FAGASİTOZ
Categories: F
0 Comments
FAGASİTOZ(=HÜCREYUTARLIĞI)Kanda bulunan bazı akyuvarların yalancı ayaklarıyla vücuda giren mikropları yıpranmış hücreleri sararak içlerine almaları ve salgıladıkları enzimlerle sindirmeleridir. Bu görevi yapan akyuvarlara fagosit (yutar hücre) denir. Bu tip akyuvarların sitop-lazmaları tanecikli ve çekirdekleri parçalıdır.(Biy)
window.google_render_ad();
window.google_render_ad();
-->
Nis29
FALLOP BORULAR
Categories: F
0 Comments
window.google_render_ad();
FALLOP BOR ULAR I (Biy.)Dölyatağının her iki yanında yeralan yumurtalık ile dölyatağı arasında, yumurta hücresinin döiyatağma iletilmesini sağlayan iki ince borucuktur. Her birinin uzunluğu 10 cm. kadardır.
-->
Nis29
FAMİLYA
Categories: F
0 Comments
FAMİLYA(=AİLE){Biy)Canlıların sınıflandırılmasında kullanılan bir terim olup benzer cinslerin meydana getirdiği bir birliği anlatır. Sınıflandırmada takımların ayrıldığı bölümdür, bu bölümde ayrıca cinslere bölünür. Hayvanlar aleminden bir örnek alacak olursak, memeli hayvanların et oburlar takımının kedigiller familyasını kedi, aslan, kaplan, vaşak ve pars gibi hayvanlar, köpek-giller familyasını köpek, kurt,tilki, çakal gibi hayvanlar, sansargiller familyasını da sansar, kokarca,gelincik ve susamuru gibi hayvanlar meydana getirir. Aynı şekilde bitkilerin bitişik taç yapraklılar takımının patlıcangiller familyasına domates patlıcan, biber ve patates gibi bitki cinsleri girer.
-->
Nis29
FALANJIZASYON
Categories: F
0 Comments
FALANJIZASYONSakatlanan bir ele tutma yeteneğini yeniden kazandırmak ya datakma parmak kullanma imkânı sağlamak gayesiyle başvurulan cerrahî girişim.
-->
Nis29
FARE
Categories: F
0 Comments
FARE (=SIÇAN) (Biy)Evlerde, tarlalarda ve ormanda yaşayan kemirici memelidir. Adi ev fareleriytarla fareleri ve su fareleri gibi çeşitleri vardır. Çok zararlı hayvanlardır. Vücutlarında yaşayan pirelerin taşıdığı veba mikroplarıyla insanlaraveba hastalığını bulaştırırlar.Fareler ışıktan hoşlanmazlar. İşitme ve koku alma duyuları kuvvetlidir.İyi tırmanır lar. Sert duvar ve tahtayı delebilirler. Lağımların içine girer, borularla üst katlara kadar çıkabilirler. Kediler, kuşlar, yılanlar ve köstebekler düş-manlarıdır.Soyunu çok doğurmak suretiyle devam ettirir. Yılda 5-6 defa doğururfar. Her defasında 8-10 yavru yaparlar. Yavrular,gözleri kapalı ve tüysüz doğar. Ana fare sütü ile üç haftada gelişirler. Fareleri yoketmek için kedi beslemeli, deliklere fare zeri iri koymak ve kapan kullanmalıdır.
-->
Nis30
FARE KULAĞI
Categories: F
0 Comments
FARE KULAĞI (Biy)Çuhaçiçeğigiller ailesinden tarlalarda yetişen bir yıllık bir bitkidir. Çiçekleri küçük ve çeşitli renklerdedir. Karşılıklı dizilmiş yaprakları fare kulağına benzediğinden bitkiye £u isim verilmiştir.
-->
Nis30
FASULYE
Categories: F
0 Comments
FASULYE (Biy)Bitkiler aleminin çift çenek-liler sınıfının baklagiller familyasından çoğunlukla bir yıllık sarılgan bir bitki cinsidir. Taze halde tohum-larıyle birlikte meyvası, kuru halde tohumu yenir, kuru fasulye tohumunda %25 protein, %55 karbonhidrat, %4 selüloz, %2 yağ %10 su, % 4 diğer maddeler bulunur. Kazık kökü derinlere kadar iner. Kök üzerinde azot bakterilerinin meydana getirdiği yumrucuklar vardır. Protein bakımından etten daha zengindir. Meyvaları olgunlaşırken açılır. Her meyvada 4-10 tohum bulunur. Yaprakları bileşik yaprak şeklindedir. Bodur tarla fasulyesi, çalı fasulyesi (çoğunlukla konservesi yapılır), şeker fasulyesi Ayşekadın fasulyesi, Trabzon fasulyesi, barbunya fasulyesi ve yurdumuzun Karadeniz bölgesinde yetiştirilen soya fasulyesi gibi çeşitleri vardır.
-->
Nis30
Categories: F
0 Comments
FELÇ ( = NÜZUL/İNME)(B,y)Sinirlerin veya kasların çe-şitli nedenlerle bozukluğundan ileri gelen hareketsizlik veya hareket azalması durumuna denir. Çeşitli organlarda olabilir. En önemli felçlerden biri çocuk felcidir. Omuri-liksoğanındaveya omurilikteki hareket sinirleri hücrelerinin bir virüs etkisinde kalmalarından meydana gelir. Virüs vücuda ya solunum yollarına ya da el ve ağıza bulaştıktan sonra yutma yoluyla girer, daha sonra kan ve lenf yoluyla bütün vücuda dağılır. Omurilik soğanında veya omurilikteki sinir hücreleri virüs tarafından yok edilirse hücreler tekrar canlanamaz. Bu durumda kasların çalışması devamlı olarak aksar yani felç oluşur. Felçli hastaların çoğunluğu dışkılarıyla virüsü etrafa yayar. Hastalık sineklerle ve virüs bulaşmış yiyeceklerle yayıldığından yiyecek temizliğine çok dikkat etmelidir. En iyi korunma aşı ile elde edilendir. Çocuk felci aşılarının saik aşısı ve sabin aşısı gibi çeşitleri vardır.
-->
Nis30
FEN BİLGİSİ
Categories: F
0 Comments
FEN BİLGİSİ(Biy)-(KimHFiz)Fizik, kimya, biyoloji gibi deneylere ve ispatlara dayanan bilimi lerin genel adıdır.İnsanlığın varoluşundan, bugüne kadar ve bugünden sonra da doğa (tabiat) olayları insanların ilgisini çekmekte, daima ne zaman, niçin, nasıl sorularına cevap aranmaktadır. Bir olayı anlamak, olayın nedeni ile sonucu arasındaki ilişkiyi ortaya çıkarmak demektir. Olayları anlamak çabası insanın içinden gelir. İnsan olayları gözler, inceler, onun anlaşılmasına yarayacak ipuçları arar, olay hakkındabilgiler edinir. Bu bilgileri sınıflandırıp, düzenli hale getirir ve bunlardan, başka olayların açıklanmasında da yararlanılır. Kısaca, insanoğlu her an bilgisini arttırma çabasındadır. Bu bi r çeşit yaşama savaşıdır. Doğa olayları hakkında edindiğimiz gerçek ve düzenli bilgilere fen bilgisi denir. Fen bilgisinin 3 temel alanı vardır. Bunlar canlı varlıkları inceleyen biyoloji, maddenin yapısını ve maddede oluşan köklü değişmeleri inceleyen kimya, madde, enerji ve madde ile enerji arasındaki ilişkileri inceleyen fiziktir.Fen bilgisi, bilgi edinme yollarını da öğretir. Bir olayı anlamak için nasıl düşünüleceğini, neler yapılması gerektiğini gösterir.Fizik, kimya ve biyoloji temel fen bilimleridir.Temel fen bilimlerinin ortaya koyduğu sonuçlardan, uygulama alanında yararlanılır. Böylece teknik bilgi denilen ve yaşantımızı kolaylaştıran uygulamalı bilimler doğar. Bugün insanların daha sağlıklı daha rahat yaşamasına yardım eden çeşitli araçlar maki neler vb. hepsi fen bilimleri yardımı ile gerçekleşmiştir.
-->
Nis30
FENER BALIĞI
Categories: F
0 Comments
FENER BALIĞI (Biy)Kemikli balıklardandır. Sıcak ve ılık denizlerde yaşayan dip balığıdır. Denizin dibine kendisini gömer ve çok büyük olan ağzının çevresindeki ve başının üstündeki uzantılar ile yakınındaki küçük balıkları avlar.
-->
Nis30
FENOTİP
Categories: F
0 Comments
FENOTİP (Biy)Bir organizmanın belirli bir andaki görünüşü, durumudur. Bir ferdin, şekli büyüklüğü, dış ve iç yapısı rengi kimyasal bileşimi, davranışı gibi bütün özelliklerinin toplamı onun fenotipidir. Fenotip genlerin etkisiyle ortaya çıkar. Bazen fenotipte iç salgı bezlerinin çalışması da etkili olur (Devlik gibi). Farklı genotipleri olan bireyler aynı feno-üpte olabilir. Örneğin, sapı; tohumlu bezelye karakteri (S) yeşil tohumlu bezelye karekterine (s) karşı baskındır.SSve Ss genotipindeki bezelyelerin fenotipleri her iki durumda da sarıdır. Yeşillik fenotipi ise bir tek ss genotipine karşılıktır.
-->
Nis30
FERMANTASYON
Categories: F
0 Comments
FERMANTASYON(=MAYALANMA)(Bîy)Havasız yerde yaşayan canlıların .yaşamaları ve büyümeleri için gerekli olan enerjiyi oksijen almadan çeşitli enzimlerin etkisiyle bir besin kaynağından sağlamalarıdır. Kimyasal birolay olan fermantasyon kısacaglikoz +enzim—–» etilalkol + karbondioksit + enerji şeklinde gösteri I i r. Bu olay \sonucualkoioluştuğundan bu şekildeki ayrışmaya alkol mayalanması denir. Proteinli maddelerin mayalanmasına da çürüme veya kokuşma adı verilir.İnsanlar, belirli bakterilerin yaptığı mayalanmayla sütü yoğurt haline getirmekte, meyva sularını enzimlerle mayalanmaya uğratarak çeşitli alkollü içkiler ekte etmekte.yine belirli bakteri lerle si rke oluşturmaktadırlar.
-->
Nis30
FINDIK
Categories: F
0 Comments
FINDIK (Biy)Yurdumuzun kuzey bölgesinde yaygın olan ağaççık halinde bir bitkidir. Tohumları taze olarak yenildiği gibi kurumuş olanları, kabuklu veya iç fındık olarak tüketilir. Fındık tohumunda % 64 yağ bulunur. Erkek ve dişi çiçekleri aynı ağaç üzerinde ayrı ayrı yerlerdedir.Meyvası yaprak-çıklarlaçevrili sert meyvadır. Çelik ve sürgünlerle üretilir. Bunun için 3-5 metre aralıkla çukurlar açılır. Bu çukurlara 6-8 adet sürgün dikilir. Sürgünler yetişince kuvvetlileri bırakılarak zayıfları seyreltilir. Tombul fındık badem fındığı sivri fındık, palas fındığı kuş fındığı gibi çeşitleri vardır. En önemli zararlı böceği fındık iç kurdudur. Taze fındığın kabuğunu delerek içine yumurtlar. Yumurtadan çıkan kurtlar fındığın içini yerler ve fındıkların dökülmesi ne sebep olurlar.
-->
Nis30
FISTIK
Categories: F
0 Comments
FISTIK{Biy)Antepfıstığı, çamfıstığı veya yerfıstığı denilen bitkilerin genel adıdır.Antep (Şam fıstığı):Yurdumuzun Gaziantep yöresinde yetiştirilen tohumları yenen ve yağ bakımından zengin 5-10 metre yüksekliğinde bir ağaçtır.Yerfıstığı (Amerikan fıstığı): Bak-lagiller familyasından anayurdu Brezilya olan yurdumuzun güney kısımlarında yetiştirilen 30-35 cm boyunda;yorsa dış fıtık, vücudun içinde oluşmuşsa iç fıtık adını alır.
-->
Nis30
FİBRİN
Categories: F
0 Comments
FİBRİN (Biy)Kanın pıhtılaşması sırasında görülen, ağ iplikleri şeklinde çökelen kısımdır. Fibrin arasına al ve akyuvarları alarak pıhtıyı oluşturur. Ayrıca yaraların iyileşip kapanması sırasında meydana gelen kabuğun ana maddesi de fibrindir.
-->
Nis30
FİBRİNOJEN
Categories: F
0 Comments
FİBRİNOJEN (Biy)Kanın pıhtılaşmasına yardım eden ve karaciğer hücreleri tarafından yapılan bir maddedir. Kan plazmasında ve lenf sıvısında bulunur. Pıhtılaşma sırasında fibrinojen trom-bin etkisiyle fibrine dönüşür. Kan plazmasının 1 litresinde 5 gram kadardır. Bu oran karaciğer hücrelerinin hastalanmasıyla azalır. Sarılıkta mikroplu hastalıklarda eklem romatizmasında çoğalır.
-->
Nis30
FİDE
Categories: F
0 Comments
FİDE (Biy)Bahçıvanlıkta yastıklarda tohumdan yetiştirilerek başka yerlere dikmek amacıyla yetiştirilmiş genç sebze bitkisi veya çiçekli bitkidir. Fide yetiştiren yerlere de fidelik adı verilir. Domates biber gibi önemli seb-ze bitkileri fide ile yetiştirilir.
-->
Nis30
FİL
Categories: F
0 Comments
FİL (Biy)Karada yaşayan hayvanların en büyüğüdür. Üst dudağı uzamış ve hortum şeklini almıştır. Burun delikleri hortumun ucundadır. Hortumunu koku almak için ve el gibi kullanır.Yük taşımada yırtıcı hayvanlar avında binek hayvanı olarak kullanılır. Eski savaşlarda şimdiki tanklar gibi öne sürülürlerdi. Sıcak bölgelerde yaşayan filler günde 60-70 kilo ot, bir kilo şeker,pi ri nç ve bi r o kadar da yağ yerler.4-5 ton ağırlığındadır. 70 sene kadar yaşar. Büyük kulak kepçeli Afrik-ka filleri ve küçük kulak kepçeli Hindistan (Asya) filleri olmak üzere iki türü vardır.
-->
Nis30
FITIK
Categories: F
0 Comments
FITIK(Biy)İç organların çoğunlukla bağırsağın bir kısmının karın çeperini zayıf bir noktasından geçip deri altında ur gibi bir şişkinlik meydana getirmesidir. Fıtık dıştan bakıldığında görülü-yorsa dış fıtık, vücudun içinde oluşmuşsa iç fıtık adını alır.
-->
Nis30
FİBRİN
Categories: F
0 Comments
FİBRİN (Biy)Kanın pıhtılaşması sırasında görülen, ağ iplikleri şeklinde çökelen kısımdır. Fibrin arasına al ve akyuvarları alarak pıhtıyı oluşturur. Ayrıca yaraların iyileşip kapanması sırasında meydana gelen kabuğun ana maddesi de fibrindir.
-->
Nis30
FİBRİNOJEN
Categories: F
0 Comments
FİBRİNOJEN (Biy)Kanın pıhtılaşmasına yardım eden ve karaciğer hücreleri tarafından yapılan bir maddedir. Kan plazmasında ve lenf sıvısında bulunur. Pıhtılaşma sırasında fibrinojen trom-bin etkisiyle fibrine dönüşür. Kan plazmasının 1 litresinde 5 gram kadardır. Bu oran karaciğer hücrelerinin hastalanmasıyla azalır. Sarılıkta mikroplu hastalıklarda eklem romatizmasında çoğalır.
-->
Nis30
FİLDİŞİ
Categories: F
0 Comments
FİLDİŞİ :Filin silah olarak kullandığı iki uzun üst kesici dişinin adıdır. Beyaz renginin güzelliği ve kolayca cila-lanabilrnesi nedeniyle tarak gibi süs eşyası yapımında kullanılır. Ayrıca fildişi sözcüğü dişkemiği =dentin anlamında da kullanılır
-->
Nis30
FİLİAL
Categories: F
0 Comments
FİLİ AL:Nesil döl anlamındadır. Kalıtım deneylerinde kelimenin ilk harfi alınarak Fi = Birinci döl F2 = ikinci döl anlamında kullanılmaktadır.
-->
Nis30
FİLİZ
Categories: F
0 Comments
FİLİZ:Yeni çıkmış küçük ve taze yaprak veya dala denir.
-->
Nis30
FİLOKSERA
Categories: F
0 Comments
FİLOKSERA(=ASMAAsmalara büyük zarar veren küçük bir böcektir.Kök biti ve yaprak biti diye iki türü vardır. Kök bitleri yerli asmalara, yaprak bitleri ise Amerikan asmalarına zarar verir. Bunun için Amerikan asması anaç olarak dikilir, yerli asma kalem olarak buna aşılanır, gelişen bitki kaleme ait (yerli asmaya) özellikleri taşır. Bu şekilde bağ kurmaya yeni bağcılık denir
BİTİ)(Biy)
-->
Nis30
FİSSİON
Categories: F
0 Comments
FİSSİON(Kim)Bir atom çekirdeğinin, dışarıya büyük ölçüde enerji ile b’rlikte nötronlar salarak yaklaşık olarak aynı büyüklükte iki başka atom çekirdeğine«bölünmesi olayına çekirdek bölünmesi (fission) reaksiyonu denir. Bu deneyi ilk olarak Alman bilginlerinden Otto Hayn ve arkadaşı Strassman 1939 yılında yapmışlardır. Bu bilginler, uranyum-235 ( ^UJin çekirdeklerinin, yavaşlatılmış nötronlarla bombardıman edildiğinde bölündüğünü baryum ve kripton atomlarının meydana geldiğini, ayrıca her bölünmede dışarı 2 ile 3 nötron verildiğini gördüler. Fission adı verilen bu olayda en önemli nokta %0,1 oranında kütle kaybının bulunmasıydı. Ancak parçalanmadan önceki kütleyle, parçalandıktan sonraki kütle arasında görülen bu küçük fark, Einstein (Aynş-tayn)’ın E = mc2 formülüne göre enerjiye dönüşüyordu ve bu enerji çok büyük bir enerjiydi. (Bakınız enerjinin sakımı kanunu). Bu çekirdek bölünmesi reaksiyonu+170.106 kaloriçıkan nötronlar, eğer uranyum kütlesi yeteri kadar büyükse, başka uranyum çekirdeklerine de rastlayarak bunları böler. Olay her yöne doğru hızla yayılır. Buna zincirleme reaksiyon adı verilir.Zincirleme reaksiyonla bölünmeler çok kısa zamanda biter. Bir futbol topu büyüklüğünde uranyumdan bir stadyum dolusu dinamitin patlaması i le salıveri len enerji kadar enerji çıkar.Sıcaklık 5-10 milyon santigrat dereceyi bulur. Atom bombasının patlaması böyle olur. Atom bombası yukarıda açıklandığı gibi çekirdekleri bölünebilen elementlerden yapılır.Zincirleme reaksiyonu sağlamak için gerekli minimum kütleye kritik kütle denir. Patlamaya hazır atom bombası iki parçadan yapılmıştır. Bunların bir araya gelmesiyle kritik kütle aşılır ve bomba patlar. Bilim adamları fission reaksiyonlarından açığa çıkan enerjiden yararlanmayı başarmışlardır.Atom reaktörleri adı verilen araçlarda denetimli şartlar altında kısa sürede olan bu reaksiyon uzun sürede oluşturulur. Açığa çıkan enerji çeşitli şekillerde dışarıya alınır ve kullanılır. Bunlardan başka reaktörlerde çeşitli radyoizotoplar elde edilir. Ülkemizde İstanbul Küçük Çekmece ve Ankara’da nükleer araştırma merkezleri vardır.Bu merkezlerde reaktörlerde çeşitli radyoizotoplar ve bu konularda ilmi araştırmalar yapılmaktadır.
-->
Nis30
FİZİK VE KONUSU
Categories: F
0 Comments
FİZİK VEKONUSU(Fiz)Her ilim, eşyanın ve olayların ancak bir kısmını veya bir görünüşünü bilip tanıtmaya çalışır ve bu gayeye özel bir metodla ulaşır. Metod, ilmin inceleme konularının mahiyetine uygun olmalıdır.Konusu tabiattaki madde ve cansız varlık olan ilimlerden biri de fiziktir.Cansız cisimlerde bazı etkiler altında meydana gelen ve cisimlerin molekül yapılarını bozmayan geçici değişiklikleri inceleyen bilimin adına fizik denir.Fizikin metodu, tecrübe ile teorik muhakeme üzerine dayanır ve bu iki yol birbirine matematik vasıtasıy-le bağlanır.Bu itibarla fizikçi olayları önce tabiatta meydana geldikleri gibi gözler sonra incelemek istediğini kendisi tekrarlayarak tecrübe konusu yapar ve bu olayın meydana gelişinde gelişmesinde etkili olan kuvvetlerin müdahale paylarını tesbit eder. Aradaki sabit bağıntıları- yani kanunları- bulup ifade eder.Fizik ilminin yaşayış tarzımız üzerinde çok derin değişiklikler yaptığı açık bir gerçektir. Fiziğe dayanan modern endüstri, insanlara rahatlık sağlamış, tabiata karşı mücadele kudretini arttırmış, her şeyde kolaylık ve çabukluk sağlamıştır.Suyun kaynaması akarsuların değirmenleri işletmeleri, buzun erimesi gemilerin yüzmeleri, balonların uçakların havada yükselmeleri ve hareket etmeleri cisimlerin düşmeleri çeşitli makinelerin ve motorların çalışmaları rüzgarları, rüzgarların esmesi, yağmurun yağışı, yerin ve havanın ısın-’ ması ve soğuması buzdolaplarının çalışması, sobaların kaloriferlerin bina-lan ısıtması ses olayları ışık olayları, çeşitli elektrik olayları (telefon, telgraf radyo, televizyon, radar, sinema makinesi gibi;) ve bütün bunlara benzer olaylar fiziğin konusu içindedir.
-->
Nis30
FİZİKSEL DEĞİŞME
Categories: F
0 Comments
FİZİKSEL DEĞİŞME (Kim)Maddenin sadece durumunun şeklinin fiziksel halinin ve fiziksel özelliklerinin değişmesidir. Maddenin yapısı değişmez. Odunun kırılması suyun buharlaşması veya donması, şekerin suda çözünmesi birer fiziksel değişmedir.
-->
Nis30
FİZİKSEL HALLER
Categories: F
0 Comments
FİZİKSEL HALLER (Kim)Maddeler katı, sıvı, gaz halinde olabilirler. Bunlar fiziksel özelliklerle birlikte maddeleri tanımaya yarar. Ancak fiziksel haller sıcaklık ve basınca bağlıdır. Yoğunluk, bazen renk, saydamlık, iletkenlik v.b. gibi özellikler maddenin hali değişirken değişebilir. Örneğin, suyun yoğunluğu 1 gr/cm3 iken, buzun ki 0,9 gr/cm dür.
-->
Nis30
FİZİKSEL ÖZELLİKLER
Categories: F
0 Comments
FİZİKSEL ÖZELLİKLER (Mm)Bir maddenin yapısında bir değişiklik olmadangösterilebilen özelliklere denir. Yoğunluk, ergime, renk, parlaklık saydamlık, koku, lezzet, mıknatıslık, genleşme, sertlik, sağlamlık, tel ve levha haline gelebilme, elektrik ve ısı iletkenliği, çözünürlükgibi maddenin dış görünüşüyle ilgili hususlar fiziksel özelliklerdendir. Fiziksel özellikler maddeden maddeye değişir. Maddenin ayırt edici özellik-feri olarak maddeleri tanımaya da yararlar.
-->
Nis30
FİZYOLOJİ
Categories: F
0 Comments
FİZYOLOJİ(Biy)Bitki ve hayvanları meydana getiren doku ve organlasın görevlerini ve bu görevlerin nasıl oluştuklarını inceleyen biyoloji dalıdır. Büyüme beslenme solunum hareket üreme gibi hayatsal olayları ve bu ‘■> olayların sonuçlarını fizik ve kimya kanunlarına uygun olarak inceler.
-->
Nis30
FİZYOLOJİK TETANOZ
Categories: F
0 Comments
FİZYOLOJİKTETANOZ(Biy)Uyaranı olan bir kas. Hemen kasılır. Gevşemeye vakit bırakmadan birbiri ardına uyaran gönderilirse kasılma zamanı uzar, miyogram eğrisi yükselir (HELMHOZ KANUNU). Böylece gevşeme fazı olmayan devamlı bir kasılma meydana gelir. Bu olaya FİZYOLOJİK TETANOZ denir.
-->
Nis30
FLAMAN KUŞU
Categories: F
0 Comments
FLAMAN KUŞU(Biy)Boyun ve bacakları çok uzun (120-130 cm boyunda)toplu olarak yaşayan bir kuş cinsidir. Yuvalarını bataklık yerlere yaparlar. Bu yuvalar koni şeklinde olup çamurdan vaDilmış ve otlar ile sıvanmıştır. Tuz gölü güneyinde Haziran ayında kuluçkaya yatan flaman kuşlarına rastlanmıştır.
-->
Nis30
FLUOR
Categories: F
0 Comments
FLUOR (=FLOR)(K\m)Sembolü F, atom numarası 9, atom ağırlığı 19, değerliği -1′dir. Periyodik sistemin halojenler grubuna girer. 2. periyot VI! A grubundadır. Tabiatta serbest olarak bulunmaz. Ancak kriyolit (Na3AIF6) ve fluor-spat (CaF2) bileşiminde bulunur. Normal ısı altında fluor, açık sarı renkte bir gazdır. Potasyum hidrojen fluorünün (KHF2) susuz HF içindeki eriyiğinin elektroliziyle elde edilir. En aktif ametaldir. En güçlü ve en etkin yükseltgen maddedir. En önemli bileşiği hidrojen fluordur (HF) saf HF renksiz, çok uçucu bir sıvıdır. Kaynama noktası 19,4°Cdir. Havadaki su buharıyla birleşerek hidrofluo-rik asit yapar. Bu asit kum (SiO2) ve bileşiminde SiGy bulunan cama et-kir. Cama etkidiği için bu asit cam kaplara konmaz.Kurşun veya plastik (bakalit, politen v.b) kablarda saklanır.Fluor kemiklerin ve dişlerin yapısında bulunan önemli bir maddedir. Bu yüzden bazı şehirlerin içme suyunun içerisine çok az miktarda bu maddeden konulur. Fluorun organik bileşikleri plastik yapımında, buzdolaplarının soğutulmasında ye böceklerle savaş için yapılan ilaçlarda kullanılır.
-->
Nis30
FOK (AYI BALIĞI)
Categories: F
0 Comments
FOK (AYI BALIĞI) (Biy)Çok zaman yanlış olarak fok balığı diye anılan bu hayvanlar memeliler sınıfının yüzgeç ayaklılar takımındandır. Aslında su hayatına uymuşkarahay vanlarıdır. Etçildirler. Ön üyeleri kısa ve az hareketli arka üyeleri suda yüzmeye uygun biçim almıştır. Postu kısa, su geçirmez kıllarla kaplıdır.Daha çok kuzey kutup denizlerinde yaşar. Yağı ve postu için avlanır. Genç fokların derisi kürkçülükte, yetişkin foklarının derisi çantacılıkta kullanılır.Başlıca iki çeşittir. 1. kıllı fok, kulak kepçeleri gelişmemiştir. 2.kulaklı fok.
-->
Nis30
FOLLUK
Categories: F
0 Comments
FOLLUK(Biy)Tavukların yumurtlama yeridir. Tahtadan, sepetten veya saçtan yapılır. Folluklar kümesin duvar diplerine konur.
-->
Nis30
FORMÜLLER
Categories: F
0 Comments
FORMÜLLER (Kim)Elementler sembollerle, bileşikler formüllerle gösterilir. Bir bileşiğin kimyasal formülünden bileşiği oluşturan elementlerin cinsi, atomların birleşme oranı, bileşiğin molekül ağırlığı, bileşiğin yüzde (%) bileşimi anlaşılır. FORMÜLLER NASIL YAZILIR?Formüller yazılırken önce ( + ) değerlikli atomlar ve kökler, sonra (-) değerli atomlar veya kökler yazılır. (PHS, NH3 gibi bazı bileşikler hariç) (Elementlerin ve köklerin değerlikleri için bakınız elementler ve kökler) formülde bulunan ( + ) ve (-) yüklerin toplamı sıfır olmalıdır.FORMÜL YAZMA KURALI (İnorganik kimyada)(Anyon ve katyonun değerliği sabit ise) (Anyon (-) yüklü iyonlar, katyon ( + ) yüklü iyonlardır) 1) Önce ağızdan çıktığı şeküdeher kelimenin sembolü yan yana yazılır. 2)Atomların veya grupların üzerine değerlikleri işaretlenir. 3)Çaprazlama yapılır. Bir rakamı yazılmaz. ( + ), (-) ye eşitse sembolleri yan yana yazmak formül yazmak için yeterlidir. Kısaca; semboller yan yana yazılırs değerlikler çaprazlanırsa her maddenin formülü kolaylıkla yazılır. Şimdi bu kuralı kalsiyum nitrat yazarak uygulayalım.1)Önce sembolleri yanyana yazarız Kalsiyum Ca, nitrat NO3 dır. CaNO3 olur.2)Üzerinde değerliklerini gösterelim. Ca+2 NO3-13) Çaprazlama yapalım 1 rakamı yazılmaz. Ca(NO3)2 olur.Değişikdeğerlikli metallerin, bileşiklerinin formüllerini yazarken metalin adından sonra söylenen Türkçe rakam metalin değerliğini belirtir.
-->
Nis30
FOSFATLAR
Categories: F
0 Comments
FOSFATLAR (Kim)En önemli fosfor oksitleri olan .fosfor trioksit (P2O3) ve fosfor penta-oksit (P205) su ile kolayca birleşerek(Kim) fosforöz asit (H3PO4) metafosforik asit (HPO3), pirofostorik asit(H4P207) ortofosforik asit (H3PO4) yapar. Bu asitlerin tuzlarına fosfat denir. Her asidin metalle yer değiştirebilecek bir ve birden fazla hidrojen atomu olduğundan çok sayıda fosfat yazmak mümkündür.. Örneğin, ortofosforik asit (H3PO4)’in sodyum tuzları pri-mer sodyum fosfat (NaH2 PO4) segon-der sodyum fosfat (Na2HPO4) tersiyer sodyum fosfat (Na3PO4) dir. Fosfatlar çok gübre olarak kullanılır. Primer kalsiyum fosfat [Ca (H2PO4) suda eriyebilmeve bitkilerin gelişmesi için çok lüzumlu olan fosforu kolayca sağlayabilme özelliğinden dolayı çok faydalı bir gübredir.
-->
Nis30
FOSFOR
Categories: F
0 Comments
FOSFOR(Kim)Sembolü P, atom numarası 15 atom ağırlığı 31 ‘dir. Çok aktif olduğu için tabiatta element halde bulunmaz. En çok rastlanan bileşikleri Ca5(PO4)3CI apatit ve Ca3(PO4)2 fosforittir. Fosfor idrardan elde edilerek keşfedildi. Fosforit SİO2. ve C (kömür) ile özel-fırınlarda tepkimeye sokularak elde edilir. Fosforun üç alla -trop şekli vardır.Bunlar beyaz fosfor (P4) kırmızı fosfor (P2) ve metalik fos-* fordur. Fosfor ışık saçan demektir.Beyaz fosfor karanlıkta ışıldadığı için. bu elemente fosfor adı verilmiştir.Beyaz fosfor adi sıcaklıkta bile yavaşya-vaş buharlaşır. Buharı yavaş yanmayla P2 O3 e dönüşür. Bu da ışık enerjisi salıverir. Beyaz fosfor çok tehlikelidir. Ancak su altında saklanabilir. Yine su altında demir maşayla tutularak kesilir.yağlarında erir, sınır sistemine ulaşır. 0,1 gramı öldürücüdür. Elle tutulmaz. Deriye dokunursa tehlikeli yaralar açar. Bir kaza olursa dokunduğu yer karbon sülfür, benzen, benzin veya alkolle yıkanmalıdır.Kırmızı fosforun özellikleri beyaz fosfora benzemez. Adi sıcaklıkta dayanıklıdır. Su altında saklanmaz. Karanlıkta ışıldamaz. Zehirli değildir. Kırmızı fosfor, özellikle kibrit yapımında kullanılır.Bütün canlılarda önemli miktarda fosfor bileşikleri vardır. Kemiklerin % 68′i trikalsiyum fosfattır. Kemik külünde bu oran %83′ü bulur.Bazı bitkisel ve hayvansal hücrelerde fosfatlı proteinler bulunur. Sinir hücresi proteini kazein,yumurta sarısı, balık etinde önemli miktarda fosfor vardır. İnsan vücudundan dışarı atılan maddelerden günde 2 gram fosfor elde edilebilir. Bitkiler fosforu topraktaki fosfatlardan veya fosfatlı gübrelerden alır. Hayvanlar fosfor bileşiklerini bitkilerden sağlar.
Beyaz fosfor ze’iirlidir. Vücut
-->
Nis30
FOSGEN
Categories: F
0 Comments
FOSGEN (COCL2) (Kim)Fosgen ışıkta meydana gelen demektir. Kimyasal savaşın en korkunç silahlarından olup boğucu gazlar sını-fındandır. Karbon monoksit (CO) ile klor (Cl2) dan ışıkta meydana gelir.İlk olarak Fransızlar 1916′da Almanlara karşı aynı yılda Almanlar, Fransızlara karşı kullanmışlardır. Akciğer hücrelerini öldürür.
-->
Nis30
FOSİLLER
Categories: F
0 Comments
FOSİLLER (Kim)Fosil taşların oluşumu sırasında içlerinde gömülü kalan canlıların kalıntıları ya da izleridir. Fosil latince “Yerden çıkartılan” anlamına gelmektedir. Fosiller içinde gömülü oldukları kültelerle aynı yaştadırlar. Fosillerin çoğu, su altında meydana gelmiş kayalarda bulunur. Canlılar öldükleri zaman tüy deri, et gibi yumuşak kısımları çürüyerek ortadan kalkar. Fakat kemik diş ve boynuz gibi sert kısımları daha dayanıklı olduklarından fosilleşmeye elverişlidirler. Fosilleşmenin olması için canlı kalıntılarının dış etkenlerden korunması gerekir. İyi korunmuş fosillerde canlının yumuşak kısımlarının şekli bile aynı kalır. Reçine, buz ve çok ince ta-neli çamurlar iyi fosi deştirme ortamıdır.
-->
Nis30
FOTOĞRAF MAKİNESİ VE FOTOĞRAF
Categories: F
0 Comments
FOTOĞRAF MAKİNESİ VE FOTOĞRAFFotoğraf makinaları cisimlerin küçük hakiki ve temiz görüntülerini ışığa duyarlı bir ekran üzerine düşürmeye yarayan karanlık kutulardır. Bu aletin bir tarafında özel siyah bir kapakla istenildiği zaman açılıp kapanabilen ve objektif adı verilen kusursuz ve yakınsak bir mercek sistemi var-dır. Diğer tarafında ise ışığa duyarlı cam veya film vardır. Cismin temiz bir görüntüsünü duyarlı cama veya filme düşürmek için mercekle duyarlı ekranın arası uzayıp kısalacak tarzda yapılmıştır. Bu durum objektifin ileri geri sürülmesiyle (körüklü bazı maki-nalarda olduğu gibi) veya objektifin vidalı bir yuva içinde ileri veya geri alınmasıyla mümkün olur.İyi bir resim almak için gözönün-de tutulması gereken bazı önemli noktalar vardır. Bunlar.1-Uzaklık ayarı 2-lşıklık ayarı, 3-Poz süresinin ayarıdır.Resmi çekilecek cismin uzaklığına göre objektif ileri veya geri alınarak uzaktık ayarı yapılır.Cismin ışıklılığınave objektifin açık kalma süresine göre ışığın duyarlı filme veya cama yeter miktarda etki etmesi için merceğe düşen ışık miktarı diyaframın büyütülüp küçül-tülmesiyle ayarlanır. Diyafram objektifin önünde veya arkasında yahut iki mercek arasında gözbebeği gibi açılıp kapanabilen bir levhadır.Objektifin önünde optüratör denilen diğer bir levha bulunur. Bu levha resim çekildiği sırada açılır, bunun açık kalma süresine poz süresi denilir. Poz süresi diyaframın açıklığına, aydınlanma şiddetine ve fotoğraf plağının duyarlık derecesine bağlıdır.Not: Uzaktaki bir cismin veya manzaranın resmi alınırken, objektif ite film arasındaki mesafe objektifin odak uzaklığı kadar olmalıdır. Resmin yakından alınması halinde ise uzaklık ayarı yapılmalıdır.Resim çekilmediği zaman fotoğ-af makinasının objektifi daima kapalı kalır. Filme resim almak için film ışığa gösterilmeden makinaya yerleştirilir. Uzaklık ayarı ve poz süresi objektifin çevresinde bulunan rakamlara göre düzenlenir. Diyafram büyültülüp küçültülmek suretiyle ışıklılık ayarı yapılır. Daha sonra ise objektifi açıp kapayan düzene basılarak resim çekilir. Film doldurulduktan (pozlar bitirildikten) sonra karanlık bir yerde veya ışıktan teması kesilmek suretiyle dikkatlice film maki nadan çıkanlar. Film zayıf kırmızı ışıklı odalarda öze! banyolarda yıkanır. (Resmi alman cis mi n her noktasından gelen ışınlar aynı şiddette değildir. Gelen ışık şiddetine göre gümüş brömürün gümüşü az veya çok ayrışır. Fakat bu gözle görülmez. Bunu meydana çıkarmak için plaklar açma banyosuna batırıhr. Öte yandan resim alma sırasında gümüş bromürlü jelatinin ışık görmeyen yerleri olduğu gibi kalır. Açma banyosuna batırıldığı zaman da değişikliğe uğramaz. Bu gibi yerleri plak üzerinden kaldırmak için tesbit banyosu denilen ikinci bir banyoya mtiyaç vardır. Bu iki nci banyodan sonra plak veya film bol suda yıkanır ve kurutulur) Bu şekilde resmin negatif klişesi hazırlanmış olur. Negatif klişede resmi alınan cismin beyaz olan yerleri siyah, siyah olan yerleri de saydam olur. Negatif klişenin arkasına ışığa karşı duyarlı-(Bir yüzüne gümüş klo-rür sürülmüş) bir kağıt konulur ve bir ışık kaynağı ile aydınlatıiırsa (Agran-disör ile aydınlatma yapılır) pozitif klişe elde edilir. Bu kağıtlar yine iki çeşit banyoya batırıldıktan sonra bol su ile yıkanır sonra da kurutulur. Böylece bir cismin fotoğrafı çekilmiş olur.
-->
Nis30
FOTOR METRE
Categories: F
0 Comments
FOTOrMETRE(Fb)İşık kaynaklarının ışık şiddetlerini ölçmek için fotometre denilen aletler kullanılır. Fotometrenin esası şiddeti bilinen bir ışık kaynağı ile karşılaştırma yaparak bir kaynağın ışık şiddetini ölçmektir. Fotometrelerin pek çok çeşitleri vardır. Bunsen ve Rumford fotometreleri en çok kullanı-lanjardır.Bunsen’in yağ lekeli fotometresi:Beyaz bir kağıt alıp ortasına bir damla yağ damlatarak bir leke hasıl edip kağıt düşey duran bir çerçeve üzerine yapıştırılırsa yağ lekeli fotometre elde edi İmiş olur.Kağıdın bir tarafına lekeyi dik olarak aydınlatacak bir şekilde bir A ışık kaynağı koyalım. Kaynak tarafından bakarsak lekeyi koyu görürüz. Bunun sebebi yarı saydam olan lekenin ışığın büyük kısmını geçirmesidir. Diğer taraftan bakılırsa leke kağıttan daha parlak görülür.Kağıdın diğer yüzünü de başka bir ışık kaynağı ile aydınlatalım. Işık demetlerinin leke üzerine dik olarak düşmesini sağlayalım. Işık kaynaklarını (A ve B) i leri geri oynatarak (yağ lekeli kağıda yaklaştırıp uzaklaştırarak) veya yağ lekeli kağıdı kaynaklar arasında gezdirerek her iki yüzün eşit olarak aydınlanmasını sağlayalım. Kağıdın her iki yüzünün eşit olarak aydınlanmasını lekenin görünmezJia-le gelmesiyle anlayabiliriz. Bundan sonra kaynakların ve kağıdın yerleri sabitlenir. Daha sonra kaynakların lekeli kağıda olan uzaklıkları ölçülür. Işık kaynaklarının ışık şiddetleri bu kaynakların lekeli kağıda uzaklıklarına bölünmesiyle elde edilen aydınlanma (Bk . Aydınlanmalar birbirlerine eşitlenirse fotometredenklemi bulunmuş olur.Not: Fotometre formülleri kullanılarak yalnız bilinmeyen ışık kaynağının şiddeti bulunmaz. Işık kaynağının şiddeti bulunabildiği gibi uzaklıklar (u, ü2) da bulunabilir.Rumford’un gölgeli fotometresi:Beyaz bir duvarın veya beyaz bir ı ekran in önüne ve yakınına çubuk dikel i m. Bunun karşısına ışık şiddetini ölçeceğimiz bir lambayı koyalım. Çubuğun gölgesi duvara düşer. Lambanın tarafına yanmakta olan bir mum koyalım. Duvarın üzerinde ikinci bir gölge dahajneydana gelir. Lambanın meydana getirdiği gölgeyi mum, mumun meydana getirdiği gölgeyi de lamba aydınlatır. Bu gölgelerin aydınlanması eşitleninceye kadar mumun veya lambanın duvara olan uzaklıklarını değiştirelim. Bu gölgelerin aydınlanması eşitlenince mumun ve lambanın duvara olan uzaklıklarını ölçelim. Deneyde mum duvara daha yakın lamba ise dahaujakta bulununca eşit aydınlanma öağiamr. Gerekli değerler alınıp fotometre formülündeyerme yazılırsa istenilen değer bulunur.
A ışık kaynağının aydınlatmasını E, B ışık kaynağının aydınlatmasını E2 ile gösterirsek
-->
Nis30
FOTOSENTEZ KARBON ÖZÜMLEMESİ
Categories: F
1 Comment
FOTOSENTEZ KARBON ÖZÜMLEMESİ
Foto = Işık, Sentez = Birleşim anlamındadır. Yeşil renkli yani klorofilli bitkilerin güneş enerjisi yardımıyla kendi besin maddelerine kendileri yapabilmeleridir. Bu olayda yeşil bitkiler, ışıkta karbondioksit su gibi basit inorganik bileşiklerden karmaşık yapılı organik moleküller yapar ve olay sonunda oksijen gazını serbest olarak havaya verirler. Ancak serbest kalan oksijenin bir kısmı bitki solunumunda kullanılır. Yüksek yapılı bitkilerde fotosentez genel kolarak yaprak-tameydana gel ir.Bu olayda kullanılan karbondioksit, havadan su ise metal tuzlarla birlikte topraktan alınır. Her yıl fotosentez olayı ile ortalama 200 milyon ton karbon besin maddeleri haline çevrilir. Bu olay özet olarak karbondioksit + su Işık enerjisi gliklorofil koz+ oksijen şeklinde gösterilir.
-->
Nis30
FRENGİ (SFİLİS)
Categories: F
0 Comments
FRENGİ (=Sifilis) (Biy)
“Spiroketa Pallida “adlı bir mikrobun neden olduğu müzmin seyirli, bütün vücudu kapsayan zührevi bulaşıcı bir hastalıktır. Cinsel temasla, öpüşmeyle, hasta eşyalarını kullanmakla, alafranga tuvaletle geçtiği gibinamııe Kadınlar “kan yoluyla henüz doğmamış çocuğuna da bulaştırabilir.Peri yüzeyinde “ŞANKR” adını alan aşınmış yaralar belirir, lenf düğümleri şişer. Tedavi yapılmazsa hastalık seyrinde devam eder. Kendi öldürmez, başka bir hastalıktan ölüme sebep olur.
-->
Nis30
FÜZİYON (ÇEKİRDEK BİRLEŞMESİ)
Categories: F
0 Comments
FÜZİYON (ÇEKİRDEK BİRLEŞMESİ) (Kim)Atom numarası 20′den küçük olan hafif atomların çekirdekleri daha ağır bir atomin çekirdeğini meydana getirmek üzere birleşebilir Küçük çekirdeklerin birleşerek büyük çekirdek oluşturmasına nükleer füziyon (birleşme) adı verilir. Bu renksiyonları sağlamak için başlangıçta dışardan 10 milyon santigrat dereceden fazla bu sıcaklığın sağlanması gereklidir.
Hidrojen bombası atom bombasından çok daha güçlüdür. Çekirdek birleşmelerinde birim kütle başına salıverilen ısı çekirdek bölünmelerinden 1000-10000 kat daha fazladır.Güneşin bitmez, tükenmez enerjisinin kaynağı da füziyon (birleşme) reaksiyonundan ileri gelir. Güneşte devamlı olarak hidrojen çekirdekleri (protonlar) helyum çekirdeklerini meydana getirmek üzere birbirleriyle birleşirler.Bu reaksiyonda da kütle kaybı vardır. Kaybolan kütle enerjiye dönüşür.Güneşin sıcaklığı 15-20 milyon santigrat dereceleri arasında olup bu birleşme reaksiyonunu başlatmaya yeterlidir. Bu duruma göre zamanla güneşteki hidrojen ile güneşin enerjisi ve kütlesi azalmaktadır. Güneşin henüz %80′i-hidrojendir. Bunun tükenmesi için en az 50 milyar yi! geçecektir.
-->
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder