin san yörüngesinde bulunan değerlik elektronları arasında olur. Elementler bileşik yaparlarken en dış elektron kabuklarındaki elektron sayılarını 8 yapmak isterler. Bunun için elektron alışverişi veya elektron ortaklığı yaparlar.Bunaoktet (sekizleme) kuralı denir. Elementler içinde yalnız hidrojen ikileme yapar. Son yörüngesinde 8 elektron bulunan elementler reaksiyonlara girmezler, bileşikleri de yoktur. Bunlara SOYGAZLAR (ASAL GAZ) denir. Yalnız helyum, bir soy-gaz olduğu halde dış elektron kabuğunda 2 tane elektron bulunur. Çünkü atom numarası 2′dir. Elementlerin soygaz sistemine benzemek için elektron alarak veya elektron vererek kazandıkları yük miktarına DEğER-LİKdenir.Elektron veren bir element verdiği elektron sayısı kadar ( + ) değerlikli, elektron alanlar aldıkları sayı kadar (-) değerlikli olurlar.Metaller elektron verdiklerinden ( + ) değerlikli, ametaller genellikle elektron aldıklarından (-) değerlikli olurlar.
window.google_render_ad();
window.google_render_ad();
-->
Nis29
EBONİT
Categories: E
0 Comments
window.google_render_ad();
EBONİT(Kim)% 30-50 arasında kükürtle karıştırılmış kauçuktur. Elektriği iletmez. Sıcağa ve soğuğa karşı dayanıklıdır. Tarak düğme, akümülatör kutuları, süs eşyası yapılır. Elektriği iletmediği için en çok elektrik araçlarında yalıtkan olarak kullanılır.
-->
Nis29
EĞİK DÜZLEM
Categories: E
0 Comments
EĞİK DÜZLEM(Fiz)Bir kalası, tahtayı, v.b. katı maddeleri yatayla açı yapacak seki İde yerleştirirsek eğik düzlem meydana gelir. Yükseğe kaldırmakta zorluk çekilen cisimler, eğik düzlem kullanılarak rahatlıkla istenilen yüksekliklere çıkarılabilirler. Kamyonlara yapılan yüklemelerde çoğu zaman eğik düzlem kullanılır. Eğik düzlemin cisim ile olan sürtünmeleri ne kadar az olursa harekette o derece kolaylık sağlanır. Zira, sürtünme fazla olursa birde sürtünmeyi yenmek için ek kuvvet harcamamız gerekir.(Bk.Sürtünme).2 kg ağırlığındaki bir cisme te-kerlek takarak (sürtünmeleri azaltmak için) eğik düzlem üzerinde çekelim. Bu cisme uygulayacağımız kuvvet 2 kg dan daha az olur. Eğer bu cismi, eğik düzlem kullanmadan, doğrudan kaldırmak isteseydik en az 2 kg lık kuvvet kullanmamız gerekirdi.Eğik düzlem için kullanacağımız basit formülü yazalım:Kuvvet xybl= Yük x YükseklikBu formülden istenilen herhangi bir değer bulunabilir (Bunun içinde Bk .Akım) Buradan kuvveti çekelim;Kuvvet = Yük x Yü^klYükseklik -^ yol) oranı yaklaşık olarak eğime eşittir Buna göre, Kuvvet = Yük x Eği m. ÖRNEK PROBLEM:Ağırlığı 2 kg olan bir oyuncak araba, bir eğik düzlem üzerinde yürütülerek 40 cm yüksekliğe kadar çıkartılıyor. Araba bu yüksekliğe çıkana kadar 200 cm yol almışsa (düzgün hareket yaparak. Bk,.Düzgün hareket), uygulanan kuvveti (çekme kuvveti) bulunuz.ÇÖZÜM:Verilenleri,= 2kg.=2000gr.“” (eğik düzlemin uzunluğu) = 200 cm.AC (eğik düzlemin yüksekliği) =40 cm. İstenenF(çekme kuvveti) = ?Arabayı, B başlangıç noktasından itibaren bir dinamometre (yaylı terazi) ile çekersek dinamometrenin gösterdiği sayı çekme kuvveti olarak bulunur. Bu ise 400 gr. lık çekme kuvvetini verecektir.Hesap yaparak çekme kuvvetini bulacak olursak, dinamometrenin verdiği (gösterdiği) sayı tekrar bulunacaktır. (Dikkatli ve hatasız bir ölçüm ve hesap sonucunda)Araba, B başlangıç noktasından (sıfır noktası -yolun başlangıcı-) itibaren eğik düzlem üzerinde yükselerek, A noktasında 40 cm yüksekliğe çıkacaktır. Bu yüksekliğe çıkana kadar 200 cm yol almıştır. Eğer, araba bu yolu almadan doğrudan C noktasından A noktasına çıkarılsaydı 40 cm yol alacaktı. Neticede, ister B den 200 cm yol alarak A ya gelsin, isterse C den 40 cm yol alarak A ya gelsin -getirilsin- Her iki durumda da A noktasına geldiğHzaman yapılan işler aynı olurdu. Yalnız birincisinde fazla yol al-makla beraber kuvvet az harcayacağımız iç daha rahat (kolay)lık sağlarız. Diğerinde (ikincide) ise az yol almakla kısa zamanda arabayı^A ya çıkarabiliriz ama fazla kuvvet harcarız.Araba eğik düzlem üzerinde yürütülerek A noktasına çıktığı içinYol, 200-^40 = 5 katına çıkmış olur. Yol uzadığı için kuvvet azalacağından, kuvvet 5′te bire iner.Çekme kuvveti =2000-^-5 = 400 gr. olarak bulunur. Sembolle yazacak olursak,F _ 9l - -=Q°JP-=400 gr kuvvet 5 5veya sadece F = 400 gr. olarakta yazılabilir.Sonuçta; 2000 gr lık bir cismi, eğik düzlem kullanarak daha âz bir kuvvetle (400 gr) yükseğe çıkarabildiğimiz ortaya çıkıyor; A Not: Eğik düzlemin eğimi (ABC) değişirse harekette önemli değişmeler olacaktır.Yukarıdaki problemde, eğik düzlemin eğimi: Yükseklik■*• yol = 40-*-200 = 4-20 = 0,20dir. Eğimi kullanarak kuvveti bulursak, Kuvvet =Yük x Eği m Kuvvet = 2000 x 0,20 = 400 grÖRNEK PROBLEM:Bir işçi 1 m yüksekliğindeki bir kamyona 5 m uzunluğunda bir kalas dayıyor. Bunun üzerindeki 80 kg ağırlığındaki bir fıçıyı itmek suretiyle kamyona yüklüyor. Bu halele sürtünme olmadığına göre, işçinin sarf ettiği kuvvet ne kadardır? ÇÖZÜM;Verilen İstenenh = yükseklik = 1 m. F = kuvvet = ? S = yol = 5 m. G = yük = 80 kg.yükseklik imKuvvet = yukx——-:— = 80kgx-—80kg y?’ 5mKuvvet = ş = 16 kg.sembollerle yapalım:1 .çözümde sayıları birimleriyle sonuca götürüp sonuçta birimi sadeleştirme sonucu kg. olarak bulduk.2.çözümde ise sayıların birimlerini kullanmadan doğrudan sayılan sonuca götürüp 16 bulduk ve kuvvetinde ağırlık birimi olması gerektiğini hatırlayarak (Bk. Ağırlık) birimi kg yazarak sonucu 16 kg. olarak bulduk. Böyle bir düşünme tarzını yapamasak bile birim analizi yaparakta sonuç birimi bulabiliriz. [F] = kg.j?TH-/ffl = kg.
-->
Nis29
EĞİLME AÇISI
Categories: E
0 Comments
EĞİLME AÇISI(Fİ2)Yerin, coğrafya kutuplarıile mıknatıs kutupları aynı noktalarda bulunmadıklarından bir pusula iğnesi tam kuzey-güney doğrultusunu göstermez. Mıknatıs kutupları (Magnetik kutuplar) 70°paralelleri üzerindedir-ler. Yeryüzünde bir noktadan yola çıkılır ye pusulanın gösterdiği kuzey yönü izlenirse (Pusula yön bulmaya yarar. Daha çok gemiciler tarafındankullanılır) coğrafya kutbuna değ, lik paralel üzerinde bulunan ve miK-natıs iğnesinin (magnetik) kuzey kutbu adı verilen noktaya varılır. Mıknatıs iğnesinin (pusula iğnesi) coğrafya kuzey (Ne) doğrultusundan ayrılma miktarına magnetik sapma veya sadece sapma açısı denir, (â) Bu açı bir yerden bir yere değiştiği gibi, aynı bir yerde zamanla da değişmektedir. (Yerin bazı bölgelerinde doğuya, bazı bölgelerinde ise batıya doğrudur.) İstanbul’da sapma 1952′de doğuya doğru 2 ka-dardi.Miknatıs iğnesi,yatay bir eksen etrafında dönebilecek şekilde ağırlık merkezinden asıhrsa, iğne yere doğru eğilir. İğne doğrultusunun yatayla yaptığı açıya magnetik eğilme açısı veya kısaca eğilme açısı denir. (I) sembolüyle göstereceğimiz bu açı ö ile 90*arasında değişir. Ekvatorda 0, yerin mıknatıs kutuplarında ise 90 dir. Kuzey yarım kürede iğnenin kuzey kutbu, güney yarım kürede ise, güney kutbu yere doğru eğilir. Eğilme açısı İstanbul’da 57 kadardır. Yerin mıknatıs kutuplarında (Nm= Magnetik kuzey kutbu ile Sm = Magnetik güney kutbu) düşey olarak durur. Bundan dolayı da yerin mıknatıs (magnetik) kutuplarını belirtmeye karar.
-->
Nis29
EĞRELTİ OTLARI
Categories: E
0 Comments
EĞRELTİ OTLARI (Biv)Yeryüzünün bütün bölgelerine yayılmış, orman altlarında, dere kenarlarında yetişen bitkilerdir. Eğrelti otlarının yaprakları ekseriyetle parçalı olup içyüzlerinde spor ve sporkeselerini taşırlar. Bitkinin toprak altında gelişen ve ek kökler veren toprak altı gövdesi (Rizom) vardır. Boylan tropik bölgelerde ağaçlar kadar uzun olmasına rağınen ılıman bölgelerde oldukça kısa, otsu görünümdedir.Yapraklar gençken salyangoz gibi içe doğru kıvrık, üzerleri tüylüdür. Büyürken yavaş, yavaş dışa doğru açılır. Yaşlı yaprakların alt yüzlerinde, kahverengi ufak pütürler halinde spor kesesi toplulukları (Sorus’lar) bulunur.Eğreltiotlarının üremelerinde dölalrnaşı görülür. Döllenme yağmur ve çiğ damlacıkları yardımı ile olur. Yurdumuzda birçok cinsi yetişir. Bir kısım türlerinden ilaç yapımında faydalanılır. Tenya ve barsak kurtlarını düşürücü, balgam söktürücü, idrar yolları hastalıklarını iyi edici etkisi vardır.Bugün otsu bir bitki halinde bulunan eğreltiler grubu bitkileri birinci zamanın karbon devrinde büyük ağaçlar halinde bulunuyorlardı ve boyları 10-15 m idi. Bu bitkiler bugün faydalandığımız, yurdumuzda en çok Zonguldak yöresinde bulunan taşkömürü yataklarını meydana getirmişlerdir.-
-->
Nis29
EKLEM
Categories: E
0 Comments
EKLEM (Biy)İnsanlarda ve omurgalı hayvanlarda iskelet kemiklerini birbirine bağlayan yapılardır. Eklemler, çeşitli boy ve şekildeki kemikler arasında yer alarak onların hareketlerini sağlarlar. Üç tip eklem vardır:OYNAMAZ EKLEMLER: Eklemi yapan kemikleri, kemik dokusu birbirine bağladığı için hareket edemezler. Eklemlerin yüzeyleri testere gibi dişlidir. Kafatası kemikleri ile dişlerin diş çukurlarına birleştikleri eklemler oynamaz tiptedir.YARI OYNAR EKLEMLER: Eklem yapan kemikler arasında bağdoku ve kıkırdaktan bir halka bulunur. Omurgayı meydana getiren omurlar arasındaki eklemler yarı oynar tiptedir.OYNAR EKLEMLER: Her eklem bağdokudan yapılı EKLEM KAPSÜLÜ ile sarılmıştır. Eklemlenen iki kemiği birbirine bağlayan bu kapsül onların gerektiğinden fazla hareket etmelerini sağlar. Oynar eklemlerde kemiklerin eklem yüzeyleri kıkırdakla kaplı olup aralarında içi sıvı ile dolu bir boşluk bulunur. (Eklem boşluğu, Eklem sıvısı)Eklemler, eklem yüzeylerinin karşılıklı duruşuna göre yuvarlak,
-->
Nis29
EKLEMBACAKLILAR
Categories: E
0 Comments
EKLEMBACAKLILAR (B\y)Hayvanlar âleminin (sayıları oldukça fazlaolan) bir şubesidir.Eklembacaklılar vücutları baş, göğüs ve karın bölgesinden meydana gelen hareketli hayvanlardır. Başlarında beyin, ağız ve yaşama ortamlarına göre değişebilen duyu organlarını taşırlar. Göğüs ya halkalar halinde ya da (halkaların kaynaşması ile) tek parçalıdır. Hareket organı olan ve grubun adını veren eklemli bacaklar göğüsten çıkarlar. Göğüsün arka kısmında yer alan karında bacak bulunmaz. (Nadiren bulunabilir)Eklembacaklıların vücutları kitin ile kaplıdır. Kitin örtü hayvanın gelişmesine imkân vermediğinden deri değiştirirler.Eklembacaklılarda dolaşım sistemi açıktır. Sırt bölgesinde torbamsı veya boru şeklinde kalpleri vardır. Kan kısmen damarlar içi nde dolaşır.Sindirim sistemlerinde ağız önde, anüs arkadadır. Besinin alınışı ve çeşidi hayvandan hayvana değişir. Etçil veotçul olanları vardır.Solunumları karada yaşayanlarda trakeler ile, suda yaşayanlarda ise solungaçları ile olur. Bazı formların derileri çok ince olduklarından deri solunumu yaparlar.Bacaklar hareket organı olarak tırmanma, koşma, yürüme, yüzme gibi ödevlerinin dışında besinlerin alınmasına, solunuma, üremeye de yardımcı olabilirler.Eklembacaklılarda duyu organları olarak dokunum kılları, başın önkıs-mında yer alan antenler ve gözler bulunur. Gözler nokta ve bileşik gözler olarak iki tiptir. Bileşik gözler sayıları birden fazla olabilen ufak altıgen piramit şeklindeki gözcüklerden yapılıdırlar. Her gözcük karşısındaki cismin yalnız bir bölümünü görür. Bu nedenle bileşik gözlerin retinası üzerinde cismin gözcük sayısı kadar parçadan yapılmış mozaik tablo gibi görüntüsü çıkar.Eklembacaklılar ayrı eşeyli hayvanlardır. Erkek ve dişileri vardır. Karada, havada, suda yaşayan sayıları 700.000′e varan çok geniş bîr şubedir.
-->
Nis29
EKMEK KÜFÜ
Categories: E
0 Comments
EKMEK KÜFÜ (Biy)Nemli ve bayat ekmekler üzerin-’de üreyen mantarlar. Ekmek küfü ortamın yüzeyini pamuk gibi örten “Misel” adlı beyaz ipliksi tabakadan yapılıdır. Miseller ekmeğin iç kısımlarına doğru uzanabilirler. Üremeleri eşeyli ve eşeysiz tiptedir. Eşeysiz üreme sporlar ile olur. Misellerden yukarıya doğru uzayan “Hif” adlı iplikçiklerin ucunda, bir süre sonra şişkin “Sporangium” adlı yapılar meydana gelir. Sporangium (spor keseleri) içinde birçok spor bulunur. Daha sonra olgunlaşma tamamlanınca spor keseleri patlar ve sporlar serbest kalırlar. Uygun şartlarda çimlenerek miselleri verirler.Ekmek küflerinde eşemli üremeye nadiren rastlanır. Farklı eşemdeki iki miselin birbirine dokunması ile eşemli üreme başlar. Misellerin temas ettikleri uçlarında kaynaşma olur ve “Zigospor” denilen koyurenkli, üzeri pürüzlü, kalın zarlı bir yapı ortaya çıkar. Zigosporun daha ilerde çimlenmesi ile yeni bir sporkesesi meydana gelir. Eşemli üreme, eşemsiz üremeye desteklik sağlayacak şekildedir.
-->
Nis29
ELEKTRİK AKIMININ ETKİLERİ
Categories: E
0 Comments
ELEKTRİK AKIMININ ETKİLERİ (Fiz)Çeşitli olaylar, üzerinden akım geçen iletkenlerin ısındıklarını göstermektedirler. Aydınlanma amacıyla kullandığımız elektrik lambalarına, yandıktan bir süre sonra dokunursak ısındıklarını hissederiz ve elimiz yanar. (Elektrik akımı geçen elektrik lambasının içindeki ince tel, ısınır ve akkor hale gelerek ısı ve ışık yayar.)Dirençleri farklı iki tel alalım. Önce küçük dirençli teli bir akım devresine bağlayalım (pil veya akümüla-tör devresi olabilir). Akım geçirdikten sonra tele elimizi dokunduralım. Telin ısındığını hissederiz. Sonra bu teli devreden çıkarıp yerine büyük dirençli teli bağlayalım ve aynı şiddette akım geçirelim. İletken bu defa daha çok ısınır. Devrede aynı iletken varken (büyük dirençli) akımı daha fazla verelim tel daha fazla ısınır (Bk .Direnç). Daha pekçok örnekler verebiliriz.Olaylar sonucunda üzerinden akım geçen iletkenlerin ısındığını ye çevrelerine ışık yaydıklarını söyleriz. Elektrik akımının etkilerinden biri olan bu ısı etkisi; iletkenin (telin, çubuğun….v.b.) direnci, akımın şiddeti ve akımın geçme süresine bağlı olarak değişir. Isı etkisinden (elektrik enerjisinin ısı enerjisine dönüşmesinden) ısıtma aletlerinde faydalanılır.Elektrik akımının etkilerinden biriside kimyasal etkidir. İletken sıvıların elektrolizi olarakta söylenen bu etki için(Bk.Elektroliz.)Elektrik akımının diğer ve sonuncu etkiside mıknatıslık (magnetik)etkisidir. (Bk . Akımın mıknatıslık etkisi)Elektrik gücü:Elektrik akımı su akımına benzetilerek incelenirse daha kolay anlaşılır. (Bk .Akım) yüksekte bulunan bir deponun veya bir gölün suyu düştüğü veya düşürüldüğü zaman bir enerji oluşturur ve iş yaparlar (barajlardan elektrik elde etmek). Yüksekte bulunan bu suyun yapabileceği iş, yani bu suyun taşıdığı enerji suyun miktarıyla ve düşme yüksekliğiyle orantılıdır. Yüksekten akan suyun gücü, düştüğü yükseklik ile birim zamanda akan su miktarının çarpımına eşittir.ÖRNEK:10 metre yüksekten saniyede 500 kg su akıyorsa (dökülüyorsa) Güç = 500 kg /sn x 10m = 5000 kgm /sn olur.Buda, bir saniyede 5000 kgm lik iş yapılıyor anlamına gelmektedir. Zira güç, birim zamanda yapılan iştir.Su akımı için verilmiş bu örneklerden sonra elektrik gücünüde benzer seki İde hesaplayabi li riz.Elektrik akımının gücü (elektrik gücü), bir saniyede geçen elektrik miktarı ile gerilim (elektronların akışını sağlayan kuvvet) çarpımına eşittir.Elektrik gücü = Akım şiddeti xGerilim. Akım şiddeti amper, gerilim volt olarak alınırsa güç birimi watt (vat okunur) cinsinden çıkar. Pratikte kullanılan birim watt’ tır. Çoğu zaman VVatt’ın bin katı olan kilovat (kw) birimi kullanılır. 1kw = 1000w 1 Watt = 1 amper x 1 volt. ÖRNEK PROBLEM: 220 voltluk bir elektrik ısıtıcısı (ütü, ızgara, soba, v.b.) 3 amperlik akım çekiyorsa ısıtıcının gücünü bulunuz?ÇÖZÜM:v = Gerilim = 220 voltI = Akım şiddeti = 3 amper (A) P = Güç = ?Elektrik gücü (P) = Akım şiddeti.(l)xGerilim (V) formülünde verilenleri yerine koyarsak,Güç ( P) =3 amperx220 volt = 660 Watt bulunur. 660 watt = 0,660 kw dır.ÖRNEK PROBLEM :Üzerinde 60 watt ve 110 volt yazılı olan bir elektrik lâmbası (110 volt luk bir gerilimle beslendiği zaman 60 wattlık güç harcar) ne kadar akım çeker? (lâmbadan geçen akım şiddeti ne kadardır?)Çözüm:Elektrik gücü formülünden akım şiddeti çekilirse (yalnız bırakılırsa), Akım „ Elektrik gücü ( = P) .§iddeti (-!)- Gerilim ( = V)formülü ortaya çıkar. Verilenler yerlerine yazılırsaAkım şiddeti ( = ) = 60 Watt-5-110 volt =0,54 amperbulunur. Amper akım şiddeti birimidir ve nasıl bulduğumuzu kısaca izah edelim: Birim analizi yaparak buluruz. Şöyle,(Watt= amper x volt) dur. Bunu formülde yerine yazarsak, amper x yetf olur. «onsadeleştirmeleri de yaparsak (volt la volt sadeleşir, zira aynı birimdir,) sonuç olarak amper bulunur.Elektrik enerjisi:Enerji, iş yapabilme kabiliyeti (yeteneği) olduğuna göre elektrik enerji si de elektrik akımının iş yapabilme kabiliyeti olarak söylenebilir. Yani iş ile enerji aynı şeylerdir. Güç, birim zamanda yapılan iştir. Güç = İş/Zaman buradan İş = Güç x Zaman olarak bulunur.Elektrik gücü = Akım şiddeti x Gerilim olduğundan iş formülünde yerine yazılırsa.Elektrik enerjisi = Gerilimx Akım şiddeti xZaman veya :Elektrik enerjisi = Güç x Zaman formülü yazılmış olur.Elektrik enerjisinin sembolünü (W) olarak göstereceğiz (Dikkat: Elektrik enerjisinin sembolü olarak gösterilen (W) ile güç birimi olarak gösterilen (W) karıştırılmamalıdır. Elektrik gücü genellikle Watt kısaca (W) şeklindede gösterilir. (W)’nin elektrik enerjisi sembolünü yoksa elektrik gücü birimi olduğunu anlamak için (karıştırmamak için) şöyle düşünmeliyiz: Eğer, (W) birim olarak yazılmışsa güç birimi olarak kullanılmıştır, sembol olarak kullanılmışsa elektrik enerjisini temsil etmektedir).Güç, watt cinsinden, zaman da saniye alınırsa, elektrik enerjisi birimi joule cinsinden çıkar (MKS siste-minegöre. Bk . Birim sistemleri)Elektrik enerjisi birimi olarak en çok, watt-saat ve kilowatt-saat kullanılır.Watt-saat (w-saat); 1 watt gücündeki bir elektrik aletinin 1 saatte harcadığı elektrik enerjisidir.Watt-Saat = Watt x Saat Kilowatt-saat (kw-saat); 1 kilovvatt
gücündeki bir aletin 1 saatte harcadığı elektrik enerjisidir. 1 kvv-Saat = 1 ki lovvatt x 1 saat 1kilowatt-Saat(kw-saat) = 1000 watt-saat olur.1saat = 3600 saniye olduğundan1 watt-saat (W-saat) = 1 VVatt x 1saatformülünde yerine yazılırsa,1 Watt-Saat (VV-Saat) = VVatt x 3600sn. olur. Buradanda (VVatt xsn =joulolduğundan)1 VVatt-Saat (W-Saat) = 3600 joulebulunur.1 Kî iowatt-saat = 3600000 joule dur.Günlük hayatımızda kullandığımızelektrik enerjisinin bedeli -elektriksarfiyatı- kw-saat üzerinden ödenir.ÖRNEK PROBLEM:500 VVatt gücündeki bir elektrik aletinin saatte harcadığı elektrik enerjisi ne kadardır? Kilovvatt-Saat’i 15 lira olan elektriğe kaç lira ödeyece-ÇÖZÜM:P = Güç = 500 VVatt.Zaman = 1 Saat = 3600 san i yeW = Elektri k enerjisi =?ÇÖZÜM-.W = P.t = 500 VVatt x 3600 sn.Elektrik enerjisi = elektrik gücüxzamanolduğunuhatırlavınız. sSarfiyatı bulalım:500 VVatt gücündeki elektrik aletinin bir saatte harcadığı enerji 500 VVatt-saat veya 0,5 kilovvatt-saattir. 1 kilowatt-saat’i 15 lira olduğuna göre 0,5 kilovvatt-saati, 0,5×15 = 7,5 lira olur. Yani 7,5 liralık ödeme yapacağımız ortaya çıkar. Not:Eğer bu alet 6 saat çalışmış olsaydı harcanan elektrik enerjisi: 0,5×6 = 3 kw-saat, ödenecek para ise:3x 15 = 45 lira olacaktı.Elektrik enerjisinin dönüşümü ve ısıca dengi:Çeşitli elektrik aletlerinde elektrik enerjisi, diğer enerji şekillerine dönüşür. Elektrik motorlarında elektrik enerjisi, mekanik enerjiye çevrilir. Elektrikle çalışan fabrikalar, elektrikli trenler elektrik enerjisiyle çalışırlar. Bazı kimya fabrikalarında, çeşitli voltametrelerde, elektrik enerjisi kimyasal ayrışmalara, bazı olaylarda da kimyasal birleşmelere sebepolur. Isıtma ve aydınlatma aletlerinde de (Elektrik ütüsü, elektrik sobası, elektrik ocağı, elektrik sigortası, elektrik lâmbası, ark lâmbası, .. v.b.) elektrik enerjisi, ısı enerjisine çevrilir. Isı haline geçen 1 vvatt’lık elektrik gücü saniyede 0,24 kalorilik ısı meydana getirir. 1 joule = 0,24 kalori (1 jul’lok elektrik enerjisi 0,24 kalorilik ısıya denktir.)UYGULAMA:Şekilde gösterilen deneyde, 100 VVatt lık bir ampul 1 kg = 1000gr. suyun sıcaklığını 7 dakikada 20°Cden 30 “Cye yükseltiyor. Bu ampulün 7 dakika sonunda suya vermiş olduğu ısı miktarı,Q ( = lsı miktarı) = m.c.fvyformülün-den (Bk .Donma.) = 1Q00grc=i4gr.°C . t,= 30 °C t,= 20°C 7 dak = 420 snQ = 1000×1* (30-20)Q = 1000×10 = 10000 kalori10000 kalori ,7 dak = 420 snde verildiğinden 1 saniyede verilenısı = 10000/420 = 24 kalori olur.100 VVatt lık elektrik lâmbası suya saniyede 24 kalorilik ısı verdiğine göre, 1 VVatt lık gücün verdiği ısı miktarı = 24/100 = 0,24 kaloridir.ÖRNEK:500 VVatt lık bir ısıtma aletinde 1 saniyede meydana gelen ısı miktarı (Q) = 0,24×500 = 120 kaloridir.Bu alette 5 dakikada meydana gelen ısı miktarı =0,24×500x5×60 = 36000 kaloridir.ÖRNEK PROBLEM:400 VVattlık bir elektrik ocağıyla 1 kg.lık suyun sıcaklığı 50°Cden 100°C ye yükseltilmek isteniyor. Ocağın meydana getirdiği ısının %80′i su tarafından alınırsa, suyu ocağı koyduktan ne kadar sonra indirmelidir? ÇÖZÜM-.P = Güç = 400Watt Msu = 1 kg = 1000gr tı=500Ct2=100°C Suyun, sıcaklığının, 50°Cden 100°Cyeve 220 voltluk lâmbalar kullanılır. Lâmbaların üzerinde kaç voltluk ve kaç wattlık oldukları yazılı olduğundan yanlış yerlerde kullanılmaları önlenmiş olur. Zira, 110 voltluk bir lâmbaya 220 voltluk bir gerilim uygulanırsa ışık teli erir (lâmba patlar). 220 voltluk bir lâmbaya 110 volt uygulanırsa lâmba sönük yanar.
1 joule (jul) lük elektrik enerjisinin 0,24 kalorilik ısı karşılığı (dengi) olduğunu bulalım:W = P.tW = 1800000 joule. Bulunur. (MKS)
-->
Nis29
ELEKTRİK DEVRESİ
Categories: E
0 Comments
ELEKTRİK DEVRESİ(Fta)Bir pilin uçlarına (cep feneri pili) bakır teller bağlayalım. Bu telleri, cep feneri lâmbasına bağladığımız zaman lâmba yanar. Bu durumda kapalı bir elektrik devresi elde edilir. Bu telleri bir noktadan keselim (açalım). Lâmba söner. Zira elektrik akımı durur. Bu halde elektrik devresi açıktır. Bu aralık bir metalle birleştirilir veya devre kapatılırsa akım tekrar geçer ve lâmba yanar. İşte, elektrik akımını geçiren cisimlere iletken, geçirmeyen cisimlere ise yalıtkan denir.
-->
Nis29
ELEKTRİK İLETKENLERİ
Categories: E
0 Comments
ELEKTRİK İLETKENLERİ(Kim)Bazı maddeler elektriği diğerlerinden çok daha kolaylıkla iletirler, yani içlerinden geçmesini sağlarlar. Örneğin, bakır elektriği çok iyi iletir ve ona karşı düşük bir direnç gösterir. Bu sebepten elektrik telleri yapımında bakır geniş ölçüde kullanılır. Lastik çok zayıf bir elektrik iletkenidir. Bunun içindir ki elektrik araçlarıyla çalışan kimseler lastik çizmeler ve lastik eldivenler giyerler. Kullandıkları araçların da sapları lastikle kaplıdır. Altın, gümüş, bakır, alüminyum, pirinç, demir, asitler, alkaliler iyi iletken, ebonit,v olkanit, porselen mika, lastik, ipek cam kötü iletkenlerdir. Bazı maddelerin diğerlerine oranla daha iletken oluşlarının sebebi atom yapılarındaki farklardır. İçlerinde atomdan atoma serbestçe dolaşa-bilen elektronlar bulunan maddeler iyi iletkendirler. Asitlendirilmiş su iyi iletkendir, bu nedenle insan elekt-rik cihazlarına ıslak elle dokunmama-ya çok dikkat etmelidir. Asit, baz ye tuz çözeltileri iyi elektrik iletkenidirler, ancak akım tarafından kimyasal olarak parçalanırlar. Metaller ise akımdan kimyasal yönden etkilenmezler. Çoğu iyi iletken ödevi görürler.
-->
Nis29
ELEKTRİK MOTORU
Categories: E
0 Comments
ELEKTRİK MOTORU (Fiz)Elektrik motoru -veya motorları-akımın mıknatıslık etkisiyle çalışır. Elektrik motoru elektrik enerjisini işe çevirir, (mekanik enerji)Elektrik motorlarında, başlıca iki kısım vardır:1) Stator, 2) Rotor.Stator: Yerinde duran kısımdır. Mıknatıs alan elde etmeye yarayan “M” şeklinde bir mıknatıstır. Motorların çoğunda bu kısım bir elektromıknatıstır. Bu elektromıknatıstan akım geçirilince, kutupların arasında, mıknatıs kuvvet çizgileri (manyetik alan) meydana gelir.Rotor: Mıknatısın kutuplarının arasında dönebilen bir makara sistemidir. Makarayı teşkil eden tellerin uçları T,ve T?toplaçlarına bağlıdır. Bu toplaçlara, bir elektrik devresi ne bağlanan FjVe f fırçaları değer. Toplaçlar rotorun mili üzerine yalıtılarak mil boyunca yapıştırılmış bakır veya pirinçten şeritlerdir.Rotora Fj,F2 fırçaları vasıtasıyla akım verilince rotorun nasıl döndüğünü yani motorun nasıl işlediğini (çalıştığını) inceleyelim. Motorun çalışması:Fırçaların uçları bir bataryaya (pil veya akümülatör bataryası) bağlansın. Geçen akım ile magnetik alanın karşılıklı etkisinden hareket doğar. Bu durumd^a mıknatısın N adlı kutbu, rotorun N’adlı kutbunu iter. S de S’nü iter. Bu nedenle N’kutbu S -nin karşısına, S’ kutbu da N nin karşısına gelinceye kadar rotor döner. Rotor bu durumu alınca fırçalara değer toplaçlar değişir. Bununla beraber sarımlarındaki akımın yönü ve rotorun kutupları değişir. Bu halde gene N nin karşısında N ye S nin karşısında S’ meydana geldiğinden, aynı adlı kutuplar, gene birbirini iterler. Bu suretle dönme devam eder.Akımın ve magnetik alanın yönü bilindiğine göre rotorun (makaranın veya çerçevenin) dönme yönü sağ el kaidesiyle bulunur. Bunun için, sağ elin avuç içi S kutbuna bakacak şekilde parmaklar akım yönünde tutulursa yana açılan baş parmak dönme yönü-nügösterir.Basit bir elektrik motoru yapılması-.5cm kadar boyunda, 3 cm kadar çapında bir mantar alıp üzerine çerçe-ve şeklinde bir yuva açalım. Bu yuvaya 50 cm kadar, yalıtılmış ince bir bakır tel saralım (Bakırdan başka tel olsa da olur. Fakat bakır iyi bir iletken olduğundan tercih edilmelidir). Ayrıca mantarın tabanlarından birine karşılıklı olarak iki çivi batıralım. Sert ve 10 cm kadar uzunluğundaki bir teli -veyayorgan iğnesini- mantarın ekseni boyunca geçirelim. Daha evvelden yuvaya sardığımız telin uçlarını açtıktan sonra (dışındaki plâstik kabuğu kazıdıktan sonra) uçlarını birer çiviye bağlayalım. Bu şekilde hazırlanmış bir mantarı ortasındaki kalın tel veya yorgan iğnesinden, bir yatağa oturtunuz. (Yatağı hazırlamak için, kalınca bir tel alıp M şeklinde kıvırıp uçlarını tahta parçasına tespit etmek lâzımdır)Bu mantarın (rotorun) üzerine “U” mıknatısının kutuplarını geçirelim (U mıknatısının kolları arasına alalım.) Bir pil bataryasının kutuplarına bağlı iki bakır teli çivilere değdirinçe rotor (mantar) dönmeye başlar. (Önce mantarı -rotoru- çevirmek suretiyle bir hız veriniz.) Böylece basit bir motor yapmış olduk. Burada çivilere değdirdiğimiz teller fırça, çivilerde toplaç vazifesi görmektedir.Muhtelif tip ve büyüklükte yapılan elektrik motorları birçok âlet ve makinaların çalıştırılmasında kullanılır.Siemens motoruSiemens motorunun rotoru demir bir silindir üzerine izole tel sarılarak meydana getirilmiştir. Telin uçları, birbirine değmeyen Ti ve T2 bakır şeridlerine (Toplaç) bağlanmıştır. Akım toplaca dokunan F,, F2 fırçaları vasıtasıyla sarımlara verilir. Motoru çalıştıran akım aynı zamanda elektro-mıknatısı besler. Bu motorun çalışma-sı şu seki İde olur.
-->
Nis29
ELEKTRİK ZİLİ
Categories: E
0 Comments
ELEKTRİK ZİLİ (Fiz)Bir elektrik zili başlıca şu parçalardan meydana gelir:1-Elektromıknatıs (A)2-Palet. (B)3-Değme vidası (C)4-Çan(D)Elektrik zili şemasında, elektromıknatıs (A) harfiyle, ucunda tokmak bulunan yumuşak demirden yapılmış bir palet (B) harfi ile, değme vidası (Ç) harfi ile, çan ise (D) harfi ile gösterilir.Çalışması: Düğmeye basınca devreden akım geçer. Paletin elektromıknatıs tarafından çekilmesiyle tokmak çana vurur. Bu sırada palet değme vidasından ayrılır ve akım kesilir. Elektromıknatıs, mıknatıslığını kaybeder. Palet tekrar değme noktasına dayanır. Bunun üzerine akım yeniden geçmeğe başlar. Elektromıknatıs paleti çekerek tokmak çana vurur. Bu olay, düğmeye basıldığı müddetçe aynı şekilde tekrarlanır.
-->
Nis29
ELEKTRİKLE KAPLAMA
Categories: E
0 Comments
ELEKTRİKLE KAPLAMA(K\m)Bir cismi bakır, krom, gümüş v.b ile elektrik enerjisiyle kaplayabiliriz. Örneğin, bir cismi bakırla kaplamak için cismi elektrik kaynağının negatif kutbuna katot olarak bağlarız. Pozitif kutup iseayrı bir bakır parçasınabağ-lanır. Anot ve katot bir bakır sülfat (CuS04) çözeltisine batırılır. Bakır sülfat elektrolittir, akım geçmesini sağlar. Bakır sülfat suda çözüldüğü zaman pozitif yüklü bakır iyonları ve negatif yüklü sülfat iyonlarına ayrılır. Kaplama yapılan eşya negatif kutup olduğundan bakır iyonlarını kendi ne çeker ve bu iyonlar eşya üzerinde metalik bakır şeklinde toplanır-Sülfat iyonları anota doğru sürüklenirler ve tıpkı sülfat asidi gibi etki ederler. Bu etki karşısında arı bakır, bakır iyonlarrhalinde çözeltiye geçer ve bakır sülfat meydana gelir. İyi koşullar altında bakır, katotu asılı cismin üzerinde ince bir tabaka halinde toplanır.
-->
Nis29
ELEKTROLİZ
Categories: E
0 Comments
ELEKTROLİZ(Kim Elektroliz elektrik enerjisi ile ayrıştırmadır. Bir maddeyi elektroliz edebilmek için elektroliz kabı, elek -trolit,elektrot, üreteç, iletken teller gereklidir.ELEKTROLİT: İyonlarına ayrılabilen dolayısıyla elektrik akımını iletebilen sıvılara elektrolit denir. Asit, baz, tuz çözeltileriyle, ısıtılarak ergitilmiş tuz ve hidroksitler elektrik akımını geçirir. Bunlar elektrolittir. Damıtık su, şeker, gliserin çözeltileri akımı iletmedikleri için elektrolit değildir.Metallerin elektrik akımını iletmeleri ile elektrolitlerin elektrik akımını iletmeleri birbirinden farklı olaylarla olur. Metallerde elektrik akımı geçişi elektronların hareketleri sayesinde olur. Halbuki elektrolitlerden geçen elektrik akımı iyonların elektrolik hareketinden meydana gelir. Bunlar üretece bağlı zıt yüklü elektrotlara doğru sürüklenir. Sıvıların içinden elektrik akımını geçiren iyonların bu sürüklenişidir. ELEKTROT: Elektrolit içerisine batırılan iletken çubuk veya levhalara denir. En iyi elektrot platin elektrottur. Çünkü aşınmaya karşı dayanıklı olduktan başka cama da yerleştirilebilir. Ark lambalarındaki karbon çubuklara da elektrot dendiği gibi, ısıtıcı lambaların elektrikli bağlantıları da elektrot ismiyle tanınır. Üretecin (-) kutbuna bağlı olan elektrota KATOT denir. Katot da indirgenme olayı meydana gelir. Üretecin ( + ) kutbuna bağlı elektrota ANOT denir. Anotta daima bir yükseltgenme olayı meydana gelir. Elektron veren element yük-seltgenir. Elektron alan element indirgenir.Bu açıklamalardan sonra elek trolizi”Elektrolitten geçen akımın etkisiyle elektrotlarda kimyasal değişmeler meydana gelmesidir.” şeklinde de tanımlayabiliriz.
-->
Nis29
ELEKTROLİTTEN NASIL AKIM GEÇER?
Categories: E
0 Comments
ELEKTROLİTTEN NASIL AKIM GEÇER?Bütün elektrolitlerde serbestçe hareket eden ( +) ve (-) yüklü iyonlar vardır. Elektrotlar doğru akım üretecine bağlanınca (-) yüklü iyonlar anoda, ( + ) yüklü iyonlar katoda gider. ( + ) iyonlar KATYON (-) iyonlar ANYON adını alır. Elektrolitten akımın geçmesi ( +) ve (-) yükleri n elektrotlara gitmesiyle sağlanır. MİNİMUM AYRIŞMA GERİLİMİ;Bir elektrolitin, elektroliz olabilmesi için gerekli olan gerilime mini -mumayrışma gerilimi denir. Maddeler anotta ve katotta ancak bir gerilim tatbik edildikten sonra açığa çıkmayatoplanmaya) başlarlar. Minimum ayrışma gerilimi her element için başka başkadır. Aktif olan elerfltentle-rin ayrıştırılması için, daha fazla gerilim tatbik edilir. Minimum ayrışma gerilimi elementlerin aktiflik sırasını takip eder. GENEL ELEKTROLİZ KAİDELERİ.’1) Element iyonları, kök iyonlarından daha kolaylıkla serbest hale geçerler. Kök iyonları ancak bozunup serbest element verebilirler. Kök iyonları içinde bozunup serbest element verici olan (OH)” iyonudur.2) Bir elektrot karşısında birden fazla aynı çeşit elektrik yüklü iyon varsa bunlar içinde minimum ayrışma gerilimi en küçük olan (yani aktiflik sırasında daha sonra ise) daha önce serbest hale geçer.Ayrışma gerilimi en büyük olan ise en sonra serbest hale geçer.3)Önemli katyon ve anyonların aktif-liklerine göre dizilişi aşağıda gösterilmiştir.Faraday kanunlarına göre;a) Elektrolizde ayrışan madde miktarı devreden geçen akım miktarı ile doğru orantılıdır.■ b)Devreden 1 mol elektron yüküne eşit bir akım geçtiğinde bir eşdeğer gram kadar madde açığa çıkar. 1 molelektron= 96500 coulombdur. Buna göreA.l.tm.Elektrotların herhangi bkinde toplanan madde miktarı (gram) I: devreden geçen akımın şiddeti (amper)t : Devreden geçen akımın süresi (saniye)A:Elektrotların herhangi birinde toplanan maddenin atom ağırlığı (gram)n: Elektrotların herhangi birinde toplanan maddenin tesir değerliği (etki değerliği)Q:devreden geçen yük miktarı, (co-ulomb)ÖRNEK 1:Elektrolii kabındaki çözeltide Na + , Ag+1 , Zn+2 , H+ katyonları ile NOj anyanu bulunmaktadır, ka-totda önce hangi madde toplanır. ÇÖZÜM: Katot ve anotta öncelikle minimum ayrışma gerilimi daha küçük yani daha az aktif olan iyon sepbest hale geçer. Çözeltideki iyonlar içinde en az aktif olanı (Bk.3. mad de aktiflik sırası) Ag+Jiyonudur.ÖRNEK 2:Platin elektrotlarla sülfürik asitli suyun elektrolizini gösteriniz. ÇÖZÜMPlatin elektrot erimeyen elektrottur. Elektrolitte bulunan iyonlar2H2O;rz2 2H+ + 20H”(suçokaziyonlaşır)H2SO4*=i2H++ SO4′2 (sülfürik asitiyonlaşır)KATOT: H+, iyonları gelir, elektron alır.2H+ +2e ____^H2°ANOT: OH”ve SO42. iyonları gelir. OH” iyonunun oksijeni (O”2) daha kolay elektron verir.20H’ -2e ——-* H20 + 1/2 O22H + + 2 OH’H20 -2e — -» 2H+ + 1/2 02 SONUÇ; Katotta hidrojen, anotta oksijen çıkar. SO;2 iyonları değişmez. H + iyonları azalmaz. Zamanla su azalır. Sülfürik asit sadece suyun elektrik akımını geçirmesini sağlar
-->
Nis29
ELEKTRO-METRE
Categories: E
0 Comments
ELEKTRO-METRE(Fiz)Elektrik yükü taşıyan iletkenlerin üzerindeki elektrik yükleri, bir yerden başka bir yere göç ederken bir iş meydana getirebilirler (motorlarda olduğu gibi). Bu halde bir cisim üzerindeki elektrik yükü bir elektrikselpotansiyel enerjiye maliktir. Bu halde elektrik yükünün bir potansiyeli vardır.Bir noktadaki bir coulombluk elektrik yükünün toprağa göç etmesi sırasında 1 joule lük iş meydana geliyorsa o noktanın elektrik! potansiyeli 1 volttur.Elektrikli cisimlerin üzerindeki elektrik potansiyelini ölçmeye yarı-yan aletlere elektrometre denir. Elektrometrelerin muhtelif çeşitleri vardır.Elektrometre kullanılacağı zaman, altındaki masa iletken değilse, elektrometrenin ayağı bir telle toprağa veya su borusuna bağlanır. Elek -trometreçubuğunun üst ucu da bir iletken yardımıyla potansiyeli ölçülecek olan nokta ile birleştirilir. Bu durumda, elektrikle yüklenmiş dil ve çubuk bi rbi rlerinf i terler. Dil açılır. Dilin karşısında bulunan kadranda, volta göre yapılmış bölümler bulunur. Dilin karşısında durduğu bölümün gösterdiği sayıdan, elektrik potansiyeli volt olarak okunur.Elektrik yüklü bir iletkenin her noktasındaki elektrik potansiyelleri birbirine eşittir.Eğer, bir noktanın değilde, iki nokta arasındaki potansiyeli ölçmek istersek, toprağa veya su borusuna bağlanan, iletken tel noktalardan birine bağlanır. Diğeri nede elektrometre çubuğunun bir iletken yardımıyla bağlanması gerekir. Bu durumda kadranla okunan değer, iki nokta arasındaki potansiyel farkı (gerilim) dır.Not: 1) Elektrikte kullanılan iş ve enerji birimi joule dür. (Bk .Elektrik akımının etkileri)1 joule = 1-h9,81 kgm. (MKS mutlak birim sistemi)2) Elektrometrede potansiyel ölçülürken, toprağa bağlanan iletken tel, ayağa bağlanabileceği gibi elektrometrenin iletken kutusuna da bağlanır. Önemli olan elektrometrenin dış kısmının (kutusunun) sıfırlanması (topraklanması)dır. Potansiyel farkı ölçülürken ise, iletken tel toprağa değilde noktalardan birine bağlanır.
-->
Nis29
ELEKTROMIKNATIS
Categories: E
0 Comments
ELEKTROMIKNATIS (Fiz)Elektrik alan içine konulan bir demir çubuk (diyelim, elektrik akımı geçen bir akım makarasının içine konulan bir demir çubuk) mıknatıs haline geçerek demir tozlarını çekmebirbirlerine demirle eklenmiş çift demir çekirdek bulunur.Elektromıknatısların kullanıldıkları yerler çok geniştir. Zillerin, tel -grafların, motorların, dinamoların, elektromıknatıslı vinçlerin ve daha birçok aletlerin temel parçaları elek -tromıknatıstır.özelliği kazanır. Demirin mıknatıslığı akım geçtiği müddetçe devam eder, akım kesilince kaybolur, demir tozları dökülür. Akım makarasının içine demir yerine çelik koyarsak, akım kesilince, bir miktar demir tozu çeliğe yapışık olarak kalır. Bu olay, çeliğin devamlı mıknatıs haline geçtiğini gösterir. Akım telini düz bir demir çubuğa veya “U” şeklindeki bir demir çubuğa yalıtarak saralım. Telden akım geçirilince, çubuk mıknatıslanır. Böylece bir elektromıknatıs elde edilir.Not: Tel “U” şeklindeki çubuğa sarılırken dikkat edilecek nokta, iki koldaki sarım yönünün zıt olmasıdır. Çünkü sarım yönünün ters olması “U” şeklindeki çubuğun bir ucunda kuzey diğer ucunda güney kutuplarının meydana gelmesini sağlar.Geçici ve kuvvetli mıknatısların gerektiği yerlerde elektromıknatıslar kullanılır. Kullanılmakta olan elektromıknatısların çoğunda çift makara veElektromıknatıs!! ölçü aleti:Bu alet, yumuşak demirden yp-pılmış silindir şeklinde bir çubuk bir akım makarasından meydana lir. Makaradan akım geçirilince buk makaranın içine çekilir. Akım . şilince, demir çubuk yay vasıtasıyla eski durumuna getirilir. Çubuğun i reketi göstergeye iletilir. Alet a edilirse bir elektromıknatıslı ölçü a ti elde edilir. Bu alette yumuşak c mir etkiyle mıknatıslandığından, m& kara ve çubuğun karşılıklı kutupla zıt olarak teşekkül eder. Makarad; geçen akımın yönü değiştirilince ki tuplar yine zıt olur. O halde yumuşak demirli ölçü aletlerini doğru ve alternatif akımlarda kullanmak mümkündür.
-->
Nis29
ELEKTROMOTOR KUVVET
Categories: E
0 Comments
ELEKTROMOTOR KUVVET(F\z)Elektrik akımı su akımına benzer (Bk . Amper ve akım). İki depoda bulunan suların seviyeleri birbirinden farklı ise, yüksekte bulunan su, alçaktaki kaba akıtılabilir. İki su seviyesi arasındaki fark ne kadar büyükse su o kadar hızlı akar. Bu yükseklik farkından yararlanılarak bir türbin işletile-bilinir.Not: Tel “U” şeklindeki çubuğa sarılırken dikkat edilecek nokta, iki koldaki sarım yönünün zıt olmasıdır. Çünkü sarım yönünün ters olması “U” şeklindeki çubuğun bir ucunda kuzey diğer ucunda güney kutuplarının meydana gelmesini sağlar.Geçici ve kuvvetli mıknatısların gerektiği yerlerde elektromıknatıslar kullanılır. Kullanılmakta olan elektromıknatısların çoğunda çift makara veBir devrenin iletkenlerinden elektronların akması da yukarıda anlatılan su örneğindeki gibi olur. Bunun için, üretecin kutupları arasında elektriksel bir seviye farkı bulunmalıdır. Seviye farkı yoksa, akım geçmez (iki depoda bulunan suların seviyeleri eşit olunca su akımı olmaz) Bu fark ne kadar büyük olursa elektronlar o kadar hızlı akar. (Depolardaki su ör-neğindeolduğugibi.) .Elektronlar iletkenlerde negatif elektrik yüklü kutuptan pozitif ejek -trikyüklü kutba doğru hareket ederler. (Bk .Akım). Çünkü, negatif kutupta elektron fazlalığı, pozitif kutupta ise elektron noksanlığı vardır. Bu durumdan da elektrik seviye farkı meydana gelir. Elektrik olaylarında (elektrikleilgili işlemlerde) bu seviyefarkına, potansiyel farkı veya elektromotor kuvvet (EMK) denilir.İçinden akım geçen bir iletkenin iki noktası arasında bir potansiyel farkı vardır. Potansiyel farkı yerine, çok kere gerilim kelimesi kullanılır. Üreteç, devresine akım vermezken, uçlarındaki potansiyel farkına elektromotor kuvvet denir.Elektromotor kuvvet ve potansiyel farkı volt (Volta’dan kısaltma) adı verilen bir birimle ölçülür. Elektromotor kuvvet ve potansiyel farkı voltmetre denilen aletlerle ölçülür.Bir pilin elektromotor kuvveti, yalnız elektrodların ve elektrolitlerin cinsine bağlıdır, pilin büyüklüğünün etkisi yoktur. Bir pilin elektromotor kuvvetini ölçmek için pilin pozitif kutbu (+ ) voltmetrenin pozitif kutbuna (+ ucuna), negatif kutbu (-)da, (-) işaretli ucuna bağlanır. Voltmetrenin göstergesi hangi durumu gösterirse pilin elektromotor kuvveti o kadar volt demektir. Dikkat:Elektronlar, elektronca fazla kutuptan elektronca fakir kutba (- den + ya) doğru hiçbir kuvvet gerektirmeden kendiliğinden akarlar (potansiyel farkı). Eğer, elektronları, ( + ) kutuptan (-) kutba göndermek (akıtmak) için dışarıdan bir etki (itme) yapmakla olur. (Aynı alçaktaki bir suyun yükseğe çıkarılması için bir tulumba veya pompaya ihtiyaç duyulduğu gibi)Voltmetreler devreye paralel olarak bağlanır. Ampermetreler ise (Elektrik akımını ölçen aletler) seri olarak bağlanır.
-->
Nis29
ELEKTROSKOP
Categories: E
0 Comments
ELEKTROSKOP (Fiz)Elektroskop, cisimlerin elektrikle yüklü olup olmadıklarını ve elektrik yüklerinin cinslerini belirtmeye yarayan bir alettir. Aletin esas parçası, alt ucunda gayet ince metal yapraklar (altın, kalay, alüminyum) bulunan metal bir çubuktur. Bu çubuk, üst ucu dışarıda kalacak şekilde, yalıtkan bir tıpa ile, bir ;şeye veya bir muhafaza içine geçirilir, -yalıtılarak sarkıtılır-(çubuğun alt kısmı şişenin veya muhafazanın içinde bulunduğundan ince metal yapraklar hava akımlarındankorunur.) Bir elektroskopla, bir cismin elektrikli olup olmadığını anlamak için, cismi yalıtılmış çubuğun üst kısmındaki küreciğe değdirmek yeterlidir.’Bu takdirde cisimden geçen elektrik, metal kısım üzerine yayılarak yaprakları yükler.Yapraklar aynı cins elektrikle yüklendiğinden (yapraklar başlangıçta nötr- yüksüz-dür.) birbirlerini iterler. Cismin elektrik yükü ne kadar çok ise yapraklar o kadar fazla açılır.Elektroskopla cismin elektrik yükünün cinsinideöğrenebiliriz. Bunun için elektroskopu önce belirli bir yükle yüklememiz gerekir. Elektroskopa cam çubuk (+ yüklü) dokundurulursa elektroskop pozitif ( + yüklü)olarakyük lenmişolur.Elektriklenmişbirelektros-kopa, yükünü beli diyeceğimiz cismi yaklaştıralım. Eğer elektroskopun yaprakları açılırsa (elektroskop elek -trikliolduğundan yapraklar zaten açıktı, cisim yaklaştırılınca daha çok açı -lir) yaklaştırılan cismin pozitif ( + yüklü) elektrikle yüklü olduğu anlaşılır (aynı kutuplar birbirini iter, zıt kutuplar birbirlerini çekerler. Eğer yapraklar kapanırsa yaklaştırılan cismin yükü negatif (-yüklü) demektir.Deney:Elektroskop nötr iken (yapraklar kapalı) bir cam çubuk (+ yüklü cisim) alıp elektroskopun topuzuna (küresine) dokunduralım. Bu suretle elek -troskoppozitif olarak yüklenmiş olur. Daha sonra elektroskopa elektrikli bir ebonit çubuk dokunduralım. Yapraklar biraz kapanır. Birkaç defa dokundurulursa tamamen kapanır. Buradan da anlaşılacağı gibi, yaprakların kapanması, elektroskopa ikinci olarak negatif elektriğin geldiğini gösterir.
-->
Nis29
ELEMENT
Categories: E
0 Comments
ELEMENT(Kim)Bugün bildiğimiz doğal ve yapay milyonlarca madde çeşidi sadece element adı verilen 105 temel maddeden yapılmıştır. 105, elementten 90 tanesi tabiatta bulunur. 15 tanesi yapay elementtir.lerin yüzde oranları oksijen% 50, silisyum %26, alüminyum %7, demir %4, (kalsiyum %3, sodyum %2,5, potasyum %2,5, magnezyum %2, hidrojen %1, diğerleri %2′dir. Canlılar için birinci derecede önemli olan karbonun bulunuş oranı pek azdır.Element kavramını açıklamaya çalışan ilk bilgin XVII. yüzyılda yaşamış olan Robert Böyle olmuştur. Ro-bert Boyle’e göre “Element daha basit maddelere ayrılamayan maddedir.” .iÇağımızda element tanımı maddenin yapısına dayanır. Modern kimyaya göre element “çekirdek yükleri aynı olan bir cins atomdan yapılmış maddedir.”
Yerkabuğunda bulunan element-
-->
Nis29
ELEMENTLERİN SEMBOLLERİ
Categories: E
0 Comments
ELEMENTLERİN SEMBOLLERİ: XIX. yüzyıla kadar elementler çeşitli sembollerle gösterilmiştir. Bugün kullanılan harfli sembolleri İsveçli bilgin Berzelius (1779-1898) bulmuştur. Semboller her elementin latince adlarının büyük yazılan baş harfinden ibarettir. Oksijen (0) (sembolün kaynağı Oxygenes) hidrojen (H) (sembolün kaynağı Hydrogenes), azot (N) (sembolün kaynağı Niter) gibi . Aynı baş harf i le başlayan element lerde, adın ikinci bir harfi de küçük harf olarak baş harfe eklenir. Demir (Fe) (sembolün kaynağı Ferrum), bakır (Cu) (sembolün kaynağı Cuprum) gibi.Her sembol ait olduğu elementa atomunu ifade eder. (Bütün elementlerin sembolleri, atom numaraları atom ağırlıkları sayfa 45′de gösterilmiştir).
-->
Nis29
EL KEMİKLERİ
Categories: E
0 Comments
EL KEMİKLERİ(Biy)Kolumuzun tutmaya, yakalamaya yarayan, parmaklar ile sonlanan organı olan elimizde toplam 27 kemik vardır. Bunlardan 8 tanesi elimizin kolumuza bağlandığı kısımdadır. (Bk.Bilek ye Bilek kemikleri) Bilek kemiklerinin hemen altında elimizin geniş aya kısmını yapan 5 tane El tarak kemiği yer alır. Tarak kemikleri baş parmakta 2 diğer parmaklarda üçer taneden 14 parmak kemiği ile sonlanır. Parmak kemikleri kısa kemiklerdir, hareket kabiliyetleri fazladır.
-->
Nis29
ELMAS
Categories: E
0 Comments
ELMAS(Kim)Elmas, karbon elementinin elmas, grafit, amorf karbon adı verilen üç al-lotropik şeklinden biridir. Az bulunuşu ve özellikleri nedeniyle çok değerlidir. Güney Afrika, Hindistan ve Brezilya’da çıkar. Dünyanın en büyük elması, Afrika’nın Kimberley dağından 1905 yılında çıkarılmıştır. 3024 kıratlık Cuilinon denilen bu elmasın ağırlığı yaklaşık 620 gramdır. Yeraltından çıkarıldığı zaman damla sakızı görünüşünde olan elmas parçalarıyontulur, çok yüzeyli geometrik şekiller verilir. Pırlanta adını alan bu parçalara verilen şekillerin elmasın gerçek kristal yapısıyla ilgisi yoktur. Elmas bilinen en sert maddedir. Elek -trîği iletmez. Bilinen eritkenlerde erimez. Yoğunluğu 3,51 gr/cm3 olup, saf oksijende 77CWCde yanar. İlk defa La-voisier (1743-1794), sonra Sir Hum-phry Davy (1773-1829) tarafından yakılmış ve sadece karbondioksit meydana geldiği görülmüştür. Bundan dolayı bugün, elmasın kimyaca saf karbon olduğu bilinir. Elmasın en önemli özelliği ışığı çok güzel kırma ve yansıtmasıdır. Elmasın değeri, sadece hacmi dolayısıyla ışığı kıran yü-’ zeylerinin çokluğuna bağlı olmayıp, taşın rengine de bağlıdır. Örneğin, mavimsi-beyaz renkli elmaslar en pahalı, sarı renklileri de ucuz olanlarıdır. Elmasın değeri KIRAT denilen bir ağırlık birimi ile ölçülür. 1 kıvrat = 0,205 gramdır. Elmas kapalı kapta 1500°Cde ısıtılırsa grafite dönüşür. Tabiî elmas, yüksek basınç altında karbonun kristallenmesi sonucu meydana gelir. 1956 yılından beri sıvı demir içinde eritilen karbondan, yüksek basınçta küçük yapay elmas kristalleri elde edilmektedir.Elmas, endüstride cam ve seramik eşyayı kesmede, perdahlamada sondaj maki neleri ndeki matkap uçlarında, duyar fizik araçlarında ve mhayet bilindiği gibi süs eşyası olarak kullanılır. Bu alanda eşsizdir.
-->
Nis29
EMAYE
Categories: E
0 Comments
EMAYE (Kim)Emaye: Cam yapısında bir kütledir. Hakikî camdan farkı yumuşama noktasının daha aşağı olmasıdır. Şeffaf değildir. Bu yüzden 2 fazlı sistem şeklindedir. Emayenin ilkel maddesi kuartz, feldispat, b oraks, krialit, baryum karbonat, sodyum karbonat, çinko oksit, kurşun oksittir. Beyaz renk vermek için kalay oksit, zirkon oksit, antimon oksit ve seriyum oksit kullanılır.Yapılışı: İlkel maddeler bir arada eritilir. Soğutulmuş kütle toz edilir. Emaye kaplanacak yüzeye konur, emaye j yapılacak kap emaye erime derecesi i üzerinde ısıtılır veya da yalnız kap ısı- \ tılır ve bu ısınmış kabın üzerine emaye sürülür. Tek mahzuru aşınma ve sır • dökmedir. Üstünlüğü ise, temiz ve gü- j zel bir görünüm sağlar, paslanmayı i önler.
-->
Nis29
EMİLME FİZYOLOJİSİ
Categories: E
0 Comments
EMİLME FİZYOLOJİSİ(Biy)Sindirilmiş besinlerin kana geçmesine denir. Bu olayda iki farklı ortam bulunmaktadır. Bağırsaklarda su sayesinde yoğunluk az, kanda yoğunluk fazladır. Az yoğun ortamdan, çok yoğuna daima bir akım (OZMOZ) olduğundan besinler kana geçer. Bu geçişi kolaylaştıran ince bağırsaktaki kadife tüyü gibi çıkıntılardır (tümör). Bunlar bir pompa gibi çalışarak emilme ve itilmeyi sağlar. Sindirilmiş olan karbonhidratlar, proteinler, vitaminler, su, metal tuzları ve ilâçlar ince bağırsaktan kılcal damarlara, oradan kapı toplar damarı ile karaciğere giderler. Oradan da alt ana toplar damara geçer.Sindirilmiş yağlar ise ayrı yoldan kana karışır. Bunlar tümör çevresinden KİLUS BORUSUNA geçer, bu AKKAN YOLU’dur. Peke sarnıcı, göğüs kanalı yolu ile sol köprücük altı toplar, damarında kana karışır.Dilden bazı ilaçlar, mide ve kalın bağırsaktan su ve tuzlar kana karışabilir.
-->
Nis29
EMBRİYON
Categories: E
0 Comments
EMBRİYON (=EMBRİYO)(Bly)Döllenmiş yumurtadan meydana gelen ve gelişmenin ilk safhalarında olan canlıdır. Çiçekli bitkilerde, yumurta hücresinin döllenmesinden sonra ortaya çıkan embriyo, aynı zamanda tohum içindeki bitki taslağıdır. (= bitkicik). Hayvanlarda embriyo, döllenmiş yumurtadan oluşan yumurta kabuğu içinde ya da döl yatağında gelişen yavrudur. İnsanlarda da embriyo döl yatağında gelişir.
-->
Nis29
EMİCİ TÜYLER
Categories: E
0 Comments
EMİCİ TÜYLER(Biy)Bitkilerin köklerinde kök ucunun hemen üst kısmında bulunan ince tüycüklerdir. Ömürleri ancak bir iki gün süren emici tüyler topraktan su ve suda erimiş maddeleri alırlar. Emici tüylerin kök uzadıkça üst kısımda kalanları körelir, alt kısımdansistemi ödevini gören endoplazmik” retikulumda bir kısım hormonlarla yağların sentezide yapılır.
-->
Nis29
ENDOSİTOZ
Categories: E
0 Comments
ENDOSİTOZ(Biy)Hücre dışındaki bir maddenin, hücre içine alınmasına denir. Besin önce kanalsı çöküntülere alınır. Sonunda tamamen içeriye alınarak cep teşekkül eder.Eğer alınan madde katı ise FAGOSİTOZ (yeme), sıvı ise PİNOSİTOZ (içme) denir.
-->
Nis29
ENERJİ
Categories: E
0 Comments
ENERJİ(Flz)Bir cisim, iş meydana getirebili-yorsa, o cisim enerjiye sahiptir, denir. Bir cisim enerjiye sahipse iş ya-pabilir.Enerji birimleriileiş birimleri aynıdır. Enerji birimleri:C.G.S. ve M.K.S. mutlak birim sistemlerindeki (Bkz.Birim sistemler) birimleri yapalım.U.ü.S. M.K.S.İş veya Enerji—» Erg JouleM.Kf .S. az kullanılan bir sistem olmakla beraber en çok kullanılan iş ve enerji birimi olan kgm bu sistemdedir.Bir cismin iş yapabilmesi için, uygulandığı cismi mutlakahareketettirmelidir, (yol aldırmalıdır) yol aldı-ramıyorsa iş yapmış sayılmazO halde cisim ne kadar kuvvet harcarsa harcasın, etkidiği cisme yol aldıramazsa iş yapmamış olur (Bir duvarı elimizle itelim. Duvarı iterken bir kuvvet harcarız. Duvarı hareket ettiremediğimiz için de iş yapmış sayılmayız) İş = KuyvetxYol(W = F.{) formülü işi verdiğinden, yolun sıfır olması halinde kuvvet hangi değeri alırsa alsın (ne kadar büyük olursa olsun) sıfırla çarpımı gene sıfır olacağından sonuçta iş sıfır olur. Yani iş yapılmamış olur. (W = F x 0 = 0)Yüksekteki bir gölün veya bir derenin suyu, düşmek suretiyle bir değirmeni çalıştırabilir.Rüzgâr ve akarsular da iş meydana getirirler.(Yel değirmenlerinin çalışması)Bir buhar makinesinin silindirinin içindeki sıcak su buharı, genişlemek suretiyle pistonu iter ve bir makineyi, meselâ bir treni harekete geçirmek suretiyle iş yapar.At bir arabayı çekerken iş yapar. Bir ağırlığı yukarı kaldırarak iş yapa-, rız.Yukarıdaki örneklerden anlaşılacağı gibi enerji, kısaca, iş yapabilme yeteneği-kabiliyeti-dir.Not: Kinetik enerji problemlerinde birim sistemlerinin çok önemi vardır. Zira kütle ve hız birimleri seçimi öğrencileri şaşırtmaktadır. Yukarıdaki problemde 10 kg.lık değer kütle olarak verildiği halde bu durum gözden kaçıyor, sonuç kgm olarak bulunuyor. Halbuki bu birimlerle (problemdeki birimler) sonuca gidilecekse sonuç jouleolur.Enerjinin dönüşümü (korunumu) prensibi:Bir A cismini (h) yüksekliğinden bırakalım. A cismi (h) yüksekliğinde dururken bir durum enerjisine (potansiyel enerjisi) sahip olur. Bırakılınca cisim harekete başlar ve böylece hız kazanır. Cisim yükseklik kaybettikçe hızı artar ve dolayısıylada potansiyel (durum) enerjisi kaybolur, kinetik (hareket) enerjisi artar. Potansiyel enerjiden kaybolan miktar kinetik enerjiye dönüşmüştür ve cisim yere düşünce (h=o) cismin durum (potansiyel) enerjisi sıfır olur. Kinetik (hareket) enerjisi ise en büyük olur (cismin h yüksekliğindeki durum enerjisi yere düşünce tamamen hareket enerjisine dönüşmüş olur.) Cismin hareket enerjisi ile durum enerjisi toplam daima sabit kalır.
-->
Nis29
ENERJİNİN SAKIMI KANUNU
Categories: E
0 Comments
ENERJİNİN SAKIMI KANUNU’(Kim)Alman bilginlerinden Albert Einstein (Albert Aynşitayn) (1879-1955)e göre, “Evrende toplam kütle ve enerji sabittir. Madde ve enerji birbirine dönüşebilir.Bu ısıyı elde etmek için 3000 ton taşkömürünü veya 2500 ton mazotu yakmak gerekir. Bu enerji 6.000.000 tonluk bir ağırlığı yaklaşık olarak 1700 metre yukarıya fırlatabilir. Bu açıklamalardan sonra 1 gram veya daha fazla maddeyi istediğimiz zaman kolayca enerjiye çeviremeyeceğimizde görülür.Atom bombasının esası maddeyi meydana getiren atomların, yani maddenin, bir anda enerji haline dönüştürülmesinden ibarettir.
-->
Nis29
ENZİM
Categories: E
0 Comments
ENZİM(Biy)Canlılarda görülen kimyasal reaksiyonlarda katalizör ödevi gören proteinlerdir. Enzimlerin yapısında protein olan ve protein olmayan iki kısım vardır. Protein olmayan parçasında demir, bakır gibi mineraller ve özellikle B vitaminleri bulunur. Bu maddeler olmadığı zaman enzim ödevini yapamaz.Enzimlere etki eden faktörlerin en önemlileri ısı, ışık hormonlar, bazı bio-kimyasal maddelerdir. Enzim reaksiyonlarının hızı ısı ile artar. Işık enzimin etkisini bazı hallerde arttırır bazende azaltır.Enzimler karmaşık yapılı molekülleri basit yapılı moleküllere ayırabilecek özellikteki maddelerdir.
-->
Nis29
EPİDİYAS -KOP
Categories: E
0 Comments
EPİDİYAS -KOP (Fiz)Bir kitaptaki, veya bir kartpostaldaki gibi, saydamsız bir resmin görüntüsünü elde etmek için kullanılmakta olan projeksiyon aletlerine episkop denir. Kuvvetli bir ışık kay -nağının verdiği ışık, çukur ayna yardımıyla yatay bir yere konulmuş olan cismin üzerine gönderilerek, cismin aydınlatılması sağlanır. Cismin karşısındaki birdüz ayna, ışıkların yollarını değiştirerek bunları kusursuz mercek sisteminin üzerine gönderir. Cismin görüntüsü, düşey duran bir beyaz ekranın üzerine düşürüJür.Aydınlatılmış saydam cisimlerin (cam üzerindeki bir resmin) üzerindeki resimlerin görüntüsünü elde etmek için Projeksiyon aleti de denilen diaskop kullanılır. Bir projeksiyon aletinde ve episkopta başlıca iki kısım vardır. 1-Fener, 2-Kusursuz bir mercek sistemi.Not:Işık aletlerinin esas parçaları merceklerdir. Tek bir mercek, daima kusurlu görüntü verir. Net görüntü elde etmek için, uygun şekilde seçilmiş olan yakınsak ve ıraksak mercekler, beraberce kullanılırlar.Bazı projeksiyon aygıtlarında, episkop düzeniyle birlikte diaskop (projeksiyon aleti) düzeni de beraber olarak kullanılır (bulunur.) Bu yapıdaki aletlere epidiyaskop denir.
-->
Nis29
EPİFİT BESLENME
Categories: E
0 Comments
EPİFİT BESLENME (Biy)Ototrof beslenmenin özel bir çeşididir. Salepgillerden orkide, yüksek ağaçların gövdesinde yaşar. Kökü havada toprağa doğru sarkıktır. Havanın nemini alan bu kökün üzerinde yaşadığı canlıya zararı yoktur. Yeşil olan yapraklan ile fotosentez yapan bu bitkinin diğer canlıya yararı da yoktur. Buna EPİFİTÜK denir.
-->
Nis29
EPİFİZ BEZİ
Categories: E
0 Comments
EPİFİZ BEZİ (Biy)Beyine küçük bir sapla bağlı olan ufak, yassı, oval bir doku birleşimidir. Canlılarda cinsel işlerle bağlantısı olduğu sanılır. Hayvanlarda göç dürtüsüne, kış uykusuna yatmaya, tüy dökmeye, deri değiştirmeye yarayan uyarılar meydana getirdiği sanılıyor.İnsanda da “biyolojik saat” (mevsim değişmeleri, karanlık izleyen dürtü) görevini yerine getirdiği sanılır.
-->
Nis29
EPİGENESE (SIRALI OLUŞ TEORİSİ)
Categories: E
0 Comments
EPİGENESE (SIRALI OLUŞ TEORİSİ) (Biy)Frederich Wolf (1733-1794) tarafından ortaya atılan bir kalıtım teorisidir. Bu bilgine göre zigot embriyonu meydana getirirken, morula blastula, gastrula fazları geçirir. Doku ve organları teşekkül eder. İspat edilmiş olan bu teori doğru fakat eksiktir. Çünkü karakterlerin, nasıl yavrulara geçtiğine cevap verememektedir.
-->
Nis29
EPİTEL DOKU
Categories: E
0 Comments
EPİTEL DOKU (Biy)Vücudun dış yüzünü, yücut boşluklarını, bazı organların iç yüzünü örten dokudur. Epitel doku kanda-marlarının iç yüzünü döşer, aynı zamanda salgı bezlerini de meydana getirir. Dokunun hücreleri birbirlerine sıkıca bağlanmıştır. Kendine ait kan-damarları bulunmayerler mide ve bağırsakların iç yüzü, böbreğin büyük toplayıcı kanalları, solunum yolları, eşeysel bezlerin boşaltma kanallarıdır.Çok katlı yassı epitel: Doku meydana getiren tabakalardan en alttaki-nin hücreleri daima silindiriktir.Onun üzerinde bi-rbirine sıkıca bağlanmış kübik hücreler yer alır. Yüzeye doğru çıkıldıkça hücreler yassılaşır-lar. Üst deri, ağız boşluğu, katı damak, dildeki ipliksi papiller, yemek borusunda bu tip epitel dokuya rastlanır.Çok katlı kübik epitelin yüzey hücreleri küp şeklindedir. Çok ender bulunur. Bazı yağ ve ter bezlerinin duvarları böyledir.Çok katlı silindirik epitel serbest yüzeyinde titrek tüyler taşır. Tükrük bezlerinin boşaltma kanallarında, soluk borusu, gırtlakta bulunan doku tipidir.dığından epitel dokunun beslenmesi üzerine oturduğu bağ dokunun damarları yardımı ileEpitel dokunun ikinci tipi olan bez epiteli hücreleri salgılama fonksiyonu yaparlar. Sindirim ve solunum borusunda üreme kanallarında bulunurlar. Tek veya çok hücreli bezler meydana getirirler. Çok hücreli bezler şekillerine göretüpsü, (mide bezleri) ve ampul su = Alveoler (Tükrük” bezleri) olarak ayrılırlar. Yaptıkları işlere göre iki tiptir: Dış ve iç salgı bezleri.Epitel dokunun son tipi olan Duyu epiteli yalnız duyu organlarında bulunur.
-->
Nis29
EPİTEL KAS HÜCRESİ
Categories: E
0 Comments
EPİTEL KAS HÜCRESİ (Biy)Çok hücrelilerden, ilk defa, selenterelerde epitel hücrelerinin bazıları değişikliğe uğrayarak kasa benzer bir yapı aldığı görülür. Dış deri arasında görülen bu ilksel kaslara EPİTEL KAS HÜCRESİ denir.
-->
Nis29
ERGİME NOKTASI
Categories: E
0 Comments
ERGİME NOKTASI (Kim)Katı bir cismin sıvı hale geçebileceği sıcaklık derecesine, o cismin ergime noktası veya ergime sıcaklığı denir. Bazı maddelerinin ergime noktaları normal koşullarda şöyledir.Helyum -272°C, Hidrojen -259°C,olmaz. jErime kanunu: Bir katı cisim, sabit basınçta belirli bir sıcaklıkta eri- j meye başlar. Erimenin sonuna kadar ; sıcaklıkta değişme olmaz. Bu sıcaklı-ğa erime sıcaklığı veya erime noktası ; denir. !Cisimlerin üzerine etki eden basınçlar değişirse, erime noktalarıda az çok değişir.
-->
Nis29
ERİME
Categories: E
0 Comments
ERİME (=ERGİME)(Fte)Kışın yağan karlar ve oluşan buzlar ilkbahar gelince ve havalar ısınınca katı halden sıvı hale (su haline) geçerler. Bunun gibi, bir katı cismin ısı alarak sıvı haline geçmesi olayına erime denir.Bazı cisimler yumuşayarak erirler, bazılarıda yumuşamaksızın erirler. Meselâ demir ısıtılınca yumuşar. Bundan dolayı demir dövülmek suretiyle işlenir. Dökme demir ise yumuşamadan erir yumuşayarak eriyen cisimler ısıtıldıkça yumuşarlar. Bundan dolayı bunların hangi sıcaklıkta erimeye başladıkları ve hangi sıcaklıktaolmaz. jErime kanunu: Bir katı cisim, sabit basınçta belirli bir sıcaklıkta eri- j meye başlar. Erimenin sonuna kadar ; sıcaklıkta değişme olmaz. Bu sıcaklı-ğa erime sıcaklığı veya erime noktası ; denir. !Cisimlerin üzerine etki eden basınçlar değişirse, erime noktalarıda az çok değişir.UYGULAMA:Buzun erime sıcaklığının ölçülmesi:Bir kabın içine, küçük parçalar halinde, dövülmüş buz koyalım. İçi -nede bir termometre yerleştirelim. Buz kabını ateşin üzerine koyalım.Buz erimeye başladığı zaman termometrenin gösterdiği sayı 0°C dir. Termometrenin haznesi buzun içinde kalmak şartıyla, erime devam ettiği müddetçe sıcaklığın 0 C de kaldığı görülür. Buzun tamamı sıvı (su), haline geçtikten sonra ısıtma devam ederse, termometredeki sayının değiş tiğini (sıfır üstünde bir sayı gösterdiğini) görürüz. (Erimekanunu).,.Yumuşamadan eriyen diğer cisimlerin de belli bir sıcaklık derecesinde eri meye başladıklarını ve erime bitinceye kadar da sıcaklıklarının değişmedikleri görülür.Erime ısısı:Erime sıcaklığında bulunan bir cismin 1 gr ağırlığındaki bir parçasının, aynı sıcaklıkta sıvı haline geçinceye kadar aldığı ısı miktarına o cismin erime ısısı denir.Erime ile ilgili olarak(Bk .Donma.)
-->
Nis29
ERSELİK
Categories: E
0 Comments
ERSELİK (=ERD İŞİ )(Bly)Aynı canlı üzerinde hem erkek hem de dişi üreme hücrelerini meydana getirecek organların bulunmasıdır. İnsanlarda yalancı erdişilik şeklinde görülür. Ancak çok ender rastlanır. Ameliyat ile düzeltilir. Hayvanlarda özellikle yassı ve halkalı solucanlarda, karından bacaklılarda rastlanır. ; Bitkilerde de sık sık görülen bir durumdur. Aynı çiçekte hem erkek hem de dişi organların bulunması ile belirlenir.-
-->
Nis29
ESENLİK
Categories: E
0 Comments
ESNEKLİK(Flz)Bir yay, lâstik şerit v.b. cisimlere kuvvet uygularsak, bu cisimlerin uzadıkları ve kuvvetlerin etkileri kaldırıldıktan sonra da önceki boylarını aldıklarını görmüşüzdür.Helis şeklindeki bir yayı sıkıştı-rırsak, yayın boyu kısalır. Bu etkiden kurtulan yay, gene eski boyunu alır. (Yatak somyalarında ve kanepe yayla-rındaki özellik)Telli müzik aletlerinde telin bağlandığı anahtarı döndürmek suretiyle teli daha fazla gererseniz tel uzar. Anahtarı gevşetince tel gene kısalır.Bir jileti bükerek şeklini değiştiriniz. Bıçağı kendi haline bırakırsanız, kuvvetin etkisi kalktıktan sonra, bıçak eski halini alır.Bunlar ve bunlara benzer örneklerden anlaşıldığına göre katı cisimler, kuvvetlerin etkisinde boylarını, şekillerini değiştirirler. Bu etki kalktıktan sonra gene eski boylarını ve şekillerini alırlar. Cisimlerin bu özelliğine esneklik denir.Kuvvetlerin etkisinde, katıların hacimlerinde de değişmeler olur. Bütün katı cisimler esnektirler. Fakat bu esneklik cismin cinsine göre değişir.Helis şeklindeki bir yayı büyük kuvvetlerle çekersek, kuvvetin etkisi kalktıktan sonra yay artık eski durumunu alamaz, eskisinden daha uzun kalır.Bir teneke levhayı fazlaca bükerek katlarsak, bu da katlanmış olarak kalır.Bunlar ve bunlara benzer olaylardan da anlaşıldığı gibi, esnek cisimlerin esneklikleri sınırlıdırlar. Bu sınır aşılırsacisimler esKİ durumlarına dönemezler.Küçük kuvvetlerin etkisi altında esnek olan cisimler büyük kuvvetler altında esnekliklerini kaybederler.Bazı cisimlerin esneklik sınırları:1 mm2 kesitindeki çelik telin esneklik sınırı.. 30 kg.1 mm2 kesitindeki font telin esneklik sınırı*,.. 14 kg.Imm2 kesitindeki bakır telin esneklik sınırı. .12kg.sıvıların esnekliği:Bütün sıvılarda da esneklik vardır. Fakat sıvılar, büyük tesirler altın-da hacimlerini pek az değiştirirler. Bu yüzden özgül ağırlıklarında önemli değişmeler olmaz. Sıvıların esneklikleri sınırlı değildir.Tamamen su dolu bir şişeye tıpa koymak istersek, büyük zorlukla karşılaşırız. Zira, etki yapan kuvvet suyun hacmini, belli olacak kadar küçültmez. Bundan dolayı tıpaya yer açılmaz. Daha da zorlarsak şişe patlar.Gazların esnekliği •Bütün gazlar mükemmel esnek cisimlerdir. Gazların esneklikleri sınırlı değildir. Bir bisiklet pompasının ucunu parmağımızla kapattıktan sonra pistonu ileri doğru sürelim. Pompanın içindeki havayı küçük bir hacmin içine sıkıştırmış oluruz. Bundan sonra pistonu serbest bırakalım. Piston, pompanın içindeki sıkışmış olan hava tarafından geriye itilir ve hava baştaki hacmini alır. Bütün gazlar da hava gibi esnektirler. Gazlar, büyük etkilerin tesirinde de gene esnekliklerini muhafaza ederler.
-->
Nis29
EDTERLER
Categories: E
0 Comments
ESTERLER (Kim)Bir alkolle bir asitin yaptığı bileşik esterdir.estereAsit + Alkol t > Ester + SusabunlaşmaYağ asitlerinin mono alkollerle, yaptığı esterler renksiz, hoş kokulu sı-* vılardır. Örneğin, bütirik asidin etil esteri, ananas kokusundadır. Esterler doğal meyve öz sularında bulunarak onların hoş kokusunu verirler. Bundan dolayı parfümeride kullanılır. Özellikle eritken olarak da çok kullanılır. Suda pek az erirler.Yağlar yağ asitlerinin gliserin esterlerinin karışımıdır. Sabun, esterlerin alkali maddelerle etkilenmesinden yapılır.
-->
Nis29
EŞDEĞER AĞIRLIK
Categories: E
0 Comments
EŞDEĞERAĞIRLIK(EKİVALENT1. Bir elementin 8 gram oksijen veya 1,008 gram hidrojenle birleşebilen miktarına o elementin bir eşdeğer gramı denir.2. Bir elementin atom ağırlığının değerlik değişmesine bölümü o elementin bir eşdeğer-gramının ağırlığını verir.3. Bir eşdeğer gram bazın ağırlığı, bu bazın molekül ağırlığının hidroksit (OHfsuyuna bölümüne eşittir.4. Bir eşdeğer gram asidin ağırlığı, bu asidin molekül ağırlığının, bu asitteki asit hidrojenleri sayısına bölümüne eşittir.5. Redoksa uğrayan bileşiklerin bir eşdeğer-gramının ağırlığı bu bileşiğin molekül ağırlığının değerlik değişmesine bölümüne eşittir. Özetle:Atom ağırlığı (veyamolekül ağırlığıEşdeğer ağırlık =————————–Tesir değerliğiÖRNEKLER:1) Bir eşdeğer-gram sülfürik asit(H,SOf) =Asit hidrojenisayısı2) Bir eşdeğer-gram kalsiyum ■hidroksit (Ca(OH),)=.Bazın molekül ağırlığı 74 ..,————————— =—= 37 gram
2Molekül ağırlığı noGRAM)(Kim)
-->
Nis29
EŞEYSEL HORMONLAR
Categories: E
0 Comments
EŞEYSEL HORMONLAR (Biy)
İnsanlarda eşeysel bezler, yumurta ye spermden başka hormon da salgılarlar. Erkeklerde TESTOSTERON, kadınlarda ise ESTERON ve PROGES-TERON hormonlarıdır. Bunlar, insanlarda cinsel hayatı düzenler, hipofiz hormonlarının kontrolü altındadır.
-->
Nis29
EŞYAMIZIN KORUNMASI
Categories: E
0 Comments
EŞYAMIZINKORUNMASI(Kim)Açık havada bırakılan demir ya da çelikten yapılmış bir makinenin, ya da herhangi bir gerecin paslanarak aşındığını, işe yaramaz hale geldiğini görmüşsünüzdür. Üstü boyanarak korunmamış olan her türlü tahta eşya kısa zamanda çürür, yerine yenilerini koymak gerekir.
-->
Nis29
ETÇİLLER
Categories: E
0 Comments
ETÇİLLER( = ETOBURLAR )(B\y)Etle beslenen pençeli memeliler takımıdır. Etçillerin dişleri, sindirim sistemleri özelleşmiştir. Alt ve üst çenelerinde altı kesici diş, ikişer tane iyi gelişmiş köpek dişleri ile sivri azı dişleri vardır. Parmaklarında yırtıcı tırnaklar bulunur. Kediler, Köpekler, Aslanlar, Kaplanlar, Ayılar vb. etçil hayvanlardır.
-->
Nis29
ETERLER
Categories: E
0 Comments
ETERLER (Kim)Genel formülleri R-O-R^ir. “R” bir alkil grubunu gösterir. Suyun iki hidrojeni yerine iki alkil grubunun geçmesiyle türetilmiş bileşikler olarak tanımlanabilir. İki molekül alkolden bir molekül su çıkarmakla elde edilir. En cok bilinen eter türü dietil eter (C2H5-O-C2 H5) dir. Buna adi eter denir Adi eter renksiz, hoş kokulu, uçucu bir sıvıdır. Az koklanacak olursa sinirleri uyararak ayıltıcı, fazlaca koklanacak olursa bayıltıcı etki yapar. Yoğunluğu 0,72 gr/cm3, ergime noktası -21 °C, kaynama noktası 34,6°ıC dir.Çok uçucu ve yanıcı bir sıvıdır. Buharları havadan iki defa ağırdır. Su ile ancak 1/10 oranında karışır. Yağlar, reçineler ve diğer birçok organik maddeler için çok iyi bir erit-kendir. Ayrıca çok kıymetli anestezik (bayıltıcı) bir maddedir.
-->
Nis29
EVRİM
Categories: E
0 Comments
EVRİM (Biy)Canlıların çeşitliliğini açıklamaya yardım eden değişim ve gelişimler dizisidir. Yeni tür bitki ve hayvanların eski tür bitki ve hayvanların evrimi ile ortaya çıktıkları söylenmektedir. Evrim teorileri olarak bilinen bu teoriler üzerinde birçok bilim adamları çalışmışlardır. Lamarck, Darvvin en tanınmışlarıdır. Kendi adlarına evrim teorisini destekleyen görüşleri vardır. (Bk. Darwin’cilik; Lamarck’çı-hk)
-->
Eki13
Eşeyli Üreme
Categories: E
0 Comments
Ana ve babadan gelen iki ayrı hücrenin çekirdeğinin birleşmesiyle meydana gelen üreme şeklidir. Çok basit yapılı bazı canlılarda, yeni bir fert meydana getirmek üzere birleşen ve gamet adı verilen eşey hücreleri birbirine benzer. Çoğunlukla yüksek yapılı bitki ve hayvan türlerinde ise gametler yani eşey hücreleri birbirine benzemez. Yumurta veya oosfer denen dişi gametler daha büyük olup besin maddesi depo ederler, -hareket yetenekleri yoktur. Sperm denilen er-kek gametler; daha küçüktürler ve hareket yetenekleri vardır. Olgunlaşmış erkek ve dişi eşey hücrelerinin birleşip çekirdeklerinin kaynaşması sonucu döllenmiş yumurta (zigot) meydana gelir. Zigot’un bölünerek çoğal masından da yavrunun ilk taslağı oluşmaya başlar.Bir çeşit eşeyli üreme sayılan konjugasyon = kavuşma terliksi-hayvanda görülür. Önce iki terliksi hayvan yanyana gelir. Karışık bir takım küçük çekirdek bölünmelerinden sonra aralarında birer küçük çekirdek değişmesi olur. Daha sonra birbirinden ayrılan herbir terliksi bölünerek çoğalmasına devam eder.Sıtma hastalığını yapan sıtma mikrobu = plazmodyum’un üremesinin belirli bir döneminde iki çeşit hücre meydana gelir ve bu hücrelerin birleşmesinden de zigot oluşur.
-->
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder