24 Aralık 2008 Çarşamba

kategori e

ELEKTRONLARIN DAĞILIMI
Categories: E
0 Comments
ELEKTRONLARIN DAĞILIMI
Elektronlar çekirdek etrafında belli elektron kabukları üzerinde bu­lunurlar.Belli enerji bölgelerinde belli sa­yıda elektron bulunur. Çekirdekten başlayarak bu enerji bölgeleri 1,2,3,4 sayılan, ya da K,L,M,N,0 harfleriyle gösterilir. Her elektron kabuğu üze­rinde en fazla kaç tane elektron bu­lunduğu 2ri2 formülü ile belirlenir. Bütün elementler serbest halde iken yüksüzdür. Sıfır değerliklidir. En dış enerji kabuğunda bulunan elektronlara değerlik elektronları de­nir. Kimyasal reaksiyonlar element­lerin san yörüngesinde bulunan de­ğerlik elektronları arasında olur. Ele­mentler bileşik yaparlarken en dış elektron kabuklarındaki elektron sayı­larını 8 yapmak isterler. Bunun için elektron alışverişi veya elektron or­taklığı yaparlar.Bunaoktet (sekizleme) kuralı de­nir. Elementler içinde yalnız hidrojen ikileme yapar. Son yörüngesinde 8 elektron bulunan elementler reaksi­yonlara girmezler, bileşikleri de yok­tur. Bunlara SOYGAZLAR (ASAL GAZ) denir. Yalnız helyum, bir soy-gaz olduğu halde dış elektron kabu­ğunda 2 tane elektron bulunur. Çünkü atom numarası 2′dir. Elementlerin soygaz sistemine benzemek için elektron alarak veya elektron vererek kazandıkları yük miktarına DEğER-LİKdenir.Elektron veren bir element ver­diği elektron sayısı kadar ( + ) değer­likli, elektron alanlar aldıkları sayı ka­dar (-) değerlikli olurlar.Metaller elektron verdiklerinden ( + ) değerlikli, ametaller genellikle elektron aldıklarından (-) değerlikli olurlar.
window.google_render_ad();
window.google_render_ad();

-->
Nis29
EBONİT
Categories: E
0 Comments
window.google_render_ad();
EBONİT(Kim)% 30-50 arasında kükürtle karış­tırılmış kauçuktur. Elektriği iletmez. Sıcağa ve soğuğa karşı dayanıklıdır. Tarak düğme, akümülatör kutuları, süs eşyası yapılır. Elektriği iletme­diği için en çok elektrik araçlarında yalıtkan olarak kullanılır.

-->
Nis29
EĞİK DÜZLEM
Categories: E
0 Comments
EĞİK DÜZLEM(Fiz)Bir kalası, tahtayı, v.b. katı maddeleri yatayla açı yapacak seki İde yerleştirirsek eğik düzlem meydana gelir. Yükseğe kaldırmakta zorluk çe­kilen cisimler, eğik düzlem kullanıla­rak rahatlıkla istenilen yüksekliklere çıkarılabilirler. Kamyonlara yapılan yüklemelerde çoğu zaman eğik düz­lem kullanılır. Eğik düzlemin cisim ile olan sürtünmeleri ne kadar az olursa harekette o derece kolaylık sağlanır. Zira, sürtünme fazla olursa birde sürtünmeyi yenmek için ek kuv­vet harcamamız gerekir.(Bk.Sürtünme).2 kg ağırlığındaki bir cisme te-kerlek takarak (sürtünmeleri azalt­mak için) eğik düzlem üzerinde çeke­lim. Bu cisme uygulayacağımız kuv­vet 2 kg dan daha az olur. Eğer bu cis­mi, eğik düzlem kullanmadan, doğru­dan kaldırmak isteseydik en az 2 kg lık kuvvet kullanmamız gerekirdi.Eğik düzlem için kullanacağımız basit formülü yazalım:Kuvvet xybl= Yük x YükseklikBu formülden istenilen herhangi bir değer bulunabilir (Bunun içinde Bk .Akım) Buradan kuvveti çekelim;Kuvvet = Yük x Yü^klYükseklik -^ yol) oranı yaklaşık olarak eğime eşittir Buna göre, Kuvvet = Yük x Eği m. ÖRNEK PROBLEM:Ağırlığı 2 kg olan bir oyuncak araba, bir eğik düzlem üzerinde yürü­tülerek 40 cm yüksekliğe kadar çıkar­tılıyor. Araba bu yüksekliğe çıkana kadar 200 cm yol almışsa (düzgün ha­reket yaparak. Bk,.Düzgün hareket), uygulanan kuvveti (çekme kuvveti) bulunuz.ÇÖZÜM:Verilenleri,= 2kg.=2000gr.“” (eğik düzlemin uzunluğu) = 200 cm.AC (eğik düzlemin yüksekliği) =40 cm. İstenenF(çekme kuvveti) = ?Arabayı, B başlangıç noktasın­dan itibaren bir dinamometre (yaylı terazi) ile çekersek dinamometrenin gösterdiği sayı çekme kuvveti olarak bulunur. Bu ise 400 gr. lık çekme kuv­vetini verecektir.Hesap yaparak çekme kuvvetini bulacak olursak, dinamometrenin verdiği (gösterdiği) sayı tekrar bulu­nacaktır. (Dikkatli ve hatasız bir öl­çüm ve hesap sonucunda)Araba, B başlangıç noktasından (sıfır noktası -yolun başlangıcı-) itiba­ren eğik düzlem üzerinde yükselerek, A noktasında 40 cm yüksekliğe çıka­caktır. Bu yüksekliğe çıkana kadar 200 cm yol almıştır. Eğer, araba bu yolu almadan doğrudan C noktasın­dan A noktasına çıkarılsaydı 40 cm yol alacaktı. Neticede, ister B den 200 cm yol alarak A ya gelsin, isterse C den 40 cm yol alarak A ya gelsin -getiril­sin- Her iki durumda da A noktasına geldiğHzaman yapılan işler aynı olur­du. Yalnız birincisinde fazla yol al-makla beraber kuvvet az harcayacağı­mız iç daha rahat (kolay)lık sağlarız. Diğerinde (ikincide) ise az yol almak­la kısa zamanda arabayı^A ya çıkara­biliriz ama fazla kuvvet harcarız.Araba eğik düzlem üzerinde yü­rütülerek A noktasına çıktığı içinYol, 200-^40 = 5 katına çıkmış olur. Yol uzadığı için kuvvet azalaca­ğından, kuvvet 5′te bire iner.Çekme kuvveti =2000-^-5 = 400 gr. olarak bulunur. Sembolle yazacak olursak,F _ 9l - -=Q°JP-=400 gr kuvvet 5 5veya sadece F = 400 gr. olarakta yazı­labilir.Sonuçta; 2000 gr lık bir cismi, eğik düzlem kullanarak daha âz bir kuvvetle (400 gr) yükseğe çıkarabildi­ğimiz ortaya çıkıyor; A Not: Eğik düzlemin eğimi (ABC) de­ğişirse harekette önemli değişmeler olacaktır.Yukarıdaki problemde, eğik düz­lemin eğimi: Yükseklik■*• yol = 40-*-200 = 4-20 = 0,20dir. Eğimi kullana­rak kuvveti bulursak, Kuvvet =Yük x Eği m Kuvvet = 2000 x 0,20 = 400 grÖRNEK PROBLEM:Bir işçi 1 m yüksekliğindeki bir kamyona 5 m uzunluğunda bir kalas dayıyor. Bunun üzerindeki 80 kg ağır­lığındaki bir fıçıyı itmek suretiyle kamyona yüklüyor. Bu halele sürtün­me olmadığına göre, işçinin sarf et­tiği kuvvet ne kadardır? ÇÖZÜM;Verilen İstenenh = yükseklik = 1 m. F = kuvvet = ? S = yol = 5 m. G = yük = 80 kg.yükseklik imKuvvet = yukx——-:— = 80kgx-—80kg y?’ 5mKuvvet = ş = 16 kg.sembollerle yapalım:1 .çözümde sayıları birimleriyle sonuca götürüp sonuçta birimi sa­deleştirme sonucu kg. olarak bulduk.2.çözümde ise sayıların birimle­rini kullanmadan doğrudan sayılan sonuca götürüp 16 bulduk ve kuvve­tinde ağırlık birimi olması gerektiği­ni hatırlayarak (Bk. Ağırlık) birimi kg yazarak sonucu 16 kg. olarak bulduk. Böyle bir düşünme tarzını yapamasak bile birim analizi yaparakta sonuç bi­rimi bulabiliriz. [F] = kg.j?TH-/ffl = kg.

-->
Nis29
EĞİLME AÇISI
Categories: E
0 Comments
EĞİLME AÇISI(Fİ2)Yerin, coğrafya kutuplarıile mık­natıs kutupları aynı noktalarda bulun­madıklarından bir pusula iğnesi tam kuzey-güney doğrultusunu göster­mez. Mıknatıs kutupları (Magnetik kutuplar) 70°paralelleri üzerindedir-ler. Yeryüzünde bir noktadan yola çı­kılır ye pusulanın gösterdiği kuzey yönü izlenirse (Pusula yön bulmaya yarar. Daha çok gemiciler tarafındankullanılır) coğrafya kutbuna değ, lik paralel üzerinde bulunan ve miK-natıs iğnesinin (magnetik) kuzey kutbu adı verilen noktaya varılır. Mık­natıs iğnesinin (pusula iğnesi) coğraf­ya kuzey (Ne) doğrultusundan ayrılma miktarına magnetik sapma veya sade­ce sapma açısı denir, (â) Bu açı bir yer­den bir yere değiştiği gibi, aynı bir yer­de zamanla da değişmektedir. (Yerin bazı bölgelerinde doğuya, bazı bölge­lerinde ise batıya doğrudur.) İstanbul’­da sapma 1952′de doğuya doğru 2 ka-dardi.Miknatıs iğnesi,yatay bir eksen etrafında dönebilecek şekilde ağırlık merkezinden asıhrsa, iğne yere doğru eğilir. İğne doğrultusunun yatayla yaptığı açıya magnetik eğilme açısı veya kısaca eğilme açısı denir. (I) sembolüyle göstereceğimiz bu açı ö ile 90*arasında değişir. Ekvatorda 0, yerin mıknatıs kutuplarında ise 90 dir. Kuzey yarım kürede iğnenin kuzey kutbu, güney yarım kürede ise, güney kutbu yere doğru eğilir. Eğilme açısı İstanbul’da 57 kadardır. Yerin mıkna­tıs kutuplarında (Nm= Magnetik ku­zey kutbu ile Sm = Magnetik güney kutbu) düşey olarak durur. Bundan dolayı da yerin mıknatıs (magnetik) kutuplarını belirtmeye karar.

-->
Nis29
EĞRELTİ OTLARI
Categories: E
0 Comments
EĞRELTİ OTLARI (Biv)Yeryüzünün bütün bölgelerine yayılmış, orman altlarında, dere ke­narlarında yetişen bitkilerdir. Eğrelti otlarının yaprakları ekseriyetle parça­lı olup içyüzlerinde spor ve sporkeselerini taşırlar. Bitkinin toprak altında gelişen ve ek kökler veren toprak altı gövdesi (Rizom) vardır. Boylan tropik bölgelerde ağaçlar kadar uzun olması­na rağınen ılıman bölgelerde oldukça kısa, otsu görünümdedir.Yapraklar gençken salyangoz gi­bi içe doğru kıvrık, üzerleri tüylüdür. Büyürken yavaş, yavaş dışa doğru açılır. Yaşlı yaprakların alt yüzlerin­de, kahverengi ufak pütürler halinde spor kesesi toplulukları (Sorus’lar) bulunur.Eğreltiotlarının üremelerinde dölalrnaşı görülür. Döllenme yağmur ve çiğ damlacıkları yardımı ile olur. Yurdumuzda birçok cinsi yetişir. Bir kısım türlerinden ilaç yapımında fay­dalanılır. Tenya ve barsak kurtlarını düşürücü, balgam söktürücü, idrar yolları hastalıklarını iyi edici etkisi vardır.Bugün otsu bir bitki halinde bu­lunan eğreltiler grubu bitkileri birin­ci zamanın karbon devrinde büyük ağaçlar halinde bulunuyorlardı ve boyları 10-15 m idi. Bu bitkiler bugün faydalandığımız, yurdumuzda en çok Zonguldak yöresinde bulunan taşkö­mürü yataklarını meydana getirmiş­lerdir.-

-->
Nis29
EKLEM
Categories: E
0 Comments
EKLEM (Biy)İnsanlarda ve omurgalı hayvan­larda iskelet kemiklerini birbirine bağlayan yapılardır. Eklemler, çeşitli boy ve şekildeki kemikler arasında yer alarak onların hareketlerini sağ­larlar. Üç tip eklem vardır:OYNAMAZ EKLEMLER: Ekle­mi yapan kemikleri, kemik dokusu birbirine bağladığı için hareket ede­mezler. Eklemlerin yüzeyleri testere gibi dişlidir. Kafatası kemikleri ile dişlerin diş çukurlarına birleştikleri eklemler oynamaz tiptedir.YARI OYNAR EKLEMLER: Ek­lem yapan kemikler arasında bağdoku ve kıkırdaktan bir halka bulunur. Omurgayı meydana getiren omurlar arasındaki eklemler yarı oynar tipte­dir.OYNAR EKLEMLER: Her eklem bağdokudan yapılı EKLEM KAPSÜ­LÜ ile sarılmıştır. Eklemlenen iki kemiği birbirine bağlayan bu kapsül onların gerektiğinden fazla hareket etmelerini sağlar. Oynar eklemlerde kemiklerin eklem yüzeyleri kıkırdakla kaplı olup aralarında içi sıvı ile dolu bir boşluk bulunur. (Eklem boşluğu, Eklem sıvısı)Eklemler, eklem yüzeylerinin karşılıklı duruşuna göre yuvarlak,

-->
Nis29
EKLEMBACAKLILAR
Categories: E
0 Comments
EKLEMBACAKLILAR (B\y)Hayvanlar âleminin (sayıları ol­dukça fazlaolan) bir şubesidir.Eklembacaklılar vücutları baş, göğüs ve karın bölgesinden meydana gelen hareketli hayvanlardır. Başla­rında beyin, ağız ve yaşama ortamla­rına göre değişebilen duyu organları­nı taşırlar. Göğüs ya halkalar halinde ya da (halkaların kaynaşması ile) tek parçalıdır. Hareket organı olan ve grubun adını veren eklemli bacaklar göğüsten çıkarlar. Göğüsün arka kıs­mında yer alan karında bacak bulunmaz. (Nadiren bulunabilir)Eklembacaklıların vücutları kitin ile kaplıdır. Kitin örtü hayvanın geliş­mesine imkân vermediğinden deri değiştirirler.Eklembacaklılarda dolaşım sis­temi açıktır. Sırt bölgesinde torbamsı veya boru şeklinde kalpleri vardır. Kan kısmen damarlar içi nde dolaşır.Sindirim sistemlerinde ağız ön­de, anüs arkadadır. Besinin alınışı ve çeşidi hayvandan hayvana değişir. Etçil veotçul olanları vardır.Solunumları karada yaşayanlarda trakeler ile, suda yaşayanlarda ise so­lungaçları ile olur. Bazı formların de­rileri çok ince olduklarından deri so­lunumu yaparlar.Bacaklar hareket organı olarak tırmanma, koşma, yürüme, yüzme gi­bi ödevlerinin dışında besinlerin alın­masına, solunuma, üremeye de yar­dımcı olabilirler.Eklembacaklılarda duyu organla­rı olarak dokunum kılları, başın önkıs-mında yer alan antenler ve gözler bu­lunur. Gözler nokta ve bileşik gözler olarak iki tiptir. Bileşik gözler sayıla­rı birden fazla olabilen ufak altıgen piramit şeklindeki gözcüklerden ya­pılıdırlar. Her gözcük karşısındaki cismin yalnız bir bölümünü görür. Bu nedenle bileşik gözlerin retinası üze­rinde cismin gözcük sayısı kadar par­çadan yapılmış mozaik tablo gibi gö­rüntüsü çıkar.Eklembacaklılar ayrı eşeyli hay­vanlardır. Erkek ve dişileri vardır. Karada, havada, suda yaşayan sayıla­rı 700.000′e varan çok geniş bîr şube­dir.

-->
Nis29
EKMEK KÜFÜ
Categories: E
0 Comments
EKMEK KÜFÜ (Biy)Nemli ve bayat ekmekler üzerin-’de üreyen mantarlar. Ekmek küfü or­tamın yüzeyini pamuk gibi örten “Misel” adlı beyaz ipliksi tabakadan yapılıdır. Miseller ekmeğin iç kısım­larına doğru uzanabilirler. Üremeleri eşeyli ve eşeysiz tiptedir. Eşeysiz üreme sporlar ile olur. Misellerden yukarıya doğru uzayan “Hif” adlı ip­likçiklerin ucunda, bir süre sonra şiş­kin “Sporangium” adlı yapılar mey­dana gelir. Sporangium (spor kesele­ri) içinde birçok spor bulunur. Daha sonra olgunlaşma tamamlanınca spor keseleri patlar ve sporlar serbest ka­lırlar. Uygun şartlarda çimlenerek miselleri verirler.Ekmek küflerinde eşemli üreme­ye nadiren rastlanır. Farklı eşemdeki iki miselin birbirine dokunması ile eşemli üreme başlar. Misellerin te­mas ettikleri uçlarında kaynaşma olur ve “Zigospor” denilen koyurenkli, üzeri pürüzlü, kalın zarlı bir yapı orta­ya çıkar. Zigosporun daha ilerde çim­lenmesi ile yeni bir sporkesesi mey­dana gelir. Eşemli üreme, eşemsiz üremeye desteklik sağlayacak şekil­dedir.

-->
Nis29
ELEKTRİK AKIMININ ETKİLERİ
Categories: E
0 Comments
ELEKTRİK AKIMININ ETKİLERİ (Fiz)Çeşitli olaylar, üzerinden akım geçen iletkenlerin ısındıklarını gös­termektedirler. Aydınlanma amacıyla kullandığımız elektrik lambalarına, yandıktan bir süre sonra dokunursak ısındıklarını hissederiz ve elimiz ya­nar. (Elektrik akımı geçen elektrik lambasının içindeki ince tel, ısınır ve akkor hale gelerek ısı ve ışık yayar.)Dirençleri farklı iki tel alalım. Önce küçük dirençli teli bir akım dev­resine bağlayalım (pil veya akümüla-tör devresi olabilir). Akım geçirdik­ten sonra tele elimizi dokunduralım. Telin ısındığını hissederiz. Sonra bu teli devreden çıkarıp yerine büyük di­rençli teli bağlayalım ve aynı şiddette akım geçirelim. İletken bu defa daha çok ısınır. Devrede aynı iletken var­ken (büyük dirençli) akımı daha fazla verelim tel daha fazla ısınır (Bk .Di­renç). Daha pekçok örnekler verebili­riz.Olaylar sonucunda üzerinden akım geçen iletkenlerin ısındığını ye çevrelerine ışık yaydıklarını söyleriz. Elektrik akımının etkilerinden biri olan bu ısı etkisi; iletkenin (telin, çu­buğun….v.b.) direnci, akımın şiddeti ve akımın geçme süresine bağlı ola­rak değişir. Isı etkisinden (elektrik enerjisinin ısı enerjisine dönüşme­sinden) ısıtma aletlerinde faydalanı­lır.Elektrik akımının etkilerinden biriside kimyasal etkidir. İletken sıvı­ların elektrolizi olarakta söylenen bu etki için(Bk.Elektroliz.)Elektrik akımının diğer ve so­nuncu etkiside mıknatıslık (magnetik)etkisidir. (Bk . Akımın mıknatıslık et­kisi)Elektrik gücü:Elektrik akımı su akımına benze­tilerek incelenirse daha kolay anlaşı­lır. (Bk .Akım) yüksekte bulunan bir deponun veya bir gölün suyu düştüğü veya düşürüldüğü zaman bir enerji oluşturur ve iş yaparlar (barajlardan elektrik elde etmek). Yüksekte bulu­nan bu suyun yapabileceği iş, yani bu suyun taşıdığı enerji suyun miktarıyla ve düşme yüksekliğiyle orantılıdır. Yüksekten akan suyun gücü, düştüğü yükseklik ile birim zamanda akan su miktarının çarpımına eşittir.ÖRNEK:10 metre yüksekten saniyede 500 kg su akıyorsa (dökülüyorsa) Güç = 500 kg /sn x 10m = 5000 kgm /sn olur.Buda, bir saniyede 5000 kgm lik iş yapılıyor anlamına gelmektedir. Zi­ra güç, birim zamanda yapılan iştir.Su akımı için verilmiş bu örnek­lerden sonra elektrik gücünüde ben­zer seki İde hesaplayabi li riz.Elektrik akımının gücü (elektrik gücü), bir saniyede geçen elektrik miktarı ile gerilim (elektronların akı­şını sağlayan kuvvet) çarpımına eşit­tir.Elektrik gücü = Akım şiddeti xGerilim. Akım şiddeti amper, gerilim volt ola­rak alınırsa güç birimi watt (vat oku­nur) cinsinden çıkar. Pratikte kullanı­lan birim watt’ tır. Çoğu zaman VVatt’ın bin katı olan kilovat (kw) biri­mi kullanılır. 1kw = 1000w 1 Watt = 1 amper x 1 volt. ÖRNEK PROBLEM: 220 voltluk bir elektrik ısıtıcısı (ütü, ızgara, soba, v.b.) 3 amperlik akım çekiyorsa ısıtıcının gücünü bulunuz?ÇÖZÜM:v = Gerilim = 220 voltI = Akım şiddeti = 3 amper (A) P = Güç = ?Elektrik gücü (P) = Akım şiddeti.(l)xGerilim (V) formülünde veri­lenleri yerine koyarsak,Güç ( P) =3 amperx220 volt = 660 Watt bulunur. 660 watt = 0,660 kw dır.ÖRNEK PROBLEM :Üzerinde 60 watt ve 110 volt yazı­lı olan bir elektrik lâmbası (110 volt luk bir gerilimle beslendiği zaman 60 wattlık güç harcar) ne kadar akım çe­ker? (lâmbadan geçen akım şiddeti ne kadardır?)Çözüm:Elektrik gücü formülünden akım şiddeti çekilirse (yalnız bırakılırsa), Akım „ Elektrik gücü ( = P) .§iddeti (-!)- Gerilim ( = V)formülü ortaya çıkar. Verilenler yerle­rine yazılırsaAkım şiddeti ( = ) = 60 Watt-5-110 volt =0,54 amperbulunur. Amper akım şiddeti birimi­dir ve nasıl bulduğumuzu kısaca izah edelim: Birim analizi yaparak bulu­ruz. Şöyle,(Watt= amper x volt) dur. Bunu for­mülde yerine yazarsak, amper x yetf olur. «onsadeleştirmeleri de yaparsak (volt la volt sadeleşir, zira aynı birimdir,) so­nuç olarak amper bulunur.Elektrik enerjisi:Enerji, iş yapabilme kabiliyeti (yeteneği) olduğuna göre elektrik enerji si de elektrik akımının iş yapa­bilme kabiliyeti olarak söylenebilir. Yani iş ile enerji aynı şeylerdir. Güç, birim zamanda yapılan iştir. Güç = İş/Zaman buradan İş = Güç x Zaman olarak bulunur.Elektrik gücü = Akım şiddeti x Gerilim olduğundan iş formülünde yerine yazılırsa.Elektrik enerjisi = Gerilimx Akım şiddeti xZaman veya :Elektrik enerjisi = Güç x Zaman formülü yazılmış olur.Elektrik enerjisinin sembolünü (W) olarak göstereceğiz (Dikkat: Elektrik enerjisinin sembolü olarak gösterilen (W) ile güç birimi olarak gösterilen (W) karıştırılmamalıdır. Elektrik gücü genellikle Watt kısaca (W) şeklindede gösterilir. (W)’nin elektrik enerjisi sembolünü yoksa elektrik gücü birimi olduğunu anla­mak için (karıştırmamak için) şöyle düşünmeliyiz: Eğer, (W) birim olarak yazılmışsa güç birimi olarak kullanıl­mıştır, sembol olarak kullanılmışsa elektrik enerjisini temsil etmektedir).Güç, watt cinsinden, zaman da saniye alınırsa, elektrik enerjisi biri­mi joule cinsinden çıkar (MKS siste-minegöre. Bk . Birim sistemleri)Elektrik enerjisi birimi olarak en çok, watt-saat ve kilowatt-saat kulla­nılır.Watt-saat (w-saat); 1 watt gücün­deki bir elektrik aletinin 1 saatte har­cadığı elektrik enerjisidir.Watt-Saat = Watt x Saat Kilowatt-saat (kw-saat); 1 kilovvatt
gücündeki bir aletin 1 saatte harcadı­ğı elektrik enerjisidir. 1 kvv-Saat = 1 ki lovvatt x 1 saat 1kilowatt-Saat(kw-saat) = 1000 watt-saat olur.1saat = 3600 saniye olduğundan1 watt-saat (W-saat) = 1 VVatt x 1saatformülünde yerine yazılırsa,1 Watt-Saat (VV-Saat) = VVatt x 3600sn. olur. Buradanda (VVatt xsn =joulolduğundan)1 VVatt-Saat (W-Saat) = 3600 joulebulunur.1 Kî iowatt-saat = 3600000 joule dur.Günlük hayatımızda kullandığımızelektrik enerjisinin bedeli -elektriksarfiyatı- kw-saat üzerinden ödenir.ÖRNEK PROBLEM:500 VVatt gücündeki bir elektrik aletinin saatte harcadığı elektrik enerjisi ne kadardır? Kilovvatt-Saat’i 15 lira olan elektriğe kaç lira ödeyece-ÇÖZÜM:P = Güç = 500 VVatt.Zaman = 1 Saat = 3600 san i yeW = Elektri k enerjisi =?ÇÖZÜM-.W = P.t = 500 VVatt x 3600 sn.Elektrik enerjisi = elektrik gücüxzamanolduğunuhatırlavınız. sSarfiyatı bulalım:500 VVatt gücündeki elektrik aletinin bir saatte harcadığı enerji 500 VVatt-saat veya 0,5 kilovvatt-saattir. 1 kilowatt-saat’i 15 lira olduğuna göre 0,5 kilovvatt-saati, 0,5×15 = 7,5 lira olur. Yani 7,5 liralık ödeme yapacağı­mız ortaya çıkar. Not:Eğer bu alet 6 saat çalışmış ol­saydı harcanan elektrik enerjisi: 0,5×6 = 3 kw-saat, ödenecek para ise:3x 15 = 45 lira olacaktı.Elektrik enerjisinin dönüşümü ve ısıca dengi:Çeşitli elektrik aletlerinde elekt­rik enerjisi, diğer enerji şekillerine dönüşür. Elektrik motorlarında elekt­rik enerjisi, mekanik enerjiye çevri­lir. Elektrikle çalışan fabrikalar, elektrikli trenler elektrik enerjisiyle çalışırlar. Bazı kimya fabrikalarında, çeşitli voltametrelerde, elektrik ener­jisi kimyasal ayrışmalara, bazı olay­larda da kimyasal birleşmelere sebepolur. Isıtma ve aydınlatma aletlerinde de (Elektrik ütüsü, elektrik sobası, elektrik ocağı, elektrik sigortası, elektrik lâmbası, ark lâmbası, .. v.b.) elektrik enerjisi, ısı enerjisine çevri­lir. Isı haline geçen 1 vvatt’lık elektrik gücü saniyede 0,24 kalorilik ısı mey­dana getirir. 1 joule = 0,24 kalori (1 jul’lok elektrik enerjisi 0,24 kalorilik ısıya denktir.)UYGULAMA:Şekilde gösterilen deneyde, 100 VVatt lık bir ampul 1 kg = 1000gr. su­yun sıcaklığını 7 dakikada 20°Cden 30 “Cye yükseltiyor. Bu ampulün 7 daki­ka sonunda suya vermiş olduğu ısı miktarı,Q ( = lsı miktarı) = m.c.fvyformülün-den (Bk .Donma.) = 1Q00grc=i4gr.°C . t,= 30 °C t,= 20°C 7 dak = 420 snQ = 1000×1* (30-20)Q = 1000×10 = 10000 kalori10000 kalori ,7 dak = 420 snde verildiğinden 1 saniyede verilenısı = 10000/420 = 24 kalori olur.100 VVatt lık elektrik lâmbası suya sa­niyede 24 kalorilik ısı verdiğine göre, 1 VVatt lık gücün verdiği ısı miktarı = 24/100 = 0,24 kaloridir.ÖRNEK:500 VVatt lık bir ısıtma aletinde 1 saniyede meydana gelen ısı miktarı (Q) = 0,24×500 = 120 kaloridir.Bu alette 5 dakikada meydana gelen ısı miktarı =0,24×500x5×60 = 36000 kaloridir.ÖRNEK PROBLEM:400 VVattlık bir elektrik ocağıyla 1 kg.lık suyun sıcaklığı 50°Cden 100°C ye yükseltilmek isteniyor. Ocağın meydana getirdiği ısının %80′i su ta­rafından alınırsa, suyu ocağı koyduk­tan ne kadar sonra indirmelidir? ÇÖZÜM-.P = Güç = 400Watt Msu = 1 kg = 1000gr tı=500Ct2=100°C Suyun, sıcaklığının, 50°Cden 100°Cyeve 220 voltluk lâmbalar kullanılır. Lâmbaların üzerinde kaç voltluk ve kaç wattlık oldukları yazılı olduğun­dan yanlış yerlerde kullanılmaları ön­lenmiş olur. Zira, 110 voltluk bir lâm­baya 220 voltluk bir gerilim uygula­nırsa ışık teli erir (lâmba patlar). 220 voltluk bir lâmbaya 110 volt uygula­nırsa lâmba sönük yanar.
1 joule (jul) lük elektrik enerjisi­nin 0,24 kalorilik ısı karşılığı (dengi) olduğunu bulalım:W = P.tW = 1800000 joule. Bulunur. (MKS)

-->
Nis29
ELEKTRİK DEVRESİ
Categories: E
0 Comments
ELEKTRİK DEVRESİ(Fta)Bir pilin uçlarına (cep feneri pili) bakır teller bağlayalım. Bu telleri, cep feneri lâmbasına bağladığımız zaman lâmba yanar. Bu durumda kapalı bir elektrik devresi elde edilir. Bu telleri bir noktadan keselim (açalım). Lâmba söner. Zira elektrik akımı durur. Bu halde elektrik devresi açıktır. Bu ara­lık bir metalle birleştirilir veya devre kapatılırsa akım tekrar geçer ve lâm­ba yanar. İşte, elektrik akımını geçi­ren cisimlere iletken, geçirmeyen ci­simlere ise yalıtkan denir.

-->
Nis29
ELEKTRİK İLETKENLERİ
Categories: E
0 Comments
ELEKTRİK İLETKENLERİ(Kim)Bazı maddeler elektriği diğerle­rinden çok daha kolaylıkla iletirler, yani içlerinden geçmesini sağlarlar. Örneğin, bakır elektriği çok iyi iletir ve ona karşı düşük bir direnç göste­rir. Bu sebepten elektrik telleri yapı­mında bakır geniş ölçüde kullanılır. Lastik çok zayıf bir elektrik iletkeni­dir. Bunun içindir ki elektrik araçla­rıyla çalışan kimseler lastik çizmeler ve lastik eldivenler giyerler. Kullan­dıkları araçların da sapları lastikle kaplıdır. Altın, gümüş, bakır, alümin­yum, pirinç, demir, asitler, alkaliler iyi iletken, ebonit,v olkanit, porselen mika, lastik, ipek cam kötü iletkenler­dir. Bazı maddelerin diğerlerine oranla daha iletken oluşlarının sebebi atom yapılarındaki farklardır. İçlerin­de atomdan atoma serbestçe dolaşa-bilen elektronlar bulunan maddeler iyi iletkendirler. Asitlendirilmiş su iyi iletkendir, bu nedenle insan elekt-rik cihazlarına ıslak elle dokunmama-ya çok dikkat etmelidir. Asit, baz ye tuz çözeltileri iyi elektrik iletkenidir­ler, ancak akım tarafından kimyasal olarak parçalanırlar. Metaller ise akımdan kimyasal yönden etkilen­mezler. Çoğu iyi iletken ödevi görür­ler.

-->
Nis29
ELEKTRİK MOTORU
Categories: E
0 Comments
ELEKTRİK MOTORU (Fiz)Elektrik motoru -veya motorları-akımın mıknatıslık etkisiyle çalışır. Elektrik motoru elektrik enerjisini işe çevirir, (mekanik enerji)Elektrik motorlarında, başlıca iki kısım vardır:1) Stator, 2) Rotor.Stator: Yerinde duran kısımdır. Mıknatıs alan elde etmeye yarayan “M” şeklinde bir mıknatıstır. Motor­ların çoğunda bu kısım bir elektro­mıknatıstır. Bu elektromıknatıstan akım geçirilince, kutupların arasında, mıknatıs kuvvet çizgileri (manyetik alan) meydana gelir.Rotor: Mıknatısın kutuplarının arasında dönebilen bir makara siste­midir. Makarayı teşkil eden tellerin uçları T,ve T?toplaçlarına bağlıdır. Bu toplaçlara, bir elektrik devresi ne bağ­lanan FjVe f fırçaları değer. Toplaçlar rotorun mili üzerine yalıtılarak mil boyunca yapıştırılmış bakır veya pi­rinçten şeritlerdir.Rotora Fj,F2 fırçaları vasıtasıyla akım verilince rotorun nasıl döndüğü­nü yani motorun nasıl işlediğini (ça­lıştığını) inceleyelim. Motorun çalışması:Fırçaların uçları bir bataryaya (pil veya akümülatör bataryası) bağ­lansın. Geçen akım ile magnetik ala­nın karşılıklı etkisinden hareket do­ğar. Bu durumd^a mıknatısın N adlı kutbu, rotorun N’adlı kutbunu iter. S de S’nü iter. Bu nedenle N’kutbu S -nin karşısına, S’ kutbu da N nin karşı­sına gelinceye kadar rotor döner. Ro­tor bu durumu alınca fırçalara değer toplaçlar değişir. Bununla beraber sarımlarındaki akımın yönü ve roto­run kutupları değişir. Bu halde gene N nin karşısında N ye S nin karşısın­da S’ meydana geldiğinden, aynı adlı kutuplar, gene birbirini iterler. Bu suretle dönme devam eder.Akımın ve magnetik alanın yönü bilindiğine göre rotorun (makaranın veya çerçevenin) dönme yönü sağ el kaidesiyle bulunur. Bunun için, sağ elin avuç içi S kutbuna bakacak şekil­de parmaklar akım yönünde tutulursa yana açılan baş parmak dönme yönü-nügösterir.Basit bir elektrik motoru yapılması-.5cm kadar boyunda, 3 cm kadar çapında bir mantar alıp üzerine çerçe-ve şeklinde bir yuva açalım. Bu yuva­ya 50 cm kadar, yalıtılmış ince bir ba­kır tel saralım (Bakırdan başka tel ol­sa da olur. Fakat bakır iyi bir iletken olduğundan tercih edilmelidir). Ayrı­ca mantarın tabanlarından birine kar­şılıklı olarak iki çivi batıralım. Sert ve 10 cm kadar uzunluğundaki bir teli -veyayorgan iğnesini- mantarın ekse­ni boyunca geçirelim. Daha evvelden yuvaya sardığımız telin uçlarını açtık­tan sonra (dışındaki plâstik kabuğu kazıdıktan sonra) uçlarını birer çiviye bağlayalım. Bu şekilde hazırlanmış bir mantarı ortasındaki kalın tel veya yorgan iğnesinden, bir yatağa oturtu­nuz. (Yatağı hazırlamak için, kalınca bir tel alıp M şeklinde kıvırıp uçlarını tahta parçasına tespit etmek lâzımdır)Bu mantarın (rotorun) üzerine “U” mıknatısının kutuplarını geçire­lim (U mıknatısının kolları arasına alalım.) Bir pil bataryasının kutupla­rına bağlı iki bakır teli çivilere değdirinçe rotor (mantar) dönmeye başlar. (Önce mantarı -rotoru- çevir­mek suretiyle bir hız veriniz.) Böyle­ce basit bir motor yapmış olduk. Bu­rada çivilere değdirdiğimiz teller fır­ça, çivilerde toplaç vazifesi görmek­tedir.Muhtelif tip ve büyüklükte yapı­lan elektrik motorları birçok âlet ve makinaların çalıştırılmasında kullanı­lır.Siemens motoruSiemens motorunun rotoru de­mir bir silindir üzerine izole tel sarı­larak meydana getirilmiştir. Telin uç­ları, birbirine değmeyen Ti ve T2 bakır şeridlerine (Toplaç) bağlanmıştır. Akım toplaca dokunan F,, F2 fırçaları vasıtasıyla sarımlara verilir. Motoru çalıştıran akım aynı zamanda elektro-mıknatısı besler. Bu motorun çalışma-sı şu seki İde olur.

-->
Nis29
ELEKTRİK ZİLİ
Categories: E
0 Comments
ELEKTRİK ZİLİ (Fiz)Bir elektrik zili başlıca şu parça­lardan meydana gelir:1-Elektromıknatıs (A)2-Palet. (B)3-Değme vidası (C)4-Çan(D)Elektrik zili şemasında, elektromık­natıs (A) harfiyle, ucunda tokmak bu­lunan yumuşak demirden yapılmış bir palet (B) harfi ile, değme vidası (Ç) harfi ile, çan ise (D) harfi ile gösteri­lir.Çalışması: Düğmeye basınca devreden akım geçer. Paletin elektro­mıknatıs tarafından çekilmesiyle tok­mak çana vurur. Bu sırada palet değ­me vidasından ayrılır ve akım kesilir. Elektromıknatıs, mıknatıslığını kay­beder. Palet tekrar değme noktasına dayanır. Bunun üzerine akım yeniden geçmeğe başlar. Elektromıknatıs pa­leti çekerek tokmak çana vurur. Bu olay, düğmeye basıldığı müddetçe aynı şekilde tekrarlanır.

-->
Nis29
ELEKTRİKLE KAPLAMA
Categories: E
0 Comments
ELEKTRİKLE KAPLAMA(K\m)Bir cismi bakır, krom, gümüş v.b ile elektrik enerjisiyle kaplayabiliriz. Örneğin, bir cismi bakırla kaplamak için cismi elektrik kaynağının negatif kutbuna katot olarak bağlarız. Pozitif kutup iseayrı bir bakır parçasınabağ-lanır. Anot ve katot bir bakır sülfat (CuS04) çözeltisine batırılır. Bakır sülfat elektrolittir, akım geçmesini sağlar. Bakır sülfat suda çözüldüğü zaman pozitif yüklü bakır iyonları ve negatif yüklü sülfat iyonlarına ay­rılır. Kaplama yapılan eşya negatif kutup olduğundan bakır iyonlarını kendi ne çeker ve bu iyonlar eşya üze­rinde metalik bakır şeklinde toplanır-Sülfat iyonları anota doğru sürük­lenirler ve tıpkı sülfat asidi gibi etki ederler. Bu etki karşısında arı bakır, bakır iyonlarrhalinde çözeltiye geçer ve bakır sülfat meydana gelir. İyi ko­şullar altında bakır, katotu asılı cis­min üzerinde ince bir tabaka halinde toplanır.

-->
Nis29
ELEKTROLİZ
Categories: E
0 Comments
ELEKTROLİZ(Kim Elektroliz elektrik enerjisi ile ayrıştırmadır. Bir maddeyi elektroliz edebilmek için elektroliz kabı, elek -trolit,elektrot, üreteç, iletken teller gereklidir.ELEKTROLİT: İyonlarına ayrılabilen dolayısıyla elektrik akımını iletebilen sıvılara elektrolit denir. Asit, baz, tuz çözeltileriyle, ısıtılarak ergitilmiş tuz ve hidroksitler elektrik akımını ge­çirir. Bunlar elektrolittir. Damıtık su, şeker, gliserin çözeltileri akımı ilet­medikleri için elektrolit değildir.Metallerin elektrik akımını ilet­meleri ile elektrolitlerin elektrik akı­mını iletmeleri birbirinden farklı olaylarla olur. Metallerde elektrik akı­mı geçişi elektronların hareketleri sa­yesinde olur. Halbuki elektrolitler­den geçen elektrik akımı iyonların elektrolik hareketinden meydana ge­lir. Bunlar üretece bağlı zıt yüklü elektrotlara doğru sürüklenir. Sıvı­ların içinden elektrik akımını geçiren iyonların bu sürüklenişidir. ELEKTROT: Elektrolit içerisine ba­tırılan iletken çubuk veya levhalara denir. En iyi elektrot platin elektrot­tur. Çünkü aşınmaya karşı dayanıklı olduktan başka cama da yerleştirile­bilir. Ark lambalarındaki karbon çu­buklara da elektrot dendiği gibi, ısıtıcı lambaların elektrikli bağlantıları da elektrot ismiyle tanınır. Üretecin (-) kutbuna bağlı olan elektrota KATOT denir. Katot da indirgenme olayı meydana gelir. Üretecin ( + ) kutbuna bağlı elektrota ANOT denir. Anotta daima bir yükseltgenme olayı meyda­na gelir. Elektron veren element yük-seltgenir. Elektron alan element in­dirgenir.Bu açıklamalardan sonra elek trolizi”Elektrolitten geçen akımın et­kisiyle elektrotlarda kimyasal değiş­meler meydana gelmesidir.” şeklin­de de tanımlayabiliriz.

-->
Nis29
ELEKTROLİTTEN NASIL AKIM GEÇER?
Categories: E
0 Comments
ELEKTROLİTTEN NASIL AKIM GEÇER?Bütün elektrolitlerde serbestçe hareket eden ( +) ve (-) yüklü iyonlar vardır. Elektrotlar doğru akım ürete­cine bağlanınca (-) yüklü iyonlar ano­da, ( + ) yüklü iyonlar katoda gider. ( + ) iyonlar KATYON (-) iyonlar AN­YON adını alır. Elektrolitten akımın geçmesi ( +) ve (-) yükleri n elektrot­lara gitmesiyle sağlanır. MİNİMUM AYRIŞMA GERİLİMİ;Bir elektrolitin, elektroliz olabil­mesi için gerekli olan gerilime mini -mumayrışma gerilimi denir. Madde­ler anotta ve katotta ancak bir gerilim tatbik edildikten sonra açığa çıkmayatoplanmaya) başlarlar. Minimum ayrışma gerilimi her element için başka başkadır. Aktif olan elerfltentle-rin ayrıştırılması için, daha fazla ge­rilim tatbik edilir. Minimum ayrışma gerilimi elementlerin aktiflik sırasını takip eder. GENEL ELEKTROLİZ KAİDELERİ.’1) Element iyonları, kök iyonlarından daha kolaylıkla serbest hale geçerler. Kök iyonları ancak bozunup serbest element verebilirler. Kök iyonları içinde bozunup serbest element ve­rici olan (OH)” iyonudur.2) Bir elektrot karşısında birden fazla aynı çeşit elektrik yüklü iyon varsa bunlar içinde minimum ayrışma ge­rilimi en küçük olan (yani aktiflik sı­rasında daha sonra ise) daha önce serbest hale geçer.Ayrışma gerilimi en büyük olan ise en sonra serbest hale geçer.3)Önemli katyon ve anyonların aktif-liklerine göre dizilişi aşağıda göste­rilmiştir.Faraday kanunlarına göre;a) Elektrolizde ayrışan madde miktarı devreden geçen akım miktarı ile doğru orantılıdır.■ b)Devreden 1 mol elektron yükü­ne eşit bir akım geçtiğinde bir eşde­ğer gram kadar madde açığa çıkar. 1 molelektron= 96500 coulombdur. Buna göreA.l.tm.Elektrotların herhangi bkinde top­lanan madde miktarı (gram) I: devreden geçen akımın şiddeti (amper)t : Devreden geçen akımın süresi (saniye)A:Elektrotların herhangi birinde top­lanan maddenin atom ağırlığı (gram)n: Elektrotların herhangi birinde top­lanan maddenin tesir değerliği (et­ki değerliği)Q:devreden geçen yük miktarı, (co-ulomb)ÖRNEK 1:Elektrolii kabındaki çözeltide Na + , Ag+1 , Zn+2 , H+ katyonları ile NOj anyanu bulunmaktadır, ka-totda önce hangi madde toplanır. ÇÖZÜM: Katot ve anotta öncelikle minimum ayrışma gerilimi daha küçük yani daha az aktif olan iyon sepbest hale geçer. Çözeltideki iyon­lar içinde en az aktif olanı (Bk.3. mad de aktiflik sırası) Ag+Jiyonudur.ÖRNEK 2:Platin elektrotlarla sülfürik asitli suyun elektrolizini gösteriniz. ÇÖZÜMPlatin elektrot erimeyen elektrot­tur. Elektrolitte bulunan iyonlar2H2O;rz2 2H+ + 20H”(suçokaziyonlaşır)H2SO4*=i2H++ SO4′2 (sülfürik asitiyonlaşır)KATOT: H+, iyonları gelir, elektron alır.2H+ +2e ____^H2°ANOT: OH”ve SO42. iyonları gelir. OH” iyonunun oksijeni (O”2) daha ko­lay elektron verir.20H’ -2e ——-* H20 + 1/2 O22H + + 2 OH’H20 -2e — -» 2H+ + 1/2 02 SONUÇ; Katotta hidrojen, anotta ok­sijen çıkar. SO;2 iyonları değişmez. H + iyonları azalmaz. Zamanla su azalır. Sülfürik asit sadece suyun elektrik akımını geçirmesini sağlar

-->
Nis29
ELEKTRO-METRE
Categories: E
0 Comments
ELEKTRO-METRE(Fiz)Elektrik yükü taşıyan iletkenle­rin üzerindeki elektrik yükleri, bir yerden başka bir yere göç ederken bir iş meydana getirebilirler (motorlarda olduğu gibi). Bu halde bir cisim üze­rindeki elektrik yükü bir elektrikselpotansiyel enerjiye maliktir. Bu halde elektrik yükünün bir potansiyeli var­dır.Bir noktadaki bir coulombluk elektrik yükünün toprağa göç etmesi sırasında 1 joule lük iş meydana geli­yorsa o noktanın elektrik! potansiyeli 1 volttur.Elektrikli cisimlerin üzerindeki elektrik potansiyelini ölçmeye yarı-yan aletlere elektrometre denir. Elektrometrelerin muhtelif çeşitleri vardır.Elektrometre kullanılacağı za­man, altındaki masa iletken değilse, elektrometrenin ayağı bir telle topra­ğa veya su borusuna bağlanır. Elek -trometreçubuğunun üst ucu da bir iletken yardımıyla potansiyeli ölçüle­cek olan nokta ile birleştirilir. Bu du­rumda, elektrikle yüklenmiş dil ve çu­buk bi rbi rlerinf i terler. Dil açılır. Dilin karşısında bulunan kadranda, volta göre yapılmış bölümler bulunur. Dilin karşısında durduğu bölümün göster­diği sayıdan, elektrik potansiyeli volt olarak okunur.Elektrik yüklü bir iletkenin her noktasındaki elektrik potansiyelleri birbirine eşittir.Eğer, bir noktanın değilde, iki nokta arasındaki potansiyeli ölçmek istersek, toprağa veya su borusuna bağlanan, iletken tel noktalardan bi­rine bağlanır. Diğeri nede elektro­metre çubuğunun bir iletken yardı­mıyla bağlanması gerekir. Bu durum­da kadranla okunan değer, iki nokta arasındaki potansiyel farkı (gerilim) dır.Not: 1) Elektrikte kullanılan iş ve enerji birimi joule dür. (Bk .Elektrik akımının etkileri)1 joule = 1-h9,81 kgm. (MKS mutlak birim sistemi)2) Elektrometrede potansiyel ölçülür­ken, toprağa bağlanan iletken tel, ayağa bağlanabileceği gibi elektro­metrenin iletken kutusuna da bağla­nır. Önemli olan elektrometrenin dış kısmının (kutusunun) sıfırlanması (topraklanması)dır. Potansiyel farkı ölçülürken ise, iletken tel toprağa de­ğilde noktalardan birine bağlanır.

-->
Nis29
ELEKTROMIKNATIS
Categories: E
0 Comments
ELEKTROMIKNATIS (Fiz)Elektrik alan içine konulan bir demir çubuk (diyelim, elektrik akımı geçen bir akım makarasının içine ko­nulan bir demir çubuk) mıknatıs hali­ne geçerek demir tozlarını çekmebirbirlerine demirle eklenmiş çift demir çekirdek bulunur.Elektromıknatısların kullanıldık­ları yerler çok geniştir. Zillerin, tel -grafların, motorların, dinamoların, elektromıknatıslı vinçlerin ve daha birçok aletlerin temel parçaları elek -tromıknatıstır.özelliği kazanır. Demirin mıknatıslığı akım geçtiği müddetçe devam eder, akım kesilince kaybolur, demir toz­ları dökülür. Akım makarasının içine demir yerine çelik koyarsak, akım ke­silince, bir miktar demir tozu çeliğe yapışık olarak kalır. Bu olay, çeliğin devamlı mıknatıs haline geçtiğini gösterir. Akım telini düz bir demir çubuğa veya “U” şeklindeki bir de­mir çubuğa yalıtarak saralım. Telden akım geçirilince, çubuk mıknatısla­nır. Böylece bir elektromıknatıs elde edilir.Not: Tel “U” şeklindeki çubuğa sarılırken dikkat edilecek nokta, iki koldaki sarım yönünün zıt olmasıdır. Çünkü sarım yönünün ters olması “U” şeklindeki çubuğun bir ucunda kuzey diğer ucunda güney kutupları­nın meydana gelmesini sağlar.Geçici ve kuvvetli mıknatısların gerektiği yerlerde elektromıknatıslar kullanılır. Kullanılmakta olan elektro­mıknatısların çoğunda çift makara veElektromıknatıs!! ölçü aleti:Bu alet, yumuşak demirden yp-pılmış silindir şeklinde bir çubuk bir akım makarasından meydana lir. Makaradan akım geçirilince buk makaranın içine çekilir. Akım . şilince, demir çubuk yay vasıtasıyla eski durumuna getirilir. Çubuğun i reketi göstergeye iletilir. Alet a edilirse bir elektromıknatıslı ölçü a ti elde edilir. Bu alette yumuşak c mir etkiyle mıknatıslandığından, m& kara ve çubuğun karşılıklı kutupla zıt olarak teşekkül eder. Makarad; geçen akımın yönü değiştirilince ki tuplar yine zıt olur. O halde yumuşak demirli ölçü aletlerini doğru ve alter­natif akımlarda kullanmak mümkün­dür.

-->
Nis29
ELEKTROMOTOR KUVVET
Categories: E
0 Comments
ELEKTROMOTOR KUVVET(F\z)Elektrik akımı su akımına benzer (Bk . Amper ve akım). İki depoda bu­lunan suların seviyeleri birbirinden farklı ise, yüksekte bulunan su, alçak­taki kaba akıtılabilir. İki su seviyesi arasındaki fark ne kadar büyükse su o kadar hızlı akar. Bu yükseklik farkın­dan yararlanılarak bir türbin işletile-bilinir.Not: Tel “U” şeklindeki çubuğa sarılırken dikkat edilecek nokta, iki koldaki sarım yönünün zıt olmasıdır. Çünkü sarım yönünün ters olması “U” şeklindeki çubuğun bir ucunda kuzey diğer ucunda güney kutupları­nın meydana gelmesini sağlar.Geçici ve kuvvetli mıknatısların gerektiği yerlerde elektromıknatıslar kullanılır. Kullanılmakta olan elektro­mıknatısların çoğunda çift makara veBir devrenin iletkenlerinden elektronların akması da yukarıda an­latılan su örneğindeki gibi olur. Bu­nun için, üretecin kutupları arasında elektriksel bir seviye farkı bulun­malıdır. Seviye farkı yoksa, akım geç­mez (iki depoda bulunan suların sevi­yeleri eşit olunca su akımı olmaz) Bu fark ne kadar büyük olursa elektronlar o kadar hızlı akar. (Depolardaki su ör-neğindeolduğugibi.) .Elektronlar iletkenlerde negatif elektrik yüklü kutuptan pozitif ejek -trikyüklü kutba doğru hareket eder­ler. (Bk .Akım). Çünkü, negatif ku­tupta elektron fazlalığı, pozitif kutup­ta ise elektron noksanlığı vardır. Bu durumdan da elektrik seviye farkı meydana gelir. Elektrik olaylarında (elektrikleilgili işlemlerde) bu seviyefarkına, potansiyel farkı veya elektro­motor kuvvet (EMK) denilir.İçinden akım geçen bir iletkenin iki noktası arasında bir potansiyel farkı vardır. Potansiyel farkı yerine, çok kere gerilim kelimesi kullanılır. Üreteç, devresine akım vermezken, uçlarındaki potansiyel farkına elek­tromotor kuvvet denir.Elektromotor kuvvet ve potansi­yel farkı volt (Volta’dan kısaltma) adı verilen bir birimle ölçülür. Elektro­motor kuvvet ve potansiyel farkı volt­metre denilen aletlerle ölçülür.Bir pilin elektromotor kuvveti, yalnız elektrodların ve elektrolitlerin cinsine bağlıdır, pilin büyüklüğünün etkisi yoktur. Bir pilin elektromotor kuvvetini ölçmek için pilin pozitif kutbu (+ ) voltmetrenin pozitif kutbu­na (+ ucuna), negatif kutbu (-)da, (-) işaretli ucuna bağlanır. Voltmetrenin göstergesi hangi durumu gösterirse pilin elektromotor kuvveti o kadar volt demektir. Dikkat:Elektronlar, elektronca fazla ku­tuptan elektronca fakir kutba (- den + ya) doğru hiçbir kuvvet gerektir­meden kendiliğinden akarlar (potan­siyel farkı). Eğer, elektronları, ( + ) kutuptan (-) kutba göndermek (akıt­mak) için dışarıdan bir etki (itme) yapmakla olur. (Aynı alçaktaki bir su­yun yükseğe çıkarılması için bir tu­lumba veya pompaya ihtiyaç duyul­duğu gibi)Voltmetreler devreye paralel ola­rak bağlanır. Ampermetreler ise (Elektrik akımını ölçen aletler) seri olarak bağlanır.

-->
Nis29
ELEKTROSKOP
Categories: E
0 Comments
ELEKTROSKOP (Fiz)Elektroskop, cisimlerin elektrik­le yüklü olup olmadıklarını ve elektrik yüklerinin cinslerini belirtmeye yara­yan bir alettir. Aletin esas parçası, alt ucunda gayet ince metal yapraklar (altın, kalay, alüminyum) bulunan metal bir çubuktur. Bu çubuk, üst ucu dışarıda kalacak şekilde, yalıtkan bir tıpa ile, bir ;şeye veya bir muhafaza içine geçirilir, -yalıtılarak sarkıtılır-(çubuğun alt kısmı şişenin veya mu­hafazanın içinde bulunduğundan ince metal yapraklar hava akımlarındankorunur.) Bir elektroskopla, bir cis­min elektrikli olup olmadığını anla­mak için, cismi yalıtılmış çubuğun üst kısmındaki küreciğe değdirmek yeterlidir.’Bu takdirde cisimden ge­çen elektrik, metal kısım üzerine ya­yılarak yaprakları yükler.Yapraklar aynı cins elektrikle yük­lendiğinden (yapraklar başlangıçta nötr- yüksüz-dür.) birbirlerini iterler. Cismin elektrik yükü ne kadar çok ise yapraklar o kadar fazla açılır.Elektroskopla cismin elektrik yü­künün cinsinideöğrenebiliriz. Bunun için elektroskopu önce belirli bir yük­le yüklememiz gerekir. Elektroskopa cam çubuk (+ yüklü) dokundurulursa elektroskop pozitif ( + yüklü)olarakyük lenmişolur.Elektriklenmişbirelektros-kopa, yükünü beli diyeceğimiz cismi yaklaştıralım. Eğer elektroskopun yaprakları açılırsa (elektroskop elek -trikliolduğundan yapraklar zaten açık­tı, cisim yaklaştırılınca daha çok açı -lir) yaklaştırılan cismin pozitif ( + yüklü) elektrikle yüklü olduğu anlaşı­lır (aynı kutuplar birbirini iter, zıt ku­tuplar birbirlerini çekerler. Eğer yap­raklar kapanırsa yaklaştırılan cismin yükü negatif (-yüklü) demektir.Deney:Elektroskop nötr iken (yapraklar kapalı) bir cam çubuk (+ yüklü cisim) alıp elektroskopun topuzuna (küresi­ne) dokunduralım. Bu suretle elek -troskoppozitif olarak yüklenmiş olur. Daha sonra elektroskopa elektrikli bir ebonit çubuk dokunduralım. Yaprak­lar biraz kapanır. Birkaç defa dokun­durulursa tamamen kapanır. Buradan da anlaşılacağı gibi, yaprakların ka­panması, elektroskopa ikinci olarak negatif elektriğin geldiğini gösterir.

-->
Nis29
ELEMENT
Categories: E
0 Comments
ELEMENT(Kim)Bugün bildiğimiz doğal ve yapay milyonlarca madde çeşidi sadece ele­ment adı verilen 105 temel madde­den yapılmıştır. 105, elementten 90 tanesi tabiatta bulunur. 15 tanesi ya­pay elementtir.lerin yüzde oranları oksijen% 50, si­lisyum %26, alüminyum %7, demir %4, (kalsiyum %3, sodyum %2,5, potasyum %2,5, magnezyum %2, hidrojen %1, diğerleri %2′dir. Can­lılar için birinci derecede önemli olan karbonun bulunuş oranı pek azdır.Element kavramını açıklamaya çalışan ilk bilgin XVII. yüzyılda yaşa­mış olan Robert Böyle olmuştur. Ro-bert Boyle’e göre “Element daha ba­sit maddelere ayrılamayan madde­dir.” .iÇağımızda element tanımı mad­denin yapısına dayanır. Modern kim­yaya göre element “çekirdek yükleri aynı olan bir cins atomdan yapılmış maddedir.”
Yerkabuğunda bulunan element-

-->
Nis29
ELEMENTLERİN SEMBOLLERİ
Categories: E
0 Comments
ELEMENTLERİN SEMBOLLERİ: XIX. yüzyıla kadar elementler çe­şitli sembollerle gösterilmiştir. Bu­gün kullanılan harfli sembolleri İs­veçli bilgin Berzelius (1779-1898) bulmuştur. Semboller her elementin latince adlarının büyük yazılan baş harfinden ibarettir. Oksijen (0) (sem­bolün kaynağı Oxygenes) hidrojen (H) (sembolün kaynağı Hydrogenes), azot (N) (sembolün kaynağı Niter) gi­bi . Aynı baş harf i le başlayan element lerde, adın ikinci bir harfi de küçük harf olarak baş harfe eklenir. Demir (Fe) (sembolün kaynağı Ferrum), ba­kır (Cu) (sembolün kaynağı Cuprum) gibi.Her sembol ait olduğu elementa atomunu ifade eder. (Bütün element­lerin sembolleri, atom numaraları atom ağırlıkları sayfa 45′de gösteril­miştir).

-->
Nis29
EL KEMİKLERİ
Categories: E
0 Comments
EL KEMİKLERİ(Biy)Kolumuzun tutmaya, yakalama­ya yarayan, parmaklar ile sonlanan organı olan elimizde toplam 27 kemik vardır. Bunlardan 8 tanesi elimizin kolumuza bağlandığı kısımdadır. (Bk.Bilek ye Bilek kemikleri) Bilek kemiklerinin hemen altında elimizin geniş aya kısmını yapan 5 tane El ta­rak kemiği yer alır. Tarak kemikleri baş parmakta 2 diğer parmaklarda üçer taneden 14 parmak kemiği ile sonlanır. Parmak kemikleri kısa ke­miklerdir, hareket kabiliyetleri faz­ladır.

-->
Nis29
ELMAS
Categories: E
0 Comments
ELMAS(Kim)Elmas, karbon elementinin elmas, grafit, amorf karbon adı verilen üç al-lotropik şeklinden biridir. Az bulunu­şu ve özellikleri nedeniyle çok değer­lidir. Güney Afrika, Hindistan ve Brezilya’da çıkar. Dünyanın en büyük elması, Afrika’nın Kimberley dağın­dan 1905 yılında çıkarılmıştır. 3024 kıratlık Cuilinon denilen bu elmasın ağırlığı yaklaşık 620 gramdır. Yeral­tından çıkarıldığı zaman damla sakızı görünüşünde olan elmas parçalarıyontulur, çok yüzeyli geometrik şekil­ler verilir. Pırlanta adını alan bu par­çalara verilen şekillerin elmasın ger­çek kristal yapısıyla ilgisi yoktur. El­mas bilinen en sert maddedir. Elek -trîği iletmez. Bilinen eritkenlerde eri­mez. Yoğunluğu 3,51 gr/cm3 olup, saf oksijende 77CWCde yanar. İlk defa La-voisier (1743-1794), sonra Sir Hum-phry Davy (1773-1829) tarafından ya­kılmış ve sadece karbondioksit mey­dana geldiği görülmüştür. Bundan dolayı bugün, elmasın kimyaca saf karbon olduğu bilinir. Elmasın en önemli özelliği ışığı çok güzel kırma ve yansıtmasıdır. Elmasın değeri, sa­dece hacmi dolayısıyla ışığı kıran yü-’ zeylerinin çokluğuna bağlı olmayıp, taşın rengine de bağlıdır. Örneğin, mavimsi-beyaz renkli elmaslar en pahalı, sarı renklileri de ucuz olanla­rıdır. Elmasın değeri KIRAT denilen bir ağırlık birimi ile ölçülür. 1 kı­vrat = 0,205 gramdır. Elmas kapalı kapta 1500°Cde ısıtılırsa grafite dönü­şür. Tabiî elmas, yüksek basınç altın­da karbonun kristallenmesi sonucu meydana gelir. 1956 yılından beri sıvı demir içinde eritilen karbondan, yük­sek basınçta küçük yapay elmas kris­talleri elde edilmektedir.Elmas, endüstride cam ve seramik eşyayı kesmede, perdahlamada son­daj maki neleri ndeki matkap uçların­da, duyar fizik araçlarında ve mhayet bilindiği gibi süs eşyası olarak kulla­nılır. Bu alanda eşsizdir.

-->
Nis29
EMAYE
Categories: E
0 Comments
EMAYE (Kim)Emaye: Cam yapısında bir kütledir. Hakikî camdan farkı yumuşama nok­tasının daha aşağı olmasıdır. Şeffaf değildir. Bu yüzden 2 fazlı sistem şek­lindedir. Emayenin ilkel maddesi kuartz, feldispat, b oraks, krialit, bar­yum karbonat, sodyum karbonat, çin­ko oksit, kurşun oksittir. Beyaz renk vermek için kalay oksit, zirkon oksit, antimon oksit ve seriyum oksit kulla­nılır.Yapılışı: İlkel maddeler bir arada eri­tilir. Soğutulmuş kütle toz edilir. Ema­ye kaplanacak yüzeye konur, emaye j yapılacak kap emaye erime derecesi i üzerinde ısıtılır veya da yalnız kap ısı- \ tılır ve bu ısınmış kabın üzerine emaye sürülür. Tek mahzuru aşınma ve sır • dökmedir. Üstünlüğü ise, temiz ve gü- j zel bir görünüm sağlar, paslanmayı i önler.

-->
Nis29
EMİLME FİZYOLOJİSİ
Categories: E
0 Comments
EMİLME FİZYOLOJİSİ(Biy)Sindirilmiş besinlerin kana geçme­sine denir. Bu olayda iki farklı ortam bulunmaktadır. Bağırsaklarda su sa­yesinde yoğunluk az, kanda yoğunluk fazladır. Az yoğun ortamdan, çok yo­ğuna daima bir akım (OZMOZ) oldu­ğundan besinler kana geçer. Bu geçi­şi kolaylaştıran ince bağırsaktaki ka­dife tüyü gibi çıkıntılardır (tümör). Bunlar bir pompa gibi çalışarak emil­me ve itilmeyi sağlar. Sindirilmiş olan karbonhidratlar, proteinler, vitamin­ler, su, metal tuzları ve ilâçlar ince ba­ğırsaktan kılcal damarlara, oradan ka­pı toplar damarı ile karaciğere gider­ler. Oradan da alt ana toplar damara geçer.Sindirilmiş yağlar ise ayrı yoldan kana karışır. Bunlar tümör çevresin­den KİLUS BORUSUNA geçer, bu AK­KAN YOLU’dur. Peke sarnıcı, göğüs kanalı yolu ile sol köprücük altı toplar, damarında kana karışır.Dilden bazı ilaçlar, mide ve kalın bağırsaktan su ve tuzlar kana karışa­bilir.

-->
Nis29
EMBRİYON
Categories: E
0 Comments
EMBRİYON (=EMBRİYO)(Bly)Döllenmiş yumurtadan meydana gelen ve gelişmenin ilk safhalarında olan canlıdır. Çiçekli bitkilerde, yu­murta hücresinin döllenmesinden sonra ortaya çıkan embriyo, aynı za­manda tohum içindeki bitki taslağı­dır. (= bitkicik). Hayvanlarda embri­yo, döllenmiş yumurtadan oluşan yu­murta kabuğu içinde ya da döl yata­ğında gelişen yavrudur. İnsanlarda da embriyo döl yatağında gelişir.

-->
Nis29
EMİCİ TÜYLER
Categories: E
0 Comments
EMİCİ TÜYLER(Biy)Bitkilerin köklerinde kök ucunun hemen üst kısmında bulunan ince tüycüklerdir. Ömürleri ancak bir iki gün süren emici tüyler topraktan su ve suda erimiş maddeleri alırlar. Emici tüylerin kök uzadıkça üst kı­sımda kalanları körelir, alt kısımdansistemi ödevini gören endoplazmik” retikulumda bir kısım hormonlarla yağların sentezide yapılır.

-->
Nis29
ENDOSİTOZ
Categories: E
0 Comments
ENDOSİTOZ(Biy)Hücre dışındaki bir maddenin, hüc­re içine alınmasına denir. Besin önce kanalsı çöküntülere alınır. Sonunda tamamen içeriye alınarak cep teşek­kül eder.Eğer alınan madde katı ise FAGO­SİTOZ (yeme), sıvı ise PİNOSİTOZ (iç­me) denir.

-->
Nis29
ENERJİ
Categories: E
0 Comments
ENERJİ(Flz)Bir cisim, iş meydana getirebili-yorsa, o cisim enerjiye sahiptir, de­nir. Bir cisim enerjiye sahipse iş ya-pabilir.Enerji birimleriileiş birimleri aynıdır. Enerji birimleri:C.G.S. ve M.K.S. mutlak birim sistemlerindeki (Bkz.Birim sistem­ler) birimleri yapalım.U.ü.S. M.K.S.İş veya Enerji—» Erg JouleM.Kf .S. az kullanılan bir sistem olmakla beraber en çok kullanılan iş ve enerji birimi olan kgm bu sistem­dedir.Bir cismin iş yapabilmesi için, uygulandığı cismi mutlakahareketet­tirmelidir, (yol aldırmalıdır) yol aldı-ramıyorsa iş yapmış sayılmazO halde cisim ne kadar kuvvet harcarsa harca­sın, etkidiği cisme yol aldıramazsa iş yapmamış olur (Bir duvarı elimizle itelim. Duvarı iterken bir kuvvet har­carız. Duvarı hareket ettiremediğimiz için de iş yapmış sayılmayız) İş = KuyvetxYol(W = F.{) formülü işi verdiğinden, yolun sıfır olması halinde kuvvet hangi değeri alırsa alsın (ne kadar büyük olursa ol­sun) sıfırla çarpımı gene sıfır olaca­ğından sonuçta iş sıfır olur. Yani iş yapılmamış olur. (W = F x 0 = 0)Yüksekteki bir gölün veya bir de­renin suyu, düşmek suretiyle bir de­ğirmeni çalıştırabilir.Rüzgâr ve akarsular da iş mey­dana getirirler.(Yel değirmenlerinin çalışması)Bir buhar makinesinin silindiri­nin içindeki sıcak su buharı, genişle­mek suretiyle pistonu iter ve bir ma­kineyi, meselâ bir treni harekete ge­çirmek suretiyle iş yapar.At bir arabayı çekerken iş yapar. Bir ağırlığı yukarı kaldırarak iş yapa-, rız.Yukarıdaki örneklerden anlaşıla­cağı gibi enerji, kısaca, iş yapabilme yeteneği-kabiliyeti-dir.Not: Kinetik enerji problemlerinde birim sistemlerinin çok önemi vardır. Zira kütle ve hız birimleri seçimi öğ­rencileri şaşırtmaktadır. Yukarıdaki problemde 10 kg.lık değer kütle ola­rak verildiği halde bu durum gözden kaçıyor, sonuç kgm olarak bulunuyor. Halbuki bu birimlerle (problemdeki birimler) sonuca gidilecekse sonuç jouleolur.Enerjinin dönüşümü (korunumu) prensibi:Bir A cismini (h) yüksekliğinden bırakalım. A cismi (h) yüksekliğinde dururken bir durum enerjisine (po­tansiyel enerjisi) sahip olur. Bırakı­lınca cisim harekete başlar ve böylece hız kazanır. Cisim yükseklik kaybet­tikçe hızı artar ve dolayısıylada potan­siyel (durum) enerjisi kaybolur, ki­netik (hareket) enerjisi artar. Potan­siyel enerjiden kaybolan miktar kinetik enerjiye dönüşmüştür ve cisim ye­re düşünce (h=o) cismin durum (po­tansiyel) enerjisi sıfır olur. Kinetik (hareket) enerjisi ise en büyük olur (cismin h yüksekliğindeki durum enerjisi yere düşünce tamamen hare­ket enerjisine dönüşmüş olur.) Cis­min hareket enerjisi ile durum ener­jisi toplam daima sabit kalır.

-->
Nis29
ENERJİNİN SAKIMI KANUNU
Categories: E
0 Comments
ENERJİNİN SAKIMI KANUNU’(Kim)Alman bilginlerinden Albert Einstein (Albert Aynşitayn) (1879-1955)e göre, “Evrende toplam kütle ve enerji sabit­tir. Madde ve enerji birbirine dönüşe­bilir.Bu ısıyı elde etmek için 3000 ton taşkömürünü veya 2500 ton mazotu yakmak gerekir. Bu enerji 6.000.000 tonluk bir ağırlığı yaklaşık olarak 1700 metre yukarıya fırlatabilir. Bu açıkla­malardan sonra 1 gram veya daha faz­la maddeyi istediğimiz zaman kolay­ca enerjiye çeviremeyeceğimizde gö­rülür.Atom bombasının esası maddeyi meydana getiren atomların, yani maddenin, bir anda enerji haline dö­nüştürülmesinden ibarettir.

-->
Nis29
ENZİM
Categories: E
0 Comments
ENZİM(Biy)Canlılarda görülen kimyasal reaksiyonlarda katalizör ödevi gören proteinlerdir. Enzimlerin yapısında protein olan ve protein olmayan iki kısım vardır. Protein olmayan parça­sında demir, bakır gibi mineraller ve özellikle B vitaminleri bulunur. Bu maddeler olmadığı zaman enzim öde­vini yapamaz.Enzimlere etki eden faktörlerin en önemlileri ısı, ışık hormonlar, bazı bio-kimyasal maddelerdir. Enzim reaksiyonlarının hızı ısı ile artar. Işık enzimin etkisini bazı hallerde arttırır bazende azaltır.Enzimler karmaşık yapılı mole­külleri basit yapılı moleküllere ayıra­bilecek özellikteki maddelerdir.

-->
Nis29
EPİDİYAS -KOP
Categories: E
0 Comments
EPİDİYAS -KOP (Fiz)Bir kitaptaki, veya bir kartpos­taldaki gibi, saydamsız bir resmin görüntüsünü elde etmek için kullanıl­makta olan projeksiyon aletlerine episkop denir. Kuvvetli bir ışık kay -nağının verdiği ışık, çukur ayna yar­dımıyla yatay bir yere konulmuş olan cismin üzerine gönderilerek, cismin aydınlatılması sağlanır. Cismin karşı­sındaki birdüz ayna, ışıkların yolla­rını değiştirerek bunları kusursuz mercek sisteminin üzerine gönderir. Cismin görüntüsü, düşey duran bir beyaz ekranın üzerine düşürüJür.Aydınlatılmış saydam cisimlerin (cam üzerindeki bir resmin) üzerin­deki resimlerin görüntüsünü elde et­mek için Projeksiyon aleti de denilen diaskop kullanılır. Bir projeksiyon aletinde ve episkopta başlıca iki kısım vardır. 1-Fener, 2-Kusursuz bir mer­cek sistemi.Not:Işık aletlerinin esas parçaları merceklerdir. Tek bir mercek, daima kusurlu görüntü verir. Net görüntü elde etmek için, uygun şekilde seçil­miş olan yakınsak ve ıraksak mercek­ler, beraberce kullanılırlar.Bazı projeksiyon aygıtlarında, episkop düzeniyle birlikte diaskop (projeksiyon aleti) düzeni de beraber olarak kullanılır (bulunur.) Bu yapıda­ki aletlere epidiyaskop denir.

-->
Nis29
EPİFİT BESLENME
Categories: E
0 Comments
EPİFİT BESLENME (Biy)Ototrof beslenmenin özel bir çeşi­didir. Salepgillerden orkide, yüksek ağaçların gövdesinde yaşar. Kökü ha­vada toprağa doğru sarkıktır. Havanın nemini alan bu kökün üzerinde yaşa­dığı canlıya zararı yoktur. Yeşil olan yapraklan ile fotosentez yapan bu bit­kinin diğer canlıya yararı da yoktur. Buna EPİFİTÜK denir.

-->
Nis29
EPİFİZ BEZİ
Categories: E
0 Comments
EPİFİZ BEZİ (Biy)Beyine küçük bir sapla bağlı olan ufak, yassı, oval bir doku birleşimidir. Canlılarda cinsel işlerle bağlantısı ol­duğu sanılır. Hayvanlarda göç dürtü­süne, kış uykusuna yatmaya, tüy dök­meye, deri değiştirmeye yarayan uya­rılar meydana getirdiği sanılıyor.İnsanda da “biyolojik saat” (mev­sim değişmeleri, karanlık izleyen dür­tü) görevini yerine getirdiği sanılır.

-->
Nis29
EPİGENESE (SIRALI OLUŞ TEORİSİ)
Categories: E
0 Comments
EPİGENESE (SIRALI OLUŞ TEORİSİ) (Biy)Frederich Wolf (1733-1794) tarafın­dan ortaya atılan bir kalıtım teorisidir. Bu bilgine göre zigot embriyonu mey­dana getirirken, morula blastula, gastrula fazları geçirir. Doku ve organları teşekkül eder. İspat edilmiş olan bu teori doğru fakat eksiktir. Çünkü karakterlerin, nasıl yavrulara geçtiğine cevap verememektedir.

-->
Nis29
EPİTEL DOKU
Categories: E
0 Comments
EPİTEL DOKU (Biy)Vücudun dış yüzünü, yücut boş­luklarını, bazı organların iç yüzünü örten dokudur. Epitel doku kanda-marlarının iç yüzünü döşer, aynı za­manda salgı bezlerini de meydana ge­tirir. Dokunun hücreleri birbirlerine sıkıca bağlanmıştır. Kendine ait kan-damarları bulunmayerler mide ve bağırsakların iç yüzü, böbreğin büyük toplayıcı kanalları, solunum yolları, eşeysel bezlerin boşaltma kanallarıdır.Çok katlı yassı epitel: Doku mey­dana getiren tabakalardan en alttaki-nin hücreleri daima silindiriktir.Onun üzerinde bi-rbirine sıkıca bağ­lanmış kübik hücreler yer alır. Yüzeye doğru çıkıldıkça hücreler yassılaşır-lar. Üst deri, ağız boşluğu, katı da­mak, dildeki ipliksi papiller, yemek borusunda bu tip epitel dokuya rast­lanır.Çok katlı kübik epitelin yüzey hücreleri küp şeklindedir. Çok ender bulunur. Bazı yağ ve ter bezlerinin duvarları böyledir.Çok katlı silindirik epitel serbest yüzeyinde titrek tüyler taşır. Tükrük bezlerinin boşaltma kanallarında, so­luk borusu, gırtlakta bulunan doku ti­pidir.dığından epitel dokunun beslenmesi üzerine oturdu­ğu bağ dokunun damarları yardımı ileEpitel dokunun ikinci tipi olan bez epiteli hücreleri salgılama fonk­siyonu yaparlar. Sindirim ve solunum borusunda üreme kanallarında bulu­nurlar. Tek veya çok hücreli bezler meydana getirirler. Çok hücreli bez­ler şekillerine göretüpsü, (mide bez­leri) ve ampul su = Alveoler (Tükrük” bezleri) olarak ayrılırlar. Yaptıkları iş­lere göre iki tiptir: Dış ve iç salgı bez­leri.Epitel dokunun son tipi olan Du­yu epiteli yalnız duyu organlarında bulunur.

-->
Nis29
EPİTEL KAS HÜCRESİ
Categories: E
0 Comments
EPİTEL KAS HÜCRESİ (Biy)Çok hücrelilerden, ilk defa, selente­relerde epitel hücrelerinin bazıları de­ğişikliğe uğrayarak kasa benzer bir yapı aldığı görülür. Dış deri arasında görülen bu ilksel kaslara EPİTEL KAS HÜCRESİ denir.

-->
Nis29
ERGİME NOKTASI
Categories: E
0 Comments
ERGİME NOKTASI (Kim)Katı bir cismin sıvı hale geçebi­leceği sıcaklık derecesine, o cismin ergime noktası veya ergime sıcaklığı denir. Bazı maddelerinin ergime nok­taları normal koşullarda şöyledir.Helyum -272°C, Hidrojen -259°C,olmaz. jErime kanunu: Bir katı cisim, sa­bit basınçta belirli bir sıcaklıkta eri- j meye başlar. Erimenin sonuna kadar ; sıcaklıkta değişme olmaz. Bu sıcaklı-ğa erime sıcaklığı veya erime noktası ; denir. !Cisimlerin üzerine etki eden ba­sınçlar değişirse, erime noktalarıda az çok değişir.

-->
Nis29
ERİME
Categories: E
0 Comments
ERİME (=ERGİME)(Fte)Kışın yağan karlar ve oluşan buzlar ilkbahar gelince ve havalar ısınınca katı halden sıvı hale (su hali­ne) geçerler. Bunun gibi, bir katı cis­min ısı alarak sıvı haline geçmesi ola­yına erime denir.Bazı cisimler yumuşayarak erir­ler, bazılarıda yumuşamaksızın erir­ler. Meselâ demir ısıtılınca yumuşar. Bundan dolayı demir dövülmek sure­tiyle işlenir. Dökme demir ise yumu­şamadan erir yumuşayarak eriyen ci­simler ısıtıldıkça yumuşarlar. Bundan dolayı bunların hangi sıcaklıkta eri­meye başladıkları ve hangi sıcaklıktaolmaz. jErime kanunu: Bir katı cisim, sa­bit basınçta belirli bir sıcaklıkta eri- j meye başlar. Erimenin sonuna kadar ; sıcaklıkta değişme olmaz. Bu sıcaklı-ğa erime sıcaklığı veya erime noktası ; denir. !Cisimlerin üzerine etki eden ba­sınçlar değişirse, erime noktalarıda az çok değişir.UYGULAMA:Buzun erime sıcaklığının ölçülmesi:Bir kabın içine, küçük parçalar halinde, dövülmüş buz koyalım. İçi -nede bir termometre yerleştirelim. Buz kabını ateşin üzerine koyalım.Buz erimeye başladığı zaman termometrenin gösterdiği sayı 0°C dir. Termometrenin haznesi buzun içinde kalmak şartıyla, erime devam ettiği müddetçe sıcaklığın 0 C de kal­dığı görülür. Buzun tamamı sıvı (su), haline geçtikten sonra ısıtma devam ederse, termometredeki sayının değiş tiğini (sıfır üstünde bir sayı gösterdi­ğini) görürüz. (Erimekanunu).,.Yumuşamadan eriyen diğer ci­simlerin de belli bir sıcaklık derece­sinde eri meye başladıklarını ve erime bitinceye kadar da sıcaklıklarının de­ğişmedikleri görülür.Erime ısısı:Erime sıcaklığında bulunan bir cismin 1 gr ağırlığındaki bir parçası­nın, aynı sıcaklıkta sıvı haline geçin­ceye kadar aldığı ısı miktarına o cis­min erime ısısı denir.Erime ile ilgili olarak(Bk .Don­ma.)

-->
Nis29
ERSELİK
Categories: E
0 Comments
ERSELİK (=ERD İŞİ )(Bly)Aynı canlı üzerinde hem erkek hem de dişi üreme hücrelerini mey­dana getirecek organların bulunması­dır. İnsanlarda yalancı erdişilik şek­linde görülür. Ancak çok ender rastla­nır. Ameliyat ile düzeltilir. Hayvan­larda özellikle yassı ve halkalı solucanlarda, karından bacaklılarda rast­lanır. ; Bitkilerde de sık sık görülen bir durumdur. Aynı çiçekte hem erkek hem de dişi organların bulunması ile belirlenir.-

-->
Nis29
ESENLİK
Categories: E
0 Comments
ESNEKLİK(Flz)Bir yay, lâstik şerit v.b. cisimle­re kuvvet uygularsak, bu cisimlerin uzadıkları ve kuvvetlerin etkileri kal­dırıldıktan sonra da önceki boylarını aldıklarını görmüşüzdür.Helis şeklindeki bir yayı sıkıştı-rırsak, yayın boyu kısalır. Bu etkiden kurtulan yay, gene eski boyunu alır. (Yatak somyalarında ve kanepe yayla-rındaki özellik)Telli müzik aletlerinde telin bağ­landığı anahtarı döndürmek suretiyle teli daha fazla gererseniz tel uzar. Anahtarı gevşetince tel gene kısalır.Bir jileti bükerek şeklini değişti­riniz. Bıçağı kendi haline bırakırsa­nız, kuvvetin etkisi kalktıktan sonra, bıçak eski halini alır.Bunlar ve bunlara benzer örnek­lerden anlaşıldığına göre katı cisim­ler, kuvvetlerin etkisinde boylarını, şekillerini değiştirirler. Bu etki kalk­tıktan sonra gene eski boylarını ve şekillerini alırlar. Cisimlerin bu özel­liğine esneklik denir.Kuvvetlerin etkisinde, katıların hacimlerinde de değişmeler olur. Bü­tün katı cisimler esnektirler. Fakat bu esneklik cismin cinsine göre değişir.Helis şeklindeki bir yayı büyük kuvvetlerle çekersek, kuvvetin etkisi kalktıktan sonra yay artık eski duru­munu alamaz, eskisinden daha uzun kalır.Bir teneke levhayı fazlaca büke­rek katlarsak, bu da katlanmış olarak kalır.Bunlar ve bunlara benzer olaylar­dan da anlaşıldığı gibi, esnek cisimle­rin esneklikleri sınırlıdırlar. Bu sınır aşılırsacisimler esKİ durumlarına dö­nemezler.Küçük kuvvetlerin etkisi altında esnek olan cisimler büyük kuvvetler altında esnekliklerini kaybederler.Bazı cisimlerin esneklik sınırları:1 mm2 kesitindeki çelik telin esneklik sınırı.. 30 kg.1 mm2 kesitindeki font telin esneklik sınırı*,.. 14 kg.Imm2 kesitindeki bakır telin esneklik sınırı. .12kg.sıvıların esnekliği:Bütün sıvılarda da esneklik var­dır. Fakat sıvılar, büyük tesirler altın-da hacimlerini pek az değiştirirler. Bu yüzden özgül ağırlıklarında önem­li değişmeler olmaz. Sıvıların esnek­likleri sınırlı değildir.Tamamen su dolu bir şişeye tıpa koymak istersek, büyük zorlukla kar­şılaşırız. Zira, etki yapan kuvvet su­yun hacmini, belli olacak kadar kü­çültmez. Bundan dolayı tıpaya yer açılmaz. Daha da zorlarsak şişe pat­lar.Gazların esnekliği •Bütün gazlar mükemmel esnek cisimlerdir. Gazların esneklikleri sı­nırlı değildir. Bir bisiklet pompasının ucunu parmağımızla kapattıktan son­ra pistonu ileri doğru sürelim. Pom­panın içindeki havayı küçük bir hac­min içine sıkıştırmış oluruz. Bundan sonra pistonu serbest bırakalım. Pis­ton, pompanın içindeki sıkışmış olan hava tarafından geriye itilir ve hava baştaki hacmini alır. Bütün gazlar da hava gibi esnektirler. Gazlar, büyük etkilerin tesirinde de gene esneklik­lerini muhafaza ederler.

-->
Nis29
EDTERLER
Categories: E
0 Comments
ESTERLER (Kim)Bir alkolle bir asitin yaptığı bi­leşik esterdir.estereAsit + Alkol t > Ester + SusabunlaşmaYağ asitlerinin mono alkollerle, yaptığı esterler renksiz, hoş kokulu sı-* vılardır. Örneğin, bütirik asidin etil esteri, ananas kokusundadır. Esterler doğal meyve öz sularında bulunarak onların hoş kokusunu verirler. Bun­dan dolayı parfümeride kullanılır. Özellikle eritken olarak da çok kulla­nılır. Suda pek az erirler.Yağlar yağ asitlerinin gliserin esterlerinin karışımıdır. Sabun, ester­lerin alkali maddelerle etkilenmesin­den yapılır.

-->
Nis29
EŞDEĞER AĞIRLIK
Categories: E
0 Comments
EŞDEĞERAĞIRLIK(EKİVALENT1. Bir elementin 8 gram oksijen veya 1,008 gram hidrojenle birleşebilen miktarına o elementin bir eşdeğer gramı denir.2. Bir elementin atom ağırlığının değerlik değişmesine bölümü o ele­mentin bir eşdeğer-gramının ağırlığı­nı verir.3. Bir eşdeğer gram bazın ağırlı­ğı, bu bazın molekül ağırlığının hid­roksit (OHfsuyuna bölümüne eşittir.4. Bir eşdeğer gram asidin ağırlı­ğı, bu asidin molekül ağırlığının, bu asitteki asit hidrojenleri sayısına bö­lümüne eşittir.5. Redoksa uğrayan bileşiklerin bir eşdeğer-gramının ağırlığı bu bile­şiğin molekül ağırlığının değerlik de­ğişmesine bölümüne eşittir. Özetle:Atom ağırlığı (veyamolekül ağırlığıEşdeğer ağırlık =————————–Tesir değerliğiÖRNEKLER:1) Bir eşdeğer-gram sülfürik asit(H,SOf) =Asit hidrojenisayısı2) Bir eşdeğer-gram kalsiyum ■hidroksit (Ca(OH),)=.Bazın molekül ağırlığı 74 ..,————————— =—= 37 gram
2Molekül ağırlığı noGRAM)(Kim)

-->
Nis29
EŞEYSEL HORMONLAR
Categories: E
0 Comments
EŞEYSEL HORMONLAR (Biy)
İnsanlarda eşeysel bezler, yumurta ye spermden başka hormon da salgı­larlar. Erkeklerde TESTOSTERON, ka­dınlarda ise ESTERON ve PROGES-TERON hormonlarıdır. Bunlar, insan­larda cinsel hayatı düzenler, hipofiz hormonlarının kontrolü altındadır.

-->
Nis29
EŞYAMIZIN KORUNMASI
Categories: E
0 Comments
EŞYAMIZINKORUN­MASI(Kim)Açık havada bırakılan demir ya da çelikten yapılmış bir makinenin, ya da herhangi bir gerecin paslanarak aşındığını, işe yaramaz hale geldiğini görmüşsünüzdür. Üstü boyanarak ko­runmamış olan her türlü tahta eşya kı­sa zamanda çürür, yerine yenilerini koymak gerekir.

-->
Nis29
ETÇİLLER
Categories: E
0 Comments
ETÇİLLER( = ETOBURLAR )(B\y)Etle beslenen pençeli memeliler takımıdır. Etçillerin dişleri, sindirim sistemleri özelleşmiştir. Alt ve üst çe­nelerinde altı kesici diş, ikişer tane iyi gelişmiş köpek dişleri ile sivri azı dişleri vardır. Parmaklarında yırtıcı tırnaklar bulunur. Kediler, Köpekler, Aslanlar, Kaplanlar, Ayılar vb. etçil hayvanlardır.

-->
Nis29
ETERLER
Categories: E
0 Comments
ETERLER (Kim)Genel formülleri R-O-R^ir. “R” bir alkil grubunu gösterir. Suyun iki hidrojeni yerine iki alkil grubunun geçmesiyle türetilmiş bileşikler ola­rak tanımlanabilir. İki molekül alkol­den bir molekül su çıkarmakla elde edilir. En cok bilinen eter türü dietil eter (C2H5-O-C2 H5) dir. Buna adi eter denir Adi eter renksiz, hoş ko­kulu, uçucu bir sıvıdır. Az koklanacak olursa sinirleri uyararak ayıltıcı, faz­laca koklanacak olursa bayıltıcı etki yapar. Yoğunluğu 0,72 gr/cm3, ergi­me noktası -21 °C, kaynama noktası 34,6°ıC dir.Çok uçucu ve yanıcı bir sı­vıdır. Buharları havadan iki defa ağır­dır. Su ile ancak 1/10 oranında karı­şır. Yağlar, reçineler ve diğer birçok organik maddeler için çok iyi bir erit-kendir. Ayrıca çok kıymetli anestezik (bayıltıcı) bir maddedir.

-->
Nis29
EVRİM
Categories: E
0 Comments
EVRİM (Biy)Canlıların çeşitliliğini açıklama­ya yardım eden değişim ve gelişimler dizisidir. Yeni tür bitki ve hayvanla­rın eski tür bitki ve hayvanların evri­mi ile ortaya çıktıkları söylenmekte­dir. Evrim teorileri olarak bilinen bu teoriler üzerinde birçok bilim adam­ları çalışmışlardır. Lamarck, Darvvin en tanınmışlarıdır. Kendi adlarına ev­rim teorisini destekleyen görüşleri vardır. (Bk. Darwin’cilik; Lamarck’çı-hk)

-->
Eki13
Eşeyli Üreme
Categories: E
0 Comments
Ana ve babadan gelen iki ayrı hücrenin çekirdeğinin birleşmesiyle meydana gelen üreme şeklidir. Çok basit yapılı bazı canlılarda, yeni bir fert meydana getirmek üzere birleşen ve gamet adı verilen eşey hücreleri birbirine benzer. Çoğunlukla yüksek yapılı bitki ve hayvan türlerinde ise gametler yani eşey hücreleri birbiri­ne benzemez. Yumurta veya oosfer denen dişi gametler daha büyük olup besin maddesi depo ederler, -hareket yetenekleri yoktur. Sperm denilen er-kek gametler; daha küçüktürler ve ha­reket yetenekleri vardır. Olgunlaşmış erkek ve dişi eşey hücrelerinin birle­şip çekirdeklerinin kaynaşması sonu­cu döllenmiş yumurta (zigot) meyda­na gelir. Zigot’un bölünerek çoğal ma­sından da yavrunun ilk taslağı oluş­maya başlar.Bir çeşit eşeyli üreme sayılan konjugasyon = kavuşma terliksi-hay­vanda görülür. Önce iki terliksi hay­van yanyana gelir. Karışık bir takım küçük çekirdek bölünmelerinden son­ra aralarında birer küçük çekirdek de­ğişmesi olur. Daha sonra birbirinden ayrılan herbir terliksi bölünerek ço­ğalmasına devam eder.Sıtma hastalığını yapan sıtma mikrobu = plazmodyum’un üremesi­nin belirli bir döneminde iki çeşit hücre meydana gelir ve bu hücrelerin birleşmesinden de zigot oluşur.

-->

Hiç yorum yok: