24 Aralık 2008 Çarşamba

kategori i

İZOTOP ATOMLAR
Categories: İ
0 Comments
İZOTOP ATOMLAR:Atomların çekirdeğindeki proton sayısı değişmediği halde nötron sayı­ları değişir. O zaman aynı cins ato­mun değişik kütleleri ortaya çıkar. Buna o elementin izotopları denir.İzotop atomların kütle numarala­rı, nötron sayıları farklı, atom numa­raları., proton, elektron sayıları aynı­dır. Örneğin hidrojen atomunun üç izotopu vardır. BunlarİH, JH (döter-yum),?H (trityum) dır. Bu üç izoto­pun kimyasal özellikleri aynıdır. Çün­kü kimyasal özellikler çekirdekteki proton sayısının tuttuğu elektronlara bağlıdır. Elektronların alınıp, veril­mesiyle bir kimyasal değişme olur. Kimyasal değişmelerden çekirdek hiç etkilenmez.
window.google_render_ad();
window.google_render_ad();

-->
May1
İSKELET
Categories: İ
0 Comments
window.google_render_ad();
İSKELET(Biy)Vücut içinde deri altında, ya da kas içinde yer alan iskelettir. Basit yapılı hayvanlardan olan süngerlerde görülen kalker, silis veya boynuzsu maddeden yapılmış olan iskelet çu­bukları, derisidikenlilerin derisi al­tında yer alan kaiker plâklar iç iskelet yerini alsa da hakiki iç iskele.t omur­galı hayvanlarda görülür. (Bk İskelet)

-->
May1
İKİEVCİKLİ
Categories: İ
0 Comments
İKİEVCİKLİ(Biy)Aynı cins bir bitkinin erkekve dişi çiçeklerinin ayrı ayrıgövdeler(bi-reyler), üzerinde bulunmasıdır. Sö-ğüt, ıspanak gibi bitkilerde durum böyledir. Bazı söğüt ağaçları sadece dişi çiçekleri, bazı söğüt ağaçlarıda aynı cinsin erkek çiçeklerini taşırlar.

-->
May1
İKİZLER
Categories: İ
0 Comments
İKİZLER (Biy)Aynı anda doğan çocuklara ikiz de­nir. Hatta üçüz, dördüztere de rastlan­dığı olur. Bunları meydana gelişi iki şekilde olmaktadır:A- Tek Yumurta İkizleri: Yumurta hücresi döllendikten sonra embriyon meydana getirirken, ilk mitoz bölün­me ile iki tane olduğunda, ayrı ayrı ge­lişip iki embriyon, dolayısı ile ikiz oluşturabilir (1/85 ihtimalle).B- Ayrı Yumurta İkizleri: Bazen de, kadınların döl yatağına iki tane yu­murta düşebilir ve bunlar başka başka spermlerle döllenerek ikizleri meyda­na getirirler.Tek yumurta ikizleri, aynı genotipe sahip olduklarından birbirferine çok benzerler. Hatta parmak izleri bile ay­nıdır. Ayrı yumurta ikizleri ise hiç bir­birlerine benzemezler, biri kız biri er­kek olabilir.

-->
May1
İKİ YAŞAMLILAR
Categories: İ
0 Comments
İKİ YAŞAMLILAR (Biy)Kurbağalar gibi hem kara, hem de su hayatına uymuş canlılardır. Omurgalı hayvanlar şubesinde sürün-genierie balıklar arasında bulunurlar. Sürüngenler kara, balıklar İse su ha­yatına uymuşlardır. Kurbağalar ise, arada geçit teşkil ederler. Embriyon dönemlerini suda, erginlik dönem­lerini karada nemli ortamlarda veya su kenarlarında geçirirler. Bu sebep­ten kurbağalar sınıfına bilim dilinde Amphibian = iki yaşamlı denir.

-->
May1
İLİK
Categories: İ
0 Comments
İLİK (Biy)Kemiklerin içini dolduran yu­muşak ve yağlı bir maddedir. Ergin insanda uzun kemiklerin başlarında, kısa ve yassı kemiklerin orta kısımla­rında bulunan süngerimsi kemik do­kunun boşluklarını kırmızı ilik dol­durur. Kırmızı Tİ/k kan hücrelerininyapımında rol oynar. Genç kemiklerin gövde kısmında bulunan kemik kanalı başlangıçta kırmızı ilikle doludur. Er­gin insanda bunun yerini sarı ilik alır. Embriyon döneminde kemikler kıkırdak halinde bulunduğundan kır­mızı ilik bulunmaz.Bu dönemde kan hücreleri dalakta ve karaciğerde meydana gelirler. Eriş­kinlerde özellikle kan hücreleri leğen, omuz kaburga, göğüs kemiği gibi ke­miklerin kırmızı iliğinde meydana ge­lir. Kemik iliğini etkileyen herhangi bir hastalık kansızlık yapar.

-->
May1
İNCE BAĞIRSAK
Categories: İ
0 Comments
İNCE BAĞIRSAK(Biy)Sindirim borusunun midenin bi­tiş yerinden, kalın bağırsağın başlan­gıç yerine kadar olan kısımdır.. İn­sanda 7-8 m. uzunluğundadır. İnce bağırsağın miden in bitiş yeri ile baş­layan kısa bölgesine Oniki parmak bağırsağı denir. İç yüzünü kaplayan hücreler enzimler salgılar, böylece bağırsak boşluğunda bulunan besin maddeleri son parçalanmaya uğrar. (Bk. Kimyasal sindirim) Meydana gelen ürünler barsak hücreleri tara­fından emilir ve kana karışır. Sindiri-lemeyen artık maddeler ise kalın ba­ğırsağa geçer. Bağırsak yüzeyini kap­layan epitel doku milyonlarca küçük çıkıntı yaparak yüzeyi büyük ölçüde genişletmiştir. Tümür adı verilen bu çıkıntılardan basit şekerler, amino-asitler, mineraller ve vitaminler kılcal kan damarlarına geçerler, yağların sindirim ürünleri ise önce lenf da­marlarına oradan da kan dolaşımına geçerler. Bu şekilde kan yolu ile vü­cudun bütün hücrelerine taşınan be­sin maddeleri hücrelerde, ya enerji meydana getirmek için parçalanırlar (solunum) ya da hücre yapısına ben­zer hale gelmek için birleştirilirler (özümleme)

-->
Eki12
İNCİR
Categories: İ
0 Comments
Çiftçenekli bitkilerin dutgiller familyasındandır. Yurdumuzun her yerinde yetişmekle beraber, Aydın ve ■ İzmir çevresinde büyük ölçüde yetiş­tirilir. Sıcak ve ılık yerleri sever. Dal­ları kolay kırılır. Kopan yaprakların ve dalların kesik yerlerinden incir sütü denilen beyaz bir madde çıkar. Yap­rakları oymalıdır. İncirde çiçekleri taşıyan sap etlenip armut şeklini al­mıştır. Armut şeklindeki bu sapın içi boş olup erkek ve dişi çiçekler bu-rayadizilmişlerdir.İncirin ayrı ayrı ağaçlarda bulu­nan iki çeşit çiçek durumu vardır. Erkek çiçek durumları baba incirde = yabani incirde bulunur. Baba incirde dişi çiçeklerde vardır, fakat bunlar verimsizdir. Dişicik boruları kısadır. Yenen incirin çiçek durumunda ise yalnız verimli dişi çiçekler bulunur, dişicik boruları uzundur. Çiçekleri bu şekilde dağılmış olan incir çiçeği­nin tozlaşması için ilek sineğine fhti-yaç vardır. Bu sineğin (arının) yu­murtlama borusu yabani incirin çi­çeklerinin kısa dişicik borusuna uyar. Bırakılan yumurtalar çiçeğin tohum taslaklarının gelişmesini önler. Çiçek verimsiz olur. Genç böcekler burada gelişip yabani incirden çıkarken vü­cutlarına yapışan çiçek tozlarını diğer çiçek durumlarına taşırlar. Yenen in­cirin çiçek durumuna gelirlerse, bö­ceğin yumurtlama borusu, bu çiçekle­rin dişicik borusu kadar uzun olmadı­ğından, yumurtalar yarı yolda besin­sizlikten ölür. Bu arada böceğin ge­tirdiği çiçektozları ile çiçekler tozlaş-mış olur. Oluşan meyvanın göz denilen açık ucu tatlı ve zamk gibi bir sıvı ile kaplanır. Meyve büyür ve tatlılaşır Olgunlaşınca düşer. Meyvası yalancı meyvadır. Bir kısmı kavak inciri, şe­ker inciri gibi taze iken yenir. Kuru­tulmaya uygun olanlarda İzmir Lop İnciri, Göklop, Kara Yaprak gibi çe­şitleridir. Meyvaları besleyici ve ka­lori sağlayıcıdır.

-->
Eki12
İNDİRGEN­ME
Categories: İ
0 Comments
Atomlar veya iyonlar elektron alırsa indirgenir. İndirgenme elek-tronalma anlamına gelir, indirgenen atomun elektronu çoğaldığı için değe­ri azalır.

-->
Eki12
İNDÜKSİYON OLAYI
Categories: İ
0 Comments
İndüksiyon akımları, ilk defa 1831 yılında bir İngiliz fizik bilgini olan Faaday tarafından keşfedilmiştir. Bu olay, dinamoların keşfine yolaçmış olup büyük ölçüde elektrik enerjisinin elde edilmesine imkan vermiştir. Elek­trikte pekçok işe yarayan bu olayı ba­sit bir deneyle gösterelim: Büyükçe bir çivi veya demir çubuğun üstüne birkaç kat kağıt sarmak suretiyle ilet­keni (çiviyi) yalıtalım. Çivinin bir ucu­na yalıtılmış bir bakır teli 50-60 defa saralım. Diğer ucunu da yine aynı şe­kilde tel sardıktan sonra telin iki ucu­nu bir telefon kulaklığına, diğer iki ucunu da bir pil bataryasının kutupla­rına bağlayalım. Bu durumda telefon kulaklığını kulağımıza tutarsak hiçbir ses duymayız. Fakat devreyi açıp ka­pamaya devam edersek kulaklıkta tı­kırdı duyarız. Bunun sebebi, batarya­nın bağlı olduğu tel sargıdan geçen magnetik alanın değişmesi ile, kulak­lığın bağlı olduğu devrede bir akımın doğmasıdır. Devre kapalı iken, magne­tik alan sabit kalacağından kulaklıkta hiç ses işitilmez.

-->
Eki12
İNDÜKSİYON AKIMININ YÖNÜ
Categories: İ
0 Comments
Akım makarasının üst ucuna bir mıknatısın kuzey kutbu yaklaştırıldı-ğı sırada, hasıl olan indüksiyon akımı sebebiyle, makaranın üst ucunda bir kuzey kutup teşekkül eder. Mıkna­tıs makaraya sokulurken kuvvet çiz­gileri artar. İndüksiyon akımı, bu kuvvet çizgilerine zıt yönlü kuvvet çizgileri hasıl eder. Mıknatısın kuzey kutbunu makaradan uzaklaştırır­ken, meydana gelen indüksiyon akı­mı sebebiyle makaranın üst ucun­da bir güney kutup teşekkül eder. Mıknatıs makaradan çıkarılırken kuv­vet çizgileri azalır. İndüksiyon akımı bu kuvvet çizgileri ile aynı yönde kuvvet çizgileri meydana getirir. Kısaca,mıknatıs ÇL’buğununN kutbu makaraya yaklaştırılırken, akım makarasının üst ucunda N (ku­zey) kutbu, mıknatıs çubuğunu uzak­laştırırken ise S (güney) kutbu mey­dana gelir. İndüksiyon akımının yö­nünü bulmak için ise kuvvet çizgi­lerinin makaranın N (kuzey) ucun­dan çıktığını düşünerek sağ el kuralı­nı uygulamamız gerekir (Bk-. Akım makarası)Bir kapalı devrede meydana ge­len indüksiyon akımının yönü bu devredeki mıknatık kuvvet çizgile­rinin değişmesine karşı koyacak yön­dedir.İndüksiyon makarası akım jena-ratörleri, elektrik motorları, transfor­matörler.. İndüksiyon olayından fay­dalanılarak yapılırlar

-->
Eki12
İNDÜKSİYON MAKARASI
Categories: İ
0 Comments
İndüksiyon makarası, kalın telli ve az sarimiı bir Primer (birinci) sargı ile bunun üzerine sarılmış ince telli veçoksarımlı sekonder (ikinci) sargı­dan meydana gelir. İndüksiyon makarası, indüksiyon yolu ile yüksek potansiyel farkı meydana getirmeye yarayan bir alettir.Pri merin ortasında yumuşak demirden bir çekirdek ve çekirde­ğin karşısında, çelik bir yaya bağlan­mış olan demir bir çekiç bulunmak­tadır. Bu demir çekiç, bir vidanın ucuna dayanır. Birinci makara elek -trikdevresine bağlanır ve devreyi ka­patıp akım geçirilirse makaranın de­mir çekirdeği, mıknatıslanarak, kar­şısındaki demir çekici (paleti) kendi­sine çeker. Bu suretle çekiçle vida­nın arası açılır ve birinci (Primer) makaradan geçen akım kesilir. Bun­dan dolayı demir, çekirdek, mıknatıs­lığını kaybeder. Çekiç de yay tarafın­dan çekilerek, vidanın ucuna değer, bu suretle devre yeniden kapanır. (Akım geçer. Bk . Elektrik devresi) Elektrik zilinde olduğu gibi (Bk . Elektrik zili) burada da birinci maka­rada ard arda akım keşi lir.Akım kesi­lince, makaraların içindeki mıknatıs kuvvet çizgileri, birdenbire aza­lır ve sıfıra düşer. Bu sırada ikinci makarada, yüksek bir indüksiyon elektro motor kuvveti doğar. Akımın kesilişi ne kadar kısa zamanda olur­sa, meydana gelen elektrik gerilimi de o kadar büyük olur. Çekiçle vida­nın ucu aralanırken, bu noktada mey­dana gelen kıvılcım, birinci (primer) makaradaki akımın kesilme süresini uzatır. Bu kıvılcımın meydana gel­memesi için devreye bir kondansatör bağlanır. (Bk . Kondansatörler). İkin­ci makarada (sekonder makarada) indüksiyonla meydana gelen yüksek gerilim sebebiyle, bu makaranın tel­lerinin uçlarına bağlanan elektrod-ların arasında uzunca ve dallı kıvıl­cımlar oluşur.İndüksiyon makaraları, çeşitli basınçtaki gazlardan elektrik akı­mı geçirmekte,katot ışınları, vex ışın­ları elde etmekte, bazı telsiz telgraf verici postalarını çalıştırmakta kul­lanılır.

-->
Eki12
İNEK
Categories: İ
0 Comments
Geviş getiren toynaklı memeli­lerden boğanın dişisidir. Yani bir sığır cinsidir. Kutuplar hariç dünya­nın her tarafında yaşarlar. Sütü, eti, derisi ve gübresi bakımından çok fay­dalı bir hayvandır. Sığırların yerli ve yabancı ırkları vardır. Kara sığır, boz step ırkı sığır, kırmızı ırk sığır ve sarı ırk sığır yerli ırkların en tanınmış­larıdır. Tanınmış yabancı ırklar ise et ırkı olan Hereford, süt ırkı fersey ve kemet, kem süt ırkı olan Montafon lardır.

-->
Eki12
İNSÜLİN (ENSÜLİN)
Categories: İ
0 Comments
Pankreas bezinin iç salgısıdır. Bu hormon kana karışarak kandaki şekeri (glikozu) ayarlar. Pankreas az çalışması veya hiç çalışmaması so­nucu kandaki şeker miktarı artar, şe­ker hastalığı başgösterir. Pankreas çok hormon çıkarırsa kan şekeri aza­lır. Hasta komaya girer. Damarda gli­koz çözeltisi verilerekhasta kurtulur.

-->
Eki12
İPEK BÖCEĞİ
Categories: İ
0 Comments
İpekböceği kelebeğinin larva (tırtıl) halidir, ipekböceği kelebekle­ri, böceklerin tam başkalaşım geçiren pul kanatlılar takımına girerler. Bir cins gece kelebekleridir. Dişi kele­bekler döllenmeden sonra yumurtlar­lar. Yumurtalar önce sarı renklidir, sonradan kül rengini alırlar. Böcek yetiştiriciler bu yumurtalara tohum derler. Temmuz ayından elde edilen yumurtalar ertesi yılın Nisan ayına kadar+4°C lik kışlaklarda saklanır. Nisan ayından itibaren sıcaklık dere­cesi yavaş yavaş yükseltilen yerlere alınan yumurtalardan larvalar çıkar. Larvalar yani ipek böcekleri dut yap­rağı ile beslenir. 4 uyku ve 5 yaş dev­resi geçirirlerken zaman zaman göm­lek değiştirirler. 5 yaş devresini ta­mamlayan larvalar, konulan ince bitki dalları arasına yerleşir ve kozalarını örer. Koza örecek larva, alt dudağının iki deliğinden bir salgı çıkarır. Salgı devamlı olarak çıkar.ağızdan çıkınca kurur ve ipek ipliğini yapar. Kozaların çoğu ipek ipliği elde edilmek için harcanır. Kozalar harcanmaz, bekle-nilirse içlerinde krizalit oluşur, kriza­litler kelebek haline gelirler ve kozayı keserek çıkarlar. Bu sırada kozadaki 600-1000 m uzunluğundaki ipek ipliği parça parça edilmiş olur. Bu şekilde delinmiş kozanın ipliği işe yaramaz. Buna engel olmak için ipek alınacak koza içindeki krizalitler buharla, so­ğuk hava ile, basınçla boğularak öl­dürülür. Yurdumuzun Bursa başta olmak üzere birçok illerinde ipekbö-cekçiliği yapılmaktadır.

-->
Eki12
İRİS
Categories: İ
0 Comments
Gözün dıştan renkli görünen kıs­mıdır. Damar tabakadan oluşmuştur. Ortasında göz bebeği denilen bir de­lik bulunur. İçinde, göz bebeğini açan ışınsal kaslarla, daraltan halka kaslar vardır. Bu kaslar düz kaslardır ve isteğimizin dışında çalışırlar. Göze renk veren maddeleri de taşır. İris ay­nı zamanda bir bitki adıdır.

-->
Eki12
İSKELET
Categories: İ
0 Comments
Canlıların yapısında bulunan sert kısımlara denir. Bazı organlarj koru­ma, harekete yardımcı olma ve doku­lara desteklik sağlama gibi görevleri yardır. Dış ve iç iskelet olmak üzere ikiye ayrılır.Bütün omurgalılarda olduğu gibi insan vücudunda da kemikten yapıl­mış bir iskelet vardır.

-->
Eki12
iSKORBÜT
Categories: İ
0 Comments
C vitamini eksikliğinden meydana gelen dermansızlık, zayıflık, kanama, özellikle diş etlerinde kana­ma ve dişlerin erken dökülmesi şek­linde görülen bir hastalıktır. Eskiden gemicilerde çok görülürdü.

-->
Eki12
İSTEMLİ HAREKET
Categories: İ
0 Comments
Yapılıp yapılmaması insanın kendi isteğine bağlı olan harekettir. Bütün iskelet kaslarını kendi isteği­mizle çalıştırırız. Bu kasların çalışma­sını sağlayan istemli hareket sinirleri (beyin-omurilik sinirleredir.)

-->
Eki12
İSTEMSİZ HAREKET
Categories: İ
0 Comments
İstem dışında yapılan harekettir. Mide bağırsak kasları gibi iç organla­rımızda bulunan düz kasların hepsi isteğimiz dışında kasılan kaslardır. Özel yapısı olan yürek ve diyafram kası da isteğimiz dışında çalışan kas­lardandır. Otonom sinir sistemi tara­fından idare edilir.

-->
Eki12
İŞÇİ KARINCA
Categories: İ
0 Comments
Karınca topluluğunda bütün işleri gören kanatsız karıncalardır.

-->
Eki12
İYON
Categories: İ
0 Comments
+ ) veya (-) yüklü atom veYA atom gruplarıdır. Çekirdeğindeki proton sayısıyla, çekirdek çevresinde dönen elektron sayısı eşit olan bir atom, elektrik bakımından dengede­dir. Bir atom elektron verirse ( + ), elektron alırsa (-) elektrikle yüklü iyonhaline dönüşür. Bu duruma göre ( + ) yüklü bir atom-iyonu bir ya da daha çok elektronunu kaybetmiş bir atomdur. Negatif bir atom-iyonu ise bir ya da daha çok elektron kazanmış bir atomdur. Örneğin, nötr sodyum atomu (Na°) bir değerlik elektronu kaybetmek suretiyle ( + 1) yüklü sod­yum iyonu (Na+! ) haline dönüşür. Nötr klor atomu (Cl°), bir elektron kazanmak suretiyle (-1) yüklü klor iyonu (Ci”)-haline dönüşür. Aynı şe­kilde kalsiyum atomu 2 elektron vere­rek Ca+2 iyonu, alüminyum atomu 3 elektron vererek Al+3 iyonu, oksijen atomu 3 elektron alarak O”2 iyonu, fluor atomu 1 elektron alarak F” iyonu haline dönüşürler.Çeşitli elemanların kimyasal bileşik ler yapabilmeleri ancak iyonların bir­leşmesiyle mümkün olur. Ters elek­trikle yüklü iyonlar birbirini çekecek­leri için kimyasal bileşik kolayca olu­şur. (Bakınız atom ve iyonik bağ).

-->
Eki12
İYONİK BAĞ
Categories: İ
0 Comments
Soy gaz atomlarının yapıları sağ­lam ve kararlıdır. Bütün atomlar biler şik yaparlarken soy gaz düzenine ulaşmak isterler. Soy gaza benzemek için en kolay yollardan birisi elektron alışverişi yapmaktır. İşte bileşiği oluşturacak elementlerden biri elek­tron verir, diğeri elektron alırsa, ara­larındaki bağa iyonik bağ denir. Elektron alış-verişi sonucunda, elek­tron alışverişi ile ( + ) ve (—)yüklü iyonların oluştuğu, Coulomb kanunu­na göre elektrostatik çekme kuvvetle­rinin etkin olduğubileşiklerde iyonik bağ görülür. Genellikle bir metal ile ametalden meydana gelen tuzlar bu gruba dahil bileşiklerdir. (NaCI, KCI gibi) Bir metalle bir ametali nasıl birleştiğini sodyum ve klor örneğini alarak inceleyelim.Sodyum elementinin atom numa­rası 11 dir. Nötral atomunda 11 pro­ton, 11 de elektron yardır. Enerji ile bu elektronlardan bir tanesini uzak­laştırdığımız zaman elektron sayısı 1 azaldığı için atom ( + ) yüklenir. Klor elementinin atom numarası 17′dir. Notral atomunda 17 proton, 17 elek -tronvardır. Dışarıdan 1 elektron aldı­ğında elektron sayısı 18 olur. Etek -tronlarprotondan 1 fazla olduğu için (-1) yük kazanır. Böylece bütün sod­yum atomları Na+ iyonları, bütün klor atomları Cİ” iyonları durumuna geçer. (Bakınız atom ve iyon) Zıt işa­retli olan bu iyonlar birbirlerini çe­kerler. Sodyum klorür bileşiği mey­dana gelir. Burada soydum ve klor iyonlarını bir arada tutan kuvvet elek­triksel çekim kuvvetidir. Sodyum ve klor atomlarını (iyonlarını) birbirine bağlayan bu kuvvete İYONİK BAĞ, böylece ortaya çıkan yapıya İYON ŞE­BEKESİ denir. İyon şebekesi ( + ) ve (-) yüklü birimlerden m eydana gelen maddelerin katı halde iken teşkil et­miş oldukları yapıya denir.

-->
Eki12
İYONLAŞMA
Categories: İ
0 Comments
Herhangi bir bileşiğin çeşitli et­kenlerin tesiri ile kendini meydana getiren ( + ) ve (-) yüklü iyonlara ay­rışması olayıdır. Asitler suda eridik­leri zaman eriyiklerinde iyonlaşarak, ortama serbest hidrojen iyonları ve­rirler.
H2SO4i=*2H++SO4-2 gibi Bazlar eri yi kleri nde,
NaOH
Na+ +OH”
Ca(OH)2F=*Ca+2 + 2 OH”şeklinde iyonlaşırlar. Tuzların ergi­miş halleri ve sudaki eriyikleri pozitif yüklü metal iyonları ve negatif yüklü asit kökü iyonları kapsar.NaCIt^* Na+ + CI” CuSO4f=?Cu+2+SO4′î

-->
Eki12
İVOT
Categories: İ
0 Comments
Senbolü I, atom ağırlığı 127, atom numarası 53, değerliği -1,+1, + 3 + 5 + 7, kaynama noktası 184,35 °C,ergime noktası 113,5°C olan mo­rumsu siyah, keskin kokulu, katı bir elementtir. Peryodik sistemi 5-peri-yot VIIA grubunda (halojenler grubu) dur. İyot doğada eementel halde bu­lunmaz. Doğada potasyum iyodür (Kl).sodyum iyodür(Nal), magnezyum iyodür (Mgl2) ve sodyum iyodat (NalO3) tuzları bulunmaktadır. Bu tuzlar daha çok Şili Güherci leşi nde bulunur. İyot deniz suyunda kolloidal organik iyot bileşikleri halinde bu­tu nmaktadır.İyot, yoğun ve sünger külü eriyiğin­den klor gazı geçirmek suretiyle de ELDE ETMEKTEDİR Labaratuvariarda iyot potasyum iyodür ve mangan dioksit karışımı üzerine hafif sıcakta derişik sülfürik asit etkisiyle elde edilir.İyodun alkoldeki koyu kahve-renkli eriyiğine iyot TENTÜRÜ (TENTÜRDİYOT) denir. %10 oranın­da olan iyot tentürü, yaraların teda­visinde kullandır. İyot halojenlerin en az aktif olanıdır. Halojenlerin ge­nel özelliklerini gösterir (Bakınız ha­lojenler) iyot suya etkimez.

-->

Hiç yorum yok: